ÖFKEYLE VE HASETLE BİR AVUÇ MASUM İNSANIN TERTEMİZ KAZANCINA GÖZ DİKMEK KİMSEYE HAYIR GETİRMEZ

14 Ocak 2025 tarihinde TV 100 kanalında müvekkil ve arkadaşlarının yargılandığı Mahkeme’nin duruşması konu edilerek bir çok gerçek dışı bilgilere yer verilmiştir.

Öncelikle müvekkil bahse konu yayına katılan konuklar, programın sunucusu ve yayına bağlanan muhabir de dahil olmak üzere TV 100 kanalında yapılan bu yayın sebebiyle kimseye karşı bir öfke veya kızgınlık duymamaktadır. Bu ve benzeri kişilerin bilerek veya bilmeyerek içinde yaşamaya mecbur kaldıkları sevgisiz, yalnız, bencil sistem içinde kendilerinin de rahatsız olduklarını görmekte ve şefkat duymaktadır. İnsanların tamamı helal kazanç olan ya da ailelerinden gelen meşru gelirlerini “örgüt” geliriymiş gibi lanse etmek, masum olduklarını bile bile cezalandırılmalarını istemek gibi ağır bir vicdansızlığın yükünü ve sorumluluğunu taşımalarını istememektedir. Kamuoyunun doğruları bilmesinin toplumsal huzur ve rahat için gerekli olduğunu düşündüğü için de konuyla ilgili bazı görüşlerini dile getirmektedir.

Müvekkilin düşünce ve kanaatleri şöyledir:

Adnan Oktar davasında tek bir kuruş dahi helal olmayan kazanç yoktur. Davanın ilk dönemlerinde sırf müvekkil ve arkadaşlarının mal varlıklarına el konulabilmesi için daha önce defalarca ifade vermiş husumetli bir müştekiye tekrar ifade verdirilip FETÖ ile iltisak ve askeri siyasi casusluk yalanı uydurulmuştur. Daha sonra müvekkil ve tüm arkadaşları bu suçlamalardan BERAAT ETMİŞTİR. Bir yandan müvekkilin arkadaşlarına ait 8 şirket hakkında MASAK detaylı inceleme yapmış bir rapor düzenlemiştir. BU İNCELEMEDE HİÇBİR KARA PARA, HAKSIZ GELİR VEYA KAZANCA DAİR DELİL BULUNMAMIŞ, 8 şirkete düzenlenen rapor konu edilerek de yargılananların ailelerinden gelen ya da kendilerinin kurduğu normal ticari faaliyet yapan yüzlerce şirkete, eve, arabaya hukuka aykırı olarak el konulmuştur. 200’e yakın insanın onlarca yıldır yaptıkları ticaretin hatta bazılarının nesiller öncesinden gelen ailelerinin şirketlerinin gelirlerinin, bu helal gelirlerle alınmış evlerinin, arabalarının değerinin MİLYONLARCA DOLAR olarak gösterilmesi de bu hukuksuzluğun bir parçasıdır.

Şunu da unutmamak gerekir ki, konuşurken bir şeyin başına sıfat eklemek o şey anlatıldığı gibi yapmaz. Örneğin başına örgütsel gelir denildiğinde vergisi ödenmiş çalışarak kazanılmış para örgütsel gelir olmaz. Bir arkadaş grubuna örgüt denildiğinde o arkadaş grubu örgüt olmaz. Parasını örgüte aktardı denildiğinde de Allah’ın varlığının birliğinin anlatılması, Darwinizm’in geçersizliğinin ortaya konulması, dinsizlikle fikri mücadele edilmesi için büyük bir fedakarlıkla yapılan hayır işler örgütsel faaliyet olmaz.

Derin devlet psikolojik savaş ve kitleleri galeyana getirme uzmanıdır. Toplumun bazı kesimlerinde var olan özellikle de ekonomik kriz dönemlerinde artış gösteren zengine karşı öfke ve haset duygusunu kışkırtmak bu psikolojik savaş taktiklerinden biridir. İki cümlede bir “yüklü miktarda”, “milyon dolarlar”, “örgüte aktarıldı”, “örgütün finansal ayağı” gibi hayali, karşılığı olmayan ama sansasyonel cümleler kurulması da bu taktiğin bir parçasıdır. Çoğu insanın dinlediklerini muhakeme etmiyor olmasından faydalanılarak yapılan bir nevi kitle hipnozudur. Oysa zengin olmak suç değildir. Günah değildir. Haram olan kazanç suçtur, günahtır. İnsanların haksız yerine mallarını almak ve bunu teşvik etmek de…

Bu kadar aleni hukuksuzlukla insanların helal kazançlarına el konulmasının meşrulaştırılmak istenmesi her şeyden öte vatandaşın mal ve can güvenliğine açık tehdittir. Ve bu, belki de farkında olmayarak bu meşrulaştırma operasyonlarının sesi olan, var güçleriyle sanki vatan kurtarıyormuş gibi yaygara yapanların kendi bindikleri dalı kesmeleridir. Zira bir nevi çığırtkanlığını yaptıkları bu tip derin devlet sistemleri bir gün mutlaka kendi destekçilerini de acımasızca ezer.

