İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DOSYA NO       : 2024/60 E

SUNAN              : Adnan Oktar

MÜDAFİİ         : Av. Mert Zorlu

KONU               : Huzurdaki dosyada Alin İzgi Demir’in (Beril Koncagül) ana dava dosyasındaki etkin pişmanlık ifadeleri esas alınmış olduğundan, söz konusu ifadelerdeki çelişkilerin sunulması suretiyle müvekkil Adnan Oktar’ın suçsuzluğunun ispatıdır.

AÇIKLAMALAR:

Alin İzgi Demir müvekkilin arkadaş grubuyla birlikte geçirdiği 8 yıl boyunca özgür, huzurlu ve rahat bir hayat yaşamıştır. Hiçbir delile dayanmayan iddialarının aksine zorla alıkonulmamıştır, eziyet görmemiştir, cinsel saldırı ve tacize maruz kalmamıştır. Cezaevinde kaldığı 6 aydan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmış olduğu ana dava dosyasına sunulan savunma mantıkları, fotoğraflar, mektuplar, sosyal medya paylaşımları, A9 TV canlı yayın kayıtları bu gerçeğin somut delilleri arasındadır.

Alin İzgi Demir’in birlikteyken hiçbir zarar görmediği müvekkil ve arkadaşları aleyhinde asılsız suçlamalar içeren etkin pişmanlık ifadesi vermesinin çok önemli sebepleri vardır. Bu sebeplere, psikolojik ve fiziksel yönden yıpratıcı cezaevi koşullarında daha fazla dayanamaması, ana dava dosyasının husumetli müştekilerinin harekete geçerek ailesini baskı altına alması, Alin İzgi Demir’i etkilemesi ve yönlendirmesi için cezaevine avukat göndermeleri örnek olarak verilebilir.

 Bahsettiğimiz bu sebeplerin delilleri en kapsamlı şekilde ana dava dosyasında yer almaktadır. Nitekim Av. Hüseyin Küçük’ün katılan ile cezaevinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma konusunda ikna görüşmeleri yaptığı, husumetli Özkan Mamati, Ümit Kuruca ve etkin pişman Ayça Pars’ın katılanın ailesiyle bağlantıya geçtiği bizzat kendisinin ifadeleriyle, bildirim dilekçeleriyle ve HTS kayıtlarıyla dosyaya girmiştir.

Tüm bu gelişmelerden sonra, cezaevinden bir daha hiç çıkamayacağını düşünen Alin İzgi Demir kendisinden isteneni yapmaya boyun eğmiş, müvekkil ve arkadaşlarını suçlamış, kendisiyle aynı durumda bulunan diğer etkin pişman sanıklarda olduğu gibi hemen özgürlüğüne kavuşturulmuştur.

En az bunlar kadar somut olan ve tüm tarafları hukuken bağlaması gereken bir diğer husus ise, sanıklar aleyhinde iddialar ortaya atan kişilerin çelişkili ifadelerinin ve gerçekten cinsel saldırıya ve istismara maruz kalmış kimselerde gözlemlenmeyen tutum ve davranışlarının varlığıdır.

YARGITAYIN BİRÇOK İLAMINA GÖRE HER BİRİ BOZMA SEBEBİ OLAN AŞAĞIDAKİ HUSUSLAR SIRA MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARINA GELDİĞİNDE ONAMA SEBEBİ OLMUŞTUR. Nitekim Alin İzgi Demir’in de aralarında kadınlar tüm sürece baktığımızda,

  • Verdikleri ifadelerde çok sayıda çelişkiye düşmüşlerdir. (Yargıtay 14. CD. 2021/2327 E. 2021/4511 K. sayılı ilamına göre bozma gerekçesi)
  • Eğitim ve kültürleriyle irade fesadına uğratılabilecek kişi özellikleri göstermemektedirler. (Yargıtay 14. CD 2017/5945 E. 2018/230 K. sayılı ilamına göre bozma gerekçesi)
  • İddialarına konu olaylardan sonra sağlık raporu almamışlardır. (Yargıtay 14. CD. 2016/11915 E. 2017/974 K. sayılı ilamına göre bozma gerekçesi)
  • İddia konusu olayların hemen akabinde şikayette bulunmamışlardır. Şikayetlerin neredeyse tamamı yıllar sonra, husumetli müştekilerin dosyada devreye girmesinden sonra yapılmıştır. (Yargıtay 5. CD. 2006/7287 E. 2010/3513 K. sayılı ilamına göre bozma gerekçesi)
  • Tek bir yakınlarına dahi yaşadıklarından bahsetmemişlerdir. (Yargıtay 14. CD. 2012/5893 E. 2012/8817 K. sayılı ilamına göre bozma gerekçesi)
  • Olaylar sırasında kaçmamışlar, çevreden yardım istememişlerdir(Yargıtay CGK. 2014/810E. 2015/268 K. sayılı kararına göre bozma gerekçesi)

2015/268 K: “…şehir merkezinde bulunan evde sanığın cinsel saldırısı karşısında bağırarak yardım isteme, ya da direnme yeteneğine sahip olmasına rağmen, bunlardan hiçbirini yapmadığı, üzerindeki giysilerde yırtılma izlerinin bulunmadığı, vücudunun hassas bölgelerinde darp cebir izine rastlanmadığı...”

  • Suç işlediklerini ileri sürdükleri kişilerle, iddia konusu olaylardan sonra dahi onlara sevgi ve dostluk beslediklerini ispatlayan konuşmaların, mesajlaşmaların ve fotoğrafların da ortaya koyduğu şekilde görüşmeye devam etmişlerdir. (Yargıtay 14. CD. 2016/11085 E. 2017/611 K. sayılı ve Yargıtay CGK. 2020/185 E. 2021/149 K. sayılı ilamlarına göre bozma gerekçesi)

2017/611 K: “…mağdure ile sanığın samimi halde çekilmiş fotoğrafları…”

2021/149 K: “…sanık müdafisi tarafından dosyaya sunulan ve doğruluğu mağdure tarafından inkar edilmeyen 31.03.2013-01.04.2013 tarihli mesaj içeriklerinden sanık ve mağdure arasında herhangi bir sorun olmaksızın iletişim kurulduğunun anlaşılması…”

  • İlk olaylardan sonra suç işlediklerini ileri sürdükleri kişilerle birlikte olayların geçtiği ileri sürülen mekanlara kendi istekleriyle defalarca daha gitmişlerdir. (Yargıtay CGK. 2014/14-604 E. 2015/37 K. sayılı kararına göre bozma gerekçesi)

2015/37 K: “…Mağdure soruşturma aşamasında yaz tatili süresince çalışmak için girdiği işyerinde sanığın 2011 yılı Temmuz ayında kendisine yönelik cinsel davranışlarının başladığını ve Ağustos ayında da anal ve oral yoldan defalarca tecavüze uğradığını belirtmesine rağmen gerek sanığın ilk cinsel davranışlarının başladığını söylediği Temmuz ayında, gerekse Ağustos ayı içerisinde işyerinde çalışmaya devam edip, okulların açılacak olması nedeniyle işten ayrılması…”

ALİN İZGİ DEMİR MÜVEKKİLİN ARKADAŞ GRUBUYLA İLETİŞİMDE OLDUĞU DÖNEMDE MARUZ KALDIĞINI İLERİ SÜRDÜĞÜ CİNSEL SALDIRILAR VE EZİYETLERLE İLGİLİ HİÇBİR ŞİKAYET YAPMAMIŞ, RAPOR ALMAMIŞTIR.

