MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’DAN TEKZİPTİR
TÜRK BASINI ÜZERİNDE OYNANMIŞ SAHTE FOTOLARI DEĞİL MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN GERÇEK FOTOĞRAFLARINI KULLANMALIDIR
Bazı sosyal medya hesaplarında ve haber sitelerinde müvekkil Adnan Oktar’ın cezaevinde zayıfladığı iddia edilmiş, bu yalanı güya delillendirmek için de üzerinde oynama yapılmış bir fotoğraf kullanılmıştır.
MÜVEKKİLİN KONUYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİ ŞÖYLEDİR:
Öncelikle fotoğrafta kullanılan cilt renginden dahi oynama yapıldığı açıkça görülmektedir. Müvekkilin parlak, aydınlık, pembe beyaz bir cilt tonu olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Fotoğraftaki ten rengi ise sarı gri arası suni bir renktir. Zayıflamış gibi yansıtılmak istenen müvekkil ise pehlivan kilosu olarak bilinen bir kilodadır, 100 kilodur. Dolayısıyla zayıflamak bir yana, her zamankinden daha güçlü, daha zinde, daha dinç, daha genç bir Adnan Oktar vardır.
1. MÜVEKKİL İÇİN ZAMANIN ŞAŞIRTICI BİR ŞEKİLDE GERİYE İŞLEDİĞİ, CEZAEVİNDE DAHA DA GENÇLEŞTİĞİ HERKES TARAFINDAN GÖRÜLMEKTEDİR
- Müvekkilin ŞEKER, TANSİYON vb gibi birçok yaşı ileri insanda karşılaşılan hiçbir sağlık sorunu bulunmamaktadır.
- Müvekkil pehlivan kilosu olarak bilinen çok sağlıklı bir kilodadır, 100 KİLODUR.
- Yaşıtı insanlarda sıkça görülebilen DİZ, OMUZ, BEL, OMURGA gibi AĞRILARI HİÇ YAŞAMAMAKTADIR. Ne dizlerinde ne de omuzunda ne belinde ne omurgasında hiçbir hareket zorluğu oluşmamakta, hiçbir ağrı hissetmemektedir.
- KAN TAHLİLLERİNDE TÜM DEĞERLERİ TAM SAĞLIKLI OLARAK ÇIKMAKTADIR. 20’li yaşlardaki tam sağlıklı insanların değerleriyle eş değerdir. Karaciğer fonksiyon testleri tam sağlıklı sonuç vermekte, böbrek değerleri en ideal ölçüde çıkmaktadır. Akciğerleri tertemizdir.
- Yapılan sağlık kontrollerinde KALBE GİDEN DAMARLARINDA en ufak bir plak ya da tıkanıklık bulunmamaktadır. Yaşıtı insanlarda ise damar tıkanıklığı çok alışılageldik, kaçınılmaz bir durumdur. Müvekkilin ise tüm damarları TERTEMİZDİR.
- Kalsiyum değerleri son derece sağlıklı olan müvekkilin KEMİK YAŞI DA 30’lu yaşlardaki insanlar gibidir. Bunun pek rastlanan bir şey olmadığı doktorlar tarafından da dile getirilmektedir.
- SAÇLARI ise eskisinden daha gür, sağlıklı ve parlaktır. Tutuklanmadan önce hafif de olsa dökülmeye başlayan saçlarının yerine yenilerinin çıktığı açıkça görülmektedir. Daha 30’lu yaşlarında olanların dahi saçları tutam tutam dökülürken müvekkilin saçlarının gürlüğü ve kalitesi şaşırtıcıdır.
- Her zaman muntazam, bakımlı ve tertemiz olan SAKALLARI DA daha parlak, gür ve sağlıklıdır. Suya, sabuna, en temel bakım malzemelerine dahi ulaşmanın çok zor olduğu cezaevinde bir insanın sakallarının böyle sağlıklı, bakımlı, düzgün ve gür olması asla sıradan bir durum değildir.
