T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM MERKEZİNE
Kamuoyunda Adnan Oktar davası olarak bilinen dosyada, sayısız hukuksuzluk yapıldığı, isnat edilen suçlara dair dosyada tek bir somut delil daha olmadığı Türkiye’nin önde gelen hukukçuları, akademisyenleri ve kamuoyu tarafından bilinmektedir.
Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarına verilen cezalar, adil, hukuki bir yargılamanın sonucu değildir. Müvekkilin fikirlerini anlatmasını engellemek için bazı illegal çevrelerin iftiralarla kurguladıkları ve yargıyı yanılttıkları bir oyun sonucunda verilmiştir.
Bu oyunu ele veren gelişmelerden biri, müvekkile husumetli kişilerin avukatlığını yapan Eser Keleş (Çömlekçioğlu)’in bir sosyal medya paylaşımıdır.
Müvekkil ve arkadaşlarının yargılandıkları ana dosyadaki cezaların büyük kısmını Yargıtay 1. Ceza Dairesi onadıktan sonra, müşteki avukatlarından Eser Keleş (Çömlekçioğlu), X platformunda bir paylaşım yapmıştır. Bu paylaşım ekte bilgilerinize sunulmaktadır. (Ek-1)
Bu paylaşımda, Av. Eser Keleş (Çömlekçioğlu), müvekkil ve arkadaşlarının ceza almalarında bazı siyasetçilerin, bürokratların ve basın üyelerinin büyük etkisi olduğunu belirterek, bu kişilere teşekkür etmiştir.
Bir hastanın sağlığına kavuşmasından sonra doktorlarına teşekkür etmek alışılageldik bir durumdur, ancak mahkeme salonlarında, yargıçlar tarafından verilmiş olması gereken kararlar için gazetecilere, bürokratlara, kamu görevlilerine teşekkür etmek, Türkiye’de yargının bağımsız olmadığı yönündeki endişeleri daha da pekiştiren vahim bir eylemdir.
Av. Keleş’in, teşekkür paylaşımının en başına Sn. Cumhurbaşkanımızın ismini yazmasındaki “art niyet”:
Av. Keleş, paylaşımının en başına kasıtlı olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın ismini eklemiştir. Bu şekilde sanki Cumhurbaşkanımızın, müvekkil ve arkadaşlarının cezalandırılmasında etkili olduğu izlenimi vermeye çalışmaktadır.
Husumetli müştekilerin, bir etkinlikte, herhangi bir vatandaşın yapabileceği gibi Sn. Cumhurbaşkanımızla veya Beştepe’de çekilen fotoğraflarını paylaşarak, Cumhurbaşkanımızla yakın oldukları, onun desteğini aldıkları izlenimi uyandırmaya çalıştıkları, ismini kullanarak kendilerine itibar sağlamaya çalıştıkları bilinmektedir.
Av. Keleş’in müvekkillerinden husumetli müşteki Özkan Deniz (Mamati) de, katıldığı TV ve internet yayınlarında, “Cumhurbaşkanımız olmasa çıkarlar” diyerek, Cumhurbaşkanımızı yargıya müdahale etmekle itham etmektedir.
Husumetli müştekilerin avukatı da benzer bir yöntemle, Sn. Cumhurbaşkanımızın ismini en başta zikrederek, tüm sürecin kendisinin bilgisi, yetkisi, onayı dahilinde yürütüldüğü izlenimi vermeye çalışmıştır.
Oysa Sayın Cumhurbaşkanımız, müvekkil ve arkadaşlarının göz altına alındıkları günden bu yana, 7 yıl boyunca, bu dava, müvekkil ve arkadaşları hakkında tek bir cümle sarf etmemiştir. Av. Keleş’in Cumhurbaşkanımıza yönelik kasıtlı teşekkürünün gerçekleri yansıtmadığı kanaatindeyiz.
Av. Keleş’in, hakimlerin terfi, tayin, soruşturma, görevden alma, atama gibi işlemlerini yürüten HSK üyelerine teşekkür etmesi, dosyadaki bazı hakim ve savcıların yaptıkları hukuksuzluklara nasıl cesaret ettikleri konusunda şüpheye sebep olmaktadır:
Müşteki avukatının teşekkür ettiği dosya dışı aktörler,Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkan vekili, Hâkimler ve Savcılar Kurulu müfettişleri, milletvekili, Adalet Bakanı ve etki gücü yüksek olan bazı basın mensuplarından oluşmaktadır.
Bir avukatın mahkemelere etki etmeye güçleri yetebilecek kamu görevlilerine tam da arzuladıkları karar çıktığında teşekkür etmesi son derece dikkat çekicidir. Bu avukatın istediği sonucu aldığı diğer dosyaları da mutlaka vardır; ancak sosyal medya hesabında hiçbiri için kimseye teşekkür etmemiştir.
