YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ’NE
Gönderilmek Üzere,
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE
DOSYA NO : 2024/365 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİ : Av. Mert ZORLU
KONU : Müvekkil Adnan Oktar'ın, kendilerine yönelik kumpası kurgulayanların hurafe dinini yaygınlaştırmaya ve böylelikle ülkeyi bölüp yok etmeye yönelik emelleri olduğunu anlatan dilekçesinin sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkil Adnan Oktar, uzun yıllardır mücadele ettiği Ortodoks-bağnaz din anlayışının ülkemizde sinsi yöntemlerle yaygınlaştırılmaya çalışıldığını, kendisine ve arkadaşlarına yönelik kumpasın da, bu hedefe sekte vurmalarından kaynaklandığını belirtmektedir. Müvekkilin, buradaki gizli amacı deşifre ettiği dilekçesini aşağıda takdirinize sunuyoruz:
Bize Yöneltilen Kumpas, Türkiye'yi Hurafe Dinine
Sürüklemeye Çalışan Bir Grubun Planıdır
Önceki dilekçelerimde de detaylı anlattığım hurafe İslamcılarının bakış açılarındaki anormalliklerin kapsamı, toplumun büyük çoğunluğu tarafından tam olarak bilinmemektedir. İnsanlar gerek basından gerekse çevrelerinden, İslam diniyle gerçekte hiç alakası olmayan bir hurafe dininin, sevgisiz, özensiz, öfkeli, nimetlerden uzak, yasakçı, cezacı olduğunu genel anlamda bilirler. Ancak burada uygulanan sahte dininin detayları pek çok insanın bildiğinden fazlasıdır.
Gelenekçi ve hurafeci İslam anlayışı, kadınları, nimetleri, güzellikleri, estetik ve sanatı, bitkileri, hayvanları temelinde düşman gören bir anlayıştır. Hurafe dininin her temsilcisi böyle olmayabilir elbette; ancak şayet üretilmiş bu sahte dinin kurallarından bahsediyorsak, sevgisizliğin, adaletsizliğin, öfke ve nefretin temsilcisi olan bu sahte dinin detaylarını da gereği gibi görmek gerekir. Bu sahte dinin temsilcileri, günün birinde İslam adı altında inandıkları bu hurafelerin topluma hakim olacağı düşüncesidirler. Onların hayalinde, IŞİD'in uygulamalarının dışında bir şey yoktur. Keza, bugün IŞİD'in uygulamaları, tam olarak bu sahte dinin kanunlarını yansıtır.
Ülkemizde bu kişilere özel olarak alan açıldığı, bu dinin temsilcilerinin anaakım kanallarda konuşturulduğu, özellikle Ramazan aylarında TV kanallarında "dini sohbet" adı altında bu kişilerin sohbetlerine yer verildiği, savundukları anormalliklerin manşet manşet basında yer aldığı malumdur. Önceki dilekçemde de belirttiğim gibi, bu zaten başlı başına özel bir çalışmadır. Ülkemizi, devletimizi yıkmak ve milletimizi paramparça etmek isteyen derin güçler, devletin bekası diyerek ortaya çıkar ama bu yöntemle alttan alta devlet ve milleti parçalamak için altyapı hazırlarlar. Dolayısıyla, hurafeci zihniyetin sesi bugün bu kadar duyulabiliyorsa, bu, derin devletin propaganda ayağının bu konuya destek olması nedeniyledir.
