Flash TV’de sık sık müvekkil hakkında haberler yapılmakta, bu haberlerde gerçek dışı bilgilere yer verildiği gibi, konuyla ilgili açıklamalarımıza ise yer verilmemektedir. Kullanılan üslup çoğu zaman nezaket sınırlarını aşmakta, tamamen kurguya dayalı anlatımlarla bir algı operasyonu yapılmaktadır. Bu yayınlarını yapan ya da haberlerin metinlerini hazırlayan hiçbir gazetecinin kendisi ya da yakınları hakkında yapılmasına razı olmayacağı bir tutumu müvekkil Adnan Oktar söz konusu olduğunda şaşırtıcı bir şevk ve ısrarla yapıyor olması ise dikkat çekicidir.
Ancak koşullar ne olursa olsun bundan sonrasında Flash TV’nin daha adil, dürüst ve tarafsız bir yayını tercih edeceğine inanıyoruz. Bu durumda da hayatlarının daha bereketli olacağı, yaşayacakları vicdani rahatlığın ise hiçbir şeyle kıyaslanamayacağı açıktır. Unutmamak gerekir ki kendilerinden beklenen taraf olmak değil, gündeme getirdikleri hususlarda karşı tarafında açıklamalarına, savunmalarına, düşüncelerine yer vermektir. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir konuda hiçbir zaman kesintisiz olarak tek taraflı bilgi vermek olağan karşılanamaz ve makul de görülemez.
Flash TV’nin müvekkilin yargılandığı dosya hakkında yaptığı gerçek dışı bilgilerle dolu yayınların yanı sıra evrim teorisi ve Darwinizm’i savunan programlara da yer vermesi ayrıca dikkat çekicidir. Örneğin programlarında Darwinizm ile İslam’ı bağdaştırma çabaları da bunlardan biridir. Bilindiği üzere müvekkil Darwinizm’in bilimsel olarak çöktüğünü tartışılması mümkün olmayacak netlikte ortaya koymuştur. İslam ile Darwinizm’i bağdaştırmaya çalışan sözde İslam alimlerinin açıklamalarına da bilimle ve Kuran’la tam susturacak nitelikte cevap vermiştir. Ancak 2018 yılında düzenlenen operasyonla birlikte müvekkil ve arkadaşları tutuklanırken, hiçbir hukuki gerekçesi olmadığı halde müvekkilin kitaplarından hazırlanan tamamen ilmi internet siteleri de apar topar kapatılmıştır.
Anlaşılan o ki müvekkilin ve arkadaşlarının tebliğ yapma imkanlarının ellerinden alınmış olması bazı çevreler tarafından bir nevi fırsat olarak görülmüştür. Nitekim o tarihten itibaren TRT de dahil olmak üzere birçok kanalda evrim teorisi propagandası hız kazanmıştır. Flash TV de kendilerince alanın boş olduğu düşüncesiyle bu propaganda kervanına katılmıştır.
Flash TV yayınında da uzun uzun, hiçbir bilimsel delil ortaya konulmadan evrim savunuculuğu yapılmıştır. Anlatılanlar karşısında sorulması gereken en temel sorular ise nedense sorulmamıştır. Bu sebeple müvekkil Adnan Oktar Flash TV yetkililerinden İslam’da evrim olduğu iddiasında olanlara şu soruların sorulmasını istemektedir:
- Dünyayı, insanları ve diğer canlıları Allah’ın evrimle yarattığını iddia edenler melekler ve cinlerin de evrimle yaratıldığını mı düşünmektedirler?
- Cennet, huriler ve gılmanlar, cennetin ağaçları, meyveleri, kuşları da evrimle mi yaratılmıştır?
- Eğer öyle ise buna dair Kuran’dan veya hadislerden gösterebilecekleri tek bir delil var mıdır?
- Musa kıssasında anlatılan Hz. Musa’nın asasının bir anda diğerlerini yutabilen yani sindirim sistemi de olan bir yılana dönüşmesi evrimle mi olmuştur?
- İsa’nın mucizesi olarak Kuran’da anlatılan çamurdan bir kuş şeklinde bir eşyaya üflemesi ve bunun hemen kanatlanıp uçan bir canlı bir kuş olması evrimsel bir süreç midir?