Yargılama, kanunlara, hukuka göre yapılır. Kanunlar, kurallar neyi emrediyorsa o karar verilir. Mahkeme heyeti dışında hiç kimsenin müdahilliğine ihtiyaç olamaz.
Av. Keleş’in teşekkür metni, Adnan Oktar dosyasındaki hakimlerin yargılamayı sanki, özgür iradeleriyle, herhangi bir baskı veya etkiden uzak olmadan yapmadıkları izlenimi oluşturmaktadır.
Müşteki avukatının, dosyaya bakan hakimlerin terfi, tayin, soruşturma, görevden alma, atama gibi işlemlerini yürüten Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerine ve Adalet Bakan yardımcılarına uzunca bir metinle teşekkür etmesi, soruşturma ve kovuşturma sırasındaki yüzlerce hukuksuzluğun nasıl yapılabildiğini gözler önüne sermekte, bazı şüphe ve duyumları güçlendirmektedir.
Av. Keleş’in saydığı isimlerin elbette ki tümü haksız veya hukuka aykırı müdahalede bulunmuş kişiler olmayabilir. Av. Keleş, bu kişilerin isimlerini farklı amaçlarla kullanıyor da olabilir. Hatta bu kişilerin, “Ben yürütülen bu sürece dahil olmadım veya desteklemedim” diye kendisini yalanlayamayacaklarını varsayıp, bazı isimleri gerçeğe aykırı şekilde bu listeye dahil etmiş de olabilir. Kimlerin yargıya, haksız ve hukuka aykırı şekilde müdahale ettiğini elbette ki bilmemiz mümkün değildir.
Ancak bu isimlerden bazılarının, bu süreçte yaptıkları bazı açıklamalar veya işlemler sebebiyle bu “teşekkür listesine” girmiş olma ihtimalleri yüksek gibi gözükmektedir.
Bu kişilerden biri eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dır. İlk yargılamadan sonra verilen haksız ve hukuksuz cezaları, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi 700’den fazla yönden bozmuş, hatta senelerdir suçsuz olarak tutuklu kalmış 68 kişiyi de tahliye etmiştir. Ancak hemen akabinde, yine teşekkür listesinde ismi bulunan bazı gazetecilerin ve sosyal medya kullanıcılarının infial oluşturan yayınları ve Bekir Bozdağ’ın devreye girmesiyle, tahliye olanlar hakkında alelacele yakalama kararı çıkartılmış ve akabinde söz konusu hakimler görevlerinden alınmışlar, haklarında ceza davası açılmıştır.
Bu süreçte, istinaf mahkemesinin tahliye kararı BAM Savcısının itirazı üzerine, İstanbul BAM 2. CD tarafından kaldırılarak, tahliye edilen kişilerden 61’i hakkında tekrar yakalama kararı çıkartılmıştır. Ancak bu karar henüz UYAP ortamına dahi yüklenmeden bir gün önce, konunun asıl muhatapları olan sanıkların ve müdafilerinin karardan haberleri dahi yokken,Nedim Şener isimli gazeteci kararı sosyal medya üzerinden paylaşmıştır:
UYAP ortamında yapılacak basit bir inceleme ile, kararın ilgili taraflara duyurulduğu saat hemen tespit edilecektir. Bu saat, Nedim Şener’in yukarıda görülen paylaşımından sonraki bir saattir. Kaldı ki, ilgili ceza dairesinin kalemi ile mesai saatinden sonra yapılan görüşmede dahi, henüz kararın onaylanmadığı ve yayımlanmadığı bilgisi alınmıştır.
Öte yandan, BAM 2CD’nin kararı henüz UYAP ortamına yüklenmeden önce, bu karar Sabah Gazetesi’nin internet sayfasında ve Superhaber.tv haber sitesinde satırı satırına yayımlanmıştır.
Bu durumda, adı geçen gazetecinin kararı illegal yöntemlerle elde ettiği ve kamuoyuna duyurduğu şüphe götürmez bir gerçektir.
