İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DOSYA NO : 2024/60
SUNAN : Adnan OKTAR
KONU : Tüm hayatını, tek kaynak olarak Kur’an’ın rehber edinilmesi, İslam Birliğinin kurulması, sevgi ve dostluğun hakim olması gibi manevi değerlerin güçlendirilmesine adayan müvekkil Adnan Oktar’ın, bu konularla ilgili olarak, mezheplerin varlığının Ortadoğu coğrafyasında ve ülkemizde çatışmalara neden olduğu ve 4 mezhebin birbiriyle çeliştiği hususundaki görüşlerini aktardığımız dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
Müvekkil Adnan Oktar, tüm hayatını Kur’an ahlakına dayalı, birlik ve beraberliğin sağlandığı, barış ve huzur içinde bir toplum oluşması için kültürel ve ilmi çalışmalar yapmaya adadığını belirtmektedir. Müvekkil, bu yöndeki en önemli çalışmalarından birinin mezhepçilik fitnesini ortadan kaldırmak olduğunu açıklamaktadır.
Müvekkile göre İslam aleminin birlik olamamasının, Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesinin temelinde mezhepçilik fitnesi, yani Müslümanlar arasında inanca dayalı ayrılıklar bulunması, hatta bu ayrılıkların düşmanlık derecesinde olmasıdır. Müvekkil bunun tek çözümünün ise, Müslümanların tamamının tek kaynak ve rehber olarak Kur’an-ı Kerim’i kabul etmeleri olduğunu düşünmektedir.
Sahabe döneminde mezheplerin olmadığını, tek kaynak olarak Kur’an’ın kabul edildiğine dikkat çeken müvekkil, farklı mezheplerin ve uygulamaların bulunmasındaki çelişki ve anormallikleri de eserlerinde detaylarıyla açıklamıştır.
Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan da mezhepçilik fitnesi konusunda müvekkille aynı görüşleri savunduğunu, İslâm İşbirliği Teşkilatı’nın 13. Zirvesi'nin açılış konuşmasında şöyle ifade etmiştir:
"Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor.
Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir, Şiilik de değildir, benim dinim İslâm'dır. Ben tıpkı 1 milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir…
Bizler Müslüman olarak, İslâm ülkeleri olarak ne kadar birbirimize düşersek, umudunu bizlere bağlamış olan masumlar o kadar çok sıkıntıya maruz kalacaklardır. Böyle bir vebali üstlenemeyiz. Bunun için bölücü değil birleştirici olmalıyız.
İhtilafları değil ittifakları, husumeti değil muhabbeti güçlendirmeliyiz. Çünkü yaşanan çatışmalardan, çekişmelerden, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır, sadece İslâm ülkeleridir."[1]
Cumhurbaşkanımız, mezhepçilik fitnesi hakkındaki benzer bir konuşmasını da Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından "Avrasya'da İslam; Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi" teması ile düzenlenen ve 9'uncusu Dolmabahçe Sarayında gerçekleştirilen şurada şu şekilde dile getirmiştir:
“Mezhepçilik fitnesi, İslam dünyasına müdahalelere kapı açan bir diğer önemli gerekçeyi oluşturuyor. Bugün Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, geçmişte Lübnan'da, hatta bir dönem Türkiye'de aynı oyun oynandı, oynanıyor.
Her fırsatta ifade ettim, burada bir kez daha tekrarlıyorum. Benim Sünnilik diye bir dinim yoktur, benim Şiilik diye bir dinim de yoktur. Benim dinim, din-i mübîn olan İslam'dır. İslam'ın tüm sahih yorumları benim için hürmete layıktır. Elbette şahsen benim de tabi olduğum bir yorum var. Ama asla bu yorumu dinimin, yani İslam'ın üzerine çıkarmadım, çıkaramam.
