Bunlar, elbette organize bir çalışmanın sonuçlarıdır ve bu kirli planların kurgulayıcıları, halen bu oyunları devam ettirme azmindedirler.
Çok defa gerek Sayın Dairenize gerekse kamuoyuna belirttiğimiz gibi, söz konusu tuzaklar ve planlar bizim nezdimizde her zaman etkisizdir ve daima etkisiz kalacaktır. Zümer Suresi 62. Ayette belirtildiği gibi Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve her şey Allah'ın kontrolündedir. Dolayısıyla, Allah'ın yarattığı bir kader içinde bizim için her şey hayırlıdır; bakış açımız asla değişmemiştir ve değişmesi mümkün değildir.
Ancak söz konusu kirli tuzaklar ve planlar devam ettiğinden, önemli bir gerçeğin altını çizmek gereği hasıl olmuştur.
Samimi mümine, mazluma ve masuma karşı tuzak, ALLAH'IN GÜCÜNE GİDER. Bu tuzakları kuranlar, Allah'ın kendilerine tanıdığı vakit ve imkanlara aldanarak güç sahibi olduklarını, planlarının daima başarılı olduğunu, tuzaklarının karşılık bulduğunu görerek aldanırlar. Bu aldanış onları, asla yenilmeyecekleri düşüncesine yöneltir; Allah'ı unutarak kendilerine üstünlük atfederler. Planlarını gittikçe geliştirir, kirli tuzaklarını daha da fütursuzca uygularlar.
Ancak samimi Müslümana, masuma ve mazluma karşı kurulan tuzak, eninde sonunda tuzağı kuranlar için büyük bir hüsranla sonuçlanır. Bunları yapanlar tam "en büyük güç sahibinin" kendileri olduklarını zannederken, "yenilmeyeceklerini" sanmışlarken, bir anda görülmemiş bir hüsran ile karşılaşırlar.
Bu hüsran, masumlara karşı tuzak kuranların tamamını bulur ve bu, Allah'ın asla değişmeyen kanunudur. Ancak aslında bu kişiler, tuzaklarının başarıya ulaştığını zannettikleri zamanlarda da ince ince, adım adım Allah'ın tuzağıyla karşılaşırlar. O anda fark edemezler belki. Ama kurulan tuzağın aslında kurulan kişiye hayır olduğu, çok kısa bir süre içinde ortaya çıkar.
Kumpasçıların, bizlere kurulan tuzaklara aldıkları karşılık aslında bunun açık göstergesidir.
Uzun bir kumpas sürecinin sonrasında cezaevinde de kendilerince sürgün yöntemleriyle bizlere zarar vermek isteyenler, aslında farkında olmadan Allah'ın planladığı tuzağa kendileri düşmüşlerdir.
Örneğin, bu dönemde beni en batıdaki cezaevlerinden en doğudaki cezaevlerine sevk ettirerek kendilerince eziyet etmek isteyenler, kendi tuzaklarına düşmüş durumdadırlar. Önceki dilekçelerimizle de işaret ettiğimiz gibi, sevkimizin yapıldığı 3 ayrı şehir, Edirne, Erzurum ve Van, Kuran'da özel olarak tanıtılmış olan, gelecekte ortaya çıkacağı anlaşılan ve geleceğe dair işaretler taşıyan ZULKARNEYN'İN ÜÇ AYRI YOLCULUĞUNU TEMSİL EDEN yerlerdir. Bizlere tuzak kuranlar, muhtemelen bu şehirleri, coğrafi koşulları ve uzaklıkları nedeniyle bizlere en eziyetli olacak şehirler olarak seçmiş olmalıdırlar. Ancak Allah, bu planı tam tersine çevirmiş, Zulkarneyn'in uğrayacağı 3 ayrı şehri seçmelerini sağlamış ve bu manevi güzelliği yaşamamıza vesile olmuşlardır.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Hz. Mehdi'nin tam 100 sene sonra "baharda" Van'a geleceğine işaret etmektedir. Bizler de kendimizi Mehdi talebeleri olarak gördüğümüzden, Üstad'ın bahsini ettiği zamandan tam 100 sene sonra baharda cebren Van iline getirilmiş olmamız, bizim için çok büyük bir şereftir.
Eminiz ki kumpasın kurgulayıcıları, planlarını yaparlarken, 1400 sene önce indirilen Kuran'da anlatılan Zulkarneyn'in tuttuğu 3 yoldaki uğrak yerlerini tercih edeceklerini bilmiyorlardı. Hem tebliğ hem de cezaevi sürecinde Türkiye'nin pek çok ilini dolaşmış olan Bediüzzaman Hazretleri'nin, Hz. Mehdi'nin 100 yıl sonra geleceği yerin Van olacağını söylediğini de muhtemelen bilmiyorlardı. Eminiz ki bunları bilseler, planlarını başka türlü yaparlardı. Ancak yine eminiz ki, bu planlar da hüsrana uğrar, yine bizler için hayra dönüşürdü.
Sevk planlarını BİZ YAPMADIK. Gittiğimiz yerleri BİZ SEÇMEDİK. Götürüldüğümüz yerlere ESARET İÇİNDE ve CEBREN götürüldük. Bizlere karşı planlanan kötülüklerin tezahürü olarak bunları yaşadık. Ancak her sinsi tuzak, bozulmuş yaratılır. Kumpasçıların Türkiye'nin 81 ilinden sadece bu üç özel şehri tercih etmiş olmaları ALLAH'IN DİLEMESİYLEDİR. Allah onlara, en istemedikleri sonuçları KENDİ ELLERİYLE vermiştir. Çünkü her tuzağa karşı, Allah'ın daima üstün bir tuzağı vardır.
Yaşadığımız tüm haksızlıklara rağmen Allah'a tevekkülümüz, rahatlığımız, mutmainliğimiz işte bu yüzdendir. Çünkü her şey Yüce Rabbimizin kontrolü altındadır. Kurulan her tuzağı Allah bilir, yapılan her sinsi planı Allah duyar. Allah'a rağmen güçlü olduklarını zannedenler, hayatları boyunca yenilgiye, korkuya, hüsrana mahkumdurlar.