MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’DAN AKİT TV’YE TEKZİPTİR
14 Temmuz 2025 tarihli Akit TV yayınında müvekkil Adnan Oktar hakkında bir takım gerçek dışı bilgilere yer verilmiş, hiçbir doğruluk payı olmayan yorumlar yapılmıştır.
Konuyla ilgili olarak müvekkilin görüşleri ve düşünceleri şu şekildedir:
Akit Yayın Grubu müvekkil Adnan Oktar’ın kitaplarını yıllar boyunca ücretsiz olarak dağıtmış, gazetesinde tam sayfa müvekkilin yazılarına yer ayırmış, müvekkilin ilmi çalışmalarının önde gelen destekçilerinden biri olmuştur. Bugün müvekkilin kitapları Türkiye’nin en ücra köşelerine kadar ulaştıysa, milyonlar hayranlıkla bu kitapları okuyorsa bunda Akit Grubunun da hatırı sayılır bir katkısı vardır. Allah’ın izniyle müvekkilin eserleri vesilesiyle hidayet bulan insanların sevabından onlar da paylarını almışlardır.
Eğer ortada iddia ettikleri gibi bir suç örgütü veya sapkın inanç olmuş olsa en başta kendileri müvekkilin düşüncelerini yaymaz, tüm okuyucularına müvekkilin eserlerini ücretsiz olarak ulaştırmazlardı. Akit Yayın grubunun tüm yönetici, yazarları ve programcıları da Akit TV izleyicileri ve gazetenin okuyucuları da müvekkil hakkında söylenenlerin tamamının iftira olduğunu ve ortada baştan sona bir kumpas olduğunu çok iyi bilmektedirler.
Müvekkil Adnan Oktar, Allah’ın Kuran’da bildirdiği affediciliği, kötülüğe iyilikle cevap vermeyi, sözün en güzelini söylemeyi düstur edinmiş, Peygamberimiz (sav)’in yüksek ahlakını örnek almış bir insandır. Akit grubunun bazı çalışanlarının yalan olduğu açık, tamamı iftira ve karalama olan haberleri son derece nezaketsiz, sevgiden ve saygıdan uzak bir üslupla ısrarla yayınlıyor olmaları ise Kuran ahlakına uygun değildir. Dahası böyle bir üslup Müslümanlara ve İslam’a büyük zarar vermektedir. İnsanların dinden uzaklaşmasına, Müslümanlara öfke duymasına sebep olabilecek bu üsluptan kaçınmak gerekirken şaşırtıcı ve sebepsiz bir inatla bu üslubu devam ettirmek büyük bir vebaldir. Tüm bunlara rağmen müvekkilin Akit grubuna karşı hiçbir öfkesi veya kırgınlığı bulunmamakta, her bir çalışanı, yazarı ve yöneticisine şefkat ve merhamet duymakta, iftira ve karalamanın Allah’ın beğenmediği ve yasakladığı tutumlar olduğunu bir Müslüman kardeşleri olarak hatırlatmaktır.
Kanaatimizce Akit çalışanları da alışageldikleri sevgisiz ve katı üslubun Kuran ahlakına uygun olmadığını bilmektedirler. Peygamberimiz (sav)’in her kim olursa olsun insanlara her zaman güzel sözle, nezaketle, sevecenlikle yaklaşan ahlakıyla kendilerinin yayınlarında ve gazetelerinde kullandıkları üslup arasında hiçbir benzerlik olmadığının da farkındadırlar. Müslümanın en güzel vasıflarından biri yersiz gurur ve inat yapmadan hatasını gördüğü anda yanlıştan vazgeçmektir. Akit grubuna yakışan hemen her kesime karşı alışkanlık haline getirdikleri, İslam’a ve Müslümanlara zarar veren ve büyük tahribata yol açan bu üsluptan bir an önce vazgeçmeleridir.
1. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR HAKKINDAKİ KASET İDDİALARI İÇİ BOŞ BİR EFSANEDEN, YALANDAN İBARETTİR
Yıllar boyunca müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında “kaset iddiası” gündeme gelmektedir. Ancak ne 1999 yılındaki ne de 2018’deki dev operasyonlar neticesinde,
- Yüzlerce ev ve iş yerine ve A9 TV stüdyosuna eş zamanlı olarak şafak baskını operasyonuyla sabaha karşı girildiği,
- Müvekkil ve arkadaşlarının tüm telefonlarına, bilgisayarlarına, tabletlerine, hatta bahçeli her evde bulunan güvenlik kameralarına dahi el konulduğu,
- Didik didik her yer arandığı, bahçelerinde inşaat makineleriyle kazı bile yapıldığı halde ORTAYA BİR TANE KASET YA DA KAYIT KONULMAMIŞTIR. 2000 polisin katılımıyla 200’e yakın ev ve işyerinde yapılan aramalarda, yüzlerce insanın telefon ve bilgisayarlarında herhangi bir kayıt ya da kaset çıkmadıysa
"Ortada bir kaset ya da kayıt yok", "onlarca yıldır medyada algı amacıyla ısıtılıp ısıtılıp öne sürülen ama tek bir örneği ya da delili gösterilemeyen kaset iddiaları ucuz bir şehir efsanesinden ibaret" demektir. Bu konuda müvekkilin masum olduğunu Devletimiz kendi eliyle ispatlamıştır.
