TGRT kanalında yayınlanan bazı haber programlarında müvekkil Adnan Oktar’a yönelik haksız ve gerçek dışı yorumlara yer verilmektedir. Zaman zaman da A9 TV’de yayınlanan programlar ve bazı hanımların dekolte giyimleri konu edilerek samimiyetten uzak eleştiriler yapılmaktadır. Bu eleştirilerin samimi olmadığının en önemli göstergesi ise bizzat TGRT ekranlarında görev yapan modern, dekolte giyimli ve bakımlı hanımların görüntüleridir. Müvekkil Adnan Oktar bu hanımların modern görünümlü olmalarını takdir etmekte, TGRT’nin ve benzer tutum içinde olan Beyaz TV gibi bazı diğer kanalların sarışın, bakımlı, dekolte, modern hanımlara yer vermesini eleştirmemektedir.

Müvekkilin samimi bulmadığı husus;

BİRİNCİSİ; Müvekkilin hanım arkadaşlarının modern görüntülerini eleştiri konusu yapıp, modernliğe karşı bir anlayış sergilerken kendi kanallarında saçları sarıya boyalı, modern, bakımlı hanımlara yer vermeleridir. Eğer gerçekten kadınların özgür, modern, bakımlı, güzel olması rahatsızlık konusu ise kendi kanallarında izledikleri yayın politikasının da ona göre olması gerekir. Eğer kadınların modern ve bakımlı olmasını olağan görüyorlarsa -ki olması gereken budur- o zaman müvekkil Adnan Oktar’ın hanım arkadaşlarının modern görünümlerini eleştiri konusu yapmamaları gerekir.

İKİNCİSİ VE DAHA ÖNEMLİSİ İSE; kanallarında yayınlara çıkan bu hanımlara, onlar hakkındaki gerçek inanç ve düşüncelerini gizlemeleridir. Bilindiği üzere TGRT kanalı, kıymetli İslam alimi Hüseyin Hilmi Işık’a tabi olan, Işıkcılar olarak da bilinen İslami bir camiaya aittir. Gelenekçi bir İslam anlayışına sahiptir. Gerek Hüseyin Hilmi Işık’ın Seadet-i Ebeddiyye isimli İlmihal kitabında gerekse gelenekçi İslam anlayışının temel kaynaklarında kadınlarla ilgili bölümlerde anlatılanların birebir uygulanması durumunda bu hanımların TGRT ekranlarında bu görünümleri ile yer almaları mümkün değildir.

ZİRA, TGRT CAMİASI DA DAHİL OLMAK ÜZERE GELENEKÇİ İSLAM ANLAYIŞINI BENİMSEYEN TÜM GRUP VE ÇEVRELERE GÖRE,

Kadınların saçlarının açması ve boyaması, özellikle de sarıya boyaması,

Bakım yapmaları örneğin kaşlarını aldırmaları,

Makyaj yapmaları,

Güzel giyinmeleri,

Bunların tamamını eşlerinin dışındaki bir erkeğin yanında yapmaları,

Kollarının ve bacaklarının görünmesi, gömleklerinin ya da bluzlarının bir iki düğmesi açık olacak şekilde göğüs bölgelerinin görünmesi,

Konuşmaları yani seslerinin kocalarının dışında bir erkek tarafından duyulması HARAMDIR.

Gelenekçi İslam anlayışının güvenilir kaynakları olarak kabul edilen ve içlerinde bu Kuran dışı anlayışın farz ya da haram olarak kabul ettiği davranışların yazılı olduğu eserlerde;

Kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı bu yüzden eğri bir varlık olduğu, erkekten aşağı görüldüğü, lanetli bir varlık olduğu ve şeytan gibi tehlikeli olduğu, kargaya benzediği, dövülmesi gerektiği, eşşek ve domuzla birlikte namazı bozan hususlardan biri olarak sayıldığı, cehennemin çoğunun kadınlardan oluştuğu, eşinin tüm vücudu irinle kaplı olsa ve bunu yalayarak temizlese bile erkeğin hakkını ödeyemeyeceği, söyledikleri her şeye muhalefet edilmesi gerektiği, kadının oturduğu yere dahi oturulmaması gerektiği, aç ve kıyafetsiz bırakılmaları gerektiği, kadınların sokağı görmemesi için evlerin caddeye bakan camlarının gerekirse tuğla ile kapatılması gerektiği, kadının sesinin duyulması haram olduğundan konuşması gerektiğinde ağzına çakıl taşı koyması gerektiği gibi dehşet verici ve asla Kuran’da anlatılan İslam’da olmayan, Peygamberimiz (sav) döneminde de uygulanmayan bir inanış hakimdir.

Hüseyin Hilmi Işık Hoca müvekkil Adnan Oktar'ın çok saydığı ve sevdiği değerli bir alimdir. Bununla birlikte, kendisinin eserlerinde kadınların nasıl yaşaması ve davranması gerektiğine dair yaptığı izah ve anlatımların TGRT’nin yayın hayatına yansımamasının garip bir çelişki olduğunu düşünmektedir. Hatta, kanalın yayınlarında Hüseyin Hilmi Hoca’nın eserlerinde tarif edilen hal, tavır ve yaşam biçiminin tam aksine görüntülerin yer almasının samimiyetle yeterince bağdaşmayan bir durum teşkil ettiğine dikkat çekmektedir.

Hüseyin Hilmi Işık hocanın Seadet-i Ebediye isimli eserindeki anlatımlarından aşağıda verdiğimiz bazı örnek bölümler de kitaptaki bu izahların TGRT programlarında yer alan görüntülerle ne derece tezat teşkil ettiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir: 


İNCE, DAR, SÜSLÜ, RENKLİ ŞEYLERLE ÖRTÜNEREK GEZMELERİ HARAMDIR. BÖYLE GEZENLER ALLAHU TEALA’YA ASİ OLDUKLARI, GÜNAHA GİRDİKLERİ GİBİ bunların başında bulunan baba, zevc, birader ve amcadan hangisi böyle gezmeye rıza verir ise bu da isyan ve günah ortak olur.



YEDİ VEYA ON YAŞINDA OLAN KIZLAR VE ONBEŞ YAŞINI DOLDURAN VEYA BALİGA OLAN BÜTÜN KIZLAR KADIN HÜKMÜNDEDİR. BÖYLE KIZARIN SAÇLARI, KOLLARI, BACAKLARI AÇIK OLARAK YABANCI ERKEKLERE GÖRÜNMELERİ VE ERKEKLERLE TEGANİ ETMELERİ onlara yumuşak, cilveli konuşmaları HARAM OLUR…. KADINLARIN BAŞI, SAÇI, KOLLARI, BACAKLARAI AÇIK SOKAĞA ÇIKMALARI VE YABANCI ERKEKLERE LÜZUMSUZ YERE SESLERİNİ DUYURMALARI, erkelere şarkı söylemeleri, plak ile film ile de duyurmaları, KURAN-I KERİM, MEVLİD, EZAN OKUYARAK DUYURMALARI BÜYÜK GÜNAHTIR. KADINLARIN, KIZLARIN İNCE, DAR VEYA KÜRKLÜ ÖRTÜ İLE, KÜPE GERDANLIK GİBİ ZİYNET EŞYASI AÇIK OLARAK, VE ERKEKLER GİBİ GİYİNEREK VE ERKEKLER GİBİ SAÇLARINI TRAŞ EDEREK SOKAĞA ÇIKMALARI HARAMDIR. BUNUN İÇİN GENİŞ BİLE OLSA PANTOLON İLE SOKAĞA ÇIKMALARI CAİZ DEĞİLDİR….


… ÇÜNKÜ KADILAR EĞRİ KABURGA KEMİĞİNDEN YARATILMIŞTIR. AKILLARI VE DİNLERİ ERKEKLERDEN AZDIR….

Bunun yanı sıra geleneksel sünni Müslüman inancının temel eserleri kabul edilen bazı kaynaklarda kadınlara bakış açısını ortaya koyan Kuran’dan tamamen uzak, son derece batıl sözde hadisler ve yorumlar da yer almaktadır.









