İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DOSYA NO : 2024/74 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
KONU : İngiliz derin devletinin hazırladığı kumpas ile müvekkilin faaliyetlerinin durdurulmasıyla, 2018 tarihinden itibaren kadın cinayetleri, toplumsal cinayetler, intiharlar ve suç oranları artış göstermiştir. Konuyla ilgili müvekkilin görüşlerinin sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkil Adnan Oktar'ın, İngiliz derin devletinin kendisine yönelik kumpasının nedenleriyle ilgili görüşlerini Sayın Mahkemenizin takdirine sunuyoruz:
İngiliz Derin Devleti, "Vahşi Toplum" Oluşturma Hayallerine Sekte Vuran Bizleri Susturmak İstemiştir
Gerek gerçekleştirdiğimiz faaliyetler, gerekse İngiliz derin devletinin aktif bir deccali güç olduğuna dair delillerimizi sunduğumuz kitapların yayınlanmasının hemen akabinde, şu an yüz yüze kaldığımız kumpas hareketi başlatılmıştır. İngiliz derin devletini faaliyetlerimiz kapsamında en rahatsız eden iki husus ise;
- Hurafelerin din adına sunulduğu bağnaz zihniyeti ortadan kaldırıp Kuran'daki İslam'ın esas olduğunu,
- Evrim teorisinin dev bir safsata olduğunu
kitlelere ispat etmemizdir.
Bu iki konu, İngiliz derin devletinin yıllar boyunca emek emek ve özel olarak geliştirdiği, deccali sistemini dünyaya yayabilmek ve kendi hakimiyetinde bir dünya oluşturabilmek için adeta bir zehir gibi kullandığı, oluşturduğu sinsi diktatörlüklerle hem gündemde tutup hem de yaygınlaştırdığı İKİ BÜYÜK YALANDIR.
Yıllardır geliştirilen ve yaygınlaştırılan bu iki yalanın tarafımızca, inkar edilemeyecek delillerle ortadan kaldırılması, bu derin deccali yapılanmanın dehşete kapılmasına neden olmuştur.
Şu an bize karşı her türlü kumpas yönteminin pervasızca kullanılması, bu uğurda hukukun ayaklar altına alınması, bir kısım kamu kurum ve kişilerinin de bu kumpasa alet edilmesinin altında yatan sebep, bu dehşettir.
Burada üzerinde durmak istediğim husus, gerek İslam gerekse evrim konularında gerçekleri anlattığımızın kanıtlarını şu an toplum istatistiklerine bakarak görebiliyor oluşumuzdur.
2018 Sonrası Oluşan "Vahşi Toplum"
Daha önceki dilekçelerimizde, Kuran'daki barışçıl, sevgi odaklı, saygılı, demokrat, özgürlükçü, bilim-sanat ve estetik yanlısı İslam'ı canlı yayınlarımızda ve eserlerimizde anlatmamızın ve evrim teorisini bilimsel olarak çürütmemizin ardından Türkiye'de özellikle genç kesim üzerinde ciddi bir uyanışın gerçekleştiğini ve Türkiye'de yapılan istatistiklerde kendisini dindar olarak nitelendirilenlerin oranının %98'lere ulaştığını anlatmış, günümüzdeki düşüş ile kıyaslarını yapmıştık.
Yine istatistiklere baktığımızda, bu FİKİRLERİMİZİN VE FAALİYETLERİMİZİN DURDURULDUĞU 2018 YILININ ARDINDAN Türkiye'de;
- Özellikle kadın cinayetlerinin oldukça arttığını,
- Şiddet olaylarında dikkat çekici bir artış yaşandığını,
- İntiharların ciddi bir oranda artış gösterdiğini,
- Cinayetlerin arttığını,
- Suçların ve suç örgütlerinin arttığını,
Dehşetle görmekteyiz.
Bu konudaki istatistiklere baktığımızda, durum içler acısıdır.