MÜVEKKİL HAKKINDAKİ KASET İDDİALARININ TAMAMI EFSANEYE DÖNÜŞMÜŞ, KULAKTAN KULAĞA YAYILMIŞ KOSKOCA BİR YALANDAN VE HAYALDEN İBARETTİR. MÜVEKKİLİ YASA DIŞI FAALİYETLERLE İLGİLİ BİRİ GİBİ GÖSTERMEK AMACIYLA OLUŞTURULMUŞ BİR KURGUDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.
Kumpasçıların bu konudaki en ibretlik yalanları ise, RTÜK’ün koşulları gereği kanalda yayınlanan tüm programların birer kopyasının yasal bir zorunluluk olarak tutulduğu A9 TV Stüdyosu'ndaki arşivin, haberlere “kaset arşivi ele geçirildi” diye yansıtılmasıdır. Akit TV’nin stüdyosuna herhangi bir baskın yapılması durumunda el konulacak yayın kayıtlarının birer gizli kaset ya da kayıt gibi lanse edilmesi ne kadar abes ve mantıksızsa A9 TV’nin yayın arşivinin de sanki gizli bir kaset arşiviymiş gibi sunulması abes ve ağır bir vicdansızlıktır. Eğer Akit Grubunun bildiği bir kaset varsa nerede olduğunu, kiminle ilgili olduğunu, ne içerdiğini de açıkça söylemesi, böyle bir delil ortaya koyamıyorsa da susması gerekir. Göz göre göre bu derece aleni çarpıtma ve yalanlarla yapılan haberler ve kumpaslar olağanlaştırıldığında, hukuksuzluk bir felaket gibi ülkeyi sarmakta, kontrolsüzlük oluşmakta ve bir gün benzer hukuksuzlukların aynısı ya da çok daha fazlasıyla bunları yapanlar da karşılaşmaktadır. Bu sebeple Akit TV’nin her şeyden önce ülkenin geleceği için hukuksuzluğu kışkırtıp desteklemekten imtina etmesi önemlidir.
2. İFTİRA HARAMDIR, MÜVEKKİLE YÖNELİK CİNSEL İÇERİKLİ İSNATLARIN HEPSİ İFTİRA VE KUMPASTIR
Bahse konu yayında “Epstein Adası” olayı ile müvekkil arasında bağlantı kurulmaya çalışılmış, müvekkil cinsel saldırı yalanlarıyla suçlanmıştır. Oysa İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1 Ceza Dairesi’nin 400 sayfalık kararıyla da ortaya konduğu üzere Adnan Oktar Davası dosyasında hiçbir cinsel saldırı suçu yoktur. İstinaf Mahkemesi 1.5 yıla yakın bir süre tüm dosyayı satır satır incelemiş, değerlendirmiş ve ortada hiçbir somut delille desteklenmeyen birtakım beyanlar dışında bir şey olmadığını görmüştür. Deliller, belgeler, bulgular, ATK raporları, HTS kayıtları, pasaport kayıtları, dosyanın müşteki ve etkin pişmanlarının tespit edilmiş 2500'ün üzerindeki yalan ve çelişkili ifadeleri, vb. somut kanıtlar cinsel saldırı iddialarının organize bir kumpasın parçası olduğunu açıkça ispatlamaktadır.
Bu dosyanın tek bir tane bile doğal müştekisi bulunmamaktadır. Yani, cinsel saldırı isnatlarının tamamı genç kızların korkutularak, dayatma ve baskıyla iftira atmaya mecbur bırakılmasıyla oluşturulmuş kurgulardan ibarettir.