SEVGİLİSİ OLDUĞUNU BEYAN ETTİĞİ BORA YILDIZ’A SÜREÇ BOYUNCA AŞIK OLDUĞUNU, ONUNLA EVLENMEYİ HAYAL ETTİĞİNİ BELİRTMİŞTİR.

ONA, MÜVEKKİLE VE BAZI ARKADAŞLARINA YÖNELTTİĞİ CİNSEL SALDIRILAR SIRASINDA KAÇMA GİRİŞİMİNDE BULUNMAMIŞ, OLAYLARIN GEÇTİĞİ MEKANLARA YILLAR BOYUNCA GİTMEYE DEVAM ETMİŞTİR.

YAŞADIKLARINDAN KİMSEYE BAHSETMEMİŞTİR. YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FİZİK BÖLÜMÜ’NDE OKUYAN KATILAN EĞİTİM VE ZEKASIYLA DA İRADE FESADINA UĞRAYACAK KİŞİ NİTELİĞİ TAŞIMAMAKTADIR. BUNLARIN TÜMÜ SANIKLARIN SUÇSUZLUĞUNA, YARGITAYIN GEÇMİŞ YORUMLARINA BAKILDIĞINDA İDDİALARIN ASILSIZ OLDUKLARINI ORTAYA KOYMAKTADIR. Yargıtay 1 CD ise müvekkil ve arkadaşları hakkında onama kararı verirken tüm bu hususların varlığını tarihinde ilk kez aynı anda görmezden gelmiştir.

Dosyadaki cinsel saldırı suçlamalarının değerlendirilmesi esnasında şu önemli hususun da göz önünde bulundurulması gerekir: İstinaf Mahkemesi varlığı iddia edilen cinsel ilişkilerin var olduğu ön kabulüyle tamamının rıza sınırları içinde olduğuna hükmetmiştir. Müvekkil ve sanıklar ise dosyada adı geçen hiçbir kadın ile gayri meşru bir ilişki içinde olmadıklarını, zinayı yani evlilik dışı cinsel birlikteliği haram olarak kabul ettikleri için de sözde mağdur kadınların anlattıkları olayların hiçbirinin yaşanmadığını defalarca izah etmiş, delillerle de ispat etmişlerdir.

1)  ALİN İZGİ DEMİR’İN İFADELERİNDEKİ ÇELİŞKİLİ VE ŞÜPHELİ ANLATIMLAR:

    Ana dava dosyasının sanıklarından Alin İzgi Demir husumetli kişilerin ve avukatlarının korkutmaları sonucunda cezaevinden uzun süre daha çıkamayabileceği korkusuna kapıldıktan sonra etkin pişmanlık müessesinden faydalanmaya karar vermiş az sayıdaki sanıktan biridir. Cezaevinden kurtulabilmek için uzun ve hayali bir senaryo hazırladığından çelişkili ve şüpheli anlatımlarda bulunmaktan kaçamamıştır. Aşağıda bu durumu ortaya koyan örnekler yer almaktadır:

    A)  ALİN İZGİ DEMİR MÜVEKKİLLE OLAN İLK TANIŞMASINA GİDİŞİ HAKKINDA 3 FARKLI İFADE VEREREK ÇELİŞKİYE DÜŞMÜŞTÜR:

      05.01.2019 tarihli emniyette ifadesinde stüdyoya müvekkil ile ilk tanışmasına annesiyle gittiğini,


      11.03.2020 tarihli mahkeme ifadesinde stüdyoya müvekkil ile ilk tanışmasına tek başına gittiğini,


      Yine aynı ifadesinin ilerleyen bölümlerinde bu kez de ilk tanışmasına ajanstan kimselerle gittiğini


      söyleyerek unutmasının normal şartlarda mümkün olmadığı, hayatının çok önemli bir dönüm noktasını oluşturan müvekkilin arkadaş grubuyla tanışma hadisesi konusunda farklı anlatımlar yapmış, böylelikle ifadelerine itibar edilemeyeceğini daha en başından göstermiştir.

      B)  ALİN İZGİ DEMİR MÜVEKKİLİN SÖZDE CİNSEL EYLEMLERİNİN İLK KEZ BAŞLADIĞI OLAY HAKKINDA 2 FARKLI YERDEN BAHSEDEREK ÇELİŞKİYE DÜŞMÜŞTÜR:

        Alin İzgi Demir müvekkilin sözde taciz eylemlerinin ilk kez başladığı yerhakkında bilgi verirken hem A9 TV’nin Anadoluhisarı’ndaki stüdyosunahem de dosyada sözde örgüt merkezi olarak gösterilen Dragos ismi verilen yerleşkeye işaret ederek açık bir çelişkiye düşmüştür.

        Emniyetteki 05.01.2019 tarihli etkin pişmanlık ifadesinin 3. sayfasında müvekkilin sözde cinsel tacizlerinin ANNESİYLE BERABERKEN müvekkille tanışmaya gittiği STÜDYODA BAŞLADIĞINI söylemiştir:




        Daha sonra 11.03.2020 tarihli Mahkeme ifadesinde sözde tacizlerin İLK STÜDYODA BAŞLADIĞINA DAİR şu şekilde anlatıma devam etmiştir:


        Yine 11.03.2020 tarihli mahkeme ifadesinin devamında ise, BİR KAÇ DAKİKA ÖNCE VERDİĞİ BEYANI UNUTUP BAMBAŞKA BİR HİKAYE ANLATMIŞ, müvekkil Adnan Oktar’ın sözde cinsel tacizlerinin İLK DEFA DRAGOS’TA BAŞLADIĞINI ileri sürmüştür:


        C)  ALİN İZGİ DEMİR’İN MÜVEKKİL HAKKINDAKİ 05.01.2019 TARİHLİ ETKİN PİŞMAN İFADESİYLE 12.02.2019 TARİHLİ FOTOĞRAF TEŞHİS TUTANAĞI ARASINDA DA CİNSEL SUÇ İSNATLARI BAKIMINDA ÇELİŞKİ BULUNMAKTADIR:

          Alin İzgi Demir emniyet ifadesinden TAM 8 AY SONRA 12.02.2019 tarihindeki fotoğraf teşhis tutanağında müvekkil Adnan Oktar için sözde vajinal ve anal cinsel saldırı iddiasında bulunmuştur. Ancak EMNİYET İFADESİNİN HİÇBİR YERİNDE ADNAN OKTAR İLE İLGİLİ BU YÖNDE HERHANGİ BİR İLİŞKİDEN BAHSETMEMİŞTİR.

