Bir dahaki mahkemede bizzat bulunmak istiyorum. Bu odanın içerisinde, bu şekilde olmasını istemiyorum. Fiziki katılmak istiyorum. Öbür türlü savunma yapamayacağım için bunu rica ediyorum sizden, talep ediyorum. Bir de süre talep ediyoruz tabii, savunma yapabilmek için. Mütalaa daha var çünkü, mütalaa asıl alınacak.

…Yeniden dinlenme taleplerini yerine getirilmesini rica ediyorum. Özellikle (tanık) Müge Hanım'ın tekrar dinlenmesini talep ediyorum. Çünkü ben ona bir soru soracaktım, yarım kaldı. Sesim duyulmadı. Yani konuşmam duyulmadı.

Soruyu sordum, fakat siz çıkmasını söylediniz. Sesim de gitmedi oraya. Halbuki konuyu çok açıklığa kavuşturacak sorulardı bunlar. Mümkünse, uygun görürseniz, yeniden soru sormak istiyorum Müge Hanım'a.

Bir de, bu mahkemenin ne amaçlı olduğunu, zaten avukatlarımız da anlattı, yargılanan kişiler de anlattılar. Bu bütün Türkiye çapında olan bir durum. Yani bir tek bizde değil. Yani şu an Türkiye’de bir yargı ve hukuk felaketi var gibi. Bir ızdırap içerisinde insanlar, gece gündüz bütün televizyonlar, gazeteler bu ızdırabı anlatıyorlar.

Daha önce etkin pişmanlığı savunanlar, aman ne kadar iyi, ne kadar güzel diyenler, şimdi tam bir panik içerisindeler, bir ızdırap içerisindeler. Daha önce kutsamışlardı etkin pişmanlığı.Şimdi bunun perişanlığını yaşıyorlar.

Bir de sizin mahkemenizde belirttiğim hususu, sanki biz yeni bunu anlatmışız gibi, yeni bir anlatım gibi anlatmışlar. Halbuki benim söylediğim konu, sizin mahkemenizde söylediğim konu. Benim için ölecek diyen herkes zaten benden önce eceliyle öldü. Hepsi aynı yere gitti. Bu sözüm mahkemede anlattığım bir konuşmadan.Yani basına ayrı yapılmış bir konuşma değil.

Hatta sizin mahkemenizde iki kere bu konuyu anlattım.

Bu kişiler, şu anda beni aynı yerden izliyorlar. Nerede olduklarını, beni nereden izlediklerini söylemek istemiyorum. Ama aynı yerdeler. Şu anda hala aynı söylemde olanlar var. Yani “Adnan Oktar ölecek, biz de sağ kalacağız” gibi. Ben hepsinin ecelleriyle öleceğini ve bunları bizzat göreceğimi söyledim mahkemenizde. Ama ecelleriyle.Yani Allah canlarını alacak. Hepsi benden önce eceliyle vefat edecekler diye.

Ve hakikaten şu ana kadar 200'e yakın kişi, benimle uğraşan, ünlü siyasi ve başka türlü, işte gazeteci, hepsi eceliyle vefat ettiler. Yani Allah rahmet eylesin, ben bir şey demiyorum. Ama hepsi aynı yerdeler.

Fakat bunu sanki ben mahkeme dışında söylemişim gibi bir anlatım yapmışlar.Böyle bir şey yok. Ben bunları sizin huzurunuzda söyledim.

Bazı sol gazeteler, sol televizyonlar merhametle, şefkatle, dostlukla olaylara bakacaklarına ideolojik ve siyasi gözle bakıyorlar. Siyasi görüşlerini de çökerttiler bu şekilde.

Mesela %30 tarafsız kitle meydana getirttiler, bu nedenle. Hasmane, kışkırtıcı bir politikaları var. İdeolojik baktıkları için sevgiyi, merhameti, dostluğu tamamen ortadan kaldırmış durumdalar. Ben bunun çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunun düzeltilmesini istiyorum.

Yani bu mahkemenin de oluşmasına sebep olan bu kafadır, ideolojik mantıktır. Genellikle Marksist-Sol ve Marksist-Sağ, ikisi ittifak ederek bu durumu meydana getiriyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin en büyük ihtiyacı şu an sevgi. Sevgi, merhamet, dostluk.

Benim bir talebim de şu; gazeteler buraya, bizzat mahkemeye katılıp görsünler. Benim için çöktü diyorlar, gelip kendileri görsünler, aslan gibiyim.

Veyahut bana avukat göndersinler buraya, avukatların parasını ben vereyim, beni burada görsünler. Yani gençliğim, dinçliğim, sağlığım, sıhhatim bunlara çok ızdırap veriyor, çok acı veriyor. Kendileri çökerken, kendileri perişan olurken, benim gittikçe genç ve dinç olmamdan acı çekiyorlar. Ve garip garip beyanlarda bulunuyorlar.

Benim onlara tavsiyem, avukat paralarını veriyorum, uçak paralarını vereceğim, buraya avukat göndersinler, bizzat beni görsünler. Acıları artsın diye söylemiyorum. Ne kadar dinç ve genç olduğumu, aslan gibi olduğumu görsünler diye söylüyorum.

Kamuoyunun bilgilerine sunarım. 11.06.2025

Daha yeni Daha eski