İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DOSYA NO : 2024/74 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİİ : Av. Mert ZORLU
KONU : Müvekkil Adnan Oktar'a cezaevinde 6 yıldır avukat kısıtlılığı uygulanması nedeniyle avukat görüşlerinde görüntü ve ses kayıtlarının düzenli olarak alındığı ve bu durumun "cezaevinden talimat" gibi iddianamede geçen iddiaları külliyen yalanladığına dair açıklamalarımızı içeren dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR:
Huzurdaki dosya iddianamesinde, müvekkil Adnan Oktar ile ilgili olarak yer alan isnatlar, 6 yıldır cezaevinde olan müvekkilin "talimatlar yoluyla" kanun önünde kesinleşmemiş olan örgütü yönettiği iddialarına dayanmaktadır. İddianamede müvekkilin, görüştüğü avukatlar ve sözde örgüt yöneticileri vasıtasıyla "örgütü diri tutmaya çalıştığı ve talimatlarını cezaevi dışında yayılmasını sağladığı" izahları geçmektedir. İddia makamı iddianamede, konunun hikaye kısmını daha da renklendirmek istemiş ve hemen sonrasına şu isnatları eklemiştir:
"…bunu yaparken de özellikle diğer örgüt yöneticileri vasıtasıyla yargılamanın kumpas olduğuna ilişkin kamuoyu oluşturma ve siyasi lobi desteğini alma faaliyetlerine giriştiği…"
"…ayrıca ana çatı dosyada ceza alan ve cezaevinde bulunan örgüt üyeleriyle mektup ve avukatlar aracılığıyla iletişim kurduğu…"
"…özellikle içeride ve dışarıda bulunan örgüt üyeleri üzerindeki etkinliğini devam ettirmeye çalıştığı, dışarıda olan işlem gören veya görmeyen örgüt üyelerini bir arada kalması yönünde talimat verdiği…"
İddianamenin söz konusu bölümlerinin birer hikayeden ibaret olduğuna dair elimizde çok kuvvetli bir kanıt bulunmaktadır. Üstelik bu kanıt bizlere, iddianameyi bizzat hazırlayan savcının kendi eliyle de sunulmuş bulunmaktadır. Şöyle ki;
Müvekkile cezaevinde bulunduğu 6 YILDIR AVUKAT KISITLILIĞI UYGULANMAKTADIR. Bu kısıtlılık kararını 2022-2023 yıllarında huzurdaki davanın soruşturması kapsamında veren savcı, bu iddianameyi bizzat hazırlayan savcı Kayhan Çetin'dir. Söz konusu kısıtlılık kararı, gün ve saat sınırlamasının yanı sıra, görüşmelerin sesli ve görüntülü olarak kayda alınması ve görüşmeler esnasında bir infaz memurunun odada bulunması şeklinde uygulanmaktadır.
Müvekkilin 6 yıldır sesli ve görüntülü olarak takip edilen avukat görüşleri ile ilgili şimdiye kadar usule uygun olmayan tek bir durum bildirimi yapılmamış, disiplin soruşturması açılmamış, görülen mahkemelere bu yönde gönderilen bir delil/belge olmamıştır. Söz konusu avukat kısıtlılığı, zaten müvekkil aleyhine bir delil bulabilmek için konulmuş bir tedbirdir. Bu yolla, örgüt yöneticisi suçlamasına uygun, "talimat", "moral-motivasyon" gibi türetilen özel terimleri kendilerince haklı çıkaracak deliller bulmaya çalışmaktadırlar.
Dolayısıyla, amaç buyken, şayet gerçekten böyle deliller oluşmuş olsaydı, BUNLARIN DAVA DOSYALARINA ALELACELE DAHİL EDİLMESİ ve KAYITLI BİR KANIT OLARAK KARŞIMIZA ÇIKARILMASI GEREKİRDİ. Fakat 6 yıldır devam eden avukat kısıtlılığı sürecinde, BU KONUDA GETİRİLEBİLMİŞ TEK BİR DELİL DAHİ BULUNMAMAKTADIR.
Zaten dikkat edilirse iddia makamı iddianamesinde, farazi ifadelerden bahsetmekte, ancak müvekkilin talimat verildiğine, siyasi lobi faaliyetleri konusunda müvekkilin avukatları yönlendirdiğine, avukatlar aracılığıyla dışarıdaki sanıklarla iletişim kurduğuna, dışarıdaki sanıkların bir arada kalmaları yönünde talimat verdiğine dair TEK BİR DELİL, TEK BİR ÖRNEK DAHİ SUNAMAMAKTADIR. Anlatılanlar sadece demagojidir. Kumpas dosyaları genellikle hep demagojiye dayandığı için, ana dava esnasında bu duruma aşina olduğumuz için bu tip hikaye anlatımların burada olması da bizleri şaşırtmamıştır.
Müvekkil, cezaevinde bulunduğu 6 yıl boyunca TEK BİR TALİMAT DAHİ VERMEMİŞTİR. Şayet bu iddia doğru olsa, KAYITLAR AÇILIR VE BU İDDİA KANITLANIRDI.
Avukatlar aracılığıyla dışarıdaki sanıklarla bağlantı kurmamış, onlara birlikte olmaları yönünde TALİMAT VERMEMİŞTİR. Şayet bu iddia doğru olsa, KAYITLAR AÇILIR VE BU İDDİA KANITLANIRDI.
Siyasi lobi desteği sağlama gibi bir şeye tevessül dahi etmemiştir. Müvekkilin, hiçbir zaman siyasilerden veya siyasetten bir beklentisi olmamıştır. Zaten bu iddia doğru olsa, KAYITLAR AÇILIR VE BU İDDİA KANITLANIRDI.