Husumetli müştekiler ile çok yakın temasta bulunan gazeteci Mine Kırıkkanat, ardından gelen siyasi müdahaleleri 20.07.2022 tarihli bir röportajında şöyle itiraf etmiştir:
“(Adalet Bakanı) Bekir Bozdağ, İstinaf Mahkemesi’nin üzerine gitti. İstinaf Mahkemesi’nin kararını bozdurdu. İstinaf Mahkemesi’ni de o kararı (bozma kararını) veren hakimleri de soruşturtuyor” (Nokta TV, https://www.youtube.com/watch?v=K-WtWgVHgCQ&t=759s)
Mine Kırıkkanat başka bir röportajında ise şöyle konuşmuştur:
“İstinafta biliyorsunuz neredeyse serbest kalıyordu hepsi, 50 küsur tanesi bırakıldı, artık bir Adnan Oktar kalmıştı. Ama artık benimle birlikte pek çok gazeteci bu işin peşinde.O kadar büyük gürültü patırtı koptu ki, hiç kimse bir şey yapamadı, ve orda Bekir Bozdağ da sağlam durdu.
(https://www.youtube.com/watch?v=K-WtWgVHgCQ, Cadde TV, 20 Temmuz 2022)
Mine Kırıkkanat’ın ifadesi, günümüzde yargının nasıl kanayan bir yara olduğunun en açık itiraflarından biridir. İstinaf mahkemesinin çok tecrübeli ve saygın bilinen hakimlerinin 14 ay çalışarak, Yargıtay içtihatlarına dayandırarak yazdıkları 400 sayfalık kararı, bir güruh, büyük bir gürültü patırtı ile bozdurabilmekte ve hatta bu yargıçları görevlerinden aldırabilmekte, yargılatabilmektedir.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve başkanlığındaki Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), adaletten başka bir arayışı olmayan dürüst ve namuslu hakimlere uyguladığı tüm bu hırpalayıcı yöntem, bundan sonraki aşamalarda dosyada görev alacak olan tüm yargıçları da aslında pasifize etmiştir. Müvekkil ve arkadaşları hakkında olumlu bir karar verildiği takdirde neler olacağına dair adeta bir mesaj iletilmiştir.
Nitekim, müvekkile husumetli ve Av. Keleş’in de müvekkili olan Özkan Deniz (Mamati), istinaf kararının ardından yargıda çok önemli bir bürokratı aradığını söylemekten çekinmemiştir.
ÖZKAN MAMATİ: “İsim vermeyeyim, ÇOK ÖNEMLİ BİR YARGIDA BİR BÜROKRATI ARADIM.Efendim bunlar çıkacak dedim… İstinaf korsan bir karar verdi hepsi çıktı.”
RASİM OZAN KÜTAHYALI: Burada eğer RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN ŞAHSİ KARARLILIĞI OLMASA ADNAN OKTAR ÖRGÜTÜ ÇÖKERTİLMEZDİ YA, BU BİR REALİTE.” (FLU TV, 14.02.2024, Özkan Mamati – Rasim Ozan Kütahyalı – İlker Canikligil)
Hakimler ve Savcılar Kurulu, dosyada tek bir suç delili olmadığını içtihatlarla, Yargıtay kararlarıyla, 400 sayfa boyunca açıklayarak beraat ve tahliye kararları veren İstanbul 1. Bölge Adliye Mahkemesi hakimleri hakkında soruşturma açmıştır. Dosyamızda ceza veren hakimler derhal taltif edilmiş, beraat veren hakimlerse müşteki avukatınca teşekküre layık görülen Bekir Bozdağ ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeleri eliyle görevden uzaklaştırılıp soruşturmaya maruz bırakılmıştır.
Av. Keleş’in, şikayeti doğrultusunda hareket eden HSK’nın başkan vekiline teşekkür etmesi dikkat çekicidir. “Bağımsız” yargı kararlarının mahkeme dışı müdahalelere ve “Türk Milleti Adına” verilen hükümlerin bir takım mahkeme dışı aktörlere “teşekkür” ihtiyacı olamaz.
Maalesef ki, Avrupa Komisyonu 2021 Türkiye Raporunda,
“Bazı yargı mensupları görevlerini meşru bir şekilde yerine getirmeleri nedeniyle yaptırımlara maruz kalmıştır.” (Türkçe metin, sf 24)
denilerek, istenmeyen, beğenilmeyen yargı kararlarının bu şekilde bertaraf edilebildiğine dikkat çekilmiştir.
Bu teşekkür metninin tarafımızda oluşturduğu şüpheyi gidermek için başvurulacak makamların yine bu teşekkür edilen kurum ve kişiler olması ise bir kısır döngüdür.
Bu durum, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na yaptığımız her şikayetin, müşteki avukatının teşekkürlere layık gördüğü Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerince neden reddedildiğini veya neden hiçbirinin işleme konulmadığını da bir nevi açıklar niteliktedir.
Bu noktada, Avrupa Konseyi Türkiye Raportörü Stefan Schennah’ın 11.09.2024 tarihli bilgi notunda yer alan “Türkiye yargı sisteminin bağımlılık sorununun temelinde HSK’nın yapısı bulunuyor.” ifadelerini hatırlatmakta fayda görmekteyiz.
