TÜRKİYE CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI

ADALET BAKANI SAYIN YILMAZ TUNÇ BEYEFENDİ DİKKATİNE

VAN VALİLİĞİ SAYIN VALİ OZAN BALCI DİKKATİNE

VAN EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ İL EMNİYET MÜDÜRÜ SAYIN MURAT MUTLU DİKKATİNE

VAN İL JANDARMA KOMUTANLIĞI TUĞGENERAL SAYIN ADEM ŞEN DİKKATİNE

VAN EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ KAÇAKÇILIK VE ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE MÜDÜRLÜĞÜ SAYIN ŞUBE MÜDÜRÜ DİKKATİNE

07.03.2025 tarihinde müvekkil Adnan Oktar’ın avukatlarının misafir olarak bulunduğu eve bir polis operasyonu düzenlemiştir. Operasyona gerekçe olarak ise 112 çağrı merkezine yapılan, plakası belirtilen bir araçtaki şahısların “koyu renk torbalarla uzun namlulu silahlar ve tüfekler taşıdıklarına” dair yapılan ihbar gösterilmiştir. İhbarı yapanın kim olduğu, doğru bilgi verip vermediği gibi en temel hususlar dahi araştırılmadan, içlerinde müvekkil Adnan Oktar’ın avukatları da olmak üzere, 3-4 tane genç hanımın bulunduğu eve yaklaşık 50 polis ve düzinelerce araçla birlikte polis operasyonu yapılmış, evin bulunduğu sokağın 3 sokak ötesinden itibaren çok sayıda polis aracıyla yollar kapatılmıştır. Yapılan detaylı arama sonucunda ikamette ve şahıslar üzerinde hiçbir suç unsuruna rastlanmamış, İHBARIN ASILSIZ OLDUĞU OLAY YERİNDEKİ POLİS TARAFINDAN TUTANAK ALTINA ALINMIŞTIR.

Müvekkil bir yılı aşkın bir süredir Van Yüksek Güvenlikli KCİK’da bulunmaktadır. Avukatlarının da İstanbul’dan gidiş gelişin zahmetli ve maliyetli olması sebebiyle sık sık Van’da misafir olarak kaldıkları bilinmektedir. Kanaatimizce güvenlik birimleri de bu aramaya yönlendirme yapan Adliye birimi de bu bilgilere doğal olarak vakıftır. Buna rağmen kim olduğu belirsiz bir kişinin tek bir telefonuyla, Devletin bu kadar çok sayıda polisinin ve aracının bu aramaya seferber edilmesi, adeta bir terör operasyonuna gidiliyormuş gibi davranılması son derece dikkat çekici bir durum olmuştur.

Adnan Oktar Davası dosyası kaynağı belirsiz bir CİMER başvurusu ile başlatılan daha sonra zorla müşteki haline getirilen genç kızlara gerçek dışı beyanlarda verdirilerek oluşturulmuş bir kumpas dosyasıdır. Dosyanın etkin pişman sanıklarının beyanları ise, “10 bin yıllık 330 defa müebbet anlamına gelen haksız cezalar mı özgürlük mü” dayatması karşısında can havliyle “özgürlüğü” tercih edip 40 yıllık arkadaşlarına vefasızlığa ve yalan söylemeye mecbur bırakılmış kişilerin sözlerinden ibarettir. 2018’DEN BU YANA DA DEFALARCA KİMLİĞİ BELLİ OLMAYAN KİŞİLER TARAFINDAN YAPILAN ASILSIZ İHBARLARLA MÜVEKKİL, ARKADAŞLARI VE AVUKATLARI MAĞDUR EDİLMEYE DEVAM EDİLMEKTEDİR. YALAN OLDUĞU KOLAYLIKLA TESPİT EDİLEBİLECEK İSNATLARA DAYANILARAK İNSANLAR SABAH KARŞI OPERASYONLARIYLA GÖZ ALTINA ALINMAKTA, TUTUKLANMAKTA, AYLARCA CEZAEVİNDE TUTULDUKTAN SONRA “PARDON” DENİLEREK BIRAKILMAKTADIR. YA DA BAHSE KONU ÖRNEKTE OLDUĞU GİBİ TRAFİK CEZASI BİLE OLMAYAN KÜLTÜRLÜ, DİNDAR, MEDENİ, AYDIN, DEVLETE İTAATLİ GENÇ HANIMLARIN BULUNDUĞU EV ADETA TERÖR ÖRGÜTÜ YUVASI GİBİ YAKLAŞIK 40-50 POLİSLE BASILMAKTADIR.