İddia makamı, istese kayıtlardan bakarak çok rahat kanıtlayabileceği bu hususlar hakkında tek bir delil getirememiştir. Çünkü anlatılanlar doğru değildir. Bu konuda iddia makamının değil bizim doğru söylediğimiz ise söz konusu kayıtlar ile sabittir. 6 YILLIK AVUKAT KISITLILIĞI, MÜVEKKİLİN TALİMAT VERMEDİĞİNİ VE DİĞER İSNATLARIN DA DOĞRU OLMADIĞINI AÇIKÇA KANITLANMAKTADIR. Cezaevinde bulunduğu 6 yıl boyunca her bir adımı, her bir sözü kayda alınmış bir insana söylemediği sözler üzerinden suçlama yapmak, bu iddianamenin taraflı ve önyargılı olduğunu kanıtlayan en önemli unsurlardan biridir.
Şunu ayrıca belirtmek gerekir ki, iddianamede, "…Şüphelinin cezaevinde kaldığı dönemde özellikle 15 gün gibi kısa sürede yaklaşık 200 avukat ile görüşerek olağan akışa uygun olmayacak şekilde hukuki yardım adı altında görüşmeler gerçekleştirdiği…" şeklinde bir ifade de yer almaktadır. Söz konusu ifade, oldukça çarpıtılmış bir ifadedir. Dumlu cezaevinden verilen avukat raporunda müvekkilin, 1 ay içinde 369 avukat ile görüştüğü iddiası yer almış, oysa avukat girişleri incelendiğinde, 1 AY İÇİNDE SADECE 9 AVUKATIN MÜVEKKİL İLE GÖRÜŞ YAPMAK ÜZERE CEZAEVİNE GİRDİĞİ, bu 9 avukatın cezaevine her giriş çıkışlarının ayrı bir avukatla görüşme gibi lanse edildiği ortaya çıkmıştır. Çarpıtılmış sayılar üzerinde suçlama yöneltilmesi bile, müvekkile yönelik nasıl taraflı bir iddianame hazırlandığının önemli bir kanıtıdır.
İddia makamı, bununla da sınırlı kalmamış, çarpıtılmış sayılar ile verilmiş sahte bilgi üzerinden bir senaryo kurgulamış ve müvekkilin "bu görüşmelerle örgüte üye kazandırmayı amaçladığını ve cezaevine giriş çıkışı kanuni sınırlar çerçevesinde serbest olan avukatlık mesleğinden faydalanmak üzere cezaevi dışındaki örgütsel tavır ve davranışları yönlendirmeye çalıştığını" iddia etmiştir. Müvekkil, pek çok kumpas davası ile mücadele etmek zorunda olan medyatik bir kişidir. Böyle bir kişinin, kendisine yöneltilen bu kadar fazla haksız suçlama olmasına rağmen bir ayda sadece 9 avukat ile görüşmesi aslında oldukça yetersizdir. Ahmet Altan, Osman Kavala gibi kişilere sadece bir ayda gelen avukat sayısının tespiti durumu açıklamak için yeterli olacaktır ki bunu aslında iddia makamı da çok iyi bilmektedir. Ancak önce avukat sayılarını çarpıtıp, müvekkili onlarca avukatla görüşüyor gibi gösterip, üzerine -varlığına dair hiçbir delil bulunmayan- isnatların eklenmesi tam olarak kumpas davalarına has bir hezimettir. İddia makamının elinde, müvekkilin örgüte üye kazandırmaya çalıştığına dair tek bir delil yoktur. Müvekkilin örgütsel tavırları yönlendirmeye çalıştığına dair tek bir delil yoktur. Yine bizim elimizdeki en güçlü kanıt, müvekkilin kayda alınan avukat görüşleridir. Şayet bu görüşlerin kayıtları açılıp mahkemenizce bakılsa ortada böyle bir durum olmayacağı kolaylıkla anlaşılacaktır.
Müvekkil Adnan Oktar'ın her zaman belirttiği gibi, elbette her şey müvekkilin çevresindeki insanların müvekkile olan sevgisini saygısını anlayamamaktan kaynaklanmaktadır. 6 yıl geçmiş olmasına rağmen halen, müvekkilin etrafındaki insanları "zorla, moral motivasyonla, yönlendirmelerle" muhafaza ettiğine inanmak isteyen bir kısım çevreler olduğu anlaşılmaktadır. Müvekkilin çevresindeki kişilerin müvekkili gerçekten sevdiğine, bir fikri birlik ve gönül birliği içinde olduklarına inanmak bu kişilere çok zor gelmektedir. Müvekkil cezaevinde olmasına, kendisini kısıtlayacak her yolun denenmesine rağmen onu seven insanların olması, halen bazı kişilere ağır gelmekte ve bu durumu hala talimatlara, moral motivasyonlara, yönlendirmelere bağlamaya çalışmaktadırlar. Oysa kendileri de çok iyi bilmektedirler ki, cezaevinde, üstelik de her anında gözlem altında olan bir insanın bunları teknik yollarla sağlaması mümkün değildir.
Ortada bir örgüt değil, manevi bağlarla ve sevgi bağıyla bir araya gelmiş bir topluluk olduğu gerçeği yakın zamanda elbette anlaşılacak ve dile getirilecektir. Zaten şu ana kadar anlaşılmamış olması mümkün değildir.
Tüm bu önemli hususları Sayın Mahkemenize sunar ve saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.21.05.2024
Adnan Oktar müdafi,
Av. Mert Zorlu