- GÖZLERİ çok keskin hem fiziken hem manen çok güçlüdür. Yaşıtları gözlüksüz tek bir satır dahi okuyamaz çoğu önünü görmekte bile zorlanırken müvekkil gözlük kullanmamaktadır. Çikolata paketlerinin üzerindeki minik yazıları gözlüksüz okuyacak kadar yakını, basketbol sahası büyüklüğündeki Silivri Duruşma salonunda en arkadaki kişilerin yüzlerini net olarak görecek kadar uzağı iyi görmektedir.
- Gözlerinin çekikliği, göz kenarlarının gençliği, kirpiklerinin düzgünlüğü 20’li yaşlarındaki bir delikanlı gibidir. Ancak bunun da ötesinde müvekkilin gözlerinde sadece samimi insanlarda olan ve her bakanın görebileceği netlikte müthiş bir derinlik, içe işleyen bir mana ve bir iki saniye gibi kısa bir süre içinde dahi çok güçlü heyecan uyandıran bir ruh akışı vardır. Gözlerindeki parlaklık, ışıl ışıl aydınlık, temizlik ve keskinlik ruhundaki gücün, berrak aklın, derinliğin, tutkunun, sevginin, samimiyetin, dürüstlüğün, mertliğin, fedakarlığın, vefanın ve Allah’a olan gönülden teslimiyetin en keskin yansımasıdır.
- DİŞLERİ de tertemiz, inci gibi ve sapasağlamdır. Yaşı ilerleyen insanların en bilinen özelliklerinden biri dişlerini kaybetmeleridir. Müvekkilin dişleri ise ilk gençliğinde neyse şimdi de öyledir. Temiz, düzgün, inci gibi parlak, sağlıklı ve pırıl pırıldır.
- Yaşı ilerlemiş insanların kulaklar ve burun gibi uzuvlarında deformasyonlar, büyüme ve şekil bozulmaları olduğu bilinen bir gerçektir. Müvekkilin BURNU genç delikanlılığında olduğu gibi hala hokka gibi muntazam, düzgün ve kibardır. KULAKLARINDA hiçbir şekil değişikliği olmadığı gibi duymasındaki keskinlik herkes tarafından bilinen bir durumdur.
- CİLDİNİN TAZELİĞİ ise müvekkilin en çarpıcı yönlerinden biridir. Alnından göz kenarlarına ve elmacık kemiklerine, omuzlarından ellerine ve ayak parmak ucuna kadar temizliği, gerginliği, ışıltısı, tazeliği ile insanları en çok hayrete düşüren özelliklerinden biridir.
- Çocukluk çağındaki cildinde görülen gerginlik, parlaklık, temizlik ve masumluk müvekkilin tüm cildine yansımıştır. ELMACIK KEMİKLERİNİN muntazamlığının yanı sıra ışıl ışıl ve parlak olması pek çok gençte dahi pek görülmemektedir.
- ALNI da çok muntazam, hiç kırışık olmayan bir yapıya sahiptir.
- En pahalı ve en lüks bakımın bile sağlayamadığı bir gençlik, dirilik ve zindelik 80 yaşına yaklaşmış müvekkilde doğal olarak samimiyetinin ve derin imanının bir tecellisi olarak vardır. Yaşıtlarında kırışıklıklardan yüzün gerçek ifadesi ortadan kaybolmuş, büyük lekeler yüzlerini kaplamışken müvekkilin dipdiri, taptaze, pürüzsüz, pırıl pırıl cildi gören herkese “bu nasıl olabilir” dedirtmektedir.
- İnsanların yaşlandıklarının en bariz görüldüğü yerlerden biri Derin çizgilerin oturduğu boyunlarında hızlı bir sarkma gelişmektedir. Müvekkilin boynunda ise en ufak bir kendini bırakma yoktur. Yaşı 80’e yaklaşmış bir erkeğin değil henüz 20’li yaşların başında bir erkeğin taze ve gergin boyun yapısı vardır.
