Adnan Oktar Davasında Görmezden Gelinen Önemli Deliller

Yargının nasıl bir bozulma içinde olduğu, hemen her gün bir yenisiyle karşılaştığımız hukuksuzluklar, adaletsizlikler hemen herkesin gündeminde.

Herkes adalet sisteminin iyileşmesini talep ediyor. Ancak maalesef ki birçok gazeteci sadece kendi inancından, aynı ideolojiyi paylaştığı, sevdiği, sempati duyduğu kişiler için adalet arıyor. Oysa adalet herkes için gereklidir. Adaleti bir kesim için sağlamak, görüşlerini tasvip etmediklerimizin uğradığı haksızlıklar ve hukuksuzluklar için “oh olsun” demek, çürüdüğü söylenen yargının müvekkil söz konusu olduğunda adaletli karar verdiğini iddia etmek, bahsedilen çürümenin daha da derinleşmesi demektir.

Sadece kendi taraftarının hakkını korumakla Türkiye’deki adalet sistemi, yargıdaki bozulma düzelmeyecektir. İnancınızdan olmayan, ideolojisini paylaşmadığınız, fikirlerine karşı olduğunuz kişi için dahi uğradığı haksızlıkların, hukuksuzlukların karşısında durulduğunda, durumun vehameti ancak o zaman ortaya gereği gibi konabilir.

Müvekkilim, inancı gereği her olayı Kur’an’a göre değerlendirmektedir ve bu hususta bir Kur’an ayetini özellikle hatırlatmayı gerekli görmektedir:

Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8)

Müvekkilimin yargılandığı ana dosyada ve halen yargılanmakta olduğu dosyalarda sayısız hukuk ihlali bulunmaktadır; yaklaşık 7 yıldır devam eden yargılama sürecinde tam anlamıyla bir hukuk katliamı yapılmıştır. Türkiye’nin önde gelen hukukçuları, akademisyenleri, hocaları, dosyaya onlarca mütalaa sunarak hukuksuzlukları belgelendirmişlerdir, ancak bu duayen hocalar dahi yargılama sürecinde dikkate alınmamıştır.

Size bu hukuksuzlukların tamamını bir mektupla aktarmam mümkün değil. Ancak vehametin çapını anlamanız ve Balyoz, Ergenekon gibi davalardan çok daha vahim bir yargılama süreci yaşandığını, tek bir maddi delil olmadan, kamuoyunun her türlü yalana ikna edildiğini görmeniz için sadece birkaç örnek vermekle yetineceğim. 

7 yıla yaklaşan yargılama sürecinde, müvekkil ve arkadaşlarının lehine olan delillerden 1 TANESİNİ BİLE DEĞERLENDİRİLMEMİŞ VE TARTIŞILMAMIŞTIR. BU DELİLLER ADETA YOK SAYILMIŞTIR. Adnan Oktar ve arkadaşlarına bu açık delillere rağmen binlerce yıllık cezalar verilmiştir.

Ekte sunduğumuz, dosyada yer alan yüzlerce delilden sadece birkaçını tarafsız bir gözle incelediğinizde ortada nasıl bir kumpas olduğunu, kimseye işlemeyen hukukun müvekkil ve arkadaşlarına yönelik de işlemediğini kolaylıkla göreceğinize inanmaktayız.

1. MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARINA CİNSEL SALDIRI İDDİASINDA BULUNAN KADINLAR, KORKU, BASKI, TEHDİT SEBEBİYLE ÇOK SEVDİKLERİ ARKADAŞLARINA İFTİRA ATMAK ZORUNDA BIRAKILMIŞLARDIR:

    Sayın Saymaz, müvekkil ve arkadaşlarının yargılandıkları dosyada tek bir doğal müşteki yoktur. Müşteki kadınların tamamı suni müştekilerdir, yani müvekkil ve arkadaşlarına bir operasyon yapabilmek için suni olarak devşirilmiş, oluşturulmuşlardır. Şöyle ki;

    Müvekkil ve arkadaşlarıyla beş-on-on beş yıldır görüşen, tek bir kez bile bir şikayette bulunmayan, kendi imkanlarıyla bu kişilerin evlerine giden, birlikte mutlu fotoğraflar çektiren, başarılı iş veya öğrencilik hayatı olan, dışa dönük, kariyer sahibi, eğitimli bu kadınlar, bir anda, sanki bir düğmeye basılmış gibi, bir aylık bir süre içinde, MALİ ŞUBE’ye cinsel saldırı ihbarında bulunmak için gitmeye başlamışlardır.