          Alin İzgi Demir’in emniyet ifadesinde, fotoğraf teşhis tutanağına geçen isnatlardan hiç bahsetmemesi elbette ki iddialarının geçersizliğini gösteren, şahsın sürekli çelişkili beyanlarda bulunduğunu ortaya koyan bariz delillerden biridir. Sözde mağdurun bu çelişkiye düşmesinin sebebi, etkin pişman olma dayatmasına boyun eğerken söylemeyi kabul ettiği iftiraları ifadesine ekleme zorunluluğudur.

          D)  ALİN İZGİ DEMİR, MÜVEKKİL TARAFINDAN CİNSEL İSTİSMARA UĞRADIĞI İLERİ SÜRÜLEN SERRA MOHAMMADVALİPOUR İLE TANIŞTIĞINI SÖYLEYEREK YALAN BEYANDA BULUNMUŞTUR:

            Alin İzgi Demir müvekkil Adnan Oktar’ı suçlu gibi göstermeye çalışırken, HİÇBİR ZAMAN TANIŞMADIĞI SERRA MOHAMMADVALİPOUR ile tanışmış olduğunu da söylemiştir. Söz konusu asılsız beyan müvekkile Serra MohammadValipour üzerinden atılan çirkin iftiraları yalanlarla desteklemek amacıyla verilmiştir.

            Alin İzgi Demir’in söz konusu beyanının asılsız olduğu verdiği çelişkili bilgilerden net bir biçimde anlaşılmaktadır. Nitekim kendisi 05.01.2019 tarihli emniyet ifadesinde güya Serra MohammadValipour ile tanıştığında yanında Merve Tezel ve Pınar Sezgin’in olduğunu iddia etmiştir.


            Alin İzgi Demir mahkemede verdiği ifadesinde ise güya Serra MohammadValipour ile tanıştığında yanında Pınar Yada ve Görkem Erdoğan’ın olduğunu iddia etmiştir:


            DİĞER TARAFTAN ALİN İZGİ DEMİR EMNİYETTEKİ İFADESİNİN HİKAYE BÖLÜMÜNDE BELİRTTİĞİNİN AKSİNE, SORU-CEVAP BÖLÜMÜNDE SORULAN BİR SORUYA SERRA MOHAMMEDVALİPOUR İLE AYNI ORTAMDA HİÇ BULUNMADIĞI YÖNÜNDE CEVAP VEREREK KENDİSİYLE AÇIKÇA ÇELİŞMİŞTİR.


            E)  ALİN İZGİ DEMİR’İN TELEFONLARININ VE BİLGİSAYARLARININ TEKNİK OLARAK TAKİP EDİLDİĞİ VE SÖZDE ÖRGÜT MERKEZİ DRAGOS’UN SİNYAL KESİCİ JAMMERLARLA KUŞATILDIĞI YÖNÜNDEKİ İDDİALARI ASILSIZ OLDUKLARI GİBİ ÇELİŞKİLER DE İÇERMEKTEDİR:

              Alin İzgi Demir müvekkilin arkadaş grubu içinde kaldığı yaklaşık 8 yıllık süreçte güya gitgide esir hayatına sürüklendiğini, cinsel saldırılara maruz kaldığını iddia etmiş bir kimsedir. Ancak bu iddiasına rağmen, geçen süreçte kimseden yardım istemediği, hiçbir resmi kuruma başvuru yapmadığı, hatta polis operasyonunun ilk aşamasında polislere teslim olmak yerine arkadaşlarıyla birlikte bulunduğu yerden uzaklaşmayıtercih ettiği gerçekleri de apaçık şekilde ortadadır. Bulunduğu yerde esir tutulan ve sözde sistemli olarak cinsel saldırılara maruz kalan bir kadının polis operasyonunu bir kurtuluş olarak göreceği ve eve gelen polislerden kaçmak yerine polislerin yardımına sığınacağı açıktır. Ancak Alin İzgi Demir müvekkilin arkadaş grubu içinde bulunduğu süre boyunca değil esir tutulmak en ufak bir zorluk, sıkıntı, mağduriyet yaşamadığı için polis operasyonunda gösterdiği refleks de esir tutulan bir kadının refleksi olmamıştır.

              Bu gerçek, müvekkilin arkadaş grubu içindeki konforlu ve özgür yaşantısını ortaya koyan somut olaylar da göz önünde bulundurulduğunda, Alin İzgi Demir’e iddialarını inandırıcı kılmada ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bu nedenle de şahıs “telefonların, bilgisayarların örgüt tarafından teknik olarak takip edildiği” yalanına sarılmak zorunda kalmıştır. Hatta bu yalanı daha da ileri götürerek jammerlarla kuşatılmış Dragos arazisi senaryosunu gündeme getirmiştir.

              Elektronik cihazlara yüklenen takip programları ve jammerlarla kuşatılan arazi iddialarının asılsız oldukları polis operasyonlarıyla birlikte net olarak anlaşılmıştır. Operasyon yapılan yerlerin ve el konulan materyallerin hiçbirinde bu iddialarla ilişkisi olabilecek tek bir unsura dahi rastlanılmamıştır. Bu durum Alin İzgi Demir’in onca eziyete, saldırıya ve sömürüye rağmen neden kaçmadığı sorusuna makul bir gerekçe sunabilmek için bu tür yalanlara başvurduğunu ortaya koymuştur.

              ALİN İZGİ DEMİR BU YALANLARA BAŞVURURKEN ÇELİŞKİLERE YOL AÇACAK YİNE FARKLI ANLATIMLARDA BULUNMUŞTUR. NİTEKİM BAZI KISIMLARDA TELEFON VE BİLGİSAYARININ OLMADIĞINI İDDİA ETMİŞ, BAZI YERLERDE BU SÖYLEDİKLERİNE AYKIRILIK OLUŞTURACAK ŞEKİLDE YAKINLARIYLA TELEFON ÜZERİNDEN HABERLEŞTİĞİNDEN BAHSETMİŞ, BAZI ANLARDA İSE KİMSEYİ ARAYAMADIĞINI ÇÜNKÜ TELEFON VE BİLGİSAYARININ TAKİP ALTINDA OLDUĞUNU İLERİ SÜRMÜŞTÜR.