- Kadın Cinayetleri
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2019 yılı raporuna göre 2019'da işlenen 474 kadın cinayetinden 115'i şüpheli olarak kayıtlara geçmiş ve suçluları bulunamamıştır. 2020 yılı raporuna göre Türkiye'de 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş ve 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur; toplam sayı 471'dir. 2021'de 280 kadın cinayeti, 217 şüpheli ölüm vakası, toplamda 497; 2022'de 334 kadın cinayeti, 245 şüpheli ölüm, toplamda 579; 2023'te 315 kadın cinayeti, 248 şüpheli ölüm, toplamda 563 kadın öldürülmüştür.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, 2024 yılı en çok kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümünün gerçekleştiği yıl olmuştur. Platformun verilerine göre geçtiğimiz yıl 394 kadın cinayeti ve 259 şüpheli ölüm gerçekleşmiştir. Yani 2024 yılında toplamda 653 KADIN ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR. Bu cinayetlerin yüzde 71'i kadınların eşleri, babaları, boşandıkları ya da boşanmaya çalıştıkları erkekler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Bu veriler, platformun veri toplamaya başladığı 2010 yılından bu yana kayda geçen EN YÜKSEK rakamlardır.[1]
- Şiddet Olayları, Cinayetler
Türkiye'de 2018'DEN BERİ, yani SON 7 YILDA şiddet olayları da oldukça artış göstermiştir. 2023 yılında, basına yansıyan 3 bin 773 silahlı şiddet olayında 2 bin 318 kişi ölmüş, 3 bin 820 kişi yaralanmıştır.[2]
Yaşanan silahlı şiddet olaylarının 3 bin 212'sinde, yani yüzde 85'inde kalaşnikof, 2 bin 427'sinde otomatik tüfekler dahil ateşli silahlar ve yüzde 15'ine denk gelen 561'inde de kesici alet kullanılmıştır.
Umut Vakfı, SON 7 YILDA silahla işlenen şiddet olaylarının %75 ARTTIĞINI açıklamıştır. Türkiye’de silahlı şiddetin en çok yaşandığı bölge Marmara Bölgesi, en fazla artışın yaşandığı bölgeyse Akdeniz olmuştur.[3]
Şiddet suçları bakımından gelişmiş ülkelerle mukayese edildiğinde, Türkiye; Avrupa’nın en yüksek 9. cinayet oranına sahiptir. Kadına karşı şiddet oranlarında ise Türkiye, Avrupa ve OECD BİRİNCİSİ konumundadır.[4]
- İntihar Vakaları
Bir insanın başkasının canına kıyması gibi, kendi canına kıyması da dehşetli bir şiddet hareketidir. Ülkede manevi ve psikolojik bozulmaların etkisiyle intihar oranlarında da ciddi bir artış meydana gelmiştir.
Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi; son yıllarda gündeme gelen intihar vakalarına, intihar vakalarının cinsiyet, yaş ve kent bağlamlı boyutlarına, intihar nedenleri ve araçlarına/biçimlerine dair TÜİK’in 2015-2019 tarihleri arasında yayınlanmış verilerini incelemiştir. Buna göre yıl bazlı olarak tablolar incelendiğinde TOPLAM İNTİHAR VAKA SAYILARININ 2018’E KADAR DÜŞÜŞ GÖSTERDİĞİ FAKAT 2018 İTİBARİYLE ARTIŞ GÖSTERMEYE DEVAM ETTİĞİ TESPİT EDİLMİŞTİR.[5]
- Suç Oranları ve Suç Örgütleri
Türkiye'de suç oranlarının ve organize suç örgütlerinin artışında da 2018 yılı sonrasında ciddi bir artış gözükmektedir. Uluslararası Organize Suç İnisiyatifi’nin Küresel Organize Suç Endeksi 2023 Raporu'na göre, BM üyesi 193 ülke içinde Türkiye, organize suçlarda AVRUPA’DA BİRİNCİ, DÜNYADA 12. SIRADADIR.[6]
Rapordaki Türkiye’ye ilişkin tespitler arasında, özellikle cinsel sömürü ve zorla çalıştırma amaçlı insan ticareti Türkiye’de giderek yaygınlaşması, kadınların ve çocukların cinsel sömürü için insan ticaretine zorlanmaları ve geleneksel mafya sistemini model alan önemli sayıda mafya tarzı grubun oluşması bulunmaktadır.
Yani yine büyük ölçüde kadınlar hedef alınmıştır.