Bir yargı kararı için;
- Doğal hakim ilkesini yok sayarak, davaya özel mahkeme kuran,
- karardan hemen sonra o mahkemeyi dağıtan,
- sanıklar lehine karar vererek bir önceki hukuk katliamını kısmen düzelten istinaf hakimlerini görevden alarak haklarında ceza davası açtıran,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu 1. Daire Başkanına, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanına ve başkan vekiline isimleri zikredilerek teşekkür edilmesi, yargı sürecinin tarafsız olmadığına, mahkemenin de “bağımsız” olmadığına dair kanaatlerimizi güçlendirecek niteliktedir.
Müşteki avukatının ve teşekkür alan mahkeme dışı aktörlerin TCK’nın 277. maddesi kapsamında “Yargı Görevini Yapanı Etkilemeye Teşebbüs” suçunu işledikleri kanaatindeyiz. Çünkü teşekkür edilen ve aktif görevleri belli olan bu kişiler aynı zamanda savcılara ve hakimlere soruşturma açma, görevden uzaklaştırma, cezalandırma yetkisini ellerinde bulunduran Hâkimler ve Savcılar Kurulu bürokratları ve Adalet Bakan yardımcılarıdır.
Yani dosyamızda verilen ceza kararı hakkında etkisi olmaması gereken kamu görevlilerine müşteki avukatı tarafından teşekkürün borç bilinmesi, bu görevlilerin Türk Ceza Kanunu madde 277 bağlamıyla yargı görevini yapan savcı ve hakimleri etkilediklerinin yazılı ikrarı olmuştur.
Müvekkile husumetli müştekilerle ve Av. Keleş’le dirsek temasında olan bazı kişilerin, bu dosya hakkında yargıya baskı yaptıklarına dair itirafları
Av. Keleş’in teşekkür listesindeki isimlerden Nedim Şener, Yargıtay’da onama kararı çıkması için YARGIYA BASKI UYGULADIKLARINI İKRAR ETMİŞTİR. Nedim Şener TVNET kanalındaki bir programda, Yargıtay’dan çıkan onama kararında kendisinin de içinde olduğu bir grup gazetecinin yaptığı bazı faaliyetlerin etkili olduğundan bahsetmiştir:
NEDİM ŞENER: "Adnan Oktar suç örgütü, hatırlıyor musun 8.000 yıl isteniyor, 8000 yıl! Ne oldu? AZ DAHA YARGITAY’DA, EĞER YAZIP ÇİZMESEK BERAAT, ŞEY TAHLİYE OLUYORLARDI! Y”(TVNET kanalı, Net Bakış programı, 9 Eylül 2024)
Yine Av. Keleş’in teşekkür listesinde yer alan isimlerden biri olan, müvekkil ve arkadaşlarına yönelik operasyonu gerçekleştiren eski polis memuru Furkan Sezer de, bir programda, DOSYANIN BOŞ OLDUĞUNUN FARKINDA OLAN HUKUKÇULAR OLDUĞUNU, BU NEDENLE YARGIYI ETKİLEMEK İÇİN SİSTEMLİ BİR ÇALIŞMA YAPTIKLARINI ANLATMAKTADIR.
FURKAN SEZER: "Bu dosyayı çöp etmek için bekleyen bir takım, tırnak içinde, hukuk insanları var. DOLAYISIYLA, KONUŞMAYA BAŞLADIK, ANLATMAYA BAŞLADIK... O FARKINDALIĞI OLUŞTURDUK. YANİ OLUŞTURDUĞUMUZA İNANIYORUM." (Medyascope, Müge İplikçi ile Zeytin Dalı, İpek Özbey ve Furkan Sezer anlatıyor, 9 Ağustos 2024)
Bu çevrelerin müvekkilin dosyasıyla ilgili yaptıkları aleyhe faaliyetlere bir başka örnek de, yine Twitter (X) platformunun bir sohbet odası programında ifşa olmuştur. 28 Nisan 2022 tarihli yayında, Pelikan olarak anılan yapılanmanın mensuplarından ve daha sonra İstanbul Esenyurt Üniversitesi rektörü olan Selman Öğüt, İLK İSTİNAF KARARI SONRASINDA TAHLİYE OLANLARIN YENİDEN TUTUKLANMASININ O PROGRAMA KATILAN “KIYMETLİ HAZİRUN SAYESİNDE” GERÇEKLEŞTİĞİNİ İTİRAF ETMİŞTİR. O programa katılanlar arasında yine Burak Bekiroğlu gibi Av. Keleş’in teşekkür listesinden kişiler bulunmaktadır.
