Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları, 27.05.2025 tarihinde İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davaları kapsamında ifade vermişlerdir. Müvekkilin duruşma esnasında Sayın Mahkemeye vermiş olduğu beyanından bazı bölümleri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz:
Dışarıdaki kişilere cezaevinden özel mesaj gönderme iddiası, uygulanan kısıtlılık tedbiri nedeniyle mümkün değil:
Benim, sürekli kontrol altında olduğum için, sürekli dinlendiğim için zaten, teknik olarak bu (dışarıdaki kişilere mesaj göndermem) mümkün değil. Kısıtlama çok az kısa süre kaldırılmıştı üzerimden. Onda da zaten kapılar açık ve memurlar yanımda oluyorlardı.
Yani mesela saat kaç diyorum, memurlar oradan cevap veriyor, duyuyor. Yani öyle gizli, saklı, özel konuşma imkanı yok. İmkansız.
Devletimiz beni de arkadaş grubumuzu da seviyor:
Devletimiz benim arkadaş grubumu seviyor. Beni de sever devletimiz, ben de devletimizi severim. Bu herkes tarafından bilinir. Devletimiz, arkadaş grubumuzu dağıtmak için değil, tam aksine arkadaş grubumuzu bir arada tutmak, dağılmalarını engellemek için bu operasyonu yaptı ve çok başarılı oldu.
Hakikaten dağılan tek kişi olmadı. Hatta dağılanları da bir araya getirdi devlet. Onları da yeniden güzel, aktif hale getirdi. Hepsi İmam Hatip mezunu olmasa bile, şu an İlahiyat okuyorlar. Çeşitli üniversiteleri okuyorlar bulundukları yerlerden.
Dolayısıyla devletimiz bir şey yaptığında hayırla yapar. Biz devletimizin her zaman emrinde olduk, yine emrindeyiz.
Filistin'deki katliamı durdurabilirim:
Şu an Türkiye'de devletin siyaseti İslam'ın dünya hakimiyeti içindir. Ben yeniden tekrar ediyorum, Filistin'deki Müslüman bütün alimlerin hemen hemen çoğunu tanıyorum. Bütün hahamlarının tamamını tanıyorum. Hepsini bir araya getirip FİLİSTİN'DEKİ KATLİAMI DURDURABİLİRİM. Bakın her gün çocuklar ölüyor, perişan oluyorlar. Allah rızası için bir on beş gün müsaade etsinler. SÖZ VERİYORUM HALLEDECEĞİM. Eğer söz, halledemezsem ne diyorsa desinler.
Ama bak günahı üstlerine oluyor bana müsaade etmeyenlerin. Ben buradan çıkayım demiyorum. Burada durayım, buradan ben bunu hallederim. Sadece bana yetki versinler. Bu imkanı versinler. Yoksa bu acı felaketin önü sonu gelmeyecek.
Filistin'i tamamen kazıyacak bir ortam olacak. Yazık çoluğa çoluğa insanlara. İsraillilere de yazık, hepsine yazık. Hepsini kardeş ederim, bir araya getiririm. Söz veriyorum. Söz bir, Allah bir.
Yani on beş gün müsaade etsinler, halledeceğim.
Kadın cinayetlerini durdurabilirim:
Kadın ölümleri de çok can yakıcı. Çok da zarar verici.
Bu da, kadın sevgisi anlatılarak, kadınlara hayranlık oluşturularak, kadınların cennetin en güzel varlığı oldukları anlatılarak rahatça halledilebilir.
Yani bu konuda hiç olmasa yazdıklarımın Diyanet Kanalı'na yayınlanmasını sağlasalar, imkan verseler şu cinayetleri durdursak. Her Allah'ın günü kadın öldürülüyor. Görülmüş bir şey değil bu. Ve insanlar buna alıştı, çok makul görüyorlar. Makul olan bir şey yok.
Yani aslan gibi kadınlar, çok çok derin insanlar. Yazık günah. Çok rahat engelleyebilirim. Bana imkan versinler.
Benim ve arkadaşlarımın bir suçu olmadığını devlet çok iyi biliyor:
Arkadaşlarımız tabi bütün coşkulu halleriyle savunuyorlar kendilerini. Zaten mahkemeniz de biliyor, devlet de biliyor. Bir suçları yok. Zaten öyle bir şey olmadığını herkes bilir.
Milli İstihbarat Teşkilatı'na sorun. Rapor olarak size göndersinler. Kumpas yapıldığını çok iyi biliyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanımız da biliyor. Sayın Bahçeli de biliyor. Herkes biliyor.
Ama Allah tüm peygamberlerini, tüm evliyalarını adaletsizliklerle, hukuksuzlukla, zorluklarla imtihan etmiştir. Bu şart. Devlet başka türlü onların delikanlılığını anlayamaz. Yiğitliğini başka türlü anlayamaz. Devlet onları test ediyor. İslam'ın dünya hakimiyetini hazırlıyor.