Maalesef, yanlış ve tehlikeli bir şekilde bunu yapan gruplar, ülkeler olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur.” [2]
Müvekkil Adnan Oktar da Cumhurbaşkanımızın mezhepçilik fitnesi hakkındaki açıklamalarına şu sözleriyle destek olmuştur:
“Tayyip Hocamın, “Mezhepçilik fitnesi İslam dünyasında müdahalelere kapı açan önemli bir gerekçeyi oluşturuyor. Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Lübnan’da, Türkiye’de aynı oyun oynandı oynanıyor. Burada bir kez daha tekrarlıyorum beni yanlış anlamalar vesaire olabilir ama söyleyeceğim; benim Sünnilik, Şiilik diye bir dinim yoktur, benim dinim İslam’dır” demesi çok güzel olmuş, yanındayız.
Gönlü rahat olsun, kılına zarar gelmez. Yanlış anlayan yanlış anlasın.” (Müvekkilin 11 Ekim 2016 tarihli A9 TV canlı yayın konuşmasından alıntı)
“Bin üç yüz seneden beri mezhebe kimse karşı çıkamıyordu. İlk defa. Hiçbir halife de karşı çıkmamıştır mezhebe. Yani hiçbir Osmanlı halifesi karşı çıkmamıştır. Bilakis, mezhebe çok titiz davranmışlardır. Hatta “Ey Şeyhi Şah Erdebil, mertlik nasıl olmuş gör de bil. Sultan Yavuz geliyor kaçabil.” diye böyle bir meydan okumalı şiirlerle müthiş mezhep savaşlarına girmişlerdir. Yani kahredici mezhep savaşları. Nice alevi canlar şehit edilmiştir. Şiiler şehit edilmiştir.
Ama bak bin dört yüz sene sonra hiçbir gücün yapamayacağını Allah onlara yaptırtıyor. Ve hükümet alenen ve açıkça hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan ile mezheplere karşı çıkıyor. Bin üç yüz seneden beri olmayan bir şey oluyor. İlk defa oluyor. Ve bütün gelenekçi sistem karşı olmasına rağmen gürül gürül mezhep karşıtı hareket oluyor.” (Müvekkilin 27 Ekim 2016 tarihli A9 TV canlı yayın konuşmasından alıntı)
“Bölünme diye bir şey yok. İslam alemi birleşecek, bütünleşecek, mezhep ayrılıkları kalkacak.
Gelenekçi Ortodoks Müslümanları Sünni-Şii diye birbirlerine kırdırmak istiyorlar.
Kuran Müslümanlığı vardır, Kuran’a dayalı Müslümanlık vardır.
Müslümanlar tektir, Müslümanın Şii’si, Sünni’si olmaz, hepsi nur gibi Müslüman, hepsi kardeş. Böyle bir oyun asla kabul edilmez.
Bölünme için de hiçbir sebep yok. Suriye ve Irak bütün olarak kalacaktır. İttihad-ı İslam içinde de yerlerini alacaklardır. Boş yere çırpınıyorlar.” (Müvekkilin 10 Eylül 2016 tarihli A9 TV canlı yayın konuşmasından alıntı)
MÜVEKKİL ADNAN OKTAR, MEZHEPLER ARASINDAKİ DÜŞMANLIĞI ORTADAN KALDIRARAK TÜM MÜSLÜMANLARIN BİR ARAYA GELMESİNİ SAĞLAMAYA ÇALIŞMIŞTIR
Müvekkil, A9 TV’de katıldığı tüm canlı yayınlarda “mezhepçilik fitnesinin tehlike boyutu ve çözüm yolları” üzerine hem hükümetimize hem de tüm İslam alemine sürekli olarak önerilerde bulunmuştur.
Müvekkil, Müslümanların ayrılık ve ihtilafların karanlığından kurtulabilmeleri ve güçlü bir birlik olabilmeleri için;
- Sürekli sevgiyi gündemde tutmanın önemini,
- Şii ve Sünni alimlerin bir araya gelip birlikte namaz kılmalarını, birbirlerine sarılmalarını, kucaklaşmalarını, ortak sofralarda yemek yemelerini ve bunu bütün İslam alemine göstermelerini,
- Nakşibendi, Kadiri, Süleymancı, Nurcu, Şii, Alevi, Bektaşilerin bir araya gelmelerini, el ele verip bir zincir oluşturup resim vermelerini,
- Tüm cemaatlerin bir araya gelip birlik ve beraberlik görüntüsü içinde olmalarını ısrarla vurgulamıştır.