Müvekkil Adnan Oktar bu soruların doğru ve gerçek cevaplarını ise şöyle açıklamaktadır:
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, eğer evrim teorisi gerçekten bilimsel bir teori olsaydı, Kuran’da evrimle yaratılış gibi bir konu anlatılmış olsaydı “Allah canlıları yaratırken evrimi vesile kılmış” der, bunu kabul ederdik. Ancak bilim “evrim yok” derken, Kuran’da bir tane bile evrimle yaratılışı işaret dahi eden ayet yokken, sırf 19. yüzyılda materyalizm ve ateizmin gelişmesiyle ortaya atılıp ideolojik kaygılarla da ayakta tutulan bir teoriyi kabul etmek dürüst bir tutum değildir.
1) Darwinizm'i Kendilerince Müslümanlaştırmaya Çalışanlar, Meleklerin ve Cinlerin Yaratılışını Açıklayamazlar
Üstün güç sahibi olan Rabbimiz, dilediğini dilediği şekilde ve zamanda, örnek edinmeksizin yoktan var edendir. Allah birşeyin olmasını dilediğinde, sadece ona "Olmasını" emreder:
Onu istediğimizde herhangi bir şey için sözümüz, ona yalnızca "Ol" demekten ibarettir; o da hemen oluverir. (Nahl Suresi, 40)
Allah her türlü eksiklikten ve noksanlıktan münezzeh olan, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Dolayısıyla Allah'ın yaratması için de hiçbir sebebe, araca, aşamaya ihtiyaç yoktur. Dünyada her şeyin belli sebeplere, doğa kanunlarına bağlı olması kimseyi yanıltmamalıdır. Allah, tüm bu sebeplerin Yaratıcısı olarak bunlardan tamamen münezzehtir.
Ancak bu gerçekleri gereği gibi düşünmeyenler, çeşitli yanılgılara kapılabilirler. Kendilerince Darwinizm'le İslam arasında bir uzlaşma oluşturmaya çalışanlar da bu düşünme eksikliği nedeniyle yanılmaktadırlar. Allah'ın üstün yaratma gücünü, yaratma sanatındaki mükemmeliği takdir edemedikleri için "İslami evrim" gibi olmadık yorumlarda bulunmaktadırlar. İnsanın evrimle gelişim gösterdiğini iddia eden bu kişilere, meleklerin ve cinlerin nasıl yaratıldığı sorulduğunda ise cevapları "Allah yoktan yarattı" olacaktır. Cinleri ve melekleri Allah'ın yarattığını bilip kabul eden bu kişilerin, Allah'ın, insanı da aynı şekilde yaratmış olduğunu düşünememeleri, bunu akledememeleri oldukça vahimdir. Meleği "Ol" emri ile bir kerede yaratan Yüce Rabbimiz'in, insanı da aynı şekilde yaratmış olduğunu görememeleri çok şaşırtıcı bir durumdur.
Allah Kuran'da cinlerin, insanlardan farklı olarak, ateşten yaratıldıklarını haber vermiştir:
İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı. Cann'ı (cinni) da 'yalın-dumansız bir ateşten' yarattı. (Rahman Suresi, 14-15)
Kuran'da haber verildiği gibi, meleklerin yaratılışı da insanın yaratılışından çok farklıdır. Ayette meleklerin yaratılışı şöyle bildirilmektedir:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Fatır Suresi, 1)
Ayette yer alan ifadeden açıkça anlaşıldığı üzere melekler görünüm olarak da insanlardan çok farklıdırlar. Ayrıca Kuran'da hem meleklerin hem de cinlerin insanlardan önce yaratıldığı haber verilmektedir. Allah ilk insan olan Hz. Adem'ı yaratacağı zaman, önceden yaratmış olduğu meleklere ve bir cin olan İblis'e Hz. Adem'a secde etmelerini emretmiştir. Ayette şöyle bildirilmektedir:
Hani meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik; İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir. (Kehf Suresi, 50)
Allah için yaratmak çok kolaydır. Rabbimiz hiçbir sebep olmadan yoktan var edendir. Cinleri ve melekleri nasıl farklı yapılarda, şekillerde ve boyutlarda yoktan var ettiyse, insanı da evrime gerek olmadan, ayrı bir varlık olarak yoktan var etmiştir. Aynı durum hayvanlar ve bitkiler gibi diğer canlılar için de geçerlidir. Kuran'da bildirilen açık gerçek şudur: Allah bu canlıların hiçbirini evrimleştirmeden, yani türleri başka türlere dönüştürmeden bir anda yoktan var etmiştir.