Söz konusu yayında, "yaptıkları anlık çabaların çok çok önemli olduğunu, bir iki gün bile geç kaldıklarında atı alanın Üsküdar’ı geçtiğini, bu yüzden söz konusu faaliyetleri sistematik şekilde yapmaya devam etmeleri gerektiğini" de söylemiştir.
Selman Öğüt: Özellikle bu tür, işte bu Gezi olayları, işte Adnan Oktar terör örgütünün 68 kişinin salıverilmesi, 61 kişinin tutuklanması falan buradaki bu kıymetli hazirunun şeyiyle oldu bu. Ya da işte bu Sedat Peker denilen mafya bozuntusunun değil mi, yaptığı şeylerle ilgili. Yani bütün bu Türkiye düşmanlarına yönelik bizim burada yaptığımız anlık çabalar çok çok önemli. Siz bir gün iki gün geç kaldığınız zaman atı alan Üsküdar’ı geçiyor arkadaşlar. Ama bunu da sistematik yapmamız lazım. Yani bununla ilgili artık bir dernek çatısı altında toplanma…
Burak Bekiroğlu: İmkan Selman hocam imkan. İmkan olsa neler yapacağız da. Adnancılar konusunda Av. Mücahit Birinci’yi çağırmamız lazım.
Adnan Oktar Davasında hukuk ihlalleriyle suç işleyenler, yargıyı yanıltanlar, ileride bu suçlarının ortaya çıkma ihtimaline karşı siyasetçileri, bürokratları ve yargı mensuplarını kendileriyle işbirliği içinde gibi göstermeye çalışmakta ve bir yandan da devam etmekte olan yargılamalardaki hakimlere “ayağınızı denk alın” mesajı vermektedirler:
Av. Keleş’in bir nevi suç ikrarı niteliği taşıyan mesajı, aslında dosyamızda yaklaşık 7 yıldır hangi safahatta kimlerin dosyaya müdahalesi olduğu yönünde bir itiraf niteliğindedir. Adı geçen siyasetçilerin, yargı mensuplarının, bürokratların, bu teşekkür mesajı karşısında, kendilerinin bu dosyanın aşamalarıyla ilgili bir müdahilliklerinin olmadığını, yargılamanın kendi seyrinde işlediğini açıklayarak, bu zannı bertaraf etmeleri yerinde olacaktır. Aksi halde Türk Ceza Kanunu madde 277’nin ihlaline iştirak etmişler gibi bir görünüm oluşmaktadır.
Avukat Eser Çömlekçioğlu’nun teşekkür ettiği kamu görevlileri:
- Adalet Bakanı Yılmaz TUNÇ
- Adalet eski Bakanı Bekir BOZDAĞ
- Dönemin Adalet Bakanı Yardımcısı, günümüzde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek
- AK Parti İstanbul Eski Milletvekili Metin KÜLÜNK
- AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Eski Üyesi Mücahit BİRİNCİ
- Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkan Vekili Mehmet Akif EKİCİ
- Hâkimler ve Savcılar Kurulu 1. Daire Başkanı Halil KOÇ
- Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başmüfettişi Ramazan ÇETİN
- Cumhuriyet Başsavcısı İrfan FİDAN
- Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan YILMAZ
- Dönemin İstanbul Başsavcısı Şaban Yılmaz
- İstanbul Emniyet Eski Müdürü Mustafa ÇALIŞKAN
- İstanbul Mali Şube Eski Müdürü Furkan SEZER
- Dosya Savcısı Caner BABALOĞLU
- Dosya Savcısı Serdar AKAN
- İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 1. ve 2. heyet üyeleri olan
- Mehmet Galip PERK
- Ahmet Tarık ÇİFTÇİOĞLU
- Talip ERGEN
- Mahmut BAŞBUĞ
- Büşra ERSOY
- Dosya Savcısı Kayhan ÇETİN
- Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi Başkanı Murat ÖZER ve heyeti
- Yargıtay 1. Ceza Dairesi üyeleri
Av. Keleş’in, müvekkile husumetli müvekkillerinin yargıya müdahale içeren konuşmalarından bazı örnekler:
Fırat Develioğlu:
Fırat Develioğlu “Ajans1905” adlı Youtube Kanalına 29.04.2022 tarihinde verdiği röportajda müvekkil ve arkadaşlarını cezaevinde tutan kişinin kendisi olduğunu iddia etmiştir:
“ARKADAŞLAR BENİ TANIMIYORLAR, BENİ BİLMİYORLAR, TAMAM MI? Ben Türkiye’nin, belki de dünyanın, en …..silahlı suç örgütlerinden birini 4 yıldır 200 kişisi ile cezaevinde tutan bir adamım. …KİMSENİN BECEREMEDİĞİ, BAŞARAMADIĞI BİR ŞEYİ BEN … BUNU YAPABİLEN BİR İNSANIM.”(https://www.youtube.com/watch?v=1fDDU8ejixU, 19 Nisan 2022)
Fırat Develioğlu, Ertem Şener ile VAR Odası programında da benzer söylemlerde bulunmuştur:
“Ben Türkiye’nin en … bir örgütünü 200 tane militanıyla silahlı militanıyla beraber 4 senedir cezaevinde tutma hukuki gücü olan bir insanım… BENİM BÖYLE BİR GÜCÜM VAR, çünkü gerçekten bunla ilgili çok fazla işte…” (https://www.youtube.com/watch?v=_wHvl9OB3-I)
Fırat Develioğlu’nun 05.08.2020 tarihinde mahkemede verdiği ifadesinde de benzer ifadeleri olmuştur:
“Ben Fırat Develioğlu'yum ben, bu kadar, kendime göre işte maddi gücüm var, bir şeyim var, kendime göre çevrem, tanıdıklarım, arkadaşlarım var.… eğer birtakım başsavcılar bilmem neler varsa onlara da ulaşabilecek şeylerimiz var, randevu istesek bize de verirler.”