…HANGİ HALDE VE ŞARTTA OLURSA OLSUN KADININ KAŞLARINI ALMASI VE ALDIRMASI HARAMDIR. ÇÜNKÜ ALLAH VE RESULÜ MUHAMMED BUNU HASAKLAMIŞTUR. KAŞINI ALAN VEYA ALDIRAN ERKEK OLSUN KADIN OLSUN LANETLENMİŞTİR….

… PERUK TAKANA VE TAKTIRAN KADINA, KAŞLARINI İNCELTEN KADINA VE BAŞKASININ KAŞINI İNCELTEN KADINA, HASTALIK OLMAKSIZIN DÖVME YAPAN VE DÖVME YAPTIRMAK İSTEYEN KADINA LANET EDİLDİ. (EBU DAVUD, 4170)… 







 

Hem TGRT’nin manevi lideri konumundaki Hüseyin Hilmi Işık’ın Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye eserinde hem de diğer önemli İslami kaynaklarda yer alan bu hadisler ve içtihatlar, gelenekçi İslam anlayışına göre farz hükmündedir. Bunlara uymayan kadınlar ise fasık ve günahkar, hatta bir çok esere göre de küfre düşmüş durumdadır.

Eğer TGRT samimi bir tutum sergilemek istiyorsa ekrana çıkardığı tüm hanımlara -kendi inançlarına göre- saçlarını boyamamaları, kaşlarını almamaları, bakımlı olmamaları, sokağa tek başlarına çıkmamaları, kocaları dışında bir erkekle konuşmamaları ve yanlarında bulunmamaları, saçlarının kollarının bacaklarının görünmemesi gerektiğini açıkça söylemelidir. Dahası inançlarına göre bu kadınların kendilerinden (yani erkeklerden) daha aşağı, aklı zayıf, söylediği her şeye muhalefet edilmesi gereken varlıklar olduğunu, söz dinlemediklerinde dövülmelerinin meşru olduğunu açıklamaları da gerekir. Ve mevcut halleriyle, yani bakımlı modern güzel görünümleriyle, gerçekte onları fasık ve günahkar gördüklerini anlatmaları gerekir. Söz konusu hanımların bu gerçeği bilmeleri durumunda orada çalışmaya devam etmeyecekleri, hatta bir saniye bile o kanalda durmayacakları açıktır.

Kanaatimizce kendileri de bu açıklamayı hiçbir zaman yapmayacaklardır. ÇÜNKÜ KENDİLERİ DE ASLINDA YUKARIDA ÖRNEKLERİNİ VERDİĞİMİZ BU İNANÇ SİSTEMİNİN YANLIŞ OLDUĞUNU VE KURAN’A UYGUN OLMADIĞINI VE MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN ANLATTIĞI KURAN'DA BİLDİRİLEN GERÇEK İSLAM ANLAYIŞININ DOĞRU OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLMEKTEDİRLER.

Nitekim kurulduğu günden bu yana TGRT’nin yayın politikası da bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Müzikli danslı eğlence programları, magazin yayınları, TGRT’nin kurucusu ve Işık Cemaatinin rahmetli lideri Enver Ören’in Türkiye’nin birçok ünlü sanatçısıyla birlikte doğum günü kutlamaları yapan anlayışı kendilerinin de yukarıda bazı örneklerini verdiğimiz GELENEKÇİ DİN ANLAYIŞININ KOYDUĞU HÜKÜMLERİ, GETİRDİĞİ KURAL VE YASAKLARI ÖLÇÜ ALMADIKLARINI göstermektedir.










TGRT haberin spiker ve program sunucuları da son derece bakımlı, sarışın, dekolte giyinen, modern yaşayan hanımlardır:









Sadece bu birkaç kare örnek dahi TGRT camiasının da tıpkı müvekkil ve arkadaşları gibi gelenekçi din anlayışından uzak, modern bir anlayışa sahip olduklarını göstermektedir.