              Mahkeme ifadesinden bu çelişkilere örnek vermemiz gerekirse;

              • Alin İzgi Demir telefonların ve bilgisayarların takip sistemiyle kontrol edildiğini iddia etmiştir:


              • Alin İzgi Demir telefonla konuşamadığını, bilgisayarının da olmadığını iddia etmiştir:


              • Alin İzgi Demir duruşmadaki cümlesine takip altındaki telefonundan kimseyi arayamadığını iddia ederek başlamasına rağmen, cümlesinin sonunda kullanmaktan korktuğunu iddia ettiği telefonundan annesini aradığını ve ona kaçış niyetinden bahsettiğini belirtmiştir:



                Telefonun takip altında olduğu bilincinde olan bir kadının kaçma planını o telefondan anlatmayacağı açıktır.
              • Alin İzgi Demir teknik olarak takip edildiğini ileri sürdüğü telefonundan annesiyle yaptığı görüşmeden Meral Kalça’nın bu görüşmeyi duyması nedeniyle müvekkilin haberdar olduğunu belirtmiştir:


              • Alin İzgi Demir ifadesinin başında bilgisayarının olmadığını söylerken, sonradan kendisine sorulan bir soruda bilgisayarının olduğunu kabul etmiştir:



              • Ayrıca sözde örgüt merkezi Dragos’ta güya esir olarak tutulurken ve telefonu/bilgisayarı sanıklar tarafından teknik takip altındayken ve hatta yaşadığı evde iletişim jammerlarla kesilirken yurtdışından bir erkekle internet üzerinden bağlantı kurduğunu, onunla evlilik planı içine girdiğini anlatmıştır:

              Görüldüğü gibi Alin İzgi Demir’in bir dediği bir dediğini tutmamaktadır. Doğruyu anlatmadığı için kurgulanan senaryodaki birçok detayı sürekli karıştırmış ve unutmuştur. Özgürlüğü karşılığında kendisine, müvekkil ve arkadaşlarını suçlama görevi verilen katılan bu görevi yerine getirmeye çalışırken bariz çelişkilerin doğmasına yol açmış, bu çelişkiler de müvekkilin arkadaş grubunda iddia edildiği gibi bir baskı ve takip sisteminin var olmadığını açıkça göstermiştir.

              AŞAĞIDA YER VERDİĞİMİZ BİRKAÇ FOTOĞRAF ALİN İZGİ DEMİR’İN HAYATININ HER AŞAMASINDA TELEFON KULLANDIĞINA, DİLEDİĞİ ZAMAN DİLEDİĞİ KİMSEYE ULAŞABİLECEĞİNİ, ANCAK BÖYLE İMKANLARA SAHİPKEN POLİSTEN YARDIM İSTEMEDİĞİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR. Bu fotoğrafların çok daha fazlası dosyaya sunduğumuz fotoğraf albümü içerisinde yer almaktadır.



              F)  ALİN İZGİ DEMİR’İN MÜVEKKİLİ ÇEVRESİNE HER KONUDA EMİR VEREN BİR İNSAN GÖSTERMEYE YÖNELİK ÇABALARI BOŞA ÇIKMIŞTIR:

                Katılan, yıllarca birlikte olduğu insanları müvekkil Adnan Oktar’ın emrindeki örgüt üyeleri gibi gösterebilmek için aklına gelen her türlü kurguyu ortaya atmıştır. Bunlardan biri de müvekkilin güya arkadaşlarının kıyafetlerini, hatta yapacağı makyajları bile kendi kararıyla belirlediğini iddia etmesidir:

                Yani bu iddiaya göre müvekkil Adnan Oktar güya Alin İzgi Demir’in hem aşağıda sadece birkaçına yer verebildiğimiz tarzını sürekli olarak belirlemekte, hem de sözde örgütteki diğer kadınlar için bunu yapmaktadır:



                Ancak aynı Alin İzgi Demir, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmadan önce tutuklu bulunduğu Yenişehir - Bursa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan arkadaşlarından Serap Akıncıoğlu’na yazdığı bir mektubunda bu iddiaları yazdıklarının sonucunu o an için kestiremediğinden kendi kendine şöyle çürütmüştür:


                Mektupta şöyle yazılıdır:“Saçlarımı siyaha boyadım kanka. Kısa olduğu için yanmasın diye. Bayağı güzel oldu. BİR PEMBE BOYA YOK Kİ, NEYSE. HAYATIMDA TARZ YAPAMADIĞIM 3. AYIMA GİRDİM. BEN ŞOK! TARZ SAÇ KESİMLERİM NEREDE, HARİKA GÜZEL FUŞYA, MAVİ, KIZIL RENKLERİM NEREDE”

                Görüldüğü gibi katılan mektubunda 3 aydır tutuklu bulunduğu cezaevinde “tarz yapamadığı için şoka girdiğini” belirtmiştir. Bu durum katılanın normal hayatında sık sık tarz değiştiren, böyle yaşamayı seven birisi olduğunu ortaya koymaktadır ki böyle bir hayatı başkasının, yani müvekkilin kıyafet ve makyaj seçimleriyle veya zorlamalarıyla yaşamasının mümkün olmadığı aşikardır.

                G)  ALİN İZGİ DEMİR’İN MEHMET ENDER DABAN’LA İLGİLİ CİNSEL SALDIRI SUÇLAMASI ÇELİŞKİLER İÇERMEKTEDİR:

                  Alin İzgi Demir müvekkilin arkadaşlarından olan Mehmet Ender Daban’ın süreç boyunca kendisine kaç kez “tecavüz ettiğinden” bahsederken 3 FARKLI BİLGİ vermiştir:

                  • 05.01.2019 tarihli emniyet ifadesinde 1 KEZ güya tecavüze uğradığını ileri sürmüştür:


                  • 12.02.2019 tarihli fotoğraf teşhis tutanağında BU KEZ 2 KEZ gerçekleşmiş sözde tecavüz eyleminden bahsetmiştir:



                  • 11.03.2020 tarihli mahkeme ifadesine geldiğinde ise sözde tecavüz sayısını 3’E ÇIKARMIŞTIR:

                  Alin İzgi Demir’in Mehmet Ender Daban’la ilgili çelişkili ifadeler vermesi sadece onun hakkında değil müvekkil ve arkadaşları yanındaki tüm hayatı hakkında gerçekleri söylemediğinin somut bir delilidir.

                  H)  ALİN İZGİ DEMİR’İN KARTAL GÖKTAN’LA İLGİLİ CİNSEL SALDIRI SUÇLAMASI ÇELİŞKİLER İÇERMEKTEDİR:

                    Alin İzgi Demir’in Mehmet Ender Daban’la ilgili suçlamalarında düştüğü çelişkinin aynısı Kartal Göktan’a yönelik suçlamalarında da karşımıza çıkmaktadır. Burada da 3 farklı aşamada verilen 3 farklı bilgi vardır.

                    • Katılan emniyet ifadesinde Kartal Göktan’ın kendisinin vajinasına parmak soktuğunu ileri sürmüştür:


                    • 12.02.2019 tarihli fotoğraf teşhis tutanağında ise vajinasına sadece dokunulduğundan bahsetmiştir:



                    • Mahkeme ifadesinde ise birdenbire vajinal ilişki sırasında organ sokmaya çalışma iddiasını ortaya atmış, bunun dışında Kartal Göktan’la aralarında başka bir eylemin gerçekleşmediğini söylemiştir:

                    Alin İzgi Demir’in farklı aşamalarda sürekli değişen ifadeleri suçlamalarının asılsız olduğunun somut bir delildir.