    Bu kadınların, cinsel saldırı ihbarında bulunmadan önce, Özkan Deniz (Mamati) gibi husumetli müştekilerle görüştükleri veya emniyetten arandıkları HTS kayıtlarından ve kendi ifadelerinden tespit edilmiştir. Bu kadınlara eğer cinsel saldırı olduğunu anlatmazlarsa, kendilerinin de sanık olacakları, cezaevine girecekleri söylenmiş, şüpheli olmamalarına rağmen haklarında yurtdışı yasağı çıkartılmıştır, üzerlerinde baskı oluşturulmuştur. Diğer yandan husumetli müştekilerin sosyal medya hesaplarında aleyhlerinde çok çirkin karalama, iftira, hakaret kampanyası başlatılmış, işyerleri, aileleri etiketlenerek, bir kısmının işlerinden çıkartılmaları sağlanmıştır.

    İşte bu süreç sonucunda, müvekkilin arkadaş grubu, bir ay içinde bir elmanın ikiye bölünmesi gibi, sanıklar ve müştekiler olarak ikiye bölünmüştür. Bu tehditlerden korkup çekinenler güya mağdurlar, bu tehditlere aldanmayanlar ise sanık olmuşlardır.

    Söz konusu kadınların aslında müvekkil ve arkadaşlarından hiçbir zaman zarar görmediklerini, cinsel saldırıya uğramadıklarını, yıllarca güzel bir arkadaşlık ve bağ kurarak bir arada yaşadıklarını ancak iftiraya mecbur bırakıldıklarını gösteren delillerden biri F.Y. isimli hanımdır.

    MÜŞTEKİ F.Y. CİNSEL SALDIRI İSTİNADINDA BULUNDUĞU MEHMET ENDER DABAN’I ŞİKAYET TARİHİNDEN SONRACEZAEVİNDE ZİYARETE GİTMİŞBİRLİKTE RESİM ÇEKTİRMİŞ VE KENDİSİNE DEFALARCA SEVGİSİNİ VE GÜVENİNİ ANLATTIĞI MEKTUPLAR YAZMIŞTIR

    Müşteki F.Y. sanık Mehmet Ender Daban’dan nitelikli cinsel saldırı iddiasıyla 01.10.2018 tarihinde şikayetçi olmuştur. Şikayetçi olduktan sadece birkaç ay sonra ise yaşadığı şehir İstanbul’dan yaklaşık 10 saat mesafade bulunan Kırıkkale F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda15.01.2019 ve 05.02.2019 tarihlerinde İKİ DEFA ZİYARET ETMİŞ, bu ziyaretlerde sanıkla arasındaki SEVGİ VE DOSTLUĞUN AÇIKÇA GÖRÜLDÜĞÜ FOTOĞRAFLAR ÇEKTİRMİŞTİR:


    F.Y.’nin Mehmet Ender Daban ile 05.02.2019 tarihli açık görüşte çektirdiği fotoğraflar

     


    F.Y.’ın Mehmet Ender Daban ile 05.02.2019 tarihli açık görüşte çektirdiği fotoğraflar

    Müşteki F.Y. sadece cezaevi görüşüne gitmekle kalmamış, Mehmet Ender Daban’a 20.10.201819.11.201824.12.201816.01.201906.02.2019 tarihli, sevgi ve özlem dolu, övücü, onu görmekten duyduğu mutluluğu anlatan, kendisiyle kurduğu gelecek hayallarinden bahseden mektuplar yazmıştır. Bu mektuplar ve fotoğraflar dava dosyasında olduğu için size de iletiyorum.