Müvekkil Adnan Oktar bu sevgi, kardeşlik, birlik, beraberlik görüntüleriyle mezhepler arasındaki nefretin ortadan kalkacağını belirtmiştir.
Müvekkilin bu konuda yapmış olduğu konuşmalardan bir kısmı şöyledir:
“Şii, Sünni, Vahabi ne fark eder? Nur gibi Müslüman, tertemiz kardeşlerimiz. Şeytan akıl almaz bir oyun oynamış. Kin ve nefreti insanlara enjekte etmiş, sevgiyi de kalplerinden almak istiyor. Buna karşı sürekli sevgiyi gündemde tutmak, pozitif enerjiyi, pozitif elektriği dünyaya yaymak gerekiyor.” (Müvekkilin 7 Mayıs 2017 tarihli A9 TV canlı yayın konuşmasından alıntı)
“Şii-Sünni düşmanlığı şiddetle körükleniyor. En güzel çözüm, Sünni-Şii kardeşliğini tesis etmek. Sünni-Şii el ele olması.
Mesela Şii alimler gelsin, Sünni alimler gelsin. Birbirlerine sarılsınlar, ellerini havaya kaldırsınlar. Birlikte yemek yesinler, birlikte namaz kılsınlar. Bunu yapalım. Acil olan bu.
Her cemaatten, her tarikattan insanlar bir araya gelsinler. El ele bir zincir oluştursunlar.
Nakşibendi, Kadiri, Süleymancı, Nurcu, Şii, Alevi, Bektaşi, hepsi. Sıradan böyle el ele bir zincir oluştursunlar. Böyle bir resim çektirsinler ileri gelenleri. Konu kökünden hallolur.” (Müvekkilin 14 Haziran 2017 tarihli A9 TV canlı yayın konuşmasından alıntı)
Görüldüğü gibi müvekkil Adnan Oktar, mezhepçiliğin İslam alemi için çok büyük bir fitne olduğunu ve Müslümanların bu fitneden ancak Türkiye öncülüğünde tüm İslam aleminin birleşmesi, kardeş olması, birbirlerine tam kenetlenmesi ile kurtulabileceğini gündem yapan bir fikir adamıdır.
Müvekkilin tüm hayatı ülkemizdeki ve İslam alemindeki fitneleri ortadan kaldırmaya yönelik mücadeleler vermekle geçmektedir. Tüm bu faaliyetler de Devletimize, milletimize ve İslam’a tam bir faydadır.
Müvekkilin, mezheplerle ilgili bazı açıklamaları şöyledir:
MEZHEPLER, HADİSLERİN FARKLI YORUMLANMASI İLE OLUŞMUŞTUR. KUR’AN KENDİSİNDE ŞÜPHE OLMAYAN TEK KAYNAKTIR:
Dört mezhebin kurucuları yüzbinlerce hadis arasından kendi seçtikleri hadislerle mezheplerinin hükümlerini oluşturmuştur. Bu durum aynı konularda farklı hükümler ortaya çıkmıştır. Bu uygulama, ibadet ve inançların büyük kısmı Kur’an’da bulunmamaktadır. Bu dört mezhep aslında dört ayrı din gibidir. Mezhepler, yüzyıllar boyunca çatışmalara, savaşlara, huzursuzluklara sebep olduğu gibi, Kuran’da yer almayan zorlaştırıcı, akla, mantığa aykırı uygulamalar içerdiği için de, özellikle günümüzde gençlerin dinden uzaklaşmalarına neden olmuştur.
