Adnan Oktar’dan Duyurudur

Türkiye'de, özellikle müvekkil Adnan Oktar'ın cezaevine girdiği 2018 yılının sonrasında, tüm istatistiklere de yansıyan dindarlık oranlarında düşüş göze çarpmaktadır. O tarihten önce, müvekkilin tüm yayınlarında ve eserlerinde, sağ-sol ayırt etmeden, Türk halkının tümüne hitap eden bir tebliğ politikası söz konusuydu. Müvekkil, o dönemlerde bunun önemli sonuçlarını görmüş ve Türk halkında dindarlığa eğilim oldukça ciddi boyutlara ulaşmıştı. Özellikle GENÇLERİN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ, KENDİLERİNİ DİNDAR OLARAK GÖRDÜKLERİNİ belirtmiş, ATEİST-DEİST GÖRÜŞE SAHİP GENÇLER MÜVEKKİLİN YER ALDIĞI CANLI YAYIN PROGRAMLARINA KATILMIŞ ve o tarihlerde TÜRKİYE'DEKİ DİNDARLIK ORANI %98'LERE ULAŞMIŞTI.

2018 sonrası bu oranın ciddi şekilde düştüğü istatistiklerle sabittir. Günümüzde bu durum, oldukça dikkat çekici bir hal almıştır. Konuyla ilgili farklı kesimlerin yapmış olduğu yorumlar, durumun vahametini yeterince gözler önüne sermektedir:


Yukarıdaki gazete haberi, 2019 yılına aittir. Bu tarih, müvekkilin cezaevine girmesinden hemen sonraki bir tarihtir ve dindarların sayısındaki düşüş, bu tarihlerde başlamıştır. 


https://medyascope.tv/2023/11/09/turkiyede-dindarlik-muslumanlik-algisini-degisiyor-mu/

 


https://tr.euronews.com/2019/03/19/turkiye-de-deizm-neden-yukseliste-ateizm-deizm-agnostizm-panteizm-ne-demek


DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşma

 


Nureddin Yıldız’ın 7 Ocak 2022 tarihinde YouTube kanalındaki konuşması
https://www.youtube.com/watch?v=YJTt6Ydj9nk

 


İhsan Eliaçık’ın 24 Ağustos 2024’te Kürsü TV isimli YouTube kanalında yaptığı konuşma
https://www.youtube.com/watch?v=-UcidN8LEuY


https://webtv.akittv.com.tr/genc-gorus/gencler-dinden-uzaklasiyor-mu-13598

 


Cübbeli Ahmet Hoca
https://www.youtube.com/watch?v=twxYbN82888

Eski Kültür Bakan Namık Kemal Zeybek’in “gençlerin yüzde yetmişinin deist, ateist, panteist olduğu”na dair tespiti son derece önemlidir:



Tüm bunlar olurken, gençler gitgide Allah inancından uzaklaşır ve ateizm ve deizm gibi ideolojilere yönelirken, Türkiye'de din konusunda insanları aydınlatma misyonu üzerine kurulmuş olan ve bu amaçla diğer tüm bakanlıklardan çok daha geniş bir bütçeye sahip olan, bir başka deyişle halka ulaşmak için oldukça geniş imkanlara sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığının o dönem başındaki isim Ali Erbaş, "GENÇLERE ULAŞAMADIKLARINI" itiraf etmiştir. 


Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ise, Batman'da gerçekleştirilmiş olan bir sempozyumda, "gençliği dinden soğuttuklarını" ifade etmiştir.[1]


Görmez, 2023 yılındaki bir başka röportajda ise, din söylemlerinin gençlerden uzaklaştığının itirafını yapmıştır.[2]


Tüm bunlar değerlendirildiğinde, müvekkile göre, Türkiye'de oldukça vahim bir durumun söz konusu olduğu ortadadır. İnsanlarımız, gitgide DİNSİZLİĞE SÜRÜKLENMEKTE, kendi YARATICILARINI TANIMAMAKTA, hatta bir kısmı DİNDARLARA ÖFKE DUYMAKTA ve ülkenin Diyanet İşleri Başkanı, GENÇLERE ULAŞAMADIĞINDAN VE CAMİLERİ DOLDURAMADIĞINDAN yakınmaktadır. Bu vahim durum, gitgide kötüleşmekte, ateizm ve deizme yöneliş ciddi boyutlara ulaşmaktadır.

