TÜRKİYE CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI
SAYIN YILMAZ TUNÇ BEYEFENDİ DİKKATİNE
Sayın Bakanım,
Müvekkilim Adnan Oktar’ın vicdanına güvendiği Sayın Makamınızın dikkatine arz ve talebi şudur:
Malumunuz olduğu üzere kamuoyunca Candan Kardeşler olarak bilinen hanımlardan Nihal Candan sağlık sorunları sebebiyle tahliye edilmiş ve tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti. Benzer şekilde Dilan Polat isimli hanımın cezaevinde intihar girişiminde bulunduğu ve psikolojik sorunlar yaşadığı, tahliye olduktan sonra da bu sorunların devam ettiği basına yansımıştır. Bu hanımların cezaevinin zorlu koşullarına dayanmaya hem fiziki hem de psikolojik olarak güç yetiremedikleri ve yeniden tutuklanmak ya da yargılandıkları davada ceza almaktan çok endişe ettikleri görülmektedir. Bu endişe sebebiyle de her ikisinin sağlıkları bozulmuş her ikisi de hastaneye kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştır.
Özellikle NİHAL CANDAN’IN basına yansıyan görüntülerinden de anlaşıldığı üzere durumu ciddi görünmektedir.
- ŞU AN YOĞUN BAKIMDADIR
- 2 DEFA KALBİ DURMUŞTUR
- 25 KİLOYA DÜŞMÜŞTÜR
- ÇOKLU ORGAN YETMEZLİĞİ VARDIR
- ÖLÜMLE BURUN BURUNADIR
- DURUMU HAYATİ TEHLİKE TAŞIMAKTADIR.
DİLAN POLAT’IN da psikolojik olarak ağır çöküntü yaşadığı, bir psikiyatri kliniğinde yatarak tedavi altına alındığı bilinmektedir.
- CEZAEVİNDE İNTİHAR GİRİŞİMİNDE BULUNMUŞTUR
- TAHLİYE OLDUKTAN SONRA KENDİNİ ÖLDÜRMEK AŞAMASINA GELDİĞİNİ AÇIKLAMIŞTIR
- PSİKİYATRİ KLİNİĞİNE YATIRILMIŞTIR
- AŞIRI KİLO KAYBETMİŞTİR
Dilan Polat hastaneden yaptığı paylaşımlarda “benim kötülüğüm için uğraşanlar beni hayattan kopma noktasına getirdi, hayattan kopmak istediğim anlar oldu” demektedir. Benzer şekilde Nihal Hanım’ın basında yer alan açıklamalarında, “'Baskı mı ölüm mü?’ derseniz ölümü tercih ederim” dediği görülmektedir.
Bu ifadeler bu hanımların yargılandıkları davanın seyrinden çok ciddi korku duyduklarını, yeniden cezaevine girme korkusuyla kendilerini ölüme götürebilecek bir psikoloji içine girdiklerini, kitle galeyanı neticesinde oluşan sevgisiz ve öfke dolu ruhtan çok olumsuz etkilendiklerini ve tüm bunların da sağlıklarını bozduğunu göstermektedir.
Müvekkil Adnan Oktar sizin vicdanınıza, imanınıza, Kuran’a bağlılığınıza ve güzel ahlakınıza şahit bir insan olarak cezaevi korkusuyla ölümün kıyısına gelmiş bir genç kadına karşı merhametle ve şefkatle yaklaşacağınıza güvenmektedir.
Gerek Nihal ve Bahar Candan kardeşlerin gerekse Dilan Polat ve kız kardeşinin yargılandıkları davanın içeriği ve nasıl neticeleneceği kuşkusuz Yüce Türk Yargısı’nın takdirindedir ve Mahkemenin vereceği karara saygımız sonsuzdur. Ancak affetmek de Allah’ın Kuran’da müminlere emrettiği yüksek bir ahlaktır. Allah Kuran’da, şefkatin, merhametin, affediciliğin bir insanın kötülükten uzaklaşması, suça tevessül etmemesi ve olumlu yönde değişmesi için uygulanabilecek en güzel vasıflar olduğunu ortaya koymaktadır. Peygamberimiz (sav)’in sevgi dolu ahlakıyla nice insan ıslah olup hidayet bulmuştur.
Kaldı ki özellikle Nihal Candan’ın sağlık durumunun aciliyeti görülmektedir. Ölümün eşiğine gelmiş bir insanın göz göre göre ölüme gitmesini engellemek her Müslümana sorumluluktur. Allah Kuran’da, “Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. KİM DE ONU (ÖLDÜRÜLMESİNE ENGEL OLARAK) DİRİLTİRSE, BÜTÜN İNSANLARI DİRİLTMİŞ GİBİ OLUR” (Maide Suresi, 32) buyurmuştur.
SIRF CEZAEVİNE GİRME KORKUSUYLA ÖLÜME SÜRÜKLENEN BU GENÇ HANIMLARIN HAYATININ KURTULMASI SİZİN VE SAYIN CUMHURBAŞKANININ YÜKSEK AHLAKINIZLA MÜMKÜNDÜR. Bu genç hanımların herhangi bir suça karıştıkları ispatlansa dahi toplum nezdinde linç edilmeleri, dinmek bilmeyen bir öfkeye maruz kalmaları, şiddetli bir nefrete maruz kalmaları makul ve sağlıklı bir tutum değildir. Bu tutumda kuşkusuz bazı basının ve sosyal medyanın son derece olumsuz bir etkisi olmaktadır.