Farklı yayınlarda yine yargıya, müvekkilin bulunduğu cezaevine, savcılıklara nasıl etki ettiğini iddia etmiştir:
FIRAT DEVELİOĞLU: … Dolayısıyla bunu Erzurum'da biraz işte şey yaptık gerekli müracaatları yaptık, … devletimize müracaat ettik yerine değiştirdiler. VAN'DA, VAN VALİSİ İŞTE VAN'IN İLGİLİ CEZAEVİ SAVCISI, CEZAEVİ MÜDÜRÜ BUNLARIN UYANIK OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM Adnan Oktar'ın bu kanunu kullanma oyunlarına gelmesinler. (Bahar Feyzan-Fırat Develioğlu, 29.02.2024 https://www.youtube.com/watch?v=gyDuxN4Az9E)
FIRAT DEVELİOĞLU: …İşte her savcıya hakime yeniden atandıysa yeniden aynı durumu anlatmak zorunda kalıyoruz… buna bunu yapma. Buna bunu yaparsan şunlara sebebiyet verirsin diye…(https://www.youtube.com/watch?v=gyDuxN4Az9E; KRT TV, Seçil Özer ile Başka Bir Gün, 13.02.2024, TV Sun)
FIRAT DEVELİOĞLU: "Hapishanede izole edilmesi gerekir. Yani böyle bildiğimiz yani bunu normal bir insan sayıp da bunu, bu da bir insan, buna da biz demokratik hakları verelim falan dediğiniz zaman bunun tarzı farklı. BUNLARI İLGİLİ KANUNLAR ÇIKARTILIP BUNLARIN ÖZGÜRLÜKLERİNİN KISITLANMASI GEREKİR. (Kaynak: 13.02.2024, KRT TV, Seçil Özer-Fırat Develioğlu)
Tüm bu beyanlar ve eylemler bir arada değerlendirildiğinde, Adnan Oktar Davası’nın işleyişinde bir takım hukuk ihlalleri ve yargıyı etkileme / yönlendirme girişimleri olduğu açıkça görülmektedir.
Özkan Deniz (Mamati):
Özkan Deniz (Mamati), 10 Ocak 2023 tarihinde Kanal D televizyonunda Hakan Ural tarafından sunulan Neler Oluyor Hayatta isimli programda, Sayın Cumhurbaşkanımıza iftira niteliğinde bir konuşma yapmış, Adnan Oktar ve arkadaşlarının normal şartlarda beraat edeceğini ama güya Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle hapiste tutulduklarını ima etmiş, “bugün Cumhurbaşkanımız olmasın çıkarlar” demiştir.
HAKAN URAL: Bir de şu laf ettiniz çok kıymetli; dediniz ki BUGÜN CUMHURBAŞKANIMIZ OLMASIN BUNLAR ÇIKAR dediniz.
ÖZKAN MAMATİ: Tabii, bu bir politik irade!
Özkan Deniz (Mamati), 14 Şubat 2024 tarihinde Flu TV’deki bir yayında ise, dosya henüz Yargıtay’da temyiz aşamasında iken, Yargıtay'ın kararı onayacağını ve kendilerinin bunu yapacağını söylemiştir:
İLKER CANİKLİGİL: Yargıtay'dan dönebilir mi bu?