                    2)  ALİN İZGİ DEMİR MÜVEKKİLİN ARKADAŞ GRUBUYLA İLETİŞİMDE OLDUĞU DÖNEMDE HER ZAMAN RIZASIYLA HAREKET ETMİŞ, İRADE FESADINA YOL AÇACAK HİLE VE TELKİNLERE MARUZ KALMADIĞINI ORTAYA KOYAN TAVIRLAR SERGİLEMİŞTİR:

                      Alin İzgi Demir ifadelerinde müvekkilin arkadaş grubuyla RIZASI DAHİLİNDE dost olduğunu ve görüşmeye başladığını beyan etmiş birisidir. Nitekim kendi olumlu görüşleri ve beklentileri doğrultusunda defalarca arkadaş grubundaki kişilerin evlerine ve A9 stüdyosuna gitmiştir. Bu görüşmeleri tarif ederken “ikna oldum”, “hoşuma gidiyordu”, “tamam dedim”, “buluşmaya devam ettik”, “bir art niyet göremedim” şeklindeki beyanları, ailesine müvekkil ve arkadaşları ile ilgili olumlu şeyler anlatması, onlarla ailesini tanıştırmak istemesi ve tanıştırması rızasının varlığını açık şekilde ortaya koymaktadır.

                      Katılanın hikayesinde anlattığı cinsel saldırı ve taciz iddialarının tümü gerçekdışı olup, müvekkili ve arkadaşlarını cezaevinde uzun yıllar tutmak için kurgulanmıştır. Bununla birlikte katılanın hikayesindeki cinsel ilişki vb gibi olayların yaşandığı varsayılsa dahi, bunlarda her ne yaptıysa kendi hisleri, hayalleri ve arzuları doğrultusunda yaptığı gerçeğini de kabul etmek gerekir. Nitekim katılan, grupla ilk iletişime geçtiğinde onlara ısınmasını sağlayan esas kişi olan Bora Yıldız hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:


                      Katılanın ifadelerinden anlaşılan şudur ki, kendisi tanıştığı Bora Yıldız’a kısa sürede aşık olmuş ve onunla evlenme hayalleri kurmaya başlamıştır. Bu hali onun müvekkilin arkadaş grubuna hızlı bir şekilde ısınmasına katkı sağlamıştır. Nitekim kendi rızasıyla Kartal Göktan ve Mehmet Ender Daban’ın yanında kalmaya başlamasında bu durumun etkisi görülmektedir:


                      Katılanın A9 TV’deki rolü, operasyon öncesi sosyal medya paylaşımları ve katıldığı kültürel faaliyetler de göz önüne alındığında şu yorum yapılabilir ki, Alin İzgi Demir zaman içinde müvekkil ve arkadaşlarının dünya görüşünü de benimsemiş ve onlarla fikri anlamda da yakınlık kurmuştur. Bu durum 8 yıllık süreç içinde katılanın her eylemini tamamıyla rızası dahilinde yapmasına yol açmıştır.

                      Ana dava dosyasında cinsel saldırı, taciz ve istismar suçlamalarıyla ilgili olarak verilen mahkumiyet kararlarında, dosyadaki evlilik vaadi ve dini telkin iddiaları hukuken mümkün olmadığı halde hileli yöntemler olarak değerlendirilmiş ve bunlar kullanılarak iradeleri fesada uğratılan mağdurların “turnike” adı verilen sisteme adapte edilerek bedenleri sömürülen kişiler haline getirildikleri gibi mantık dışı bir yorum ileri sürülmüştür.

                      Ancak dini telkinin ve evlilik vaadinin Yargıtayın yerleşik içtihatlarına baktığımızda hileli yöntemlerden sayılamayacağı görülmektedir. Örnek vermek gerekirse;

                      Evlilik vaadi hile aracı değildir:

                      “…mağdurenin olaydan sonra evleneceklerini söyleyen sanığa inanarak müracaatçı olmadığı, sanığın İstanbul'a taşınması üzerine ona ulaşamaması neticesinde kandırıldığını düşünen mağdurenin olaydan uzunca bir süre sonra Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ettiği ve olayın da bu şekilde ortaya çıktığı, mahkemede dinlenilen tanık N... de beyanında, mağdurenin kendisine sanıkla rızasıyla ilişkiye girdiğini söylediğini beyan ettiği hususları nazara alındığında, sanığın Yazıcı Barajı mevkiindeyken araç içinde mağdureye organ sokmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemini zor kullanarak işlediği yönünde şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, şikayet süresinin zamanında olup olmadığının belirlenmesi açısından öncelikle suç tarihlerinin tespitiyle sonucuna göre, sanığın reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkumiyeti yerine nitelikli cinsel istismar suçundan mahkumiyetine karar verilmesi…(Yargıtay 14. CD. 2013/11014 E. 2014/948 K. 28/01/2014 T.)

                      Dini telkin hile aracı değildir:

                      YEREL MAHKEME KARARI: “…sanığın kendisini Suffe Derneği’nin manevi hocası olarak tanıttığı, pek çok insanın dini bilgiler almak amacıyla onun düzenlediği sohbetlere katıldığı, bu sohbetlere katılan kadınların güvenlerini kazan ve kendisiyle cinsel ilişkiye girmelerini sağlamak amacıyla dini düşünce ve duyguları kötüye kullandığı, manevi anlamda yükselmek isteniyorsa istediği her şeyin yapılması ve bu arada kendisine teslim olunması gerektiğini söylediği, mağdurların dini duygularını istismar edip hile kullanmak suretiyle iradelerini fesada uğratarak zincirleme biçimde cinsel saldırıda bulunduğu, mevcut rızalarının hukuken geçerli olmaması nedeniyle yüklenen suçun oluştuğu…

                      YARGITAY BOZMA KARARI : “…Olayın meydana çıkış biçimi, mağdurelerin aşamalardaki beyanları, iletişimin dinlenmesine ilişkin görüşme dökümleri, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında sanığın, beden veya ruh sağlığı bakımından kendilerini savunabilecek durumda bulunan reşit mağdurelere yönelik eylemlerini cebir, tehdit veya rızaları dışında gerçekleştirdiğine dair delil bulunmadığı gözetilerek kanuni unsurları itibarıyla oluşmayan müsnet suçtan (mağdure sayısınca) beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2020/7064 E. 2021/1725 –Yargıtay 14. CD. 2016/4887 E. 2016/8588 K.)

