AV. FEYZA ALTUN’UN GERÇEK DIŞI İTHAM ve
İFTİRALARINA CEVAP
Avukatlık mesleğinden ziyade kamuoyunun gündemindeki kişilerle sosyal medya üzerinden yaptığı atışma, iddialaşma ve küfürlü paylaşımlarıyla tanınan Av. Feyza Altun, geçtiğimiz günlerde Fatih Altaylı’nın Youtube kanalında “sosyal medya fenomenlerinin para kaynaklarını” konu alan bir röportaj gerçekleştirmiştir. Röportajın bir bölümünde, konuyla herhangi bir ilgi ya da alakası olmamasına rağmen durduk yere Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik gerçekdışı itham ve iftiralarda bulunmuştur.
Feyza Altun röportajda özetle; burada tekrarlayıp telaffuz etmekten dahi imtina edeceğimiz bir üslupla güya Adnan Bey’in elinde şantaj kasetleri olduğu ve hanım arkadaşlarının da güya bu videolarının çekilmesinde kullanıldığı şeklindeki delilsiz olduğu kadar hadsiz, seviyesiz ve çirkin bir iftirayı gündeme getirmektedir.
Öncelikle Sayın Altun şunu bilmelidir ki; Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları bu çirkin iftiradan çok uzak, Kur’an’a bağlı yaşayan, haramlara ve helallere titizlik gösteren, tertemiz mütedeyyin Müslümanlardır.
Bu çirkin iftirayı ortaya atan kimseler ise, aslen bizzat kendileri karanlık, kirli yaşamlar süren, ömürleri haram içerisinde geçen pislik tiplerdir.
Çünkü insanlar karşılarındaki kişileri de kendileri gibi bilirler.
Atalarımızın “kişi kendinden bilir işi” sözleriyle özetlediği bu durum, psikoloji bilimine “Yansıtma” ya da “Projeksiyon” adıyla geçen “insanların kabul etmesi güç duygu ve davranışlarıyla yüzleşmek yerine bunu başka nesne ve canlılara atfetmesi” veya “bireyin kendini daha iyi hissetmek için başkaları hakkında olumsuz hikayeler yaratması” olarak da tarif edilmektedir.
İşte tam da bu nedenle bizzat kendileri kirli yaşamlar süren karanlık tipler, tertemiz mümin kadınlara bu tip iftiraları kolaylıkla atabilmektedirler.
Av. Feyza Altun gibi bir hanıma, böyle kişilerin çirkin iftiralarını dile getirmenin yakışmadığını düşünmekteyiz.
Bizi aslen şaşırtan ise; Av. Feyza Altun’un, konu hakkında ciddi bir araştırma yapmayıp, müfteri, ahlaksız, kirli, haysiyetsiz, sapkın, ünlü olma peşinde ve provokatör kişilerden duyduğu sözlere inanarak bu. iftiraları hiç çekinmeden dile getirmesi ve bu iftiralara aracı olmasıdır.
5 yılı aşkın süredir devam eden yargılamanın İDDİANAMESİNDE BİLE YER ALMAYAN, TEK BİR DELİLİ DAHİ OLMAYAN BU İĞRENÇ İFTİRAYI hiç düşünmeden, araştırmadan, soruşturmadan dile getirmek, ne avukatlık meslek etiği ilkelerine ne gazeteciliğe ne de insanlığa sığmayacak bir durumdur.
Dava dosyasında taciz, tecavüz, istismar ya da şantaja ilişkin tek bir görüntü kaydı veya tape bulunmamaktadır.
Basın ve sosyal medyadaki röportaj ve açıklamalarından gördüğümüz kadarıyla kendisi bir cinsel istismar mağduru olan Av. Feyza Altun’un, Adnan Oktar ve arkadaşları aleyhinde infial oluşturmak amacıyla yürütülen iftira ve karalama kampanyalarındaki gerçek dışı taciz ve tecavüz iftiralarından etkilenmiş olmasını anlayışla karşılarız.
Ancak kendisine hatırlatmak isteriz ki;
Adnan Oktar ve arkadaşlarının yargılanmakta oldukları dava dosyasında TACİZ, TECAVÜZ YA DA İSTİSMARA İLİŞKİN NE BİR DELİL NE BİR ADLİ RAPOR NE DE TEK BİR GÖRÜNTÜ KAYDI veya TAPE BULUNMAMAKTADIR.
Dosya kapsamındaki taciz, tecavüz ya da istismara ilişkin itham ve iddiaların tümü, sadece müştekiler ya da mağdur olduğunu iddia eden kişilerin hiçbir belge veya delile dayanmayan sözlü ya da yazılı ifadelerinden ibarettir. Bu kişiler yargılamanın başından günümüze kadar geçen sürede iddiaları doğrulayacak TEK BİR DELİL ya da ADLİ RAPORU dava dosyasına sunamamışlardır.