- Genç kızların bir kısmı haklarında yasa dışı olarak yurt dışı çıkış yasağı çıkarıldıktan sonra emniyete çağrılıp “bakın hakkınızda dosya var ya sanık olursunuz ya müşteki” dayatmasıyla,
- Bir kısmı husumetli müştekiler tarafından kıskaca alınarak itibarlarının yerle bir edileceği, kendileriyle işbirliği yapmayanların tutuklanacağı korkutması ve maddi menfaat vaadiyle,
- Bir kısmı ise tutuklanıp, İstanbul’dan uzakta cezaevlerine gönderilip, tekli hücrelere veya kalabalık koğuşlara atıldıktan sonra “dışarı çıkmak istiyorsan Adnan Oktar’ı suçla, yoksa bir daha asla mavi gökyüzünü göremezsin” baskısıyla
ZORLA MÜŞTEKİ YAPILMIŞ, DEFALARCA İFADE VERDİRİLMİŞTİR. 3-5 SAYFA İFADE, ARALARA KUMPASÇILARIN KURGULADIĞI İFTİRA SENARYOLARININ İNCE İNCE YERLEŞTİRİLEBİLMESİ İÇİN 10-15 SAAT GİBİ UZUN SÜRELERDE ALINMIŞTIR. NETİCESİNDE DE ORTAYA TESPİT EDİLMİŞ 2500’E YAKIN YALAN VE ÇELİŞKİDEN OLUŞAN BEYANLAR ÇIKMIŞTIR.
Hz. Yusuf’un da benzer bir iftira ve kumpasla karşı karşıya kaldığını, Allah’ın salih kullarını böyle güzel imtihanlardan geçirerek yüceltip onurlandırdığını çok iyi bilen dindar bir camia olan Akit Grubu’nun bu iftiralara itibar etmesi çok şaşırtıcıdır. Kuran’a tabi olan insanlar olarak her şeyden önce bir insana cinsel suçlama yapıldığında olayı bizzat gören 4 şahit getirilmesi gerektiğini bilmelerine rağmen bu hükme uymamaları Allah Katında büyük sorumluluktur.
Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır. (Nisa Suresi, 4)
Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahid tutun... (Nisa Suresi, 15)
Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azab vardır. (Nur Suresi, 23)
Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir. (Ahzâb Suresi, 58)
Ayetlerin açık hükmüne göre cinsel suçlamada bulunmak için 4 şahidin olaya bizzat şahit olması gerekmekte, 4 şahit birden getiremedikleri halde iftirada bulunanlar cezalandırılmakta ve hem dünyada hem da ahirette lanetlenmektedirler. Elbette günümüzde cezalandırılma, Türk Ceza Kanunu'na göre yapılmaktadır ve olması gereken de budur. Ancak bu bilgiler Akit Grubu'nun yaptıklarının hem Kuran’ın hükmüne göre haram hem kanunlarımıza göre yasak olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Yukarıda yer alan ayetlerde de görüldüğü üzere, Kuran’ın hükmüne göre, iftira atanların şahitliği dünyada da ahirette de kabul edilmemektedir. Bu durumda tertemiz Müslüman hanımlara, iffetini koruyan mümin erkeklere iftira atan Akit Grubu mensuplarının da şahitliği geçersiz durumdadır, kendilerini yalancı şahit konumuna düşürmektedirler. Bu kişilerin sözlerine Kuran’a göre hiçbir zaman itibar edilmez, sözlerinin Müslümanlar nezdinde bir değeri olmaz.
Üstelik Allah Müslümanlara “fasıktan gelen habere” araştırmadan ve delilleri görmeden inanmayı da yasaklamıştır:
Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz. (Hucurat Suresi, 6)
Akit grubu hem Kuran’ın açık hükümlerini ihlal etmekte, hem çirkin bir iftirayı yaymakta ısrar edip hem de müvekkil ve arkadaşlarının masumiyetlerini ortaya koyan tüm delilleri göz ardı edip karartmaktadır.
3. AKİT GRUBU SİYONİZMİN GERÇEK ANLAMINI BİLMEMEKTEDİR
Müvekkil Adnan Oktar Masonluk ve Siyonizm konularında Türkiye’de ve dünya çapında ilk defa en kapsamlı eserleri yayınlayan insandır. Müvekkil bu konuları gündeme getirene kadar ne Masonik semboller ne dünya çapındaki yapılanmalar ne de İngiliz Derin devletinin Ortadoğu planları hakkında neredeyse kimsenin bir bilgisi ve farkındalığı bulunmamaktadır. Akit Grubu da Masonluğun ne olduğunu da Siyonizm’i de tüm Türkiye gibi müvekkilin eserlerinden öğrenmiştir, ama tam olarak anlayamadıkları ve öğrenemedikleri de görülmektedir.
Bugün Siyonizm ateist ve dindar olmak üzere iki ayrı yapılanma içindedir. Ateist Siyonizm gözü kara şekilde kan dökmekte, ırkçılığı ve düşmanlığı teşvik etmektedir. Müvekkil de ateist Siyonizmin tüm karanlık yönlerini ifşa etmiş, Musevileri dahi bu konuda bilgilendirmiş ve bilinçlendirmiş bir insandır. Dindar birçok Musevi’nin ateist Siyonizm’in uygulamalarına karşı çıkışları, yaptıkları gösteriler ve açıklamalar sık sık basında da gündem olmaktadır.