Ancak müvekkile göre daha ilginç olan, tüm bunlar olurken;

Dönemin Diyanet İşleri Başkanı (Ali Erbaş), Cuma hutbelerinde, KADINLARIN KIYAFETLERİNİ VE GÖRÜNÜMLERİNİ ELEŞTİREN, ONLARIN NE GİYECEKLERİNE VE NE GİYMEYECEKLERİNE KARIŞAN, NASIL GÜNAHKAR VARLIKLAR OLDUKLARINI TARİF EDEN vaazları vermeye başlamıştır.

Televizyon programlarına "hoca" sıfatıyla çıkan ve para karşılığı insanların sorularını cevaplayan şahıslar, HANGİ EVLİLİĞİN CAİZ, HANGİ SAKAL TÜRÜNÜN HARAM, HANGİ DİŞ FIRÇALAMA METODUNUN MAKBUL OLDUĞUNU anlatmaya başlamışlardır.

Kendilerini muhafazakar olarak tanıtan bir kısım insanlar da, bu programlara katılarak gerçekte iman konusu olmayacak pek çok saçma soru sormaktadırlar.


















Müvekkile göre, tüm bunlar olurken, insanlara;

Allah tanıtılmamakta,

Allah sevgisi öğretilmemekte,

Allah'ın her yeri kapladığı anlatılmamakta,

Her an yalnızca O'nunla baş başa olduğumuz gerçeği izah edilmemekte,

O'nun, kainattaki muhteşem eserlerin kudretli yaratıcısı olduğu tarif edilmemektedir.

Bir kelebeğin kanadındaki eşsiz güzellik ve estetikten yola çıkarak, bir arının yaptığı balın ve peteğin sergilediği üstün sanatı anlatarak, milyonlarca galaksinin bir ahenk ve düzen içinde var olduğu devasa uzay boşluğunun muhteşemliği anlatılarak, bir hücrenin içindeki akıl almaz detayların muhteşemliği izah edilerek, Allah'ın üstün sanatı ve üstün varlığı, anlatılmamaktadır.




ALLAH SEVGİSİ, ALLAH'IN TÜM KAİNATI SEVGİ ÜZERİNE YARATTIĞI, İNSANI KENDİ RUHUNDAN ÜFLEYEREK VAR ETTİĞİ, TÜM VARLIKLARIN KENDİ TECELLİSİ OLDUĞU açıklanmamaktadır.

Müvekkile göre, İNSANLARIN BÜYÜK BİR KISMI ALLAH'I TANIMAMAKTADIR.

Allah'ın üstün sanatını GÖREMEMEKTE, Allah'ın nelere kadir olduğunu KAVRAYAMAMAKTADIR.

DUA EDENİN DUASINA CEVAP VEREN ve her şeyi KENDİ KONTROLÜ ALTINDA TUTANHER YERE VE HER ŞEYE HAKİM bir RABLERİ olduğunu bilmemektedirler.

Müvekkile göre, insanların bir kısmı, Allah'ı tanımadan, dolayısıyla Allah'ı gereği gibi anlamadan, Allah'ın üstünlüğüne ve eserlerine bakarak Allah'ın kudretini takdir edemeden, tüm varlıkların sadece Allah'a ait olduğunu kavrayamadan, dolayısıyla Allah'ı hakkıyla tanıyıp sevemeden bir yaşam sürmekte ve aslında farklı bir inanç türü yaşamaktadırlar. "Hoca" sıfatıyla televizyonlarda boy gösteren insanlar da kendilerine Allah'ın bu vasıflarını anlatmamakta, onlar da din adına kabullenilen bu inanç türünü beslemektedirler. Müvekkile göre, bir insanın;

Allah'ın yüceliğini takdir etmek yerine, top sakalın caiz olup olmadığı detayıyla ilgilenmesi;

Allah'ın şahdamarından daha yakın olduğu ve her an, her yaptığı işte kendisiyle beraber olduğu gerçeğini hiç düşünmeden, Mars'taki suyla abdestin alınıp alınamayacağını merak etmesi,

din adına yaşanan bu oyalayıcı yaşam şeklinin getirdiği sonuçlardır.

Müvekkile göre bu inanç türünü yaşayanlar gerçekte, dinin aslından oldukça uzak bir yaşam içindedirler. Bu inanç şekli kendilerine yetmekte, Allah'ı anlamak, Allah'ı anlatmak, insanların imanına vesile olmak, Gazze'deki ve dünyanın her yerindeki ezilen Müslümanlar için mücadele içinde olmak ve İslam Birliğini istemek gibi gayelerden ve çabalardan uzak durmaktadır. Bu tip bir dindarlığı teşvik eden çeşitli hocalar da, tüm dünyada Müslümanlar parçalanmışken ve katledilen Müslümanlar için hiçbir şey yapılamazken, kadınların kıyafeti ile uğraşmaktadırlar.

