-ERZURUM-

Müvekkil Adnan Oktar'ı cezaevinde bulunduğu bu süre boyunca adeta sürgün etmek amacıyla Türkiye'nin İstanbul'a en uzak ve en uç kısımlardaki cezaevlerine gönderme çabası her ne kadar kumpasın bir parçası olarak uygulanıyor olsa da, müvekkil, kendisine yönelik bu tuzakların özel sonuçlarını kendisi için çok hayırlı görmektedir.

Önceki yazımızda, müvekkilin ilk sevk edildiği yer olan Edirne'nin çok büyük önem taşıdığı;

  • Kuran'da tanıtılan Zulkarneyn'in ilk yolculuğunun en Batı'ya, yani İslam'ın merkezi olan Türk topraklarının EN BATISINA, yani EDİRNE'YE doğru gerçekleştiğini;
  • Zulkarneyn kıssasının anlatıldığı ayette aynı bölgede bataklıklara işaret edildiğini ve Edirne'nin, içinde bataklıklar bulunan bir belde olarak dikkat çektiğini belirtmiştik.
  • Aynı zamanda Saltukname'de, Edirne'nin, Hz. Hızır ile Kutlu Şahsın buluşma noktaları olduğunu izah etmiştik.

Bu yazıda, müvekkilin sürgün amaçlı sevk edildiği İKİNCİ YER olan ERZURUM konu edilecektir. Erzurum da, tıpkı Edirne gibi, Zülkarneyn'in yolculuğundaki uğrak noktalarındandır. Zülkarneyn'in ikinci yolculuğunda, EN DOĞUDAKİ EN YÜKSEK ŞEHİR MERKEZİ tarif edilmektedir:

Sonra (yine) BİR YOL TUTTU.

Sonunda GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERE KADAR ULAŞTI ve onu (GÜNEŞİ), KENDİLERİ İÇİN BİR SİPER KILMADIĞIMIZ bir kavim üzerine doğmakta iken buldu. (Kehf Suresi, 89-90)

Ayete göre Zulkarneyn, ikinci tuttuğu yolda, GÜNEŞİN DOĞDUĞU TARAFA, yani bulunduğu bölgenin doğu tarafına gitmektedir. Zulkarneyn'in bu yolculuğunu, İslam'ın merkezi konumundaki Türk toprakları üzerinde yaptığı kabulüyle, söz konusu ziyaretin TÜRK TOPRAKLARININ DOĞUSUNA yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu beldenin dikkat çeken en önemli özelliği ise, GÜNEŞ IŞINLARININ, şehir halkına, ENGELLENMEDEN yani HERHANGİ BİR SİPER OLMADAN DOĞRUDAN ULAŞMASIDIR. Yani bu belde, EN YÜKSEK YAŞAM ALANI olmalıdır.

ERZURUM şehri, hem EN DOĞUDA olması hem de RAKIMI EN YÜKSEK ŞEHİR MERKEZİ olması bakımından ayetteki tarife uymaktadır.

Ayette, "Güneşi kendileri için bir siper kılmadığımız" ifadesi ile yükseklikten dolayı GÜNEŞ'İN YAKICI IŞINLARININ EN GÜÇLÜ İSABET ETTİĞİ BİR YAŞAM ALANINA işaret edildiği anlaşılmaktadır. ERZURUM, 1890 M YÜKSEKLİK İLE TÜRKİYE'NİN EN YÜKSEK RAKIMLI ŞEHİR MERKEZİDİR.

Erzurum'un bu özelliği ile ilgili Milliyet gazetesinde çıkan bir haber şu şekildedir[1]:


1890 metre yükseklik, aynı zamanda Kuran'ın 18/90 ayetine (18. Sure, 90. ayet) de bir işaret olarak değerlendirilebilir. Keza, yukarıda açıklamasını yaptığımız Erzurum şehrini tarif eden ayet, 18. SURE OLAN KEHF SURESİNİN, 90. AYETİDİR.

Sonuç:

Müvekkil, kendi talebi dışında, cebren, kendi memleketi olan İstanbul'dan uzaklaştırılarak getirildiği Erzurum'u, kendisi için hiçbir zaman bir sürgün yeri olarak görmemiş, kendi kaderinin, ayetlerde gösterilen bu işaretlerle mutabık olmasından dolayı müthiş bir haz duymuştur. Müvekkil, Allah'a olan teslimiyeti gereği, zaten yaşadığı her şeyi güzel imtihanın bir parçası olarak değerlendirmekte, kendisi için yaratılan her detay için şükretmekte, zorluk adına oluşturulan görüntülerin böyle güzel işaretler ve güzellikler barındırmasından dolayı da çok büyük bir mutluluk duymaktadır. Bu, aynı zamanda, müvekkili durdurmak, engellemek ve hatta yok etmek üzerine kurgulanan kumpasların da kendisinin nezdinde her zaman başarısız olduğunun, onu yok etmek bir yana kendisini daha da güçlendirdiğinin anlaşılması bakımından da müvekkil için önem arz etmektedir.

Bu önemli hususu kamuoyunun takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz. 07.05.2025

 

[1] https://www.milliyet.com.tr/gundem/yuksek-rakim-dogal-radyasyon-iceriyor-5122222

Daha yeni Daha eski