Tüm Bu Felaketlerin Sebebi Ne?
Kadın öldürmeyi, cinayetleri, suç işlemeyi normal gören iki türlü zihniyet vardır. Bu zihniyetlerden biri, Libya eski lideri Muammer Kaddafi'nin hazırladığı "Yeşil Kitap" zihniyetiyle hareket eden ve Libya, Fas, Tunus, Cezayir, Suriye, Filistin, Lübnan’daki BAAS rejiminin fikri altyapısını oluşturan YEŞİL SOSYALİZMDİR. Bu fikri savunan kişiler, geleneksel din anlayışının uygulayıcısı olup aynı zamanda sosyalisttirler.
İkinci zihniyet, Darwinist, materyalist ve kızıl komünistlerin savunduğu evrimci mantıktır. İnsanın, ortak ata adı verilen sözde insanımsı bir yaratıktan evrimleştiğini iddia eden, dolayısıyla insanı sıradan bir hayvan değerinde gören, bilhassa kadınları daha aşağı varlıklar olarak kabul eden zihniyet, tam olarak Darwin'in zihniyetidir. Kadını, "EVLE İLGİLENECEK BİR KİŞİ, BİR KÖPEKTEN DAHA İYİ" olarak niteleyen, DARWİN'İN BİZZAT KENDİSİDİR.
Bu iki zihniyet ilk bakışta farklı gözükseler de, aslında temelinde aynıdırlar. Kadına ve insana yönelik değersizlik algısını kendi inançları türetmiştir. Bağnazlar, kadını ikinci sınıf gören, onun eve kapatılmasını isteyen, onları cehennemlik olarak niteleyen, adeta kadına lanetlenmiş muamelesi yapan, kadını "eğri" olarak niteleyen, ürkütücü bir zihniyettir. Bunun sosyalizmle birleşmesi, kadını değersiz gören Darwinist zihniyetin fikirleriyle de birleşince, ortaya dehşetli bir tablo çıkarmaktadır.
Bizlere yapılan operasyonun temelinde de aslında birbiriyle zıt gibi gözüken ama fikir ve amaç birliği içinde olan bu iki zihniyet vardır. Keza şu anda, hakkımızda yapılan kara propagandada ve aleyhe haberlerde, bu iki güruhun fikir birliği içinde el ele verdiğini görüyoruz.
Konuyla ilgili açıklamalara geçmeden önce şu hususu belirtelim: Bizler şimdiye kadar her fikirden her insana karşı sevgi ve saygı hisleri içinde olduk ve bu durum bundan sonra da bu şekilde devam edecektir. Fikirleri, akımları ve ideolojileri eleştirmemiz yanlış anlaşılmamalıdır. Bu eleştiriler, söz konusu ideolojilerin yanlışlarını ortaya koymak ve doğruları göstermek amaçlıdır. Yoksa farklı fikirlere de, bu fikirlerin savunucularına da her daim sevgi ve saygımız vardır ve bu şekilde devam edecektir.
Hem Bağnazlar Hem Darwinist-Komünistler
Kadını Nasıl Değersizleştirdiler?
Bağnaz zihniyetin bir kısım temsilcileri, aslında kadının tümden yok olmasını isteyen nefret dolu bir ruh hali içinde olduklarından, günümüzde yaşanan kadın cinayetlerini normal, hatta kimi zaman gerekli görmekte; bir kısmı da bunu doğrudan uygulamaktadır. Geçmişte kadını taşlayarak öldürenlerin geleneğini devam ettirmekte, şu anda da silahla, bıçakla, yüksekten atarak, yakarak öldürme yolunu seçmektedirler.
Yukarıdaki istatistiklerde de görülebileceği gibi, öldürülen kadınların büyük bir kısmı boşanan ve boşanmak isteyen kadınlardır ve failleri hep erkektir. Bu cinayetlerin genellikle kocalar, eski kocalar, eski erkek arkadaşlar tarafından gerçekleştiriliyor olması zaten bu zihniyetin uygulandığını teyit eder niteliktedir. Erkeğin, kadından sadece şüphelenmesi bile yeterli olmakta, erkek kendince hüküm verecek gücü kendisinde bulmakta ve şüphelendiği kadını bir çırpıda öldürebilmektedir. Bu kadar kolay karar verip harekete geçebilmesinin tek nedeni, KADINI DEĞERSİZ GÖRMESİDİR.