Dindar Musevilerin savunduğu ve anlattığı Siyonizm ise din ahlakının dünyaya hakim olması idealidir. Şiddet, kan, kavga, ırkçılık içermemektedir. Din ahlakının dünyaya hakimiyeti ise Allah Katındaki tek din olan İslam’ın hakimiyetidir. Hz. İbrahim de Hz. Musa da, Hz. Süleyman da, Hz. Davud da, Hz. İsa da diğer tüm Peygamberler gibi İslam peygamberidir. Musevilerin Siyonizmle, Hristiyanların Hz. İsa’nın yeniden yeryüzüne gelişiyle bekledikleri hakimiyet Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde ve Allah’ın Kuran’da Nur Suresi’nin 55. ayetinde haber verdiği İslam’ın dünyaya hakimiyetidir.
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. (Nur Suresi, 55)
Ayette açıkça İslam’ın dünya hakimiyeti anlatılmaktadır. Allah tüm peygamberlere dünyanın son döneminde dinini yeryüzüne hakim edeceğini müjdelemiştir. Bu sebeple tüm dinlerde Mehdiyet inancı vardır. Tevrat’ta, İncil’de, sözlü Musevi kaynaklarda uzun uzun Mehdi’nin geliş alametleri, ahir zamanın özellikleri ve dinin hakim olmasıyla birlikte yeryüzüne yayılacak güzellik, barış, dostluk, zenginlik ve adalet anlatılır. Musevilerin beklediği Moşiyah ile Müslümanların beklediği Mehdi aynı kişidir. Nitekim Kuran’da İslam’ın hakimiyetini anlatan bir ayette, Allah'ın Zebur’da da bu müjdeyi insanlara bildirdiği söylenmektedir:
Andolsun ki Zikir'den sonra Zebur’da da şöyle yazdık: “Şüphesiz ki yeryüzüne, salih kullarım varis olacaktır.” (Enbiya Suresi, 105)
Bilindiği üzere Zebur, Hz. Davud’a indirilen kitaptır ve Tevrat’ın bir bölümü olarak Museviler ve Hristiyanlar tarafından kutsal kabul edilmektedir. Demek ki Allah Hz. Muhammed (sav)’den önce vahiy indirdiği Peygamberlerine de dinin dünyaya hakim olacağını müjdelemiştir. Bu sebeple Mehdiyet ve İslam ahlakının dünya hakimiyeti tüm dinlerde ve inançlarda yer alan kesin bir bilgidir. Siyonizmle anlatılan da işte bu hakimiyettir.
Dolayısıyla Akit Grubu’nun karşıt olması gereken ırkçı ve saldırgan olan ateist siyonizmdir. Müvekkil Adnan Oktar’ın anlattığı Siyonizm ise, İslam’ın dünya hakimiyeti anlamına gelmektedir. İsevi Müslümanlar, Musevi Müslümanlar ve Muhammedi Müslümanların birlik olup dünyaya sevgiyi, barışı, kardeşliği, adaleti, bolluğu hakim etmesi anlamındadır.
SONUÇ OLARAK; Akit grubunun hukuksuzluğu, iftirayı, karalamayı, sevgisiz ve sert üslubu esas alan yayınları Kuran ahlakına uygun değildir, kanunlarımıza göre de suçtur. Hukuksuzluğun teşvik edilmesi, kaba ve sert üslubun yaygınlaşması, gerilim ve kutuplaşma ilk başta bunları savunanları yutan birer felakettir. Nitekim son dönemlerde yaşanan olaylar göstermiştir ki, hukuksuzluk teşvik edildiğinde bir gün “bana bir şey olmaz” diyenler de dahil herkes mutlaka mağdur olmaktadır. Akla, vicdana ve Kuran’a uygun olan vicdanlı davranmak, dürüst olmak, adaleti korumak ve ısrarla sevgiden, kardeşlikten yana olmaktır. Allah barışı, sevgiyi, dostluğu sever, fitneleri, kargaşayı, sert ve kavgacı üslubu beğenmez. Allah’ın kullarına emri kendi aleyhlerine olsa dahi adil olmak ve adaleti savunmaktır:
Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)
Akit grubunun da Allah’ın bu güzel emrine uyarak öfkeden, kinden, tarafgirlikten sakınıp koşullar ne olursa olsun adil olmalarını temenni ediyoruz.
Saygılarımızla kamuoyunun bilgilerine arz ederiz. 23.07.2025