2) Evrimi Savunan Müslümanlar, Hz. Musa'nın Asasının Yılana Dönüşünü, Hz. İsa'nın Üflediği Çamurun Kuş Olup Uçmasını Açıklayamazlar
Kuran'da Hz. Musa'nın elindeki asayı yere attığında, Allah'ın dilemesiyle bu asanın canlı bir yılana dönüştüğü bildirilmektedir. Hz. Musa asasını yere attığında, cansız bir ağaç dalı canlı bir yılana dönüşmekte, eline aldığında yılan tekrar cansız bir ağaca dönüşmektedir, sonra tekrar yere attığında yine can bulmaktadır. Yani cansız bir madde, canlanmakta, sonra ölmekte, sonra yine canlanmaktadır. Böylece Allah bu mucizesiyle insanlara, sürekli Yaratılış'ı göstermektedir. Ayetlerde şöyle buyrulur:
Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) O HEMEN HIZLA KOŞAN (KOCAMAN) BİR YILAN (OLUVERMİŞ). Dedi ki: "Onu al ve korkma, Biz onu ilk durumuna çevireceğiz." (Taha Suresi, 20-21)
"Sağ elindekini atıver, ONLARIN YAPTIKLARINI YUTACAKTIR; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz." (Taha Suresi, 69)
"Asanı bırak;" (Bıraktı ve) ONUN ÇEVİK BİR YILAN GİBİ HAREKET ETTTİĞİNİ görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. “Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz." (Neml Suresi, 10)
Hz. Musa elindeki asasını yere attığı anda, Allah'ın lütfuyla, cansız bir odun parçası, hızla hareket eden, diğer şahısların ortaya koyduklarını yutan, yani sindirim sistemi de olan tamamen canlı bir varlığa dönüşmektedir. Böylece Allah insanlara canlılığın nasıl yoktan var edildiğinin bir örneğini göstermektedir. Cansız bir madde, sadece Allah'ın dilemesiyle, yani "Ol" emriyle can bulmaktadır. Allah'ın Hz. Musa'ya lütfettiği bu mucize, eski Mısırlıların batıl evrim inanışlarını bir hamlede yerle bir etmiş, Hz. Musa'nın karşısına olan insanlar dahi hemen o an gerçeği kavrayıp, batıl inanışlarını bırakıp, Allah'a iman etmişlerdir.
Hz. İsa da putperest düşünceye, pagan inanışlara ve tahrif olmuş Museviliğe karşı mücadele yürütmüş, doğruyu ve hakkı anlatmış, ama o da asıl olarak ilk önce Yaratılış'ı ispat etmiştir. Kuran'da Hz. İsa (as)'ın da çamurdan kuş biçiminde birşey yaptığı, sonra bunun içine üflediğinde, Allah'ın dilemesiyle, bu kuşun hayat bulup canlandığı haber verilmiştir:
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İZNIMLE ÇAMURDAN KUŞ BIÇIMINDE (BIR ŞEYI) OLUŞTURUYORDUN DA (YINE) IZNIMLE ONA ÜFÜRDÜĞÜNDE BIR KUŞ OLUVERIYORDU... (Maide Suresi, 110)
Bu kuş, hiçbir sebebe bağlı olmadan, Allah'ın dilemesi ve mucizesiyle, can bulmaktadır Cansız bir maddeden can sahibi olan kuş, Yüce Allah'ın örneksiz, sebepsiz, üstün yaratışının örneklerinden biridir. Hz. İsa (as) da, Allah'ın lütfettiği bu mucizeyle, evrimci düşüncenin mantıksızlığını ve geçersizliğini gözler önüne sermektedir.
Kendilerince İslamla evrimi bağdaştırmaya çalışanların ise Rabbimiz'in bu mucizelerini açıklayabilmeleri mümkün değildir.