ÖZKAN MAMATİ:Yok. Ben bir şey söyleyeceğim vatandaş olarak. Nereden dönerse dönsün döndüreceğiz. (https://www.youtube.com/watch?v=Rs-v44QNFDQ)
Özkan Deniz (Mamati), bir başka programda ise, müvekkilin kaldığı cezaevlerine nasıl baskı uyguladıklarını ifade etmiştir.
ÖZKAN MAMATİ:Burada rahatsız olduğu dediği kısım, aslında buradan tabii Van Cezaevi Müdürü'ne, Van Cezaevi Başsavcısı'na da teşekkürlerimizi iletiyoruz... Buradan Bakan Bey'e de çok teşekkürlerimizi iletiyoruz. Kendileri konuyu çok ciddi takip ederek olayı bu noktaya kadar getirdiler sağ olsunlar. (CNN TÜRK – GÜNLÜK, 6 Haziran 2024)
Furkan Sezer:
Müvekkil ve arkadaşlarına yönelik operasyonu yürüten eski polis memuru Furkan Sezer’in de hem yargılama sürecinde hem de müvekkilin cezaevi sürecinde müştekilerle organize olarak, farklı kuruluş ve makamlara nasıl baskı, yönlendirme ve etki uyguladıklarına dair bazı ifadeleri şöyledir:
Furkan Sezer: Bu dosyanın Adnan’ı içeriden çıkaracak, örgütü aklayacak şekilde hukuken yargıtayda veya başka bir mahkemede bozulmasına imkan yok.BİLDİĞİMİ SÖYLÜYORUM. (CNN TÜRK – GÜNLÜK 6 Haziran 2024)
Bir başka konuşmasında ise Furkan Sezer, dosyanın boş olduğunun farkında olan hukukçuları etkilemek için nasıl faaliyet yaptıklarını şöyle ifade etmiştir:
FURKAN SEZER: "Bu dosyayı çöp etmek için bekleyen bir takım, tırnak içinde, hukuk insanları var. DOLAYISIYLA, KONUŞMAYA BAŞLADIK, ANLATMAYA BAŞLADIK... O FARKINDALIĞI OLUŞTURDUK. YANİ OLUŞTURDUĞUMUZA İNANIYORUM." (Medyascope, Müge İplikçi ile Zeytin Dalı, İpek Özbey ve Furkan Sezer anlatıyor, 9 Ağustos 2024)
Eser Keleş Çömlekçioğlu:
Av. Keleş de, diğerleri gibi, cezaevlerine yönelik “ayar verir” gibi konuşmalar yapmaktadır ve hatta müvekkil ve arkadaşlarının Türkiye’nin uzak illerindeki cezaevlerine sevk edilmeleri için bakanlığı “yönlendirdiklerini” iddia etmiştir:
ESER KELEŞ ÇÖMLEKÇİOĞLU: Yani muhtemelen ben artık hem Adalet Bakanlığı'nın hem cezaevi müdürlüklerinin bu konuda daha hassas olacağını ve daha farkında olacağını umuyorum. Böyle oluyor çünkü yani bu süreçte mesela şu an Van'a, bu kadar hızlı bir şekilde Van'a geçiyor olması da bu kişilerin, bu kurumların bu konuyu çok iyi takip ediyor olmasını ve kararlı olması anlamına geliyor.
SUNUCU: Yani Adnan Oktar’mı geçiyor oraya?
ESER KELEŞ ÇÖMLEKÇİOĞLU: Evet. Diğer üyelerle ilgili de geçen haftalarda ayrı ayrı zamanlarda cezaevi değişiklikleri oldu. Bir kısmı Manisa'ya gitti, bir kısmı başka yere gitti. ONLARLA İLGİLİ DE DAĞILIMLAR YÖNLENDİRİLDİ.
Husumetli Müşteki Özkan Deniz (Mamati), Av. Keleş’in teşekkür listesindeki bazı isimleri sayarak, DEVLETTEN DAHA ÜSTÜN BİR ORGANİZASYON OLDUKLARINI iddia etmektedir:
Müvekkile husumetiyle tanınan, her ortamda müvekkili öldürmek istediğini söylemekten çekinmeyen Özkan Deniz (Mamati), katıldığı bir yayında, Av. Keleş ile ortak isimleri sayarak, müvekkil ve arkadaşlarının yargılandığı dosya üzerindeki etkilerini anlatmış, “devletin üzerinde bir güç” olduklarını iddia edecek kadar ileri gitmiştir.
ÖZKAN MAMATİ: “(Adil Serdar Saçan) Tek tek bütün suçlarını ikrar ettiren gerçek bir polis… Beni Mine Kırıkkanat’la arkadaş yapan insan. Sizlerle (Veryansın TV ile) arkadaş yapan insan. Ben örgütten sonra bize yol gösteren, yordam gösteren insan, sahip çıkan insan.”