- Müvekkilin gençliğinin göze çarpan en vurucu tezahürlerinden biri de ELLERİDİR. Kadınlarda dahi eller çok hızlı yıpranmakta, yaşlanmamış olsa dahi gün içinde kurumakta, cansızlaşmakta, yaşla birlikte de damarlanmakta ve lekelenmektedir.
- Müvekkilin elleri ise bir çocuk eli tazeliğinde, çarpıcı bir beyazlık içinde, pırıl pırıl ve yumuşacıktır. Bu tazelik, ellerini kullanışındaki nezaketi, kalitesi ve görgüsüyle de birleştiğinde birçok insanın hayran olmaktan kendisini alıkoyamadığı, istemsiz olarak şaşkınlığını dile getirdiği bir hal almaktadır.
- Müvekkilin OMUZLARININ GENİŞLİĞİ, sırtının dikliği ve zindeliği de dikkat çekicidir. Yaşla birlikte insanlarda en hızlı çöküş omuzlarda ve sırtta yaşanmakta, insanların çoğu gittikçe küçülmektedir. Müvekkilin ise omuzları gençliğinde olduğundan daha da geniş, duruşu çok sağlam ve dik, zindeliği ise aşikardır. Yaş almanın sıradan insanlara getirdiği içe doğru çökmenin tam aksine müvekkil dimdik, güçlü ve atletiktir.
- Bu atletikliğin ve gücün en çarpıcı görüldüğü yerlerden biri de KOLLARI VE PAZULARIDIR. Omuzlarının ve pazularının genişliği sebebiyle müvekkil özel dikim ceket giymekte, standart erkek ölçülerine sığmamaktadır.
- Birkaç kişinin birlikte kaldırmakta zorlandığı ağır eşyaları dahi tek başına kaldıran müvekkilin bu güç ve kuvveti tutuklu olduğu 7 yıl boyunca daha da artmıştır.
- Müvekkilin en belirgin özelliklerinden biri de HIZLI VE SERİ HAREKET Yaşıtlarının birçoğu bastonla zor ayakta durur, yürürken ayaklarını sürüyerek zorla hareket edebilirken müvekkil merdivenleri ikişer ikişer çıkıp inmekte, her gün düzenli spor yapmaktadır.
- SES TONU bir insanın ruh halini yansıtan en önemli özelliklerinden biridir. Yaşı ilerleyen insanların seslerinde titreme meydana gelmesi, sesin gücünü yitirmesi ve bununla birlikte konuşmalarında anlam bozukluğu olması bilinen bir durumdur. Müvekkilin ses tonu ise güçlü ve etkileyicidir. Sesinin tonundan ruhundaki pozitif, güçlü, hayat dolu, dinç, zinde, sevgi ve sevinç dolu hal rahatça görülmektedir.
- Konuşmasının akıcılığı, hazır cevaplılığı, içinde bulunduğu koşullara rağmen neşesi ve esprili üslubu çok dikkat çeken bir özelliğidir. Mahkeme ifadelerinde saatler boyunca doğaçlama, hiçbir metin hazırlığı yapmadan konuşmakta, anlatımındaki hikmet ve samimiyet güçlü bir etki oluşturmaktadır.
- Müvekkilin HAFIZASI da şaşırtıcı bir netliktedir ve güçlüdür. Yaşıtlarının hafızasında gelgitler yaşanırken çok keskin bir hafızaya sahiptir, hayırlı olan güzel şeyleri hiç unutmaz.
Müvekkilin bedeninin her zerresine yansıyan tüm bu gençlik, güzellik, etkileyicilik, aydınlık, temizlik, nur ve tazelik kendisinin övündüğü değil şükrettiği, Allah’ın lütfu olarak gördüğü nimetlerdir. Hz. Yusuf da yakışıklılığı nam salmış bir peygamber olmasına rağmen, Tevrat’ta ve tarihi kaynaklarda anlatıldığı üzere, yakışıklılığına övgü yapıldığında tüm güzelliklerin Allah’a ait olduğunu ve topraktan gelip toprağa gideceğini ifade etmiştir. Müvekkil de Hz. Yusuf’un ahlakını kendisine örnek almış bir insandır.