    20.10.2018 tarihli mektubundan:




    22.10.2018 tarihli mektubundan:




    15.11.2018 tarihli mektubundan:




    16.11.2018 tarihli mektubundan:


    Tüm bu deliller, F.Y. ’ın Mehmet Ender Daban’a yönelik cinsel saldırı iddiasının doğru olmadığını, sadece şüpheli olmak korkusuyla çok sevdiği arkadaşına iftira atmak zorunda kaldığını açıkça ispat ettiği halde, Mehmet Ender Daban’a tam 36 YIL HAPİS CEZASI verilmiştir.

    2.  SÖZDE “KASTEN ADAM ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS” İDDİASINI ÇÜRÜTECEK OLAY YERİ KAMERA GÖRÜNTÜLERİ DEFALARCA TALEP EDİLMESİNE RAĞMEN MAHKEMEYE GETİRİLMEMİŞTİR; OLAY GÜNÜ POLİSE ATEŞ ETTİĞİ İDDİA EDİLEN MERT SUCU’NUN ELİNDE ATIŞ ARTIĞI TESPİT EDİLMEZKEN, SÖZ KONUSU POLİSİN İKİ ELİNDE DİRSEĞİNE KADAR ATIŞ ARTIĞI TESPİT EDİLMİŞTİR.

      Adnan Oktar dosyasının en karanlık hususlarından biri, müvekkilin arkadaşlarından Mert Sucu’nun 11.07.2018 tarihli polis operasyonunda, görevini yapan özel harekat polislerine güya ateş açtığı, bunun neticesinde iki polis memurunun isabet aldığı iddiasıdır.

      Yargılama sürecinin en başından itibaren lehe olan tüm deliller, bilimsel ve hukuki mütalaalar yok sayılmış ve kasten adam öldürme suçundan ceza verilmiştir.

      En vahimi ise; olay yerine bakan ve olay anını gösteren bahçe güvenlik kameralarının kayıtları, ayrıca Polis Foto Film Şubesi ve olay anında ikamet hava sahasında uçuş halindeki polis helikopteri tarafından çekilen görüntüler, TÜM ISRARLI TALEPLERİMİZE RAĞMEN DOSYAYA GETİRİLMEMİŞTİR.

      KASTEN ADAM ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS EYLEMİNİN HİÇBİR ZAMAN GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ İSPATLAYACAK, MALİ ŞUBE’NİN ELİNDE OLAN GÖRÜNTÜLERİN ORTAYA ÇIKMASI AÇIKÇA ENGELLENMİŞTİR.

      İstanbul BAM 1. Ceza Dairesi 2022/258 E. sayılı kararında açıkça bu görüntülerin dosyaya getirilmemesini “eksik soruşturma” olarak nitelendirmiş ve hükmü bozmuştur. İstinaf mahkemesinin hükmüne rağmen görüntüler dosyaya getirilmemiştir. Şimdi ise bu hakimler, eksik soruşturmanın tamamlanmasını talep ettikleri kararları nedeniyle iftiraya uğramışlardır ve Yargıtay’da yargılanmaktadırlar.

      Söz konusu suç isnadı bakımından soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yaşanan anormallikler sadece bununla da sınırlı değildir:

