07.02.2024 tarihinde gerçekleşen duruşmada müvekkil konuşmasının geniş bir bölümünde gittikçe yaygınlaşan hukuksuzluklara dikkat çekmiştir. İnsanların sevgi, anlayış ve iyilikten uzaklaşmaları neticesinde kendilerinden farklı düşünenlerin mağdur edilmesini desteklemelerinin ve galeyan kültürüyle insanları linç etmeyi olağan hale getirmelerinin bir hukuksuzluk tufanına sebep olduğunu vurgulayarak, bu halin bir kabusa dönüşmesi tehlikesi olduğunu söylemiştir.
Müvekkil Adnan Oktar’ın 07.02.2024 tarihli savunmasından:
“…Bir hukuksuzluk tufanı var şu an. Türkiye dehşet içinde. Yani belediye başkanları, şunlar bunlar. Ve arkası da gelecek bunun. Bunla kalmayacak. Tam bir kabusa dönüşecek. Hukuk kabusuna dönüşecek…
.. Bir hukuksuzluk dehşeti, gittikçe şiddetlenerek Türkiye'de dozunu artırıyor. Daha da artıracak. Hâlbuki ben ilk başta, bak beni ilk tutukladıklarında dedim. Hatta Halk TV’de ince sesli cingir cingir konuşan bir çocuk var, ismini vermek istemiyorum. Benim tutuklanmamda deliye dönmüştü heyecandan… Acayip iddiaları var, ama hiç delil vermiyor bütün iddialarda. Bak şu an dehşete kapıldı, kapıya dayanınca sistem. Halbuki demiştim, bak siz benimle ilgili hukuksuzluğu kutsuyorsunuz.Kutsal gösteriyorsunuz. Adaletsizliği tasdik ediyorsunuz.Bu sizin kapınıza dayanacak dedim. 7 yıl önce söyledim. Ve aniden dediğim gibi şu an kapılarına dayandı. Ve tam anlamıyla bir dehşet yaşanıyor. Mesela isim vermeyeyim, bir belediye başkanı geçenlerde söyledi. “Bu gittikçe zemine yayılacak, herkese yayılacak” dedi. Hakikaten gittikçe yayılmaya başladı... Dolayısıyla bunun farkında olmayan hiç kimse yok. AMA AHİR ZAMANDA ZATEN ADALET KALMAYACAK. BU PEYGAMBERİN VAADİ. ADALET KALKACAK DİYOR PEYGAMBERİMİZ.”
Görüldüğü gibi müvekkil yıllar öncesinden beri adaletsizliğin yaygınlaşacağını söylerken Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde bu durumu bildirdiğine özellikle dikkat çekmiş, yaygınlaşan adaletsizliğin de gerçekleşen 100’e yakın Mehdi’nin çıkış alametlerinden biri olduğunu söylemiştir.
MÜVEKKİLİN BU KONUDAKİ GÖRÜŞLERİ ŞÖYLEDİR:
Müvekkil, daha önce huzurdaki beyanlarında da kapsamlı olarak izah ettiği üzere, şu an fiili olarak yaşanan onlarca olay ve gelişmenin her biri ahir zamanda olduğumuzu göstermektedir. Peygamberimiz (sav) Müslümanların ahir zamanda olduklarını anlamaları için sosyal olaylardan doğa olaylarına, salgın hastalıklardan ekonomik krizlere, Ay ve Güneş tutulmalarından İslam aleminde yaşanacak savaş ve işgallere kadar tüm olayları teker teker en ince ayrıntısına kadar tarif etmiştir. Hatta ahir zamanın önemli şahısları olan Mehdi, Deccal ve Süfyanı da fiziki görünümlerinden karakterlerine, başvuracakları yöntemlere ve başlarından geçecek olaylara kadar haber vermiştir.
Peygamberimiz (sav)’in haber verdiği alametlerden biri de Mehdi’nin çıkışı öncesinde adaletsizliğin müthiş yayılacağı ve insanları en çok rahatsız eden konunun hak ve hukuk ihlalleri olacağıdır. Mehdi’nin çıkışı yaklaştıkça insanların mağduriyetleri artacak, hukuksuzluk ve haksızlık pervasızca yayılacak, milyonlarca insan hak ve adalet için haykıracaklardır. Bu durum Mehdi’nin çıkmasına kadar gittikçe tırmanacaktır.
