Sözcü TV’ye, Son Günlerdeki Acımasız ve Güdümlü 
Linç Kampanyasının Tetikçisi Gibi Davranmak Yakışmıyor 

Sözcü TV yayın hayatına başladığında, liberal kesimin çoğunluğu tarafından adaletin temsilcisi olacak, haksızlıkları gündeme getirecek, adalet arayan insanlara bir nefes olacak demokrat bir televizyon kanalı olarak alkışlanmıştı. Özellikle basın içinde çıkar ve rant elde edebilmek adına yalan haberi kolaylıkla ve insafsızca yayınlamak günümüz basın-yayın dünyasının mottosu haline geldiğinden, insanların geneli bu girdaptan kurtulabilecekleri bir umut ışığı arıyorlardı. Sözcü TV'nin de, demokrasiyi ön plana çıkaran tanıtımları ile böyle bir kanal olacağını umut etmişlerdi. 

Ancak umutlar yerini bulmadı. 

Bugün geldiğimiz noktada, demokrasi kelimesini sıklıkla kullanan ve adalet takipçiliği yapacağı iddiasıyla ortaya çıkan yayın organlarının dahi insanları nasıl aldatmış olduğu gözler önüne serilmektedir. Yayın dünyasından bir kanalın adalet savunuculuğu yapacağına dair umutlar, bir kez daha suya düşmüş durumdadır. Küçük bir menfaat ve husumet adına kendi ilkelerini ayaklar altına alan kanalın, Sözcü TV gibi demokrasiyi sıkça dillendiren bir kanal olması çok acıdır. Derin devlet ve millet içindeki kumpasçılar yine göklere çıkarılmakta, adalet yine ayaklar altına alınmakta, halk yine aldatılmaktadır. 

Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında, 140journos adındaki, Türkiye'de sansasyonlarla prim yapmaya çalışan bir dijital kanalda yayınlanan ve her ne hikmetse davanın sözde müştekilerinin değil, sadece Adnan Oktar ve arkadaşlarına husumet duyan kumpas ekibinin ve operasyonun başındaki (halen görevdeki) polis memurunun konuşturulduğu sözde belgeselin Türkiye'ye tanıtımı Sözcü TV yoluyla yapıldı. SÖZCÜ TV, ilk kurulurken halka vaat ettiği tüm misyonları unutmuşçasına, YARGIDA HALEN GÖRÜLMEKTE OLAN BİR DAVA HAKKINDA YARGISIZ İNFAZ YAPMAKLA KALMADI, DEVLET İÇİNDE DEVLETE DE ZARAR VEREN BİR KISIM SİNSİ ODAKLARIN TETİKÇİLİĞİNİ YAPMAYA BAŞLADI. 

Öncelikle belirtmek gerekir ki, söz konusu belgesel bir başarısızlık intikamı, kumpasın hüsrana uğramasının çaresizliği ve hüsranın bir yansıması olarak oluşturulmuştur. Kumpas çetesi, 2018 yılında devletin içinde yer alan kripto elamanlarıyla Adnan Oktar ve arkadaşlarını kolaylıkla dağıtıp sindirebileceklerini, camianın tamamını hapse atarak onları iftira atmaya ikna edebileceklerini, zor ve baskılara kimsenin dayanamayacağını ve bu şekilde bu grubun etkisizleştirilip yok edileceğini zannetmişlerdi. 2023 yılının sonlarına gelindiği şu günlerde, SAYISIZ HUKUKSUZLUK, ZULÜM VE BASKILARA RAĞMEN BU PLANIN DEHŞETLİ BİR BAŞARISIZLIKLA KARŞILIK BULMASI GEREK DERİN DEVLETİN GEREKSE ONUN KULLANDIĞI VE ŞU AN EKRANLARDA BOY GÖSTEREN PİYON ELEMANLARININ BİR HÜSRANIDIR. Kumpasçılar, bu başarısızlığın sonucunda hedeflerini gerçekleştirememiş olmalarının yanı sıra, kumpas planlarının, karanlık destekçilerinin de yakında deşifre olmasından kaynaklanan bir korku içindedirler. İşte bu kripto elemanların bol bol yalanlar söyleyerek oluşturdukları bu sözde belgesel, bu HÜSRANIN VE KORKUNUN BİR YANSIMASIDIR. 