Toplumun öfkesini kışkırtmak, şefkatle değerlendirilip geçilebilecek şeyler üzerinden nefret malzemesi üretmek, sevecen ve merhametli bir yaklaşımla kolaylıkla çözülebilecek konuları gereksiz yere büyütmek, anlamsız yere bazı kişileri hedef haline getirip onların ezilmesinden, mağdur edilmesinden, eziyet görmesinden, acı çekmesinden mutlu olmak bir toplumu manevi çöküntüye götürecek, milleti bir arada tutan bağları zayıflatacak çok tehlikeli yollardır. Bir kişiyi nefret odağı haline getiren bu vicdansızlık ve galeyan kültürü çoğu zaman öyle bir hal almaktadır ki insanlar o kişiden neden nefret ettiklerini bile unutmakta, şuursuzca o kişi her ne yapsa saldırganlıkla cevap vermekte, toplu olarak “yok olsun, kahrolsun, mahvolsun” çağrıları yapmakta, tüm bunların neticesinde de o kişinin hayatı alt üst olmakta, bedenen ve ruhen çökmesine, hatta ölümüne bile sebep olabilmektedir.
Düzenli olarak öfke malzemeleri oluşturup nefreti kışkırtanlar bir süre sonra toplumsal huzur ve düzenin telafi edilemeyecek şekilde bozulmasına sebep olduklarını düşünmek zorundadır. Devletimizin de öfke ve nefret selinin oluşmaması için hem gerekli hukuki tedbirleri hem de ilkokul çağından itibaren sevgiyi, merhameti, insaniyeti, sevecenliği, anlayışı, iyiliği teşvik eden bir eğitim sistemini tesis etmesi önemlidir.
Malumunuz olduğu üzere, Bakara Suresi’nin 178. ayetinde, Allah cinayet işleyen birinin dahi affedilmesinin güzel bir tavır olarak görmektedir:
Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azab vardır. Bakara Suresi, 178
Allah’ın en ağır suçlarda dahi af yolunu teşvik etmesi çok güzel bir hayır ve nimettir. Diğer birçok Kuran ayetinde de Allah bir kötülük olduğunda dahi ona iyilikle cevap vermeyi, affetmeyi ve merhameti tavsiye etmiştir:
İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel şekilde sav. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluverir. Fussilet Suresi, 34
Bir kötülüğün karşılığı, ona denk bir kötülüktür. Ama kim affeder ve düzeltirse, onun mükafatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez. Şura Suresi, 40
İçinizden faziletli ve zengin olanlar, akrabalarına, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere bir şey vermemeye yemin etmesinler. Affetsinler ve hoşgörülü olsunlar. Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Nur Suresi, 22
Müvekkil Adnan Oktar bu genç hanımlara karşı da Allah’ın Kuran’da bildirdiği ahlakın uygulanmasını temenni etmektedir. Sizden istirhamı SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ’IN AF YETKİSİNİ KULLANARAK ÖNCELİKLE DURUMU ACİL OLDUĞUNDAN NİHAL CANDAN OLMAK ÜZERE BU GENÇ HANIMLARIN HAYATININ KURTULMASINA VESİLE OLMANIZDIR.
Bu hanımların yargılandıkları dosyada yer alan suç isnatları ve buna dair deliller Mahkemeler tarafından adil olarak mutlaka incelenecek ve değerlendirilecektir. Ancak hiçbir şey bir insanın hayatından daha değerli ve önemli olamaz, özellikle de bahse konu suç isnatları her ne kadar ciddi olsa da, neticede cinayet ve terör gibi başka bir insanın canına mal olmuş isnatlar değildir. Öyle dahi olsa Allah’ın Kuran’da cinayet suçu işlendiğinde dahi af yolunu göstermesi Müslümanlar için önemli bir ölçüdür.
Devletimiz’in yüksek ahlakı, vatandaşına merhameti ve sevgisi bu genç hanımların hayata bağlanmasını, kendilerine zarar veren psikolojiden ve sağlık sorunlarından kurtulmasını sağlayacak yüceliktedir. Bu hanımların toplumda kışkırtılan öfkenin sebep olduğu bir nefret seline maruz kalmamaları için gerekli tedbirlerin alınmasını, hedef tahtası haline getirilerek linç edilmelerinin ve oluşan galeyanın etkisiyle haksız yere mağdur edilmelerinin önlenmesini, ŞU AN HAYATİ TEHLİKESİ OLAN NİHAL CANDAN HANIM ÖNCELİKLİ OLMAK ÜZERE BU GENÇ HANIMLARIN KURTULMASINI SAĞLAYABİLMEK İÇİN SAYIN CUMHURBAŞKANININ AF YETKİSİNİ KULLANMASINI SAYIN MAKAMINIZ’DAN ARZ VE TALEP EDERİZ.
Saygılarımızla arz ve talep ederiz. 18.6.2025