Yine ilginçtir ki, bu sakıncalı zihniyet, Türkiye için büyük tehditler içermesine, halkın büyük kısmı tarafından kabul görmemesine, Atatürk'ün inşa ettiği demokrasi bilinciyle taban tabana zıt olmasına rağmen, bu topluluğa hiçbir yetkili tarafından tek bir uyarı dahi ulaşmamakta, onların bu zihniyetleri eleştiri dahi almamaktadır. Bu zihniyetin sakıncaları, ülkemize getireceği muhtemel zararları konusundan kimse bahsetmemektedir. Bu zihniyet hakim olduğunda, KADINLARIN YAŞAM HAKKI KALMAYACAĞI, DÖVÜLÜP EVE KİLİTLENEN kişiler haline gelecekleri, SANATIN, MÜZİĞİN, HEYKELİN, RESMİN YASAKLANACAĞI, KIZ ÇOCUKLARININ OKULA GİDEMEYECEKLERİ, namaz kılmayanın, başını kapamayanın, sakalını kesenin ÖLDÜRÜLECEĞİ bir sistemin hakim olacağını kimse dile getirmemektedir.
Bu kişiler; bağnaz İslam anlayışının öncülerine seslerini dahi çıkarmazlarken, bizim faaliyetlerimizi, fikirlerimizi, İslam'a olan çağrımızı durdurmak amacıyla her türlü kumpas hareketini denemişlerdir. İSLAM'IN AYDINLIK YÜZÜ olduğumuzun, insanlara UMUT AŞILADIĞIMIZIN, insanları Allah'a yakınlaştırmak için birer vesile olduğumuzun ve bu konuda ciddi başarılar elde ettiğimizin, Allah inancına karşı geliştirilmiş Darwinizm-materyalizm ideolojilerini dünya çapında yerle bir ettiğimizin, kadınlara, sanata, güzelliğe, estetiğe, bilime, müziğe değer verdiğimizin, insana, hayvana ve bitkiye derin bir sevgi duyduğumuzun, İslam'ın barışla, adaletle, güzelliklerle, neşeyle, coşkuyla yaşanacak bir din olduğunu ispat ettiğimizin elbette farkındadırlar. Yine çok iyi bildikleri gibi, bize ait bu ayrıcalık, oldukça fazla kişinin İslam ile tanışmasına ve imanla onurlanmasına vesile olmuş, insanların İslam'a bakış açısı vesilemizle olumlu yönde çok değişmiş, Allah'ın adıyla insanları aldatmaya çalışanlar yine vesilemizle deşifre edilmiştir. Hal böyleyken, İslam'a ve tüm Türkiye'ye bağnazlığı empoze etmeye çalışan topluluklara uyarı dahi yapılmazken, bizim dindar kimliğimizle neşeli, dışadönük, varlıklı, gösterişli ve eğitimli olmamız bu insanların üzerinde alerji oluşturmuş gibidir. Üzerimize akıl almaz iddialarla giydirilmeye çalışılan silahlı suç örgütü yaftalamasının ardında, asıl olarak bu öfke vardır.
Hurafe zihniyetinin temsilcileri gece gündüz kadının nasıl dövülmesi gerektiğini anlatıp dururken, kadına şiddetin her türlüsünü açık ve aleni şekilde savunur; hatta utanmadan bunun Allah'ın emri olduğunu söylerken, onlara tüm imkanların verilmesi, TV ekranlarında yer açılması, ancak; gece gündüz bu zihniyetle savaş halinde olan, Kuran'da kadın dövme diye bir şey GEÇMEDİĞİNİ tüm delilleriyle anlatan, İslam'ın kadına ne kadar önem verdiğini ve kadının üstünlüğünü tüm Türkiye'ye yayan bizlerin, "kadına şiddetten" yargılanıyor olmamız nasıl ikiyüzlü ve kirli bir düzen içinde suçlandığımızı açıkça göstermektedir.
Başından beri yaşadıklarımızın asıl kaynağını ve gerekçesini elbette çok iyi biliyoruz. Yaşam tarzımızın, fikir ve düşüncelerimizin yargılandığı ideolojik bir davanın içinde olduğumuzun; olağanüstü saçmalıktaki suçlamalarla yargılanırken aslında bize kumpas kuranların beklentilerinin farklı olduğunun oldukça farkındayız. Bizler, her zaman olduğu gibi bu yaşadıklarımızın Allah'tan bizlere ulaştığını bildiğimizden mutlu, teslimiyetli ve rahatız. Ancak kumpasın kurgulayıcıları istediklerini elde edememenin hala acısını çekiyor gibiler. Onlar, fikirlerimizi durdurma çabası içindelerken, aslında Kuran ahlakını esas alan sevgi temelli FİKİRLERİMİZİN ZATEN DÖRT BİR YANA ULAŞMIŞ, BEYİNLERİ FETHETMİŞ olduğunu hesaba katamamaktadırlar.