Toplumun diğer kesimi ise, muhafazakar kesimin bu görüntüsünden dolayı dinden daha da fazla uzaklaşmaktadırlar. Toplum içinde muhafazakarların da, sol kesimin de dinsizliğe sürüklenmesinin asıl sebebi tam olarak budur.

Müvekkile göre, başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere kendisine mikrofon uzatılan tüm hocaların yapması gereken şey, insanlar kendilerine saçma sorular yönelttiklerinde dahi onlara ALLAH'IN ÜSTÜN VASIFLARINI TANITACAK cevaplar vermekONLARA ALLAH'I SEVDİRMEK VE SEVGİNİN VE BİRLİK OLMANIN ÖNEMİNİ ANLATMAK olmalıdır. "Allah sevgisi" ve "Allah'ın tecellisi olarak yaratılan varlıkları sevme" üzerine bir anlayış geliştirmek ve dünyadaki savaşları ve katliamları durdurmak için İSLAM BİRLİĞİ ÇAĞRISI yapmak ana düsturları olmalıdır. Çünkü müvekkile göre, birlik olmak, Allah'ın emridir:

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. EĞER SİZ BUNU YAPMAZSANIZ (BİRBİRİNİZE YARDIM ETMEZ VE DOST OLMAZSANIZ) YERYÜZÜNDE BİR FİTNE VE BÜYÜK BİR BOZGUNCULUK (FESAT) OLUR. (Enfal Suresi, 73)

Müvekkile göre, İslam Birliğinin tarifi de SEVGİ TEMELLİ olmalı, TÜM DÜNYAYI, TÜM DİNLERİ, TÜM MİLLETLERİ KAPSAYICI bir birlikten bahsedilmelidirNefrete dayalı bir birliği ALLAH'IN İSTEMEYECEĞİ ve BU BİRLİĞİN ASLA AYAKTA KALAMAYACAĞI izah edilmelidir.

İslam Birliği, tüm dünyada savaşları durduracak, kardeşliği ve barışı getirecek, silahların ortadan kaldırılmasına vesile olacak, insanların tümüne ferah ve mutluluk getirecek bir birliktir. Dolayısıyla bu birliğin, TÜM DÜNYAYI KAPSAYACAK bir birlik olması gerekmektedir.

Şayet her Cuma hutbesinde ve her dini sohbet programında bu anlatım yapılsa, insanların çok kısa bir süre içinde bu konuya eğilim göstereceğiİslam Birliğinin en sadık destekçileri haline gelecekleri ve bu konuda çaba göstererek dünya çapında bir açılıma vesile olacakları açıktır. Bu nedenle, eldeki bu imkanlar iyi değerlendirilmeli ve insanlarımızı bu güzel müjde için teşvik etmeye çaba harcanmalıdır.

Bu konuda yapılacak olan çalışmalarda, müvekkilin her zaman yardıma hazır olduğunu tekrar ifade edelim. Tekrar hatırlatmak gerekirse, müvekkilin bu konuda cezaevinden çıkma gibi bir şartı yoktur. Ancak kendisi, istenildiği zaman fikirlerini ulaştırmak için hazırdır.

Müvekkil ısrarla belirtmektedir: BU KONUDA ACELE EDİLMESİ ŞARTTIR. Toplumumuzun dinsizliğe sürüklenmesi büyük felaketleri beraberinde getirmektedir ve bu politikalar devam ettirildiği sürece, durum daha vahim bir hale gelecek gibi görünmektedir. Ayrıca, Gazze'de ve diğer ülkelerdeki ezilen Müslümanların sorumluluğunun üzerimizde olduğu unutulmamalıdır. Müvekkile göre ONLARIN TEK KURTULUŞU İSLAM BİRLİĞİNDEDİR. Bu nedenle bu bilincin halkımızda oluşturulması büyük bir gerekliliktir.

Konuyla ilgili gereken hassasiyetin gösterileceğine inanıyor, saygılarımızla bilgilerinize arz ediyoruz.23.09.2025 

[1] https://ilkha.com/kultur/basiret-ve-hikmet-dilini-dijital-dunyaya-tasiyamadik-106787

[2] https://www.youtube.com/watch?v=LEk2g00By5k

Daha yeni Daha eski