                      A)  ALİN İZGİ DEMİR’İN BORA YILDIZ’LA ARALARINDA GEÇTİĞİNİ ÖNE SÜRDÜĞÜ HAYALİ CİNSEL İLİŞKİLERDEN BAHSETTİĞİ OLAYLARDA RIZASININ VARLIĞI ORTADADIR:

                        Aşağıdaki alıntılar katılanın 05.01.2019 tarihinde emniyette verdiği ifadeye aittir. Alin İzgi Demir bu bölümlerdeki hayali hikayesinde aşık olduğu Bora Yıldız’la olan ilk yakınlaşmalarını anlatmaktadır:




                        Görüldüğü gibi Alin İzgi Demir’in Bora Yıldız’la ilişkiye girmesinde dini telkinlerin hiçbir etkisi yoktur. İddiaya göre, bu iddiadaki cinsel eylemlerin varlığına katılmamakla birlikte, ortada birbirini seven 2 insan vardır ve bunlar birbirleriyle evlenmeyi düşünmüşlerdir. Bu da cinsel ilişkiyle sonuçlanan buluşmalara yol açmıştır. Bu anlatımlara itibar edildiği takdirde iradesi yerinde olan, hiçbir hileye maruz kalmayan katılanın söz konusu cinsel ilişkilerde rızasının olduğu da kabul edilmelidir.

                        B)  ALİN İZGİ DEMİR HAYALİ HİKAYESİNDE AHLAKEN UYGUNSUZ BULDUĞU CİNSEL İLİŞKİ TEKLİFLERİNE KARŞI İRADELİ BİR KİŞİNİN TAVIRLARINI SERGİLEMİŞTİR:

                          Alin İzgi Demir’in 05.01.2019 tarihli emniyet ifadesi:


                          Bir önceki başlıkta yer verdiğimiz hayali hikayesinde Bora Yıldız’ın çıplak dans etmesi, anal ve oral seks yapması yönündeki tekliflerini hiçbir itirazda bulunmadan kabul eden Alin İzgi Demir yukarıdaki alıntıda geçen hayali hikayesinde ise kendisine yapılan grup seks teklifine karşı çıktığını ileri sürmüştür. Hatta sinir krizi geçirdiğini belirtmiştir. Bu durum katılanın dilediği zaman dilediği gibi hareket edebildiğini göstermektedir. İstediği ilişki türünü kabul ettiğinin, istemediği ilişki türünü reddettiğinin, iradesinin yerinde olması nedeniyle ahlaksızlığı teşhis edebildiğinin, ahlaksız tekliflerin kendisini öfkelendirebildiğinin delilidir. Anlatılanlara göre, ifadelerdeki gayri ahlaki ilişkilerin varlığını kabul etmemekle birlikte, katılan müvekkilin arkadaş grubuyla olan ilişkisinde hedeflerine, prensiplerine ve ahlaki kıstaslarına göre farklı tavırlar takınmakta özgürdür. Yaşandığı ileri sürülen olaylar iradenin devrede olduğuna, iradeyi fesada uğratacak herhangi bir hilenin uygulanmadığına işaret etmektedir.

                          Nitekim Türk Ceza Kanunu’nda ‘’hile’’ tanımı şu şekildedir:

                          ‘’Hilenin yöneldiği mağduru kandırabilecek şekilde ve oranda ağır, yoğun ve ustaca olması, ayrıca sergilenişi itibariyle mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırabilecek nitelikte bulunması gerekir.’’[1]

                          Eğer mağdur cinsel içerik arz eden hareketleri YAPMAMA YÖNÜNDE BİR TUTUM GÖSTERME İMKANINA SAHİPSE, ORADA HİLEDEN SÖZ EDİLEMEZ. Doktrinde ‘’hile’’nin dar yorumlanması gerektiği, kur yapma, evlilik vadetme, baştan çıkarma gibi iradeyi fesada uğratmayan eylemlerin ‘’hile’’ kapsamında olmadığı ifade edilmiştir.

                          Çünkü fiilin mağduru serbestçe karar verme yeteneğine sahiptir. Eğer bu kişi cinsel özgürlüğünü kullanma hususunda muhafazakâr bir tutum içerisindeyse, tek başına bir evlenme vaadi onu bu serbestîyi yaşayacak ölçüde rahatlığa erişmede sebep olarak değerlendirilmemelidir. Sadece yönlendirme olduğu için “baştan çıkarma” (seduction) cinsel saldırı suçunu oluşturmaz.[2]

                          C)  ALİN İZGİ DEMİR’İN HİKAYESİNDE MÜVEKKİLİN SÖZDE MEHDİLİĞİNE İKNA OLMADIĞINI SÖYLEMESİ İDDİANAMENİN DİNİ TELKİNLE İRADE FESADI KURGUSUNU ORTADAN KALDIRMIŞTIR:

                            Alin İzgi Demir’in 11.03.2020 tarihli mahkeme ifadeleri:



                            İddianamede sözde örgüt yapılanması için, kadınların aldıkları dini telkinlerin, uğradıkları cinsel saldırıların ve çeşitli psikolojik baskıların neticesinde kişiliklerini kaybettikten, düşünce yapılarını değiştirdikten sonra turnike sisteminden kurtulmak için Mehdiliğine inanmaya başladıkları müvekkile sığındıkları ileri sürülmektedir. Ancak Alin İzgi Demir’in hikayesinde katılanın müvekkilin sözde Mehdiliğine inanmadığı, hadisleri araştırarak bunu sorguladığı, hatta bu konuda güya örgütte mutlak itaat edilmesi gereken konumda olduğu söylenen müvekkili sıkıştırdığı belirtilmektedir.Bu anlatılanlar dosyadaki dini telkinle irade fesadı ve Adnan Oktar’ın güya Mehdi olduğu için sözü sorgulanamaz, kayıtsız şartsız itaat edilir iddialarını açıkça çürütmektedir. İddia edilen dini telkinlerin kişilerin düşünce dünyasında mutlak bir değişiklik yapma gücünde olmadığını, dini telkin denen şeyin kişiden kişiye farklı sonuçlar oluşturduğunu, dolayısıyla da cinsel suçlarda hile olarak değerlendirilemeyeceğini göstermektedir.

                            D)  ALİN İZGİ DEMİR’İN MÜVEKKİLİN ARKADAŞLARININ YANINDAKİ YAŞANTISINI ORTAYA KOYAN FOTOĞRAFLARI İRADE FESADINA UĞRAMIŞ, KİŞİLİĞİ YOK EDİLMİŞ BİR İNSAN GÖRÜNTÜSÜ VERMEMEKTEDİR:

                              Müvekkilin arkadaş grubunda esir gibi yaşadığını, cinsel saldırılara ve eziyete maruz kaldığını iddia eden katılanın, sadece aşağıdaki fotoğraflarına yansıyan hayatı göz önüne alınsa bile doğru söylemediği anlaşılmaktadır. Burada sadece bir kısmına yer verdiğimiz fotoğrafların daha geniş hali albüm olarak makamınıza arz edilmiştir.

