Adnan Oktar'dan Kamuoyu Duyurusudur
Müvekkil Adnan Oktar, uzun zamandır, özellikle medya ve iletişim araçları kullanılarak topluma dayatılan telkinin üzerinde durmakta ve bu şekilde toplumun sevgisizliğe, ümitsizliğe ve milli-manevi değerlerden uzaklaşmaya doğru itildiğine şahit olmaktadır. Yıllar önce, İngiliz derin devletinin sinsi stratejisini anlattığı "Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü" isimli 2 ciltlik kitabında bu stratejiye yer vermiş ve toplumun, çeşitli diziler, filmler, görsel ve işitsel yayınlar, haber bültenleri yoluyla belli bir anlayışa doğru yöneltildiğini ifade etmiştir.
Şu anda bu durum, ülkemizde çok sarih yöntemlerle uygulanmaktadır. Müvekkilin önceki kamuoyu duyurularında belirttiği gibi;
- Gençlerin yoğun olarak mafyaya özendirilmesi,
- Cinayet, katliam, intikam, öfke, nefret, yakıp yıkma gibi eylemlerin normal hatta özenilen erdemler olarak sunulması,
- Ana haber bültenlerinde de genellikle bu katliamların ve saldırıların gündeme getiriliyor olması,
bu stratejinin önemli bir parçasıdır. Şayet Türkiye'de bugün sokaklar güvensiz hale geldiyse, cinayetlerin sayısı alabildiğine arttıysa, nefret ortamı yaygınlaştıysa, kadınlara her türlü şiddet uygulanıyorsa, bunun temel sebebi, İNSANLARIN ALLAH SEVGİSİNDEN UZAKLAŞTIRILMALARI VE BUNUN YERİNE ÖFKE VE NEFRETE ALIŞTIRILMALARIDIR.
Bu stratejinin bir başka halkası, dizi ve filmlerdeki kadın ve erkek karakterleri ile karşımıza çıkmaktadır. Toplumu istediği şekilde şekillendirmek isteyen derin devlet stratejisinin en bilindik yöntemi, ahlaken ve fıtraten insanlara aykırı gelen görüntülerin ve fikirlerin, yine görsel ve işitsel telkin yöntemleriyle normalleştirilmesidir. Bundan 20 yıl öncesine kadar bir kısım sapkınlıklara ait görseller ciddi şekilde tepki çekerken, bugün karşımıza çıkan tüm dizilerde, filmlerde, ödül törenlerinde, galalarda, reality Showlarda bu görüntüler sıklıkla verilmektedir ve bu nedenle de artık neredeyse normalleştirilmiştir.
Aynı durum, özellikle dizi ve filmlerde lanse edilen kadın ve erkek karakterleri için de geçerlidir. Özellikle Türkiye'de yayınlanmakta olan dizi ve filmlerde, güzel ahlak gösteren bir kadına veya erkeğe rastlamak ZOR olduğu gibi, güzel ahlakıyla ortaya çıkan bir kişi olduğunda bunun takdir görüp beğeni alması da zorlaşmaktadır. Onun yerine bu tip yayınlarda, erkek karakteri genellikle KADINI AZARLAYAN, AŞAĞILAYAN, ONU SÜREKLİ KÖTÜLEYEN bir profil olarak ortaya çıkmaktadır. Söz konusu erkek karakter, böyle bir görünüm verdiğinde, daha fazla dikkat çekmekte, daha çok takdir toplamakta, "maço" adı altında beğeni toplamaktadır.
Bunun karşısında resmedilen kadın karakteri de genellikle MENFAATÇİ, KARŞI TARAFI SÖMÜRME MANTIĞINDA OLAN, SEVGİ DEĞİL ÇIKAR PEŞİNDE KOŞAN, ÇIKARLARINA TERS DÜŞTÜĞÜNDE DE SALDIRGANLAŞAN bir profildir.