Mezhepler arasındaki farklı uygulama ve hükümlere verilebilecek bazı örnekler, bu çelişkili durumu daha açık olarak gösterecektir:
| KONULAR | HANEFİ | MALİKİ | ŞAFİİ | HANBELİ |
1 | Ölü hayvanın derisi helal midir? | Haram | Helal | Haram | Helal |
2 | Yılan balığı yemenin hükmü nedir? | Helal | - | - | Haram |
3 | Erkeğin kırmızı elbise giymesinin hükmü nedir? | Mekruh | Helal | Haram | Mekruh |
4 | Erkeğin sarı elbise giymesinin hükmü nedir? | Haram | Helal | Haram | Haram |
5 | Ud, zurna, dümbelek, boru davul çalmak nedir? | Mekruh | Helal | Helal | Haram |
6 | Karga eti yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | Haram | Haram |
7 | At eti yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | - | - |
8 | Midye yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | - | - |
9 | İstiridye yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | - | - |
10 | Kırlangıç eti yemenin hükmü nedir? | Helal | Helal | Haram | Haram |
11 | Kartal eti yemenin hükmü nedir? | Haram | Helal | Haram | Haram |
12 | Namaz kılan kimsenin önünden geçilmesinin haram olduğu mesafe ne kadardır? | 40 kulaç | 1 kulaç | 3 kulaç | 3 kulaç |
13 | Namaz içinde unutarak konuşmak namazı bozar mı? | Evet | Hayır | Hayır | Evet |
14 | Namazda "ah" ve "of" demek namazı bozar mı? | Evet | Hayır | Evet | Evet |
15 | Abdestin farzları kaçtır? | 4 | 7 | 6 | 7 |
16 | Abdesti belli bir sıra ile almak farz mıdır? | Hayır | Hayır | Evet | Evet |
17 | Abdesti ara vermeksizin almak farz mıdır? | Hayır | Evet | Hayır | Evet |
18 | Abdesti bozan şeylerin sayısı kaçtır? | 12 | 3 | 5 | 8 |
19 | Namazda kahkaha ile gülmek abdesti bozar mı? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
20 | Deve eti yemek ve cenazeyi yıkamak abdesti bozar mı? | Hayır | Hayır | Hayır | Evet |
21 | Abdest şüphe ile bozulur mu? | Hayır | Hayır | Hayır | Evet |
22 | Kan akması abdesti bozar mı? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
23 | Gusül abdesti almayı gerektiren sebeplerin sayısı kaçtır? | 7 | 4 | 5 | 6 |
24 | Gusül abdestinin farzları kaç tanedir? | 11 | 5 | 3 | - |
25 | Umursamazlıktan veya tembellikten dolayı namaz kılmayanın hükmü nedir? | Hapsedilir, kanatılana kadar dövülür, öldürülür | Tövbe etmezse öldürülür | Üç gün içinde tövbe etmezse öldürülür | Üç gün içinde tövbe etmezse öldürülür |
26 | Namazı bitirirken selam vermenin farz olduğu miktar nedir? | Farz değildir | 1 tarafa vermek farzdır | 1 tarafa vermek farzdır | 2 tarafa vermek farzdır |
27 | Ramazan orucu için her gün ayrı ayrı niyet etmek şart mıdır? | Evet | Hayır | Evet | Evet |
28 | Kan aldırmak orucu bozar mı? | Hayır | Hayır | Hayır | Evet |
29 | Erkek ve kadının ziynet eşyalarından zekat vermeleri farz mıdır? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
30 | Kadın yanında kocası olmadan hacca gidebilir mi? | Hayır | Evet | Evet | Hayır |
31 | Haccın şartı kaç tanedir? | 2 | 4 | 5 | 4 |
32 | İpeğin üzerine oturmak, yaslanmak, yastık olarak kullanmak, duvar örtüsü yapmak haram mıdır? | Hayır | Evet | Evet | Evet |
33 | Sakalı kesmek haram mıdır? | Evet | Evet | Hayır | Evet |
34 | Tavla oynamak haram mıdır? | Hayır | Evet | Evet | Evet |
35 | Satranç oynamak haram mıdır? | Evet | Evet | Hayır | Evet |