2018 operasyonuyla müvekkilin adeta yeniden hayat bulması, fiziki görünümünde şaşırtıcı bir şekilde zamanın ileri doğru değil geriye doğru aktığının görülmesi ve son 40 yılın toplamından binlerce kat daha çok sevilir geldiği Devletimiz tarafından da görülmekte ve bilinmektedir.
Böylece 2 bin yıllık Türk Devletinin aklı ve irfanı derin devletin oyunlarını tepelerine geçirmiştir. 7 YILDIR YÜZLERCE İNSANI SEFERBER EDİP MİLYONLARCA LİRA HARCAYIP İLMEK İLMEK KURULAN KUMPAS MÜVEKKİLE HAYIR, BEREKET, GENÇLİK, SAĞLIK, GÜÇ, KUVVET, HEYBET, NEŞE OLARAK DÖNMÜŞ, MÜVEKKİLİ KENDİLERİNCE YOK ETMEYİ HEDEFLEYEN DERİN DEVLET VE UZANTILARI DA KENDİ ELLERİYLE ONU DEVLEŞTİRMİŞLERDİR. HER DEFASINDA "BU DEFA BUHAR OLDU" DENİLEN ADNAN OKTAR, OYSA TAM AKSİNE ÇELİK KUBBE HALİNE GELMİŞTİR.
2. MEHDİYET HAKSIZ TUTUKLAMALARLA, CEZAEVLERİYLE GELİŞİP GÜÇLENİR
Müvekkil Adnan Oktar hayatının hiçbir döneminde Mehdilik iddiasında olmamış, ömrünün sonuna kadar da Mehdilik iddia etmeyeceği konusunda defalarca kamuoyu önünde yemin etmiştir.
Ancak tıpkı Bediüzzaman’ın da kendisini Mehdi’nin bir öncüsü, pişdar neferi olarak nitelemesi gibi Adnan Oktar da kendisini Mehdi’nin bir talebesi olarak görmekte, Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde haber verdiği bilgilerden Mehdiyet devri içinde olduğumuza inanmaktadır. Mehdi’nin talebesi olmaya azmetmiş her müminin Mehdi’yle benzerlikleri olacağı, benzer yollardan geçip benzer mücadeleleri vereceği açıktır. Müvekkilin hayatında da Mehdi ile benzerlikler olması, bu mübarek zatın yolunda yürüyor olmasından, ona zemin hazırlayarak yardımcı ve destekçi olmak gayretinden kaynaklanmaktadır.
Bu yönüyle müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları, Mehdi talebesi olarak, son 7 yılda hadislerde anlatılan birçok olayın gerçekleşmesine şahit olmuşlardır. Kuran’ın sırları daha iyi anlaşılmış, Allah ahir zamanın mucizelerini tek tek göstermiştir. Kuşkusuz bunların hepsi tüm Müslümanlar için bir sevinç vesilesidir. Hz. Mehdi ve Hz. İsa’yı özlemle bekleyen müvekkil Adnan Oktar da, bir Mehdi talebesi olarak, bu güzel tevafukları sevinç ve şükürle karşılamaktadır.