                              • Katılanın müvekkilin arkadaş grubunda baskı altında bir yaşantısı olmamıştır:


                              Alin İzgi Demir ana dava dosyasının sanıkları olan arkadaşlarıyla Dragos olarak tabir edilen evde neşe içinde vakit geçirirken


                              Sözde mağdur müvekkilin arkadaşlarıyla ünlü ve lüks bir restoranda güzel vakit geçirirken.


                              2018’de Feriye Sarayı’nda düzenlenen etkinlikte sanatçı Ebru Polat’a şarkısında eşlik ederken.


                              Arkadaşlarıyla Zanzibar Restaurant’ta selfie çekerken. Kendine ait cep telefonu olduğu görülmekte.


                              Bebek sahilde yürüyüş yaparken, elinde cep telefonu ile selfie çekerken.


                              Zorlu Center’da arkadaşlarıyla birlikte alışverişteyken

                              • Katılanın sosyal medya hesapları günümüzdeki genç kızların yaşantısına benzer görüntüler yansıtmaktadır. Gerçek tecavüz ve eziyet mağdurlarının tavır ve psikolojisini yansıtmamaktadır:




                              • Katılan müvekkilin arkadaş grubunda olduğu dönemde ailesiyle de görüşmüş, ailesi de müvekkilin arkadaş grubunu çok sevmiştir:

                              Bu fotoğraflarda annesi ve teyzesi ile birlikte görülmektedir.



                              Alin İzgi Demir’in annesi ve teyzesi de müvekkili sık sık ziyarete gelmiştir. Alin İzgi Demir’in sadece kendisi değil ailesi de müvekkil ve arkadaşları yanında huzur, dostluk, iyilik ve güvenlik bulmuştur. Alin İzgi Demir müvekkili de kendi ailesinden biri gibi gördüğü için aşağıdaki fotoğrafı sayfasında paylaşırken “AİLEM” yazıp yanına kalp eklemiştir.



                              Alin İzgi Demir’in annesi sanıklardan Orkun Şimşek ile birlikte iftar davetinde görülmektedir.

                              • Katılan yer aldığı A9 TV canlı yayınlarında son derece neşeli ve rahat bir görünüm sergilemiştir:





                              3)  ALİN İZGİ DEMİR’İN CEZAEVİNDEN MÜVEKKİL VE ARKDAŞLARINA YAZDIĞI MEKTUPLAR ANLATTIĞI EZİYET VE CİNSEL SALDIRI İDDİALARININ DOĞRU OLMADIĞINI GÖSTERMİŞTİR

                                Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak zorunda bırakılan BERİL KONCAGÜL, tutuklu olarak kaldığı 6 ay boyunca müvekkil ve arkadaşlarına sevgi ve dostluk dolu birçok mektup yazmıştır. Bu mektuplar, etkin pişman olarak vermek zorunda kaldığı ifadesinde yer alan iddialarla baştan sona çelişmekte ve sonradan öne sürmek zorunda bırakıldığı gerçek dışı iddialarını geçersiz bir hale getirmektedir. (EK 1. Alin İzgi Demir tarafından gönderilmiş olan mektupların sunulduğu dilekçeler)

                                28.08.2018 ve 11.10.2018 tarihli mektuplarında, ALİN İZGİ DEMİR, müvekkile duygularını şu şekilde dile getirmiştir:

                                “BİZİM İÇİN ÇOK DEĞERLİSİNİZ, ÇOK KIYMETLİSİNİZ. ALLAH’IN DÜNYADAKİ NURLARINDAN BİRİSİNİZ.”

                                “MEKTUBUN HER GELDİĞİNDE ÇOK ÇOK ÇOK MUTLU OLUYORUM. BİR DE MEKTUBUNDAKİ ÇOK ÇOK ÇOK ÇOK YAZINA BAYILIYORUM.”

                                “ÇOK ÇOK ÇOK ÇOK DEĞERLİSİN BENİM İÇİN BUNU AKLINDAN SAKIN SAKIN SAKIN ÇIKARMA.”





                                4)  ALİN İZGİ DEMİR MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARINA HUSUMET BESLEYEN KİŞİLERİN ETKİSİ ALTINA GİRMİŞTİR:

                                  Alin İzgi Demir’in etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmaya karar vermesinin tek sebebi husumetli kişilerin stratejilerine yenik düşmesidir. Bu kişiler olabildiğince çok insanı müvekkilin arkadaş grubundan koparmayı hedeflediklerinden özellikle cezaevine düşenleri kıskaca almışlar, onları “ölene kadar cezaevinden çıkamayacaklarıyla” korkutmaya çalışmışlar, bu yolda avukatları kullanmışlar, aileleri de baskı altına almışlardır. Alin İzgi Demir bu strateji sonucunda husumetli kişilere boyun eğmiş, müvekkil ve arkadaşları hakkında düzmece ifadeler vermiştir.

                                  Bu anlattıklarımız Alin İzgi Demir tarafından da dile getirilmiştir. 28.09.2018 tarihinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazdığı dilekçede, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması için kendisine yapılan baskı ve tacizleri anlatarak bu tehditlerden korunabilmek için için savcılıktan yardım talep etmiştir:

                                  “Müştekilerden Ümit Kuruca’nın ailemle irtibata geçip aslı olmayan beyanlarda bulunması ve yine müştekilerden Özkan Mamati’nin açtığı ve yazdığı yasal olmayan internet sitesini delil gösterip, hiçbir delili olmamasına rağmen beni mağdur gibi gösterip, aileme duygusal baskı yapılarak şikayetçi olmaya zorlanmıştır. Aynı zamanda yine BU BASKI SONUCU HİÇBİR BİLGİMİN OLMADIĞI VE İŞLEMEDİĞİM SUÇLARI KABUL EDİP, BU ZAMANDA ONLARA MÜŞTEKİLERDEN GELEN ÜSTÜ KAPALI TEHDİTLERİ BERTARAF ETMEM IÇIN İTİRAFÇI OLMAYA ZORLANMAKTAYIM. Bu süreçte, bu baskı ve üstü kapalı tehditlerin sonucu aynı zamanda hukuki olarak müştekilerden ve avukatlarından gelen yalan yanlış ifadelerle ailem kandırılmaktadır.Cezaevinde irtibatımızın tam sağlanamaması bu süreci daha da zor duruma getirmektedir. Ailemle aram açılmaktadır. İleriki süreçte, yine böyle devam ederse, ailemle sorun yaşadığım aleyhinde bir propaganda malzemesi yapılacağımı şimdiden bildiriyorum. Hukuken bir önlemi varsa, müştekilerin ailemle irtibatının engellenmesini talep ediyorum.”

