DEVLET BİZİ BEĞENDİĞİ İÇİN DAĞILMAMIZI ÖNLEDİ; BU SÜREÇTE ARKADAŞLARIM MUHTEŞEM İNSANLAR OLDULAR
Arkadaşlarımın sadık, cesur, asil, güçlü insanlar olmalarına şaşırıyorlar. Bu şaşılacak bir şey değil, bu bir erdemdir. Kalleş, kumpasçı, ispiyoncu, nursuz, çirkin insanları da değerli gibi göstermeye çalışıyorlar. Halbuki devlet, kumpasçılardan, ispiyonculardan, aşağılık insanlardan nefret eder. Devlet sadık, cesur insanları sever.
Şu an devlet benim arkadaşlarımı seçti ve çok beğendi. Yıllardan beri onları denedi. Devletin çok ihtiyacı vardır seçkin insanlara. Sırf seçmek ve dağılmalarını engellemek için yaptı devlet bunu, hepsini bir arada tuttu. Yoksa hepsi dağılıp giderdi, %85’i, %90’ı giderdi. Hepsini bulundukları yerde çok güzel eğitime aldı. Eğitileceklerini biliyordu. Hakikaten tam devletin tahmin ettiği gibi hepsi veli ahlaklı, sadık, bağlı oldular. Muhteşem insanlar oldular.
Devlet 7 yıl yatırdı. Hz. Yusuf gibi oldu hepsi. Hz. Yusuf da 7 yıl 7 ay 7 gün yattı. Bize de Allah inşaAllah daha uzun nasip eder. Allah bilir. Devletin en haslet duyduğu, en beğendiği insan tipidir.
DEVLET BANA GÜVENİR VE CANI GİBİ SEVER
Ben devletimle iç içeyim. İstanbul’da iken, Ankara’dan ve İstanbul’dan MİT elemanları, ileri yöneticiler geldiler. Beni MİT’e almak istediler. “Yalnız hocam telefonla doğrudan bağlantı kurabilir misin” dediler. Yani kadrolu MİT elemanı olmamı istediler. Ben de, telefon taşımadığımı, bizim çocuklar kanalıyla iletişim kurabileceğimi söyledim. “Ama bizimle yalnız görüşmen de gerekecek” dediler. O zaman manevi bağınız olayım sizin en iyisi dedim. Yoksa her şey hazırdı. Hatta evrakla vs geldiler, hayırlı olsun dedi gelen kişi.
Devlet bana o kadar güvenir, canı gibi de sever. Ama bir risk gördü o zaman, bir dağılma süreci gördü.
Devlet iti kopuğu kullanır, kumpasçıları, korkak ve oynak insanları kullanır. Devlet asil insanları da kendi hizmeti için görevlendirir. Basit insanları da bu tip şeylerde, mesela insanın güçlü olması gerektiği yerlerde kullanır. Allah imtihan için bu tür insanları kullanır.
Mesela Hz. Yusuf’a karşı Allah, basit ve adi insanları musallat etti. Hz. Musa’ya karşı dünyanın en aşağılık insanlarını musallat etti. Hz. İbrahim’e dünyanın en aşağılık insanlarını musallat etti. Bana da dünyanın en aşağılık insanlarını musallat ediyor. Şeref duyarım. Ne kadar aşağılık insan musallat olursa o kadar yükselmek demektir, o kadar güzellik demektir.
GÜNÜMÜZDEKİ FELAKETLERİN NEDENİ MEHDİ’NİN ZUHUR ETMESİDİR. ARDINDAN EN BÜYÜK ZENGİNLİK, EN GÜÇLÜ HİDAYET DÖNEMİ GELECEKTİR.
Mehdi devri felaketler devri demektir. Büyük olaylar, felaketler, zelzeleler başladı. Bunlar havanın sıcaklığından, küresel ısınmadan ve bunun gibi sebeplerden dolayı değil. Doğrudan Mehdinin zuhurundan dolayı meydana gelen felaketler bunlar. Tek tek saymış Peygamber Efendimiz (sav), hepsi oluyor. Mehdi'nin gelişinin alametleri büyük felaketlerin başlamasıdır. Ama en büyük zenginlik, en büyük hidayet, en büyük sevinç de onun döneminde olacaktır. Ben de Mehdi'nin naçizane bir talebesiyim.
ÖZKAN MAMATİ BU DOSYADA ÖRGÜT ÜYESİ OLARAK YARGILANIRKEN BU SUÇ İSNADI BUHARLAŞTIRILDI. DEMEK ÖRGÜT DEĞİLİZ, YOKSA DEVLET SUÇU BUHARLAŞTIRMAZ
(Özkan Mamati’nin) örgütten yargılanması konusu bu dosyada buhar oldu. Her iki halde de bizim örgüt olmadığımız ispatlanmış oldu. Örgüt konusu o kadar ehemmiyetsiz ve boş bir iddia ki, yoksa devlet Özkan Mamati’nin örgüt üyeliğinden yargılanmasını öyle buharlaştırmazdı. Gerçekten suç olsaydı asla peşini bırakmazdı. Yargılansaydı da boş olduğu anlaşılmış olacaktı.
BENİ YENME SEVDASINDAN VAZGEÇSİNLER, YENEMEZLER
Beni yenme sevdasından vazgeçsinler. Yenemezler, boşa uğraşıyorlar. Ben Mehdi'nin talebesiyim, talebesi olduğum için de ona benziyorum. "Mehdi'nin sırtına ahir zamanda var güçleriyle vururlar, vurdukça sırtı genişler" diyor hadiste. Gücü, şöhreti, kuvveti artar anlamında Peygamberimiz (sav) söylüyor. Mehdi'nin zaten özelliği çile çekmesi, sabır ve dehşet ortamında yaşaması. O yüzden Mehdi oluyor zaten. Yoksa rahatlık, keyif ehli olarak değil. Hatta Allah, Tevrat’ta ona diyor, "seni 6 bin yıl sonra göndereceğim dünyaya, çok acı çekeceksin, buna tahammül edebilecek misin?" diyor. O da "iftiharla Ya Rabbi" diye cevap veriyor. Allah üç kere soruyor, üçünde de kabul ediyor.
DECCALİYETİN ŞARTI SARAYDIR, MEHDİYETİN ŞARTI ZİNDANDIR
Deccaliyetin şartı saraydır, Mehdiyetin şartı zindandır. Tevrat’ta da, sözlü Tevrat’ta da bu şekilde geçiyor, hadislerde de bu şekilde geçiyor. Yani İngiliz derin devletinin sarayına işaret ettiğine ben inanıyorum.
Çok teşekkür ederim.
Kamuoyunun bilgilerine sunarım. 30.04.2025