HZ. YUSUF’UN SÜNNETİ YAŞANMIŞTIR
Hadislerde Mehdi’nin bir çok peygamber ile benzerliği olduğu haber verilmiştir. Hz. Yusuf ile benzerliği ise Zindan Gaybetidir. Mehdi de Hz. Yusuf gibi bir süre tutuklanacak, insanların gözünden uzak olacaktır. Mehdi’nin talebelerinde de Mehdi’nin alametleri görülür. Hadislerde şöyle bildirilmiştir:
İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “BU GAYBETİN SAHİBİ MEHDİ'DE dört peygamberin sünneti vardır. Musa’dan bir sünnet, İsa’dan bir sünnet, YUSUF’TAN BİR SÜNNET ve Muhammed’den bir sünnet, Allah'ın selamı hepsinin üzerine olsun... Dedim ki: Yusuf’un sünneti nedir? Buyurdu ki: ZİNDAN VE GAYBET.” (Gaybet-i Numani, 10. Bölüm, 2. Fasıl, 5. Hadis)
İbn-i Mâti-i Himyeri (Kâ’b-ul Ahbar)’den nakleder ki şöyle dedi: Kâim Mehdi, Ali’nin neslindendir. Hayırda, görünüşte ve ahlakta en çok Hz. İsa’ya benzeyen Mehdi’dir. Allah peygamberlere verdiği azameti Mehdi’ye de verecektir. Mehdi’ye faziletler ve ziynet verecektir. Şüphesiz Mehdi, Ali’nin evladıdır. MEHDİ'NİN ZİNDAN GAYBETİ, TIPKI YUSUF’UN ZİNDAN GAYBETİ GİBİDİR. (Gaybet-i Numani, 10. Bölüm, 4. Hadis)
· MÜVEKKİL ADNAN OKTAR TIPKI HZ. YUSUF GİBİ KADINLARIN CİNSELLİK İÇERİKLİ İFTİRALARINA MARUZ KALMIŞTIR
Allah Kuran’da kıskanç bir kadın tarafından Hz. Yusuf’un cinsel içerikli bir iftiraya maruz kaldığını, diğer kadınların da bu kumpasın içinde yer aldıklarını bildirmiştir. Ayetlerde bildirildiğine göre Hz. Yusuf’un güzelliği, temizliği, çekiciliği karşısında güçlü bir istek duyan kadınlar Hz. Yusuf ile birlikte olmak istemişler, ancak Hz. Yusuf Allah’tan korkan bir insan olarak kadınların bu arzularına karşılık vermemiştir. Arzularına karşılık bulamamanın öfkesi ve kıskançlığıyla da bu kadınlar Hz. Yusuf’a iftira atmışlar, hatta bu iftiraları için sahte deliller oluşturmuşlar, birbirlerinin iftiralarını destekleyerek yalancı tanıklık yapmışlardır.
Kadının Hz. Yusuf’un yakışıklı, güçlü ve çekici bir erkek olmasından etkilenerek Hz. Yusuf’la gayri meşru ilişkiye girmek istemesi ve Hz. Yusuf’un Allah’tan korkan namuslu ve iffetli bir insan olarak bu teklife karşı koyması şöyle bildirilmiştir:
Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez." (Yusuf Suresi, 23)
Bu olay kısa süre içinde tüm şehirde duyulmuş, Hz. Yusuf ve kadın hakkında gerçek olmayan bilgiler yayılmıştır. Bunun üzerine Hz. Yusuf ile birlikte olmak isteyen kadın, şehirdeki diğer kadınları da kumpasının bir parçası haline getirmek istemiş ve kadınları evine çağırarak onları Hz. Yusuf ile tanıştırmıştır. Kadınların Hz. Yusuf’u görür görmez güzelliğinden, temizliğinden, heybetinden müthiş etkilendikleri, hatta ikram edilen meyveyi soymaları için verilen bıçakla yanlışlıkla ellerini kesecek kadar heyecan ve arzu duydukları ayetlerde şöyle haber verilir:
Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi. (Yusuf Suresi, 30)
(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler. (Yusuf Suresi, 31)
Bunun üzerine kadın, diğer kadınlara açıkça eğer Hz. Yusuf kendi istediğini yapmazsa onu iftiralarıyla ve yalanlarıyla hapse attıracağını söylemiş, bu çirkin planına ve iftiralarına bu kadınları da ortak etmiştir:
Kadın dedi ki: "Beni kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak." (Yusuf Suresi, 32)
Hz. Yusuf ise maruz kaldığı bu kumpas ve büyük oyun karşısında Allah’a sığınmış, cezaevinin kendisi için daha hayırlı olacağını görmüş ve Allah’ın korumasına güvenmiştir:
(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum." (Yusuf Suresi, 33)
Müvekkil Adnan Oktar’ın 2018’deki operasyonla birlikte yaşadıkları da bunların benzeridir. Dikkat edilirse kadın Hz. Yusuf’un masum olduğunu bu kadınlara açıkça söylemektedir. Bu kadınlar da Hz. Yusuf’un masum olduğunu çok iyi bilmektedir. Ama bir yandan kadının gücünden korkmaları bir yandan Hz. Yusuf’u kıskanmaları nedeniyle masum olduğunu bile bile Hz. Yusuf’un karşısında yer almışlardır.