Darwinist-komünist zihniyet, kadını komün sistemlerinde adeta bir orta malı olarak kabul ettiğinden, bağnaz zihniyet ise kadını değersiz ve aşağı bir varlık olarak nitelendirdiğinden, her iki fikrin temsilcileri de kadını her an ahlaksızlık yapacak bir varlık olarak görmektedirler.
Sahih olmayan yani "mevzu" hadislerin anlattığı ve bağnaz inancın temelini oluşturan bir kısım hadislerde "kadının kıyafetsiz bırakılması gerektiği", "güzel giyinirse dışarı çıkıp gezeceği, aç ve çıplak bırakılırlarsa evde kalacağı" şeklinde kadını her an her türlü ahlaksızlığı yapmaya hazır gibi gören bir zihniyet yatmaktadır.
Şu an kadın cinayetlerinin ardındaki sebep de budur. Kadının mutlaka bir ahlaksızlık yapacağı, aldatmaya mutlaka meyilli olduğu düşüncesiyle, çeşitli zanlarla kolayca cinayetler işlenmektedir. Bu, kadına olan sapkın bakış açısının çok acı bir ürünüdür.
Şu an ülkede kadın cinayetleri zirvelerdeyse, cinayetler ve suç oranları sürekli olarak artıyorsa, şiddet eğilimi güçlüyse, bu, net olarak nefreti körükleyen bağnazlığın, insanı hayvan olarak gören Darwinist zihniyetin ürünüdür. Bu zihniyetler körüklendikçe, bu cinayetleri işleyenler cinayet işlemekte hiçbir sakınca görmeyecek, şiddet şiddeti doğuracak, "doğa kanunları" diyerek güçlünün zayıfı yok edip ayakta kalma safsatası toplumsal hayata geçirilecektir. (Doğadaki fedakarlık örnekleri, Darwinistlerin güçlü olan hayatta kalır iddiasını ortadan kaldırmıştır)
Şu an bağnazların nefret, öfke ve kadını yok etme zihniyetleri; Darwinist ve komünistlerin de çatışma ve "güçlü olan ayakta kalır" stratejileri bu yollarla hayata geçirilmektedir ve zaman geçtikçe şu anki vahim tablo daha da vahimleşecek, cinayetler artacak, suç oranları akıl almaz düzeye gelecektir.
Tüm Bunlara Çözüm Getirdik, Bu Yüzden Engellendik
İngiliz derin devleti, yaptığımız faaliyetlerin ve oluşturduğumuz etkinin farkındadır. Gerek katıldığım canlı yayınlarda gerekse eserlerimde, özellikle kadının Kuran'daki yerini anlatmanın çok üzerinde durdum ve bağnazların kadını ikinci sınıf gören mantığını ortadan kaldırdım. KADININ DÖVÜLMESİ DİYE BİR HÜKMÜN KURAN'DA OLMADIĞINI ayet açıklamalarıyla gösterdim. Allah'ın Kuran'da kadına verdiği değeri ayetlerle anlattım. KADININ ÇİÇEĞE BENZETİLDİĞİNİ, DEĞERLİ KILINDIĞINI, ÖZGÜR VE ÇOK KIYMETLİ olduğunu, bir SULTAN olarak tarif edildiğini ayetlerle izah ettim. Kadını taşlayarak öldürme, evin penceresinden dışarı dahi baktırmama, söylediğinin tersini yapma, eve kapatma, dövme, aşağılama, arkadan yürütme, kapatma, yasaklama gibi bağnazlara ait zihniyetlerin tamamının MEVZU HADİSLERE DAYANAN YALANLAR olduğunu ispat ettim.