Karşılıklı çizilen bu kadın-erkek profilinin temsil ettiği yozlaşma, karşılıklı sevgi ve saygının HİÇ OLMADIĞI, iki tarafın karşılıklı birbirine her şeyi söyleyebildiği ve her şeyi yapabildiği, iki tarafın da birbirine DEĞER VERMEDİĞİ bir görünüm sunmaktadır. Genellikle yayınlardan bu telkini alan toplum, karşılıklı ilişkilerinde, hatta evliliklerinde bu anormal sistemi kendilerine esas aldıklarından, DEĞERSİZ, SAYGISIZ BİR ORTAMIN İÇİNDE YAŞAMAKTA ve kaçınılmaz olarak BİRBİRLERİNE ÖFKE DUYMAKTADIRLAR.
Derin devlet stratejisi, aile değerlerini, insanların birbirlerine saygısını yok etme üzerine kurulu olan bir strateji olduğundan, toplum düzenini bozmak için bu telkini yoğun olarak kullanmaktadır. TV yayınlarından sürekli olarak bu telkinleri alan bir kişinin, etki altında kalmaması neredeyse mümkün görünmemektedir. Müvekkile göre, ancak Allah sevgisini bilen, karşısındaki insanı Allah'ı sevdiği için seven bir insanın bu telkinlerin etkisinde kalması mümkün olmayacaktır. Onun dışında, karşısındakini Allah'ın tecellisi olarak değil, Allah'tan bağımsız müstakil bir varlık olarak kabul eden, dolayısıyla eksikleriyle değerlendirip ona sevgi ve saygı duyamayan bir insanın başka bir bakış açısında olması zor gözükmektedir.
Müvekkil, özellikle dizi, film ve haber bültenleri yoluyla verilen bu telkinlerin, özel bir strateji olduğunu uzun zamandır anlatmaktadır. Bu, yeni bir yöntem değildir. İngiliz derin devleti bu yöntemleri tüm dünya çapında yüzlerce yıldır uygulamakta ve kendince ciddi başarılar kaydetmektedir. Yok etmek ve dejenere etmek istediği toplumları bu yöntemlerle pasifize etmekte, halklar içindeki SEVGİ VE SAYGIYI YOK EDECEK, TOPLUM VE AİLE DEĞERLERİNİ ORTADAN KALDIRACAK metotlarla toplumu içten içe çökertmeye uğraşmaktadır. Dünya üzerinde aleni veya alttan alta İngiliz hakimiyeti altına girmiş toplumlara bakıldığında, bu yöntemin beklenen sonuçları verdiği anlaşılmaktadır. İngiliz derin devleti; milli-manevi değerleri ve vatan sevgisi güçlü, aile ve devlet bağlılıkları tam olan toplumlara hiçbir şey yaptıramayacağını, bu toplumları asla yenemeyeceğini, bu toplumlara asla zarar veremeyeceğini çok iyi bilmektedir.
İngiliz derin devletinin yıllar boyunca ülkemize erişememesinin, ülkemizi boyunduruk altına alamamasının en önemli sebebi, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN OLUŞTURDUĞU VATANSEVERLİK VE MİLLİ VE MANEVİ BERABERLİK RUHUDUR. Günümüzde, gençlerin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten aldıkları emaneti sonuna kadar koruyacaklarında herhangi bir şüphe yoktur. Ancak derin devletin stratejilerinin SİNSİ olduğu bilinmelidir. Ahlaken ve manevi anlamda milli değerlerinden kopan, aile, toplum ve birlik anlayışı içten içe dejenere edilen bir toplumun çöküşü kolaylaşır. İngiliz derin devleti, bu sinsi planının sonuçlarını her zaman almıştır ve EĞER TEDBİR ALINMAZSA, bu planın ülkemizde de başarılı olmaması için bir sebep yoktur. Bu nedenle, MÜVEKKİLİN ISRARLI UYARILARININ DİKKATE ALINMASI VE BU SİNSİ DERİN DEVLET STRATEJİLERİNE KARŞI ACİL TEDBİR ALINMASI elzem bir konudur.
Kamuoyunun takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.