Bizim şu anda hapiste olup olmamamız fark etmez; gerçek İslam'ın güzelliği ve doğruluğu Türk halkının zihninde yer etmiş durumdadır. Dolayısıyla, şu anda IŞİD zihniyetini kullanarak bu berrak beyinleri etkilemenin yolu KALMAMIŞ durumdadır. Bağnaz zihniyeti yaygınlaştırmaya çalışanlar bir aşama kaydedemeyecek, fakat karşılarında hep kendilerine öfkelenen bir halk bulacaklardır. Çünkü insanlarımız, sahte bir dinin propagandasının yapılmakta olduğunun farkındadırlar.
Kuran'daki İslam AYDINLIKTIR; bir UMUT IŞIĞIDIR. GÜZELLİKLER sunar, İÇ NEŞESİ verir. Kuran'daki İslam, HER ŞEYİN ÇÖZÜMÜDÜR; bütün DERTLERİN ÇIKIŞ YOLUDUR, tüm GÜZELLİKLERE ULAŞMA VESİLESİDİR. Kuran'daki İslam BARIŞTIR, HUZURDUR, ADALETTİR, SEVGİDİR, NEŞEDİR, SEVİNÇTİR, BOLLUKTUR, BEREKETTİR. Kuran'daki İslam ölüm/öldürme DEĞİLDİR; nefret, öfke, yok etme üzerine KURULMAMIŞTIR. Yasaklayarak, bağırıp çağırarak değil; SEVGİYLE, AFFEDEREK, ŞEFKATLE EĞİTİR. Kuran'daki İSLAM İNSANI YÜCELTEN, KADINI YÜCELTEN, YARATILMIŞ TÜM VARLIKLARA DEĞER VEREN üstün bir ahlaktır. Bu üstün ahlaka sahip olabilmek ve Kuran'daki İslam'ı anlayabilmek için, aklın temiz olması şarttır. Temiz akıl; hurafelerle kirlenmemiş, tuzaklar, kumpaslar, kirli planlar ile menfaatler sağlamaya çalışmayan, kıskançlık, kin, nefret ve haset üzerine kurulu olmayan akıldır. Allah, bu yüzden, ayetlerinde özellikle "temiz akıl sahiplerine" çağrı yapar:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde TEMİZ AKIL SAHİPLERİ için gerçekten ayetler vardır. (Al-i İmran Suresi, 190)
(Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve TEMİZ AKIL SAHİPLERİ öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır. (Sad Suresi, 29)
Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o görmeyen (a'ma) gibi midir? Ancak TEMİZ AKIL SAHİPLERİ öğüt alıp-düşünebilirler. (Rad Suresi, 19)
Bizi, türlü kumpas ve hukuksuzluklarla engellemeye çalışanlar, ülkenin ve devletin hayrına bir şey yapıyor değiller. Onların planları çok sinsidir. Allah, elbette en güzelini ve hayırlısını yaratır; kalbimizdeki mutmainliğin, üzerimizdeki neşe ve dinginliğin sebebi budur. Ancak, bizi yargılayanlar tarafından, bize neden kumpas yapıldığının bilinmesi önemlidir. Sayın Dairenize bu nedenle bu hususları belirtmenin önemli olduğunu düşünüyor, saygılarımla bilgilerinize arz ediyorum.
Sonuç:
Müvekkilin yukarıdaki görüşlerini Sayın Dairenizin takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.17.02.2024
Adnan Oktar müdafi,
Avukat Mert Zorlu