Müvekkil Adnan Oktar Allah’ın sonsuz gücüne, sevgisine, aklına, adaletine teslim olmuş bir insandır. Bugüne kadar tek bir tane bile kendi üzerine malı olmamış, sahip olduğu her şeyi Allah yolunda harcamıştır. Her defasında da her harcadığı bolluk, bereket, güzellik, sevgi, dostluk, iyilik, huzur, sevinç, gençlik olarak kendisine geri dönmüştür. Bu Allah’ın salih kulları için özel olarak yarattığı bir nimettir. Fiziğin, kimyanın, biyolojinin Allah tarafından konulmuş nasıl sabit kanunları varsa, salih müminlerin hayatlarının da böyle sabit, değişmez, değiştirilemez kanunları vardır. Fiziğin kanunları açık ve aşikar, müminler için yaratılmış manevi kanunlar ise gizli ve perdelidir. Güneş her gün nasıl Doğudan doğuyorsa, Allah’ın bu gizli kanunu gereği müminlere yapılan her haksızlık da onları geliştirir, dinçleştirir, iyileştirir, zenginleştirir. Buna engel olunması mümkün değildir.

TV 100 kanalında ve diğer bazı kanallarda bu gibi yayın yapan insanların unuttuğu önemli gerçek de budur.Müvekkil ve arkadaşları aleyhine konuşmalar yapan her insan da vicdanında bu arkadaş grubunda haksız bir kazanç olmadığını her yönüyle çok iyi bilmektedir. Ancak kaderde bu belirttiğimiz Allah’ın gizli kanununun birer parçası olduklarından, müvekkil ve arkadaşlarının sevap, güzellik, iyilik kazanmasına vesile olmak için yaratıldıklarından o konuşmaları yapmaktadırlar.

Bugün müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları için gizli veya açık dayatmalara tabi olarak bu yorumları yapanların, gerçek suç örgütleri, yasa dışı kumar işi yapanlar, para karşılığı insan katledenler, uyuşturucu tacirleri hakkında ise tek kelime söylemeye güçleri yetmemektedir. Sadece zaman zaman – o da derin devletle arasında menfaat çatışması oluşunca, derin devletin haklarında konuşma yapılmasına izin verdiği ve istediği- bazı küçük sokak çeteleri aleyhine konuşabilmektedirler. Derin devletin hizmetinde olan ülkeyi büyük bir felakete sürükleyen, ekonomisini çökerten, insanların malına ve canına kast eden gerçek suç örgütlerine ise seslerini çıkaramamaktadırlar.

Allah’ın güzel ve hikmetli yaratmasının bir tezahürü olarak bu yaygaraları yapan insanlar kendi içinde oldukları durumu görmedikleri gibi halkında irfanını, basireti ve ferasetini kavrayamamaktadır. Bunca yalanı, iftirayı, karalamayı halkın tartışmasız kabul ettiğini zannetmektedirler. Oysa halk Adnan Oktar yapılanı çok iyi görüyor ve gördüğünü de zamanı geldiğinde iradesiyle göstermektedir. Bu kadar masum insana bu kadar göz göre göre haksızlık, hukuksuzluk yapılıp bununla da yetinmeyip bitmek bilmez bir kin, öfke ve kıskançlıkla linç etmeye çalışmanın etkisi tam tersine müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarına sevgi olarak döndüğü açıkça görülmektedir.Bunu yaygarayı yapan bir avuç insanın isimleri yan yana sıralandığında içlerinde bir tane bile halkın değer verdiği, güvendiği, samimi bulduğu insan olmaması, neredeyse hepsinin insanların irite olduğu, sözüne itibar etmediği, samimiyetsizliğinden müthiş rahatsız olduğu kişiler olması da aslında müvekkil ve arkadaşlarının masumiyetinin delillerinden biri olarak tarihe geçmiştir.


Tüm bunlara rağmen, yukarıda da belirttiğimiz gibi, müvekkil bu kişilerin hiçbirine karşı öfke duymamaktadır. Tam tersine sevgiyi bilmiyor olmalarına acıma ve şefkatle yaklaşmaktadır. Bu sebepledir ki uzun uzun hukuki, resmi, soğuk açıklamalar yapmak yerine hemen her dilekçesinde, basın tekzibinde, savunmasında sadece sevgiyi, iyiliği, toplumu içinde bulunduğu mutsuzluk ve umutsuzluktan çıkaracağını düşündüğü manevi konuları anlatmaktadır.7 yıldır tek başına tutulmasına, Türkiye’nin en uç noktalarına (Edirne, Erzurum, Van) adeta sürgüne gönderilmesine, amansız bir öfke ve kinle aleyhinde yalanlar söylenmesine, “idam edilsin” diye yaygara koparılmasına rağmen kendisine bunları yapan insanların da ahiretini ve iyiliğini düşünmektedir. Türkiye’yi aydın, sevgi, dostluk, merhamet dolu, sokaklarının cıvıl cıvıl , gençlerinin umut dolu, insanlarının sevinçli olduğu olduğu, çiçeğin kedinin köpeğin her şeyin sevildiği, her düşünceden inasanın kendini güvende hissettiği, alabildiğine bolluk ve bereketin yaşandığı bir ülke olacağına inanmakta ve bunun için gayret etmektedir.

Allah’ın Kuran’da vaad ettiği gibi sevgisizliğin, katılığın, acımasızlığın, bencilliğin, bereketsizliğin özü olan müşrikliğe rağmen Allah’ın istediği ve beğendiği güzellikler ve iyiliklerin dünyaya hakim olacağına inanmaktadır:

Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi 33)

Saygılarımızla kamuoyunun bilgilerine sunarız. 15.01.2025

Adnan Oktar

Müdafii

Av. Mert Yetişir

Daha yeni Daha eski