Bu operasyon da, müvekkile olan derin ve güçlü aşklarına ve arzularına karşılık alamadıkları düşünen bazı kadınların organize edilerek, suni bir şekilde şikayetçi haline getirilmelerinin ürünüdür. Dosyadaki hiçbir kadın doğal müşteki değildir. “Adnan Oktar’ın beni sevmesi için her şeyi yapardım”, “beni beğenmiyordu”, “beni kilolu buluyordu” gibi beyanları olan bu kadınların müvekkil Adnan Oktar’dan hiçbir zaman en ufak bir kötülük bile görmedikleri ama arzularına ve tutkularına kendi umdukları şekilde karşılık bulamadıkları da anlaşılmaktadır. Tüm kadınlara sevgi, saygı ve hürmetle yaklaşan müvekkilin iffeti ve temizliği bazı kadınların hırslarını ve kıskançlığını körüklemiş, neticesinde de akıl almaz iftiralarla dolu bir kumpasa maruz kalmasına sebep olmuştur. Tıpkı Hz. Yusuf gibi, müvekkil de cezaevinin kendisi için daha hayırlı olduğunu bizzat yaşayarak görmüş tecrübe etmiş, Allah’ın yarattığı kaderden sevgiyle ve şükürle razı olmuştur.
· MÜVEKKİL ADNAN OKTAR TIPKI HZ. YUZUF GİBİ MASUM OLDUĞU BİLİNDİĞİ HALDE HAPSE ATILMIŞTIR
Hz. Yusuf kıssasında dikkat çekilen hususlardan biri de somut delillerin Hz. Yusuf’un masum olduğunu göstermesine rağmen hapse atılmasına karar verilmesidir. Hz. Yusuf’la birlikte olmak isteyen kadın aynı müvekkil Adnan Oktar’ın dosyasında olduğu gibi kendisine ve ailesine kötülük yapılmak istendiği iddiasında olmuş, “aile ve namus” gibi toplum nezdinde en hassas konuları kullanarak insanları manipüle etmeye çalışmıştır:
Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka cezası ne olabilir?" (Yusuf Suresi, 25)
(Yusuf) Dedi ki: "Onun kendisi benden murad almak istedi." Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti: "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir. (Yusuf Suresi, 26)
Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf Suresi, 27)
Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası): "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi. (Yusuf Suresi, 28)
Görüldüğü gibi Hz. Yusuf’un masum olduğu kadının iftira attığı net, tartışmasız, somut delille sabittir. Hz. Yusuf’un gömleğinin arka tarafından yırtılmış olması kadının Hz. Yusuf ile ilişkiye girmek istediğini belgelemiştir. Şahitler de bu gerçeği teyit etmiştir. Hatta kadının günahkar yani iftiracı ve yalancı olduğu Hz. Yusuf’un ise masumluğu bizzat eşi, dönemin iktidarı tarafından kabul de edilmiştir:
"Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkarlardan oldun." (Yusuf Suresi, 29)
Ancak buna rağmen Hz. Yusuf’un hapse atılması görüşü ağır basmıştır:
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı. (Yusuf Suresi, 35)