Hatta öyle ki Bediüzzaman Hazretleri “masumlara, mazlumlara yapılan haksızlıkların bir büyük bir hadiseye (hadisat-ı azimeye) sebep olacağını, bu durumun insanları feveran edecek hale getireceğini, bu feveranı ise ancak Mehdi’nin yatıştırıp doğru şekle yönlendireceğini” söylemiştir.
Eski zamandan beri bütün ehl-i hakikatın fırkaları başında onlar ve ehl-i kemalin namdar reisleri yine onlardır. Şimdi de, kemmiyeten milyonları geçen bir nesl-i mübarektir. Mütenebbih ve kalbleri imanlı ve muhabbet-i Nebevî ile dolu ve cihandeğer şeref-i intisabıyla serfirazdırlar. Böyle bir cemaat-ı azîme içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek ve uyandıracak HÂDİSAT-I AZÎME VÜCUDA GELİYOR. ELBETTE O KUVVET-İ AZÎMEDEKİ BİR HAMİYET-İ ÂLİYE FEVERAN EDECEK VE HAZRET-İ MEHDİ BAŞINA GEÇİP, TARÎK-I HAK VE HAKİKATA SEVKEDECEK. Böyle olmak ve böyle olmasını; bu kıştan sonra baharın gelmesi gibi, âdetullahtan ve rahmet-i İlahiyeden bekleriz ve beklemekte haklıyız. (Mektubat, sf.441)
Yine Bediüzzaman’ın anlatımlarına göre, Deccaliyetin yani İngiliz derin devletinin insanların imanını, huzurunu, neşesini, ferahını tahrip eden ve hasar veren, hak ve hukuklarını ellerinden alan, acımasızca ezen sistemini Mehdi tamir edip onaracak, yani tamamen değiştirip düzeltecektir. Mehdi’nin Deccaliyete karşı bu etkin fikri mücadelesini Hz. İsa ile birlikte gerçekleştirecektir. Bu iki mübarek şahıs Deccaliyeti ve sebep olduğu adaletsizlik, eşitsizlik, savaşlar, çatışmalar, yokluk, fakirlik, sevgisizlik, mutsuzluk gibi felaketleri tam anlamıyla ortadan kaldıracaklardır.
… İkinci İşaret, yani Altıncı İşaret: Hazret-i Mehdi'nin cem'iyet-i nuraniyesi (Hz. Mehdi ve başında bulunduğu nurani cemaati), Süfyan komitesinin TAHRİBATÇI REJİM-İ BID'AKÂRANESİNİ (tahrip eden bidat rejimini) TAMİR EDECEK, Sünnet-i Seniyeyi ihya edecek (dinin Peygamberimiz (sav) dönemindeki gibi yaşanmasını sağlayacak); yani âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (asm) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (asm) tahribe çalışan (Peygamberimiz (sav)’in anlattıklarını inkar ederek İslamiyeti tahrip etmeye çalışan) Süfyan komitesi, HAZRET-İ MEHDİ CEM'İYETİNİN (HZ. MEHDİ VE CEMAATİNİN) MU'CİZEKÂR MANEVÎ KILINCIYLA (İLMİ ÇALIŞMALARIYLA) (MANEVİ OLARAK) YOK EDİLECEK VE DAĞITILACAK.
Hem âlem-i insaniyette (insanlık aleminde) inkâr-ı uluhiyet niyetiyle (Allah’ın varlığını inkar etmek niyetiyle – Allah’ı tenzih ederiz-) medeniyet ve mukaddesat-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden (insanlığın kutsal değerlerini bozan) Deccal komitesini, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın din-i hakikîsini (gerçek Hristiyanlığı) İslâmiyetin hakikatıyla birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaatı namı altında ve "Müslüman İsevîleri" ünvanına lâyık bir cem'iyet, o Deccal komitesini, HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELÂM'IN RİYASETİ ALTINDA (HZ. İSA (AS)’IN BİZZAT LİDERLİĞİ ALTINDA) (MANEN) YOK EDECEK VE DAĞITACAK;BEŞERİ, İNKÂR-I ULUHIYETTEN (ALLAH’I İNKAR ETMEKTEN) KURTARACAK.(Mektubat, s. 441)
Mehdi’nin en önemli vasıflarından birinin Hakim yani adaleti sağlayan olması da bu sebepledir. Ahir zamanın zulmünün ve adaletsizliğinin en yaygın olan döneminde gelen Mehdi hakim, yani dünyaya adaleti getiren insan olacak. Deccaliyet olan İngiliz derin devletinin kumpaslarla, sahte delillerle, yalan beyanlarla oluşturduğu hukuksuzlukların sebep olduğu adaletsizlikler, mutsuzluklar, tedirginlikler, korkular ve bozulan toplum düzeni Mehdi vesilesiyle tamamen ortadan kalkacaktır. Mehdi zulmün son bulmasını sağlayacaktır.