3) Cennet ve cehennemde de evrimle yaratılış yoktur
Allah, insanlar gibi, cennet ve cehennemdeki tüm varlıkları da yoktan yaratmıştır, evrimle yaratmamıştır. Ayetlerde bildirilen cehennem bekçileri, zebaniler ve cennetteki huriler Allah’ın hiçbir sebep olmaksızın yoktan var ettiği varlıklardır. Allah cennetteki tüm detayları; yüksek köşkleri, güzel konakları, yiyecekleri, meyveleri, sebzeleri ve sonsuz nimetleri herhangi bir evrim süreci olmadan, bir anda, yoktan yaratmıştır. Allah dilediğini, dilediği şekilde ve zamanda, örneksiz olarak yaratan, yoktan var edendir.
Dolayısıyla Kuran’da evrim, aşama aşama yaratma gibi bir mantık veya anlatım kesinlikle yoktur, yalnızca Allah’ın “ol” demesi ile tüm canlıları yoktan var ettiği bildirilmektedir.
Müslümanların ve İslam alimlerinin bir kısmı ise, bilimin evrimi ispatladığını sandıkları için garip bir eziklik psikolojisi içinde kendilerince İslam ile Darwinizm’i bağdaştırmaya çalışmaktadırlar. Oysa, Bilim Darwinizm'i değil, Yaratılış'ı göstermektedir. Canlıların aşama aşama birbirlerinden türeyerek var oldukları iddiası bilimsel olarak hiçbir bulguyla desteklenmemiştir. Eğer canlılar Darwin'in veya geçmişte yaşamış evrimcilerin iddia ettiği gibi birbirinden türemiş olsaydı, bunun fosil kayıtlarında açıkça görülmesi gerekirdi. Bugüne kadar yapılan kazılarda yüz milyonlarca fosil elde edilmiştir. Ama bunların içinde bir canlı türünün başka bir türe dönüştüğünü, canlıların sözde ortak ataya sahip olduğunu gösteren bir tane bile fosil yoktur. Ayrıca bilim hücreyi oluşturan tek bir proteinin bile tesadüfen oluşmasının imkansız olduğunu ispatlamıştır. Tek bir proteinin kendi kendine nasıl oluştuğunu açıklayamayan evrim teorisinin kuşları, çiçekleri, kedileri, tavşanları, çilekleri, portakalları, incirleri, balıkları, milyarlarca farklı türdeki canlıyı açıklaması mümkün değildir.
Darwinizm'in öne sürdüğü iddiaların her biri, yüzlerce bilimsel delille çürütülmüştür. Müslümanların yapması gereken, bu delilleri de kullanarak, Darwinizm'i fikren tam anlamıyla etkisiz hale getirmektir. Kuşları, çiçekleri, kedileri, çilekleri, insanları her şeyi tesadüfle açıklayan evrim hurafesi karşısında diz çökmek hiçbir Müslümanın kabullenmemesi gereken utanılacak bir durumdur.
Bilim evrimin geçersizliğini ortaya koymuştur. Bu gerçeği gösteren eserler, belgeseller, konferanslar, sergilerle halkımız tam anlamıyla bilinçlenmiş, gerçeği görmüştür. Güneş bir kere doğmuştur, bazı kimseler kendilerince propagandalarla ve masallarla Güneş'in doğduğunu saklamak isteseler de, bu doğuşu geri çevirmeleri mümkün değildir. Halkımız lokantalarda, eczanelerde, alışveriş merkezlerinde fosilleri kendi gözleriyle görüp incelemiş, evrimin yaşanmadığına bizzat tanıklık etmiştir. Bundan sonra Darwinistler istedikleri hikayeleri anlatsınlar, istedikleri kadar aralıksız propaganda yapsınlar, istedikleri kadar baskı oluşturmaya çalışsınlar, evrimi ayakta tutmaları mümkün değildir. Evrim çökmüştür, Darwinizm ölmüştür. Son bir gayretle Darwinizm’i diriltmeye çalışanların yapması gereken beyhude çabaları bir yana bırakıp, akılcı ve mantıklı davranıp, bilimsel verileri gözardı etmeyip, Darwinizmin yok olduğunu kabul etmeleridir.