Müvekkil Adnan Oktar’ın da binden fazla somut delille masumluğu açıktır. Dosyada mevcut olan yazışmalar, telefon tapeleri, fotoğraflar “bize cinsel saldırıda bulunuldu” diyen kadınların kendilerinin şiddetli bir arzu ve istekle talepte bulunduklarını ortaya koymaktadır. Türkiye’nin en önde gelen ceza hukukçuları ve Yargıtay Onursal başkanları dahi “bu dosyada suç da yok örgüt de yok cinsel saldırı da yok” demişler, bilimsel görüşlerini dosyaya sunmuşlardır. Müşteki yapılan kadınların 1500 tane ayrı yalan, ayrı çelişkili beyan verdikleri açığa çıkmıştır. Nitekim dosyayı 1.5 yıl boyunca satır satır inceleyen İstinaf Heyeti de ceza kararını bozmuş, “beraat etmeleri gerekir” diyerek tutukluların tahliyesine karar vermiştir. Tüm bunlara rağmen, bu somut lehe delillerin hepsi birden yok sayılması ve müvekkil Adnan Oktar’ın halen tutuklu olması kaderinde birebir Hz. Yusuf’un sünnetini yaşamasının apaçık göstergesidir.
· HZ. YUSUF’UN İFTİRAYA MARUZ KALDIĞI KADINLARIN İTİRAFLARIYLA AÇIĞA ÇIKMIŞTIR
Tüm toplumun gözü önünde, masum olduğu aşikarken hapse atılan Hz. Yusuf 7 yıl boyunca cezaevinde kalmıştır. Bu süre zarfında Allah onun güzelliğine güzellik, gücüne güç, sağlığına sağlık, imanına derinlik katmıştır. Yıllar boyunca cezaevinde tutulduktan sonra Allah’ın dönemin yöneticilerine Hz. Yusuf’un aklına, ferasetine, dürüstlüğüne, vicdanına, derin kavrayışına muhtaç olduklarını göstermesiyle Hz. Yusuf cezaevinden çıkmıştır. Hz. Yusuf, cezaevinden çıkarılması için gönderilen elçiye önce kendisine iftira atan kadınlara gerçeğin sorulmasını ve onlardan olayın doğrusunun öğrenilmesini talep etmiştir. Haklılığının ve masumluğunun somut delille ortaya konmasını istemiştir.
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin." Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor: "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir." (Yusuf Suresi, 50)
(Hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, haşa" dediler. "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söylenlerdendir." (Yusuf Suresi, 51)
Kadınlar, üzerlerindeki baskı ve dayatma kalktığında Hz. Yusuf’a iftira attıklarını, Hz. Yusuf’un masum olduğunu itiraf etmişlerdir. Adnan Oktar Davası dosyasında da yargılama sürecinde bazı kadınlar iftira atmaya mecbur bırakıldıklarını söyleme cesareti göstermişler, ancak hemen yeniden dayatmaya maruz kalmışlardır. Örneğin bir tanesi Mahkeme huzuruna geldiğinde emniyette iftira atması için baskı yapıldığını söylediğinde, normalde olması gereken bunu yapan polisler hakkında işlem yapılması iken, tarihte benzeri görülmemiş bir biçimde baskı gören kadının tutuklanması kararı çıkmıştır. Netice olarak da diğer kadınlar doğruyu söylemekten sakınmışlardır. Özgür bir ortam olduğunda, bu kadınlar üzerindeki baskı tam anlamıyla kalktığında müvekkil Adnan Oktar’a kurulan kumpası tüm detaylarıyla topluma açıklayacakları görülmektedir.