AHİR ZAMANIN EN BÜYÜK FESADI ZAMANINDA(fitnelerin en yoğun olduğu dönemde), elbette en büyük bir müçtehid hem en büyük bir müceddid, hem HAKİM (ADALETİ SAĞLAYAN), hem MEHDİ hem mürşid hem kutb-u azam olarak BİR ZAT-I NURANİYİ(nurlu bir zatı, yani Hz. Mehdi (as)’ı)GÖNDERECEK ve O ZAT(Hz. Mehdi (as)) da, EHL-İ BEYT-İ NEBEVİDEN(Peygamberimiz (sav)’in soyundan)OLACAKTIR. Cenab-ı Hak bir dakika zarfında beyn-es sema vel-arz alemini (yer ile gök arasındaki alemini) bulutlarla doldurup boşalttığı gibi bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder (dindirir) ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini (örneğini) ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden KADİR-İ ZÜLCELAL (herşeye muktedir olan Yüce Allah) HZ. MEHDİ İLE DE, ALEM-İ İSLAM’IN (İslam aleminin) ZULÜMATINI (zulüm devrini, karanlığını) DAĞITABİLİR. VE VA’DETMİŞTİR VAADİNİ ELBETTE YAPACAKTIR. (Mektubat, s. 411-412)
... Başkumandanları olan “BÜYÜK MEHDİ”NİN KEMAL-İ ADALETİNİ (Hz. Mehdi (as)’ın yüce adaletini) VE HAKKANİYETİNİ (haktan ve doğruluktan ayrılmayışını, doğruluğunu) DÜNYAYA GÖSTERMELERİ gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların (cemiyet hayatına ait kuralların) muktezasıdır (gereğidir.) (Şualar, Beşinci Şua, On Dokuzuncu Mesele, s. 456)
Hadislerde Mehdi’nin haksız ve hukuksuz olarak cezaevine konulanları adaleti tesis ederek hapisten çıkaracağı da haber verilmiştir. Böylece dağılıp birbirinden kopmuş, hapse atılarak ailelerinden ve sevdiklerinden uzak düşmüş insanlar bulutların biraraya gelmesi gibi yeniden birbirlerine kavuşacaklardır:
Said Ebu Osman bize Cabir'den, o da İmam Caferi Sadık'tan rivayet etti:
"... Ve orada Bedir ehli sayısında 313 kişi zuhur eder. Aralarında anlaşmış olmaksızın, SONBAHARDA DAĞILMIŞ BULUTLARIN BİRARAYA GELMESİ GİBİ BİRARAYA GELİRLER. Gece ruhban, gündüz aslandırlar. Sonra Allah Mehdi'ye Hicaz arzını fethettirir ve HAPİSTE OLAN MÜSLÜMANLARI ÇIKARTIR. Ve Siyah Sancaklılar Kûfe'ye iner ve Mehdi'ye biat yemini gönderirler. Bunun üzerine Mehdi (manevi) ordusunu (yani destekçilerini) ufuklara gönderir, ZULMÜ VE EHLİNİ (FİKREN) ETKİSİZ HALE GETİRİR. VE ÜLKELER MEHDİ İÇİN DOĞRULUR VE DÜZENE GİRERLER.