TGRT camiasının da önde gelenlerinin bildiği üzere, müvekkil Adnan Oktar Hüseyin Hilmi Işık hocamızı ziyaret etmiş, duasını almış, kendisine çok saygı ve hürmet duyan bir insandır. Hüseyin Hilmi Işık’ın şeyhi konumundaki Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de müvekkilin çok kıymet verdiği, tüm Müslümanların saygı duyduğu büyük alimlerden biridir. Müvekkilin TGRT’nin yayınlarındaki mevcut duruma bir eleştirisi de bulunmamaktadır. Sadece, mümin bir kardeşleri olarak üsluplarıyla yaptıkları arasında çelişkili bir durum olduğunu hatırlatmak istemektedir.

 Buna rağmen, müvekkil hakkındaki suçlamaların tamamının iftira olduğunu, adil bir yargılama yapılmadığını, hukuka aykırı olarak ceza hükmü verildiği bildikleri halde hemen her yayınlarında müvekkil ve arkadaşlarından suç örgütü olarak bahsetmektedirler. Her şeyden önce Kuran’da adil olmanın farz olduğu bildirilmiş ve kendi aleyhlerine olsa bile Müslümanların adil olması gerektiği emredilmiştir:

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)

Bir diğer Kuran ayetinde ise fasıktan gelen habere güvenmemek söylenmiştir:

Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz. (Hucurat Suresi, 6)

Bu ayetlerin açık emrine rağmen müvekkil ve arkadaşlarını suç örgütü olarak nitelemek inandıkları Kuran’ın hükmüne uymamak anlamına gelmektedir.

Bununla birlikte eğer müvekkil ve arkadaşları iddianamede yazılanlar esas alınarak suç örgütü olarak kabul edilecekse, birebir aynı şeyleri yapan ve yapmaya da devam eden tüm dindar grup ve camiaların, yani TGRT camiasının da suç örgütü olarak kabul edilmesi gerekir. Çünkü onlar da,

  • Şirketlerinde ve vakıflarında doğal olarak iş bölümü yapmakta (iddianamede bu hiyerarşik yapı olarak nitelenmiştir)
  • Mallarını hayır için harcamaktadır (iddianamede Allah’ın emri olan infak örgütsel eylem olarak nitelenmiştir),
  • Birbirleriyle ticaret yapmaktadır (iddianamede bu durum suçtan kaynaklanan geliri aklama olarak nitelenmiştir),
  • Camia mensuplarıyla bir araya gelmekte (iddianameye göre bu örgütsel tutum olarak nitelenmiştir),
  • Aralarında fikirlerine, tecrübelerine, dürüstlük ve samimiyetine, aklına güvendikleri, danıştıkları, istişare ettikleri, değer verdikleri insanlar, büyükleri, kanaat önderleri mutlaka vardır (iddianameye göre bu kişiler örgüt yöneticisi olarak nitelenmiştir),
  • Kitaplar basmakta, dini sohbetler yapmaktadır (İddianameye göre bu örgütsel propaganda olarak nitelenmiştir),
  • Yayınlarında modern, bakımlı, güzel hanımlar, neşeli hayat dolu bir tutum sergilemektedirler. (İddianameye göre ise bu güya Türk aile yapısına aykırı bir tutum olarak nitelenip en büyük suç olarak kabul edilmiştir)

Sonuçta, kendileri bu makul ve meşru şeyleri yaptıkları için örgüt olarak nitelenmeyi nasıl asla kabul etmeyeceklerse, müvekkil ve arkadaşları için de aynı hakkaniyetli tutumu göstermeleri ahlakın ve dürüstlüğün gereğidir.

Tekrar ifade etmek isteriz ki müvekkil tüm cemaat ve tarikatlara şefkat ve sevgi duymakta, hepsini severek izlemektedir. Ancak bazılarının anlattıklarıyla yaşadıklarının, söyledikleriyle kitaplarında yazanların farklı olmasının samimi bir tutum olmadığına dikkat çekmektedir.

Daha yeni Daha eski