Gerek müvekkil gerekse avukatları Devlete sadık, milliyetçi, vatansever ve dürüst insanlardır. Devletimizin güvenlik birimlerini misafir oldukları evde görmekten, bu evin aranmasından hiçbir rahatsızlık duymayacakları gibi, bu tarz faaliyetler temiz ve masum olduklarının teyidi niteliğinde olduğundan bunları memnuniyetle karşılamaktadırlar.

Ancak Devletimizin imkanlarının, bu tarz yalan olduğu çok küçük bir araştırmayla hemen anlaşılabilecek sahte ihbarlar için seferber edilmesi yerine gerçek güvenlik sorunlarını ortadan kaldırmak için kullanılmasının daha vicdanlı ve doğru olacağı kanaatindedirler. Devletimiz’in güvenlik birimlerinin canlarını ortaya koyarak büyük bir fedakarlıkla ifa ettikleri görevin kutsallığına saygı duymayanların adeta oyun oynarmış gibi yaptıkları asılsız ihbarlara değer verilip Polisimizin meşgul edilmemesini temenni etmektedirler.

Bahse konu ihbarı yapanlar, polislerin yaptığı arama sonucu hiçbir suç unsuruna rastlanmamasıyla da ortaya çıktığı üzere, yalan söylemişler ve bilerek sahte ihbarda bulunmuşlar ve toplumun huzur ve güvenliğini bozmuşlardır.

Kanun, adli makamların gereksiz olarak meşgul edilmesi veya yanlış yollara yönlendirilerek boşuna uğraştırılması eylemlerini yaptırım altına alınmıştır. Böylece adli makamların yıpratılıp itibar kaybına uğramasının önlenmesi kadar kamu düzeninin ve huzurunun korunması da sağlanmaktadır. Öte yandan iftira ile vatandaşların masumluğunun lekelenmemesini de bir hukuk devletinin temel vasıflarındandır. Bu sebeple suç olmadığını bildikleri halde yaptıkları asılsız ihbarla SAYIN VAN SAVCILIĞI’NI EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNÜ, 50’DEN FAZLA POLİS MEMURUNU meşgul edip, DÜZİNELERCE POLİS ARACININ suç mahali olmayan bir yere yönlendirilmesine sebep olup, EVİN ÇEVRESİNDEKİ TÜM SOKAKLARIN KAPATILMASIYLA KAMU DÜZENİNİ, TOPLUM HUZUR VE RAHATINI BOZAN KİŞİLERİN TESPİT EDİLMESİ önemlidir.

Bu tip asılsız ihbarları yapanların kanunun gereği olan yaptırımla karşılaşmamaları durumunda hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek bir düzensizliğin yerleşeceği de açıktır.

Eğer bu tip eylemleri alışkanlık haline getirenlere karşı gerekli hukuki yaptırımlarla tebdir alınmazsa;

Kendilerini insanlara istediğini yaptırabilecek güçte göstererek vatandaşların özgür iradesi üzerinde hakimiyet kurmaya çalışan, hatta kimi zaman mafyavari üslupla gayri hukuki yollara tevessül etme potansiyeli olduğuna vurgu yapıp hukuka aykırı hareket edebilen, “hukuk”u kullanarak -yani sahte ihbarlar, sahte deliller, suni müştekiler organize ederek- insanları kendisine boyun eğecek hale getirmek için faaliyetler yapan, imkanlarını ve sosyal çevresini kullanarak vatandaşların üzerine korku salanlara imkan tanınmış olacaktır.

Sayın Makamınız’ın Devletimizin bekasını doğrudan ilgilendiren böyle bir tehlikeye karşı duyarsız kalmayacağına güvenimiz tamdır. Gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz. 18.03.2025

Daha yeni Daha eski