Devlet, böyle yiğit ve seçkin delikanlıları çok sever. Yani korkak, ürkek, tırsak insanlardan, muhbirlerden, ispiyonculardan Devletimiz nefret eder. Böyle aşağılık insanlardan kendini kurtarmak için, arkadaşına nefretle söz edenlerden Devletimiz nefret eder. Tiksinir. Çok pislik olarak görürler. Onun için bu gençlerin şanını, üstünlüğünü, güzelliğini görmek için denedi devlet onları.
Allah ne yaparsa hayırla yapar. Operasyon olmasaydı, arkadaş grubumuz çoktan dağılırdı:
Allah ne yaparsa hayırla yapar. Allah kaderde hata yapmaz. Biz ben dışarıda olsaydım eğer tutuklanmasaydım arkadaş grubum çoktan dağılırdı.
Benim de sağlığım çoktan bozulmuş olacaktı Allah esirgesin. Bak seksen yaşıma doğru gidiyorum. Yirmi beş yaşında delikanlı gibiyim, Allah'a çok şükür. Hiçbir sağlık problemim yok. Tansiyonum, şekerim, her şeyim mükemmel. Allah'a çok şükür. Gayet de huzurluyum.
Ben mahkemenizi de çok seviyorum. Sizin hakkınız çok büyük.
İçinde bulunduğumuz ahir zamanda 90'ın üzerinde alamet gerçekleşti:
Bir de Allah müminlere yardım ettiği için şu an ahir zamanda doksanın üzerinde alamet meydana getirdi.
Mesela Duhan Suresi'nin karşılığını pandemi olarak meydana getirdi. Doğrudan Kur'an'da bahsedilen Duhan olayı pandemidir. Dabbet'ül Arz da, televizyon gibi Müslümanlara hizmet eden bir şeydir.
Allah şu an bizim yanımızda; her şeyi beynimizin içinde görüyoruz:
Allah şu an bizim yanımızda, mahkemenizde de yanımızda. Bizler şu an beynimizin içinde bunları görüyoruz.
Mesela siz de beyninizin içinde beni seyrediyorsunuz. Hiçbir insan beyninin dışına çıkamaz. Hiçbir insan beyninin dışında dış alemde ne olduğunu bilemez.
Beyninin içinde Allah ne göstertiyorsa, onlar için görüntü odur. Dolayısıyla yani tedirgin olmaya, işte "acaba mahkeme anlamıyor mu?" gibi demeye gerek yok. Son derece zeki akıllı insanlarsınız. Tabii ki anlıyorsunuz.
Ashab-ı Kehf'e verilen şerefi, Allah bize, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi yoluyla bahşetti:
30. Ağır Ceza Mahkemesi de çok iyi biliyordu. Mesela sekiz bin yıl, on bin yıl dediğinde onun büyük bir şeref olduğunu sonra anladılar. Çünkü Ashab-ı Kehf'e verilen şerefi Allah bize bahşettirdi onların kanalıyla.Oradaki hakimlerin sakinliğinin sebebi de o. Onlar kötülük yaptığı kanaatinde değil. Hazreti Hızır'ın, Bozatlı Hızır'ın emrini yerine getirdikleri için huzurlular. Yoksa hiçbir hakim öyle bir şey yapamaz. Yapmaz.
Allah Müslümanları bir araya tuttu. Arkadaş grubumuzu bir araya getirdi.
Tamamen unuttuğumuz dağılmış kişileri bile toplayıp bir yere getirdi. Hepsi şu an çok dindarlar, çok takvalar ve devletin güveneceği gençler hale geldiler.
Devletin ana politikası İslam Birliği'dir:
Devletin en çekindiği şey zayıf insanlardır. Zayıf bir insana Allah hiçbir şekilde devleti emanet etmez.
Sayın Cumhurbaşkanımızın en titiz olduğu konu bu. Mesela "yerli milli" demesi, diğer anlattığı konular, devletin başına sağlıklı, güçlü insanların gelmesini istediği içindir. Devletin ana politikası İslam Birliği'dir.
Sayın Ekrem İmamoğlu'nun da beraatini çok isterim:
Ben kanaatim Sayın Ekrem İmamoğlu da dahil herkes beraat eder sonunda. Böyle bir şey kalmaz. Ama bak çok dikkat çeken bir şey var. Sayın Ekrem İmamoğlu istediği gibi konuşuyor. Hakkıdır, normal. Ama bak kısıtlama kimsenin aklının ucundan bile geçmiyor.
Ben hiçbir şey yapmadığım halde, hiçbir mahsurlu konuşma yapmadığım halde, ısrarla ve kararlılıkla, boş nedenlerle, kısıtlama devam ediyor. Hayır vardır. Ama ben hiçbir insana baskı yapılmasını istemiyorum.
Mesela ben diğer tutuklu olan yahut hapiste olan insanlara da özgürlük verilmesinden yanayım. Sayın Ekrem İmamoğlu'nun da beraatini çok isterim. İngiliz derin devletinin oyunuyla, kumpasıyla bu hal meydana geldi.
Hükümetle alakası yok. Tayyip hocamızla da alakası yok.
Müvekkil Adnan Oktar’ın, 27.05.2025 tarihinde, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde vermiş olduğu beyanları kamuoyunun takdirine sunarız.28.05.2025