      • Ateş ettiği iddia edilen Mert Sucu’nun silah kullandığı sağ elinde hiçbir atış artığı tespit edilmemiştir.Oysaki; operasyon günü görev silahını kesinlikle kullanmadığını beyan eden özel harekat polisinin her iki elinde, ellerinin hem içinde hem dışında atış artıkları bulunduğuİstanbul Kriminal Polis Raporu ile sabittir.
      • Mert Sucu’nun silahı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Adli Emanet’te mühürlü delil torbası içinde ve çelik dolapta tutulurken, izinsiz ve emirsiz şekilde bu mühür kırılmış, silah kurcalanmıştır.
        • Mert Sucu’nun atışlarıyla güya isabet aldığını iddia eden özel harekat polisi, olaydan sonra basit tıbbi müdahale görmemişdevlet hastanesinden rapor almamış, hatta isabet alması durumunda vücudunda oluşması kesin olan ekimozlara dair bir fotoğraf bile çekmemiştir.
        • Mert Sucu’nun teslim olurken oda kapısından dışarı fırlattığı silahı, Olay Yeri İnceleme Ekibi tarafından ayakkabılıktaki bir ayakkabının içine yerleştirilmiş ve sürgüsü indirilmiş şekilde bulunmuştur.
        • Silahın üzerindeki parmak izleri silinmiştir, Mert Sucu dahil hiç kimseye ait parmak izi bulunmamıştır.
        • İkamette çok sayıda resmi tutanak ve arama yakalama tutanakları tanzim edilmiştir. Bunlarda ikisinde ateşli silah vakasına değinilmiş ancak polis memurunun vurulması gibi çok kritik bir detay belirtilmemiştir. Dolayısıyla, özel harekat polisinin isabet aldığına dair iddiasını destekleyecek tek bir resmi evrak dahi bulunmamaktadır.
        • İsabet aldığı iddia edilen çelik yeleğin iç kısmında başka bir kişinin adı yazmaktadır.Yeleğin son kullanma tarihinin de geçmiş oladuğu ortaya konmuştur. Ayrıca, yelekte bir delik görülmesine rağmen, bu delikten Mert Sucu’nun silahına ait bir mermi çekirdeği çıkarılmamıştır. Daha doğrusu delikte hiçbir çekirdek bulunmamıştır. 
        • Dosyaya sonradan dahil edilen gayri resmi bir videoda, kimliği belirsiz polis memurlarının aralarında şaibeli bir konuşma yaptığı duyulmakta, özel harekat polisinin isabet alma iddiasının gerçek dışılığının ortaya çıkıp çıkmayacağı tartışılmaktadır. 
        • Mert Sucu’nun ateş etmiş olduğu bile son derece şaibeliyken, bu iddianın kanıtlanabilmesinin tek yolu olay yerinde keşif ve temsili tatbikat yapılmasıuzman bilirkişi marifetiyle çizilecek krokide tarafların olay anındaki konumlarının belirlenmesiatış aıçılarının atış mesafelerin tespit edilmesi ve mahkeme huzurunda tarışılmasıdır. Ancak yargılama sürecinde bunların HİÇBİRİ YAPILMAMIŞTIR.

      Kasten adam öldürmeye teşebbüs gibi son derece ağır bir isnat hakkında ısrarla görmezden gelinen bunca delile ve açıklığa kavuşturulmamış karanlık eylemlerin varlığına rağmen Mert Sucu’ya CEZA VERİLMİŞ VE CEZASI ONANMIŞTIR.

      3. YAŞI KÜÇÜK MÜŞTEKİ S.M. CİNSEL TACİZ İDDİALARINDAN 4 YIL SONRA ISRARLA MÜVEKKİLLE GÖRÜŞMEYE ÇALIŞMIŞ VE ONA SEVGİLERİNİ İLETMİŞTİR

      Müvekkil Adnan Oktar’a sözde cinsel taciz isnadında bulunan yaşı küçük müşteki S.M. iddia ettiği eylemlerden tam 4 SENE SONRA SANIKLARDAN HAYRİ CAN DAĞTEKİN İLE İLETİŞİME GEÇMİŞ VE ADNAN OKTAR İLE GÖRÜŞMEK İSTEDİĞİNİ SÖYLEMİŞTİR.

      Cinsel taciz iddiasının yalan olduğunu ortaya koyan bu mesajlar Emniyet tarafından bizzat tespit edilmiştir.