· HZ. YUSUF’UN CEZAEVİ DÖNEMİNİN DEVLETİN ONU BİR DENEMESİ OLDUĞU, ÇIKTIKTAN SONRA MISIR’IN HAZİNELERİNİN BAŞINA GEÇMESİNDEN ANLAŞILMAKTADIR
Hz. Yusuf’un cezaevinden çıktıktan sonra Mısır’ın Hükümdarı “senin bizim yanımızda önemli bir yerin var” diyerek onu karşılamış, ona önemli bir yöneticilik görevi vermek istemiş, Hz. Yusuf da kendisinin güvenilir olduğunu söyleyerek, yetenekli olduğu konuyu açıklayarak Mısır’ın hazinelerinin başına geçmiştir.
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin." (Yusuf Suresi, 54)
(Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim." (Yusuf Suresi, 55)
İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız. (Yusuf Suresi, 56)
Hükümdarın Hz. Yusuf’un güvenilir olduğuna kanaatinin gelmesi hapiste kaldığı süre boyunca gösterdiği sabrın, yüksek ahlakın, sadakatin, vefanın, aklın, vicdanın dönemin devlet yöneticileri tarafından tespit edildiğini göstermektedir. Hz. Yusuf’un lehine deliller olduğu halde, masum olduğu toplumun tüm önde gelenleri tarafından bilindiği halde, sadece birkaç kadının delilsiz sözlü beyanlarıyla hapse atılması karşısında bir kere bile isyan etmemesi, kesintisiz olarak güzel ahlak göstermesi, sabırlı ve vicdanlı davranması devletlerin zaman zaman önemli gördüğü insanları test edip denemesine bir örnektir. Bu mühim testi geçenler güvenilir insanlar olduklarını ispatlamış olurlar. Burada dikkat çeken bir diğer husus da Hz. Yusuf’un kendinin başarılı olacağını bildiği, yapabileceğinden Allah’ın izniyle emin olduğu konuyu Hükümdara söylemesidir. “Bana bu konuyu verin ben bunu kısa sürede hallederim”, “bana bunu emanet edin ben bunu yaparım” şeklinde güvence vermesi önemli bir detaydır.
Sonuç olarak;
Allah’ın her olayı hayırla yaratmış olduğu müminlerin iman ettikleri bir güzelliktir. Allah kullarına olan sonsuz güzel sevgisi ve şefkatiyle bu hayırların bir kısmını dünyada iken de insanlara göstermekte ve öğretmektedir. Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları 2018’deki operasyondan bu yana bu hayırların birçoğunu kendi hayatlarında bizzat görmüşlerdir. Allah bunların bir kısmına halkı da şahit kılmaktadır. Türk basını da bu şahitlikte bulunma imkanına sahiptir.
Gerçeği gözlemleyip yazmak varken derin devletin ucuz taktiklerinin ürünü olan oynanmış bir fotoğrafa ve spekülasyonlara mecbur kalmayı hiçbir basın mensubunun kendisine yakıştırmayacağı kanaatindeyiz. Müvekkilin gençliği, dinçliği, zindeliği hakkında söylediklerimizin doğru olup olmadığını tüm basın mensuplarının bizzat teyit etmeleri oldukça kolaydır. Adalet Bakanlığı'ndan izin alarak müvekkili bulunmakta olduğu Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde ziyaret etmeleri kolaylıkla mümkündür. Bundan daha da kolay bir yol olarak kendilerinin tanıdığı veya bulduğu avukatları, görüşmesi için müvekkile yollamaları olacaktır. Zira müvekkil daha önceki tekziplerinde ve 11.06.2025 tarihinde İstanbul 1 Ağır Ceza Mahkemesi'nde katıldığı duruşmadaki beyanında da ifade ettiği üzere, bu avukatların tüm yol ve konaklama masraflarını üstlenecektir. Böylece müvekkilin zindeliğini, gençliğini, dinçliğini, sağlığını, yıllara meydan okuyan heybetini gözlemleyebilirler.
Saygılarımızla kamuoyunun bilgilerine sunarız. 11.07.2025