36 | Cinsi tecavüzde bulunulan hayvanın hükmü nedir? | Öldürülür, eti yenmez | Öldürülür, eti yenebilir | Öldürülmez, eti yenebilir | Öldürülmesi gerekir |
37 | Şarap ve diğer sarhoş edici maddelerin içilmesinin cezası kaç değnektir? | 80 | 80 | 40 | 80 |
38 | Dinden döndüğü için öldürülen bir kişinin malı mirasçılarına verilebilir mi? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
39 | Dinden dönen kadın öldürülür mü? | Hayır | Evet | Evet | Evet |
40 | Bir kadının hâkimlik yapması caiz midir? | Evet | Hayır | Hayır | Hayır |
41 | Köpek necis (pis) bir hayvan mıdır? | Hayır | Hayır | Evet | Evet |
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere, 4 farklı mezhep, 4 farklı mezhep imamı var. Hepsi de Peygamberimizden rivayet ettikleri hadislere inandıklarını söylüyorlar. Ama neredeyse her konuda her mezhep imamın fikri farklı; dördü de birbirine yanlış diyor, birbirinin doğru söylemediğini iddia ediyor. Hanefilikte kan abdesti bozarken, diğer mezheplerde bozmuyor. Kadına dokunmak Şafilikte abdesti bozarken, Hanefi mezhebinde bozmuyor gibi birçok farklı uygulama var. Hangisini uygulayan doğru yapıyor sorusunun cevabı olmadığı gibi, bu detayların hiçbiri Kur’an’da yer almamaktadır.
Allah, dini parçalara ayıranlardan razı olmadığını da Kur’an’da şöyle bildirmektedir:
Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah'adır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir. (En’am Suresi, 159)
Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duymaktadır. (Rum Suresi, 32)
Bu konuyu Sayın Mahkemeye açıklama nedenimiz ise şudur: Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları bir suç örgütü değildir; İslam’ın, milletimizin ve devletimizin menfaatine çalışmış, fikir üretmiş, gayret göstermiş bir arkadaş grubudur.
Mezhepçilik konusunun üzerinde durma nedeni ise, Kur’anın tek rehber olarak kabul edilmesini sağlamak ve mezhepler üzerinden çıkartılan ayrılıkçı, düşmanca politikaları sona erdirmektir.
Türkiye’den nefreti komple kazıyıp ülkemize sevgiyi hâkim etmeye çalışan, farklı mezhep, ırk, görüş ve düşüncedeki tüm insanlarımızı birlik haline getirmeye çalışan, toplumdaki tüm kutuplaştırmaları ortadan kaldırmak için gayret gösteren müvekkil ve arkadaşlarını suç örgütü yakıştırmalarına maruz bırakmak büyük bir haksızlık ve hukuksuzluktur.
Sonuç:
Müvekkil ve arkadaşları suç örgütü değildir, gönüllülük esasıyla fikri ve kültürel faaliyetler yapan bir arkadaş grubudur. Tek istekleri topluma sevginin hakim olmasıdır.
Müvekkilin cezaevindeyken dahi, mezhepçiliğin oluşturduğu çatışma ortamından ülkemizi ve İslam coğrafyasını korumak, İslam ülkeleri arasında birliğin sağlanması için dua mahiyetinde çaba göstermesi, kendisinin bir fikir ve inanç insanı olduğunu göstermesi açısından önemli olduğu kanaatindeyiz.
Hiçbir suç örgütünün bu tür hedef ve gayretleri olmayacağı açıktır. Bununla birlikte müvekkil ve arkadaşlarına suç örgütü iftirası atanların tek bir hukuki delili ve dayanağı da bulunmamaktadır.
Sayın Mahkemenin bilgilerine bilvekale sunarız. 17.04.2025
[1]http://www.halkinsesikibris.com/turkiye/erdogan-mezhepcilik-fitnedir-ne-sunniyim-ne-sii-muslumanim-h63651.html
[2]https://www.ilkha.com/haber/43190/mezhepcilik-fitnesi-islam-dunyasina-mudahalelere-kapi-aciyor