      S.M.ve Hayri Can Dağtekin arasında 2017 yılında geçen yazışmalar şöyledir:


      S.M.ve Hayri Can Dağtekin arasında 2017 yılında geçen mesajlaşmalar


      S.M.ve Hayri Can Dağtekin arasında 2017 yılında geçen mesajlaşmalar


      S.M.ve Hayri Can Dağtekin arasında 2017 yılında geçen mesajlaşmalar

      Mesajlaşmalardan görüldüğü üzere, TÜM GİRİŞİMLERİ YAPAN S.M.’DIR. Israrlı bağlantı talebi S.M. 'dan gelmektedir.

      Bu cümleler, CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMIŞ BİR İNSANIN SÖZLERİ OLAMAZ. HİÇ KİMSE, CİNSEL İSTİSMARA UĞRADIĞI KİŞİYİ ÖZLEM İLE YAD ETMEZ. O GÜNLERE GERİ DÖNMEK İSTEMEZ. Ve dahası, HİÇ KİMSE, İSTİSMARA UĞRATTIĞINI İDDİA ETTİĞİ BİR KİŞİ İLE YILLAR SONRA TEKRAR BAĞLANTI KURUP ISRARLA ONUNLA GÖRÜŞMEK VE ONA ÖZLEMİNİ İLETMEK İSTEMEZ, SELAM YOLLAMAZ.

      Ancak görüldüğü gibi, S.M. müvekkil Adnan Oktar’a sevgisini, özlemini, görüşme isteğini açıkça ifade etmektedir, çünkü S.M. HİÇBİR ZAMAN MÜVEKKİL TARAFINDAN İSTİSMARA UĞRAMAMIŞTIR.

      S.M., annesiyle birlikte müvekkili çok kısa ziyaret etmiştir, birkaç dakika süren ziyaret çok kalabalık bir ortamda ve ayak üstü gerçekleşmiştir.

      S.M., kişiliği sebebiyle husumetli müştekiler tarafından kolaylıkla yönlendirilebilmiştir. Husumetli müştekilerin evinde kaldığına, onlara ait teknede küçük yaşına rağmen bulunduğuna ve yurtdışına kaçırıldığına dair deliller dikkate alınmamıştır. Annesi, husumetli müştekilerin elinde bulunan kızını kurtarmak için savcılığa şikayette bulunmuş ve akabinde anneye de iftira atılarak tutuklanması sağlanmıştır. Kızını kurtarmaya çalışan acılı bir anne bu iftiralar neticesinde halen cezaevindedir ve halen kızına ulaşamamaktadır. Ancak müvekkile iftira atmayarak gerçekleri söyleyen bu annenin feryadını da hiç kimse dikkate almamıştır.

      Taciz iddialarını çürüten bu somut deliller dava dosyasında bulunduğu halde, HİÇBİRİ DEĞERLENDİRİLMEMİŞ, ADETA YOK SAYILMIŞTIR. Müvekkil Adnan Oktar’a S.M. bakımından CEZA VERİLMİŞ VE CEZASI KESİNLEŞMİŞTİR.

      Sonuç:

      Adnan Oktar dosyası, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı kumpas davalarından biridir. Amaç müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarının çalışmalarını durdurmak, bu arkadaş grubunu dağıtmaktır. Bu amaçla, derin bir yapılanma, soruşturma aşamasından itibaren tüm makamları ve müştekileri yönlendirerek, bir takım basın yoluyla kamuoyunu manipüle ederek, toplumun sinir uçlarına dokunacak cinsel suçlar, casusluk gibi olmayan suçlar kurgulayarak yedi yıla yakın süredir tarihte görülmemiş bir hukuksuzluğa imza atmaktadır.

      Bu mektupta özetlenen hukuksuzluklar, dosyadaki yüzlerce haksız ve hukuksuz uygulamaların sadece çok küçük bir kısmıdır.

      Yalnızca müvekkilin dosyası için değil Türkiye’nin demokratik ve aydınlık geleceği için hukukun ayaklar altına alınmaması, eğitimli, modern, aydın, vatanını seven gençlerin imha edilmek, dağıtılmak, yok edilmek için linç edilmesi, sadece hukuka değil, vicdana ve akla da aykırıdır. Bilvekale bilgilerinize arz ederim

      Daha yeni Daha eski