“Hocam bak en güzel organizasyon ŞU AN BİZİM YAPTIĞIMIZ ORGANİZASYON.BU DEVLETİN DE ÜSTÜNDE BİR GÜÇ BU. Anlatmak, tarif etmek, TV lerden bu yapının manyaklığını çeşitli yollarla anlatmak, belgesel mesela onlardan birisi”
“Metin Külünk, Mücahit Birinci, Burak Bekiroğlu, Esra Elönü, … Kaplan, Hakan Ural, Nedim Şener, Barış Terkoğlu, mesela bugün Timur Soykan TV’de, belgeselde, ya bu insanlar inanılmaz emek verdiler… Özellikle Metin Külünk, Burak Bekiroğlu, Mücahit Birinci, bunlar mesela Furkan Sezer, adam… bu kişiler gerçekten istinaf sürecinden beri bu davaya çok destek veren insanlar.”
“Sizlere de çok teşekkür ediyorum, Serkan Hocam en başından beri bizlere destek verdiği için” (Veryansın TV, 11.02.2024, Eray Çelebi, Serkan Öz)
Özkan Deniz (Mamati), devlete karşı haddini aşan bir ifade de daha bulunarak, kendisini devletten üstün gördüğünü bir kez daha vurgulamıştır:
ÖZKAN MAMATİ: “BEN ÜSTÜNE PARA HARCIYORUM. Ya diyorum ki; devlet köstek olmasın abi, desteği boş ver ya.” (FLU TV, 14.02.2024, Özkan Mamati, Rasim Ozan Kütahyalı, İlker Canikligil, https://www.youtube.com/watch?v=Rs-v44QNFDQ)
Sonuç:
Av. Eser Keleş'in (Çömlekçioğlu), ekte sunulan X paylaşımındaki teşekkür listesi, Türkiye’de yargının bağımsız olmadığı endişelerini güçlendirmektedir. Mahkeme salonlarında, hakimler tarafından alınması beklenen kararlar için, bürokratlara, gazetecilere, kamu görevlilerine, siyasilere teşekkür etmek, yargının hukukla, kanunlarla değil, dışarıdan bazı etkilerle işlediğine dair vahim bir tablo sunmaktadır.
Bununla birlikte, Av. Keleş’in X paylaşımının iki yorumu daha vardır ki, her ikisi de göz ardı edilemeyecek kadar vahimdir:
- Keleş, yaklaşık 7 yıldır sürmekte olan Adnan Oktar davasındaki hukuksuzluklara, adaletsizliklere, haksızlıklara karşı, müvekkilleri ve kendisi için ileriye dönük bir destek arayışında gibi görünmektedir. Hukuksuzluklar, adaletsizlikler elbet bir gün su yüzüne çıkacaktır. O gün geldiğinde, Av. Keleş “güya bu kişilerin bilgisi ve yetkisi dahilinde bunlar yapıldı” diyebilmek için, kendince bir ön hazırlık yapmış gibi görünmektedir.Bu nedenle bu listedeki kişilerin, yargıya hiçbir aşamada müdahale etmediklerine ve bu teşekkür listesinde yer almayı gerektirecek bir fiilleri olmadığına dair açıklama yapmaları yerinde olacaktır.
- Müvekkil Adnan Oktar hakkında devam etmekte olan yargı süreçleri bulunmaktadır. Av. Keleş'in, bu liste ile, bu mahkemelerin hakimlerine de kendince bir mesaj göndermeye, “arkalarının güçlü olduğu” imajı vermeye çalıştığı kanaati oluşturmaktadır.
Yargının insanları tedirgin etmemesi, bilakis güven vermesi gerekmektedir.Hakimlerin ve savcıların hiçbir şeyden korkmadan, hür vicdanları ve sadece hukukla, kanunla karar verebilmeleri gerekmektedir. Tenzili rütbe, sürgün, görevden alma, istenmeyen kararlar verdiklerinde aleyhlerinde “gürültü patırtı” çıkartılması, linç edilmeleri gibi baskı unsurları Demokles’in kılıcı gibi tepelerinde olduğu sürece, adaletin terazisi hiçbir zaman dengeyi bulamayacaktır. Bunların tamamı çok ağır korkulardır.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en büyük haksızlık ve hukuksuzluklara maruz kalan müvekkil ve arkadaşları, adil yargılanma hürriyetine sahip olmalıdırlar. Saygılarımla bilvekale bilgilerinize arz ederim. 25.12.2024
Adnan Oktar Vekili
Av. Mert Zorlu
EK_1 Av. Eser Keleş (Çömlekçioğlu)’in adı geçen X paylaşımı