Hem bir avukat hem de cinsel istismar mağduru olan Feyza Altun’un da çok iyi bileceği üzere, modern hukukta ortada eğer bir taciz, istismar ya da tecavüz vakası varsa BUNU DELİLLERLE İSPAT ETMENİN BİLİMSEL YOL ve YÖNTEMLERİ BULUNMAKTADIR. Bunlar arasında en önemli olanları ise;
- ADLİ TIP KURUMU TARAFINDAN MAĞDURUN BEDEN ve RUH SAĞLIĞI KONTROLLERİ YAPILARAK ruh ve beden sağlıklarının bozulup bozulmadığının araştırılması,
- Mağdurun bedeninden, kıyafetinden, çamaşırlarından iddia edilen saldırıyı ispatlayacak, sürüntü, DNA, sperm, vb. biyolojik örneklerin elde edilmesi,
- Olay yerinde keşif yapılması, delil toplanması, görgü şahitlerinin araştırılması,
- Mağdurun değişen aşamalardaki ifadelerinde çelişkiler olup olmadığının araştırlması ve mağdur ile sanığın mahkeme huzurunda yüzleştirilmesi, olduğu bilinmektedir.
Nitekim Av. Feyza Altun kendisinin cinsel istismar mağduru olduğu olaya ilişkin 25.06.2021 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği röportajında;
“HEM ELİNDE OLAYA İLİŞKİN SES KAYITLARI OLDUĞUNU HEM DE ADLİ TIP’DAN GELECEK RAPORU BEKLEDİĞİ"ni belirterek MADDİ DELİLLERE ve ADLİ TIP RAPORUNUN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKMİŞTİR.
Nitekim yıllardır ceza mahkemelerimizde görülmüş olan cinsel isnatlara ilişkin on binlerce taciz ve tecavüz davasından hiç birisinde, iddia sahibinin Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmeyip ruh ve beden sağlığına ilişkin kontrolün gerçekleştirilmediği TEK BİR MAHKEME KARARI DAHİ BULUNMAMAKTADIR.
Ancak, nedense yargılananlar Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları olduğunda, cinsel isnat yargılamalarının bu değişmez kuralı ve hukuk ilkeleri adeta rafa kaldırılmıştır.
Eğer Av. Feyza Altun, kulaktan duyma bilgilere aldanarak Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında uydurulan hayasız iftiraları dillendirmek yerine dava dosyasını incelemiş olsaydı, belki de hukuk tarihimizde ilk kez
- Mağdur olduğunu iddia eden kişiler mahkeme tarafından ADLİ TIP KURUMUNA SEVK EDİLMEDEN, (YANİ BU KİŞİLERİN BEDEN VE RUH SAĞLIKLARININ BOZULUP BOZULMADIĞI ARAŞTIRILMADAN)
- Mağdur olduğunu iddia eden kişilerle sanıklar MAHKEME HUZURUNDA YÜZLEŞTİRİLMEDEN,
- Olay yerinde KEŞİF YAPILMADAN, DELİL TOPLANMADAN hatta SAVUNMA TANIKLARI DAHİ DİNLENMEDEN
Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında HUKUKA ALENEN AYKIRI HAKSIZ MAHKUMİYET KARARLARININ VERİLMİŞ OLDUĞUNU görüp fark edebilecekti.
Kendisine yine hatırlatmak isteriz ki, dosyada müşteki olan kadınlar;
- Beş, on, onbeş, yirmi yıl bu camiada kalmış, bir kez bile adli makamlara şikayette bulunmamışlardır;
- Ailelerine bu sözde taciz, cinsel saldırı ve eziyet olaylarından bahsetmemişlerdir; aileleri de çocuklarının böyle bir muameleye maruz kaldıklarını sezmemişlerdir;
- Söz konusu kadınlar, üniversite mezunu, hekim, avukat, dizi oyuncusu, hemşire gibi meslekleri olan, İstanbul’da yetişmiş, güçlü, çevresi olan, yetişkin insanlardır; başlarına bu tür olaylar geldiğinde kaçmaya, şikayet etmeye, yardım almaya muktedirlerdir…
Sonuç:
Tüm bunların dışında, Müslüman olarak Kuran ile öğüt verip hatırlatma yapmakla sorumlu olduğumuzdan dolayı da, Allah’ın Kuran’da “haramdan sakınan, iffet sahibi tertemiz kadınlara iftira atanları”
Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır. (Nur Suresi, 23)
Ayetiyle uyardığını Av. Feza Altun’a hatırlatmak isteriz.
Unutulmamalıdır ki; kıskanç, kindar, kişiliksiz, haysiyetsiz kişilerin iftiralarına aracı olarak tek bir şahidi, tek bir delili dahi olmayan yalanları söyleyenlerin kendileri de bir gün bu kirli insanların hedefinde olabilirler. Bu iftiralara zemin hazırlayanlar, kendileri de aynı durumdan mağdur olabilirler.
Bu kişilerin kirli sözleri, müminleri, temiz insanları kirletmez, onlara bir zarar vermez. Allah’ın Kur’an’da da bildirdiği gibi:
Allah, takvâ sahiplerini esenliğe kavuşturup kurtuluşa erdirir. Onlara hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar mahzun da olmazlar. (Zümer Suresi, 61)
Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız…
Aralık 18, 2023