Sözcü TV'nin söz konusu kumpas piyonlarını ekranlarına çıkararak saatlerce Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında -TEK BİR SOMUT DELİL GETİRMEKSİZİN- yayın yapması, sadece bu kripto elemanları konuşturması, suç yerine magazin anlatıp durması ve dosyanın Yargıtay'da olduğunu bile bile akıl almaz iftiralarla yargısız infaz yapması, aynı husumeti paylaşan bir zihniyetin varlığına işaret etmiştir. Keza, Sözcü TV'nin haber editörü Burak Ersemiz'in geçmişten beri Adnan Oktar ve arkadaşlarına çok kapsamlı bir husumeti olduğu, yıllardır iftiralar yoluyla yalan haberler yaptığı, geçmişte camianın polis ile iş birliği sonucunda yakalatmış olduğu silah kaçakçısı "Piç Mahmut" lakaplı Mahmut Ramazan Oruç'un yakın arkadaşı olduğu ve suçu onanmış bu kişinin savunuculuğunu yaptığı ortaya çıkmıştır. 

Tüm bunlar ışığında, Sözcü TV'nin bir kumpas çetesinin tetikçiliğine soyunmuş olması şaşırtıcı gelmemektedir. Şaşırtıcı olan, Fatih Portakal, Deniz Zeyrek, İsmail Saymaz ve İpek Özbey gibi kalifiye gazetecilerin de tetikçiliğe alet olmaları, tüm ilkelerinden taviz vererek bu sisteme boyun eğmeleridir. 

Duayen hukukçuların hayretle izlediği bu basın-yayın katliamının, demokrasiyle ve yayıncılıkla hiçbir bağı olmayan ve nefret saçan belli bir kısım yayınlardan değil de, bu kez Sözcü TV gibi demokrasi ve adalet savunuculuğu yapacağı iddiasıyla ortaya çıkan bir yayın kanalından gelmesi, basın-yayın dünyasında demokrasi, hukuk ve adalet savunuculuğu yapacak bir kale kalmadığına dair bir kaygı oluşturmuştur. 

Çok tekrar ettik, yeniden hatırlatıyoruz: Fikirdaş olmadığınız veya menfaatinize uymayan bir kişi veya topluluk için savunduğunuz adaletsizlik MUTLAKA AMA MUTLAKA SİZİ BİR GÜN BULUR. Çünkü savunuculuğunu yaptığınız yalanlar ve iftiralar, SİZİN VARLIĞINIZI VE HAKLARINIZI KORUYACAK BİR SİSTEMİ TOPYEKUN ÖLÜME GÖTÜRMEKTEDİR. Sizler, araştırmadan, soruşturmadan, taraf olarak, menfaatinizi gözeterek, hukuk ve adalet sistemini öldürmeye kalktığınızda, BİR GÜN KENDİ HAKKINIZI SAVUNACAK BİR ADALETİ HİÇBİR YERDE BULAMAYACAK HALE GELİRSİNİZ. Bu, sadece sizin çöküşünüzü değil, BÜTÜN MİLLETİN, BÜTÜN DEVLETİN ÇÖKÜŞÜNÜ BERABERİNDE GETİREBİLİR. Dolayısıyla şu anda BİR BEKA SORUNUNUN ALTINI DOLDURMAKTASINIZ. 

Bir kısım kişiler ne yazık ki bu adaletsizlik silsilesiyle GERİ DÖNÜLEMEZ bir şekilde muhatap olduklarında yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu anlayacaklar. Adaletsizlik kendi başlarına çöktüğünde, haklarını arayamayacak hale geldiklerinde, haklılıklarını anlatabilecekleri bir merci bulamadıklarında ve o esnada basın-yayın tarafından sahte iddialar ve iftiralarla linçe uğradıklarında, işte o zaman önünü açtıkları belanın ne kadar dehşetli olduğunu fark edecekler. O zaman da İŞ İŞTEN GEÇMİŞ OLACAK. 

İş işten geçmeden, Sözcü TV'nin bu tetikçiliği andıran tutumunu terk etmesi, acımasız, pervasız, haksız ve hukuksuz linçe alet olmaması elzemdir. 

Camiamız açısından bir sorun yoktur. Çünkü ALLAH'IN ADALETİ MUTLAKTIR VE KESİN OLARAK TECELLİ EDECEKTİR. 5 yıldır huzurla, vicdan rahatlığıyla bekliyor oluşumuzun sebebi zaten budur. Ancak endişemiz, adaletsizlik temsilciliği yapan, zulme ortak olanların daha korkunç bir adaletsizlik ve zulümle karşılık bulması, bu yargısız infazların, linç ruhunun, "herkes tutuklansın" cinnetinin beka sorunu haline gelerek, milleti harap etmesidir. 

Sözcü TV ekibine çağrımız; iş işten geçmeden, haksızlıklar demir bir yumruk gibi başlarına çökmeden önce, bu zulmü ve yaptıkları bu acımasız yargısız infazı durdurmalarıdır.

Ekim 12, 2023
Daha yeni Daha eski