İnsanların ALLAH'I SEVEBİLECEKLERİNİ, KAİNATIN SEVGİ İÇİN YARATILDIĞINI, KURAN'DA SEVGİNİN TARİFİNİN YAPILDIĞINI VE ALLAH'IN SEVGİ İSTEDİĞİNİ, tüm insanların Allah'a dayanarak ve birbirlerini severek yaşayabileceklerini, hiçbir inancın veya şahsın düşman olamayacağını Kuran'dan delillerle gösterdim. İnsanlar, İslam dininin GÜZELLİK VE FERAHLIK sunan, BARIŞ İSTEYEN, SEVGİYİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREN, DEMOKRAT, ÖZGÜRLÜKÇÜ VE AYDIN, DİPDİRİ VE CAPCANLI, KALPLERİ MUTMAİN EDEN bir din olduğunu anladılar. Böyle bir dinin hakim olduğu bir toplumun barışçıl ve sevgi üzerine kurulu olabileceğini ve her şeyden önce bunun mümkün olabileceğini kavradılar.
İşte bu nedenledir ki, benim bağnazlığın karanlık yüzünü, Darwinizm'in yalan felsefesini çürütmem, İslam dininin gerçeğini insanlara tüm açıklığıyla sunmam, toplumun BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMİŞ, topluma bir UMUT IŞIĞI EKMİŞ ve insanların BİRBİRLERİNİ VE ÖZELLİKLE KADINLARI DEĞERLİ GÖRMESİNİ sağlamıştır.
Dikkat edilirse kadın cinayetlerinin, toplumsal cinayetlerin, intiharların artış göstermeye başladığı tarihi tüm kurumlar 2018 yılı olarak göstermekte, son 7 yılda artış olduğuna dikkat çekmektedirler. Açıktır ki, bizim tutuklanmamızın ardından insanlar güzel şeylerin olabileceğine dair inançlarını kaybetmişler ve bağnaz ve Darwinist zihniyeti yayan İngiliz derin devletinin zehirli etkisine kapılmışlardır.
Bunun açıkça görülmesi önemlidir. Bize neden bunların yapıldığının anlaşılması için bu gerçeklerin de anlaşılması gerekmektedir. İngiliz derin devleti, bağnazlık ve Darwinizm yoluyla, topluma zehir etkisi yapmaya devam edecektir ve yaşadığımız bu zorlu ahir zamanda, ne kadar önlem alınırsa alınsın, bu cinayetler ne yazık ki yaşanmaya devam edecektir. Çünkü İngiliz derin devletine meydan boş bırakılmıştır ve toplumumuz her geçen gün daha fazla zehirlenmektedir.
İşte tüm bu nedenlerle kimse, içeride bulunmamızı, faaliyetlerimizin durdurulmuş olmasını marifet olarak görmemelidir. Bunun bedeli büyük olmuştur. Her zaman belirttiğim gibi tüm bunları anlatmamın sebebi cezaevinden çıkma gibi bir amacım olduğundan değildir. Benim isteğim, cezaevinde şartlarında dahi olsa, bana, insanlara ulaşabileceğim bir imkanın sağlanması, kitap ve belgesellerimin serbest bırakılması ve onların bu karanlıktan kurtulmalarına vesile olabilmektir.
Şunu önemle belirtmeliyim ki, buradaki izahlarda adı geçen görüşlerin sahiplerine yönelik hiçbir olumsuz bakış açım bulunmamakta, tüm inanç temsilcilerine sevgi ve saygı duymaktayım. Buradaki anlatımlarım sadece fikren karşı durduğum ideolojilere eleştiri mahiyetindedir.
Saygılarımla,
Adnan Oktar
Sonuç:
Müvekkilin yukarıdaki izahlarını takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.23.01.2025
[1] https://www.bbc.com/turkce/articles/ced87ln92zno
[2] https://t24.com.tr/haber/turkiye-de-siddet-olaylari-ve-bireysel-silahlanma-artisi-alarm-veriyor,1186691
[3] https://umut.org.tr/umut-vakfi-turkiye-silahli-siddet-haritasi-2023/
[4] https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/aysegul-domanic-yelce/siddet-hem-dunyada-hem-de-turkiyede-giderek-artiyor-42552980
[5] chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://sahamerkezi.org/wp-content/uploads/2020/11/intihar-1.pdf
[6] https://tr.euronews.com/2023/09/27/kuresel-organize-suclar-endeksi-2023-turkiye-avrupada-lider-dunyada-14-sirada