                                  Dilekçenin ekran görüntüsü şöyledir:



                                  Bu gerçekler emniyetteki etkin pişmanlık ifadesinde ise şöyle geçmektedir:


                                  O döneme ait HTS kayıtları da katılanın annesi ile husumetli kişilerden Ümit Kuruca arasındaki iletişimi ortaya koymaktadır:


                                  Alin İzgi Demir serbest bırakıldıktan sonra husumetli Fırat Develioğlu ve Özkan Mamati’nin kontrolüne tam anlamıyla girmiş gözükmektedir. Çünkü katılan röportajlarından birini Fırat Develioğlu’nun ofisinde vermiş, kendisine ait sosyal medya hesabını ise Özkan Mamati’nin emrine tahsis etmiştir:

                                  Alin İzgi Demir Fırat Develioğlu’nun ofisinde Hürriyet Gazetesi’ne röportaj vermiştir:


                                  Alin İzgi Demir’in operasyondan önce yıllarca kullandığı instagram hesabı (@berilkoncagul_) tahliyesinden sonra husumetli Özkan Mamati’nin övüldüğü, müvekkil ve arkadaşları hakkında kara propaganda yapılan bir hesap haline gelmiştir.

                                  • Alin İzgi Demir’in bahse konu hesapta 2014 yılında çocukluk yıllarına ait bir fotoğrafını paylaşması:


                                  • Alin İzgi Demir’in tahliyesinden hemen sonra çektirdiği bir fotoğraf:


                                  • Alin İzgi Demir’in hesabının isminin “ozkan_mamati_fan” (özkan mamati taraftarı) olarak değiştirilmesinin ardından Özkan Mamati övgüsü içeren paylaşımlara başlanması:

                                  Tüm bu süreç içerisinde en dikkat çekici hususlardan biri ise Alin İzgi Demir’in husumetli müştekilerin adeta kıskacına düşmesinden sonraki halidir.Müvekkilin arkadaş grubuyla birlikteyken fotoğraflarında da görüldüğü üzere hayat dolu, neşeli, sağlıklı bir profil sergileyen Alin İzgi Demir’in, gerçek eziyeti husumetli müştekilerden gördüğü, maruz kaldığı baskı ve tehditler nedeniyle psikolojisinin bozulduğu kanaati oluşmuştur. Alin İzgi Demir, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandıktan sonra yaşadıkları, basında yer alan konuşmaları ve fotoğrafları incelendiğinde, bu düşüncemizde ne derece haklı olduğumuz hemen anlaşılacaktır.



                                  5)  İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ 2021/696 E. SAYILI DOSYADAKİ İNCELEMESİNDE ALİN İZGİ DEMİR’İN MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI HAKKINDAKİ CİNSEL SALDIRI VE TACİZ SUÇLAMALARINI İNANDIRICI BULMAMIŞTIR:

                                    İstinaf incelemesinde Alin İzgi Demir’in müvekkil ve diğer sanıklar hakkındaki cinsel saldırı ve taciz suçlamalarına itibar edilmemiş, tüm yaşananların onun rızası dahilinde gerçekleştiği tespitinde bulunulmuş ve yerel mahkemenin iddialara yönelik mahkumiyet kararları birer birer bozulmuştur. Aşağıda bu yöndeki bozma kararlarından 3 alıntımız yer almaktadır:








                                    İstinaf mahkemesinin olaylarla ilgili değerlendirmeleri hukuka uygundur. Emsal Yargıtay kararlarının paralelinde gerekçelere dayandırılmıştır. Belli başlı gerekçeler şöyledir:

                                    • Olaylarda irade fesadına yol açacak herhangi bir hile ve telkine rastlanılmaması,
                                    • Fizik bölümünde okuduğu, reklam ajansında çalıştığı yani kendisine anlatılanları sorgulayabilecek eğitim ve kültürel yapıda olması,
                                    • Olaylarda herhangi bir zorlamaya ve tehdide rastlanılmaması,
                                    • Alin İzgi Demir’in 8 yıl boyunca grupta kalması, bu süreçteki davranışları ve dosyadaki fotoğrafların varlığı,
                                    • İddia edilen cinsel ilişkilerin Alin İzgi Demir’in rızasıyla yaşanması,
                                    • Şikayetlerin kanuni şikayet süresinde yapılmaması nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet hükmü kurulması,
                                    • Alin İzgi Demir’in Bora Yıldız’la duygusal ilişki yaşayıp, evlenme saikiyle hareket etmesi,

                                    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin bu tespitleri yukarıdaki başlıklarımızda yer verdiğimiz delillerimizle de açıkça doğrulanmaktadır. İstinaf heyeti husumetli kişilerin iddialarının aksine müvekkil ve arkadaşlarıyla yakın olduğundan değil hukukun gereğini yerine getirdiğinden dolayı bozma kararlarına imza atmıştır.

                                    6)  SONUÇ VE TALEP:

                                      Yukarıda ayrıntılarıyla izah ettiğimiz üzere; 

                                      • Huzurdaki davada katılan sıfatıyla yer alan Alin İzgi Demir’in güya cinsel saldırı ve tacize uğradığına yönelik beyanları hiçbir surette gerçeği yansıtmamaktadır. Cinsel saldırı veyahut cinsel tacize maruz kaldığına dair huzurdaki davaya hükme esas olabilecek somuttek bir delil, mantıklı ve tutarlı tek bir açıklama ibraz edilmemiştir.
                                      • Katılanın tüm beyanları tutarsız olup tamamen mahkemeyi yanıltmaya matuf açıklamalardan ibarettir. İfadelerinin tamamı birbiriyle çelişmektedir.
                                      • Alin İzgi Demir’in isnatları ve iddiaları bakımından suçun maddi unsurları oluşmamıştır.Dolayısıyla, ortada hukuka aykırı bir fiilin bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
                                      • Katılanın, müvekkil ve arkadaşlarına husumet duyan bir kısım müştekilerin yönlendirmesiyle tamamen gerçek dışı, mesnetsiz ve de tutarsız iddia ve ithamlarına itibar edilmemesi gerekmektedir.
                                      • Yukarıda açıklamış olduğumuz Yargıtay Ceza dairelerinin olay ile ilgili emsal kararları doğrultusunda iddia edilen cinsel saldırı eylemlerinin somut delile dayanmayan soyut beyanlardan ibaret olduğu, anlatımlarda birçok çelişki olması ve anlatımların hayatın doğal akışına aykırı olduğu gerekçeleri ile KABUL EDİLEMEYECEĞİNDEN, iddiaların tarafınızca reddedilerek ALİN İZGİ DEMİR’e yönelik cinsel saldırı ile ilgili olarak TCK 220/5 maddesi gereğince cezalandırılması talep edilen müvekkilin BERAATİNE karar verilmesini bilvekale talep ederiz. 23.12.2024

                                      Saygılarımızla.

                                      Adnan Oktar müdafi

                                      Av. Mert Zorlu


                                      [1]Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlar Ve Ensest İlişkiler Ahmet Ve Murat Ceylani Tuğrul s.106

                                      [2]Doç.Dr. Sinan KOCAOĞLU, Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar, sf.111, Yetkin Yay.2016

                                      Daha yeni Daha eski