(Kitab'ul Fiten, Nuaym bin Hammad sayfa 213/Melhame ve'l Fiten, Nuaym bin Seyyid bin Tavusi, cilt 1 sayfa 134)
Nitekim hadislerde Mehdi döneminin en önemli özelliklerinden birinin adalet olduğu geniş olarak anlatılmıştır. Mehdi’nin çıkışının tam öncesinde gittikçe tırmanacak olan hukuksuzluklar, haksızlıklar, baskı ve zulüm ortamı Mehdi ile birlikte insanların kendilerini tamamen güvende ve özgür hissettikleri, hiç kimsenin haksızlığa uğramaktan korkmadığı, herkesin adaletten mutmain olduğu bir ortama dönüşecektir.
MEHDİ'NİN ZAMANINDA ADALET O KADAR BOL OLACAK Kİ, ZORLA ALINAN HER MAL SAHİBİNE GERİ İADE EDİLECEKTİR.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
Dikkat edilirse hadiste “ZORLA ALINAN MAL” konusuna Peygamberimiz (sav) özellikle dikkat çekmektedir. Mehdi’nin çıkışı öncesinde insanların mal, mülk, makamlarını hukuka aykırı yollarla ellerinden almanın yaygınlaşacağı anlaşılmaktadır.
İnsanlar, balarılarının beyleri etrafından toplanması gibi, Mehdi'nin çevresinde toplanırlar. DAHA ÖNCE ZULÜMLE DOLU OLAN DÜNYAYI, O ADALETLE DOLDURUR. ADALETİ O DENLİ OLUR Kİ, UYKUDA OLAN BİR KİMSE DAHİ UYANDIRILMAZ VE BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. DÜNYA, ADETA ASR-I SAADET DEVRİNE GERİ DÖNER.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)
Bu (Emir) de (Mehdi) insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAKTIR.
(Sünen-i İbn-i Mace, 10/348)
Zulüm ve fıskla dolu olan DÜNYA, O (MEHDİ) GELDİKTEN SONRA ADALETLE DOLUP TAŞACAKTIR.
(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beyt'imden bir zatı (MEHDİ’Yİ) gönderecek yeryüzü zulümle dolduğu gibi, O YERYÜZÜNÜ ADALETLE DOLDURACAK.
(Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi, ONU DOĞRULUK VE ADALETLE DOLDURUR.
(Süneni-i Ebu Davud, 5/93)
İslam kaynaklarında bildirildiği gibi Tevrat’a ve Musevi kaynaklarda da Mehdi’nin dünyaya adaleti hakim edecek olması geniş olarak anlatılmıştır. Mehdi adaletli olacak, hukuksuzlukları ortadan kaldıracak, insanların mağduriyetlerine son verecek, güç ve kuvvetle değil barış ve sevgiyle hüküm verecek, tüm toplumlara barışı duyuracak, savaşlara son verecek, dostluğu, sevgiyi getirecek, yoksulları kollayacak, baskı ve zulme son verecek, hayırsever ve alçakgönüllü olacaktır. Konuyla ilgili Tevrat sözleri şu şekildedir:
- [Hz. Mehdi (as)'ın] davranışının temeli ADALET VE SADAKAT OLACAK. (Yeşaya, 11:5)
- ... [Hz. Mehdi (as)'ın] krallığının asası ADALET ASASIDIR... (Mezmurlar, 45:6-7)
- ... [Hz. Mehdi (as)] yargılarken ADALETİ ARAYACAK... (Yeşaya, 16:5)
- [Hz. Mehdi (as)] yoksulları ADALETLE YARGILAYACAK... (Yeşaya, 11:4)
- ... O [Hz. Mehdi (as)] ADİL KURTARICI VE ALÇAKGÖNÜLLÜDÜR... (Zekeriya, 9:9)
- "İşte Davud için doğru bir dal [Hz. Mehdi (as)'ı] çıkaracağım günler geliyor" diyor Rab... "O [Hz. Mehdi (as)] ülkede DOĞRU VE ADİL OLANI YAPACAK..." (Yeremya, 23:5-6)
- BASKIDAN, ZORBALIKTAN ÖZGÜR KILAR ONLARI, çünkü onun gözünde onların kanı değerlidir. (Mezmurlar, 72:14)
- YERYÜZÜNDE ADALETİ SAĞLAYANA DEK UMUDUNU, CESARETİNİ YİTİRMEYECEK... (Yeşaya, 42:4)
Saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz. 24.03.2025