BAŞTA BARIŞ TERKOĞLU OLMAK ÜZERE SOL BASINA:

SİZE KARŞI ADİL OLMAYAN YARGI, ADNAN OKTAR’A CEZA VERDİĞİNDE ADİL Mİ OLUYOR ?

Adnan Oktar’ın, kendisi ve arkadaşları aleyhinde sıklıkla yazılar yazan gazeteci Barış Terkoğlu ve sol kesimden bazı gazetecilerin, adaletin gerçekten tecelli edebilmesi için, adaleti ve hukuku sadece kendileri için değil, her kesimden, her ideolojiden, her inançtan kişiler için de istemeleri gerektiğine dair görüşlerini aşağıda bilgilerinize sunuyorum:

Gazeteci Barış Terkoğlu, Türkiye’deki yargı sistemini, adaletsizliği ve hukuk dışı uygulamaları en çok dile getiren yazarlardan biridir. Hatta “Yazdığım yazıların yüzde 90’ında yargıyı eleştiriyorum.” demektedir.

Ancak yargıyı eleştirirken verdiği örnekler hep kendisi veya kendisi gibi düşünenlerle ilgilidir. Bu yanılgıya sadece Barış Terkoğlu değil, sol basının tamamına yakını düşmektedir.

Adaletin gerçekten tecelli etmesi için, adalet sistemini eleştirenlerin de adil olmaları, daima haktan hukuktan yana olmaları, karşılarındaki kim olursa olsun, hiçbir düşüncesine katılmadıkları biri dahi olsa hakkaniyetli, vicdanlı ve objektif olmaları şarttır. Eğer siz adil olmazsanız adalet de bulamazsınız.

Sol kesimin büyük bir kısmı Allah’a ve Kur’an’a inanmamaktadır, ancak yine de aşağıdaki Kur’an ayetini güzel bir ahlak olarak örnek alabilirler:

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp tutkularınıza uymayın. Eğer sözü geveler ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)

Barış Beyin yazılarında ve katıldığı yayınlarda, birkaç cümlesinden biri, Türkiye’deki yargının ne kadar içler acısı halde olduğu, ne kadar güvenilmez olduğu yönündedir. Kendisi de defalarca yargılanmış, hatta cezaevinde kalmıştır. Her yargılandığı davada haksızlığa uğradığını, suçu olmadığı halde siyasi ve ideolojik sebeplerle yargılandığını düşünen yazılar yazmaktadır.

 “Militanlaştırılmış yargı”nın beni düşman olarak görmesi karara yansımıştı.” 

“Zira gazetecilik yaşamımda ilk sanıklığım yine “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” dendi. Bileğime kelepçe ilk kez o davanın duruşmasına giderken takılmıştı. Utanmamı bekliyorlardı, ben ise bir ödülü gösterir gibi kaldırıp göstermiştim.”

“Haliyle, Gezi’den Can Atalay kararına kadar ülkeyi krize sokan kararları veren mahkemenin beni düşman gibi görüp “uslandırmaya” çalışmasını gayet iyi anlıyorum! Yargının kendi kirini örttüğü bu filmi de daha önce izledim!”

“Şimdi “militanlaştırılmış yargı”nın cüppesini yırtmanın zamanı. Mahkemelerin üzerindeki gölgeyi kaldırarak milletin kara bahtını aydınlatmanın zamanı.”

Yargıdaki rüşvet bataklığının belgeleri.”

Türkiye’deki yargı için bu ifadeleri kullanan, yargıya hiçbir güveni olmadığını binlerce kez ifade eden birinin, yargı bana ve arkadaşlarıma bir ceza verdiğinde yargıyı haklı bulması, adalet yerini buldu demesi çok şaşırtıcıdır.

Barış Terkoğlu’nun ve hakkımda yazan diğer sol görüşlü birçok gazetecinin, dava dosyasını bir kez bile okumadıkları, yargılandığımız davadaki çok aleni hukuksuzlukları merak edip bize veya avukatlarımıza bir kere dahi sormadıkları,  dosyayı hep tek taraftan dinledikleri çok açık görülmektedir.

Oysa gerçekten adaletin tecelli etmesini isteyen, gerçekten objektif, sorgulayan, araştıran, doğruları ortaya çıkarma amacında olan bir gazetecinin yapması gereken, fikirlerine, inancına tamamen zıt birinin dahi hakkını, hukukunu aramak, haksızlıkları ve hukuksuzlukları ortaya çıkarmak, gündeme taşımaktır.

Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:

Ey iman edenler, ADİL ŞAHİTLER OLARAK, ALLAH İÇİN, HAKKI AYAKTA TUTUN. BİR TOPLULUĞA OLAN KİNİNİZ, SİZİ ADALETTEN ALIKOYMASIN. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8)

Ancak sayın Terkoğlu, bir kez bile ne bana ne arkadaşlarıma ne de avukatlarımıza hiçbir soru sormamıştır. Dava dosyasındaki hukuksuzluklara hiç bakmamıştır.

Örneğin, Barış Terkoğlu veya diğer gazeteciler, operasyon günü güya polise ateş ettiği iddia edilen Mert Sucu’nun o gün sağ elinde atış artığı bulunmadığını, ancak güya ateş edilen özel harekat polisinin iki elinde de dirseğine kadar atış artığı bulunduğunu biliyorlar mı ?

Veya Mert Sucu’nun silahında Mert’in parmak izinin BULUNMADIĞINI biliyorlar mı ?

Olay anına ait onlarca video görüntüsü olmasına rağmen bir tanesini dahi dosyaya getirtmenin mümkün olamadığını bilmedikleri veya bilseler dahi üzerinde durmadıkları görülmektedir.

Ben ve arkadaşlarım, çok aleni hukuksuzluklara maruz kalarak yargılandık. Benim hanım arkadaşlarım, hiçbir suçları olmadığı halde 7 yıldır cezaevindeler. Cezaevlerinin ne kadar büyük zorluklar barındırdığını birçok gazeteci kısa süre dahi olsa yaşamıştır.

Örneğin Barış Pehlivan, 15 Ağustos 2023 tarihinde Halk TV yayınında, “İnsanın düşmanı bile olsa bu şekilde hapis yatmasını istemez” demiştir.  Ancak, samimi olarak bunu düşünen ve isteyen herkesin, sadece kendileri veya fikirdaşları için değil, her kesimden, her inançtan insan için adaleti talep etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde adaletin tesis edilmesi, hukukun işleyişinin düzelmesi mümkün değildir.

Sadece kendisi ve kendi fikrinden olanlar için adalet isteyip, kendinden olmayanların yok olmasını, ezilmesini, adaletsizliğe ve zulme uğramasını isteyen, bunu teşvik edenler, bu adaletsizliğin ve hukuksuzluğun mutlaka bir gün kendilerine de geleceğini unutmamalıdırlar.

Daha yeni Daha eski