İSTANBUL 30. AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DOSYA NO : 2024/414 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
KONU : Sn. İpek Özbey'in farklı görüşlere uygulanan aynı hukuksuzluklara gösterdiği taraflı tepkinin sakıncalarına yer verilen tekzip yazısının, Sayın Mahkemenize sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
Sn. İpek Özbey, müvekkil ve arkadaşlarına yönelik kumpas girişiminin dev bir hukuksuzluk örneği olduğunu çok iyi analiz etmiş olmasına rağmen, geçen 7 yıl boyunca sürekli olarak bu hukuksuzluğa destek veren gazetecilerden olmuştur. Müvekkil ve arkadaşlarından farklı bir görüşe sahip olması, kendisini maalesef hukuksuzlukları alkışlayacak raddeye getirmiş ve şu anda ne yazık ki bu tip çabalar yüzünden Türkiye, çok daha geniş çaplı hukuksuzlukların yaşandığı bir ülke halini almıştır. Şu anda acı bir şekilde bu hukuksuzluk, Sn. İpek Özbey'in savunduğu kesimi de vurmuştur.
Bu açık duruma rağmen Sn. İpek Özbey, özellikle sol kesime sirayet etmeye başlayan hukuksuzlukların ana sebebinin kendi tavırları olduğunu görmezden gelerek, aynı hatayı devam ettirmektedir. Sn. Ekrem İmamoğlu'na uygulanan benzer kumpas yöntemlerini dile getirirken, konu Sn. İmamoğlu olduğunda durumu eleştirmekte ama aynı yöntemlere maruz kalmış olan müvekkil ve arkadaşlarına yapılanları, hayret verici şekilde halen haklı bulmaktadır.
Bu bakış açısı, maalesef ülkeye büyük zararlar getirmeye devam edecek gibi görünmektedir.
Konuyla ilgili olarak Sn. İpek Özbey'e yönelik sunulmuş olan tekzip yazısını Sayın Mahkemenizin takdirine sunuyoruz:
İpek Özbey Hangi Adaleti Savunuyor?
Müvekkil Adnan Oktar'a, 7 yıldır tüm Türkiye'nin gözleri önünde yapılan adaletsizlikleri alkışlayan, ancak kendi taraftarlarına TAM OLARAK AYNI ADALETSİZLİK isabet ettiğinde yaygaralar koparan belli başlı gazetecilerden biri olan Sn. İpek Özbey, her ne kadar adalet savaşçısı görünümü vermeye çalışsa da, kendi inanç ve dünya görüşü uğruna adaletsizliği savunmaya devam etmektedir. Özellikle şu anda, hukuksuzluklar tüm Türkiye'ye ayağa kaldırmışken, hukuk devleti kavramının gitgide yok oluşa doğru gittiği ortadayken, başkalarına yapılan hukuksuzlukları desteklemekle, durumu, kendisi için de daha vahim bir hale getirmekte olduğunu anlamamış gözükmektedir.
Bu görüş ve davranışta olan pek çok gazeteci, geçmişte Adnan Oktar ve arkadaşlarına yapılan hukuksuzluklara destek çıkarak, aslında kendi sistemlerine zarar verdiklerini anlayamadılar. Sn. İpek Özbey başta olmak üzere pek çok sol görüşlü gazeteci, o tarihlerde Adnan Oktar ve arkadaşlarına yapılan kumpası örtbas etmek, hukuksuzlukları normal göstermek için çok çaba gösterdiler. Onların bu çabaları neticesinde halk;
- Şikayetçi varsa suç da vardır,
- Bu kadar çok kişi tutuklandıysa mutlaka suçludurlar,
- Bu kadar çok suç maddesi varsa kesin bir şey yapmışlardır,
- Mallarına el konulduğuna göre kesin illegal para kazandılar,
- Etkin pişmanlar, gizli tanıklar anlattığına göre gerçekten suç işlemişler,
- Sabah baskını yapılıp ters kelepçeyle alındılarsa hak etmişlerdir,
- Farklı şehirlerde cezaevlerine naklediliyor, aileleri kapılarda perişan oluyor diyorlar ama hak ettiler,
- Gazeteler bu kadar da yalan dolan yazamaz,
- Onlara beraat veren istinaf hakimleri görevden alındıklarına göre taraflı karar verdiler,
Diyecek hale getirildi. Söz konusu gazeteciler, halkı tüm bunlara yönlendirmiş oldukları için, şu anda Sn. Ekrem İmamoğlu olayı ile yaşanan BENZER HUKUKSUZLUKLARA halkı nasıl ikna edeceklerini ve onları nasıl harekete geçireceklerini bilemediler. Geçmişte bunların tümünü savunurken, şu anda;
- Zorla elde edilmiş ve sadece beyanı olan şikayetçinin veya gizli tanığın GERÇEK ŞİKAYETÇİ OLMADIĞINI
- İnsanların TEHDİT EDİLEREK ZORLA ŞİKAYETÇİ YAPILABİLDİKLERİNİ,
- Çok kişinin tutuklanmasının veya çok suç maddesiyle suçlanmasının, O KİŞİLERİN "SUÇLU" OLDUĞU VE BUNUN BİR "ÖRGÜT" OLDUĞU ANLAMINA GELMEDİĞİNİ,
- Hakkında MASAK raporu hazırlanan veya malına el konulan her kişinin İLLEGAL PARA KAZANMADIĞINI,
- Gazetelerin büyük bir kısmının kiralık olduğunu, sipariş haber yaptıklarını, dolayısıyla "O KADAR DA YALAN DOLAN YAZABİLDİKLERİNİ",
- KİMİ SAVCILARIN, HAKİMLERİN VE EMNİYET GÖREVLİLERİNİN kimi zaman KUMPAS İÇİN GÖREVLENDİRİLEBİLDİKLERİNİ,
- İnsanların SABAH BASKINIYLA, TERS KELEPÇEYLE evlerinden alınmalarının SUÇLU OLDUKLARI ANLAMINA GELMEDİĞİNİ,
- Haksızca içeri alınmış her insanın AİLELERİNİN DIŞARIDA PERİŞAN EDİLDİĞİNİ,
Anlatmaya çalışıyorlar.
- "Yaşları çok genç"
Adnan Oktar davasında 19 YAŞINDA CEZAEVİNE GİREN GENÇLERİN 7 YILDIR SUÇSUZ OLARAK HALEN YATMAKTA OLDUĞUNU dile dahi getirmiyorlar.
- "Hastalar var; derhal tahliye edin"
Adnan Oktar davasında, 3 KANSER HASTASININ, BEYNİNDE HER AN HAREKETE GEÇEBİLECEK BİR ANEVRİZMA OLAN KİŞİLERİN, OLDUKÇA CİDDİ KRONİK HASTALIKLAR YAŞAYANLARIN HAPİSTE YATTIKLARINI VE 7 YILDIR HALEN YATMAKTA OLDUKLARINI anlatmıyorlar.
- "Aileleri perişan"
7 yıldır içeride olan Adnan Oktar grubunun 61 ANNE-BABAYI YİTİRDİKLERİNİ, ÇOCUKLARIN AİLELERİNİN CENAZELERİNE BİLE KATILAMADIKLARINI dile dahi getirmiyorlar.
Halktan pek çok kişi şu anda şu soruları soruyor: "Şu anda Ekrem İmamoğlu ve çevresine yapılanların TIPKISININ AYNISINI biz yakın zamanda görmüştük. Bu yöntemlerin tamamı Adnan Oktar davasında da yaşandı. ONLARA YAPILANLARI ALKIŞLARKEN, ŞU AN YAPILANLARA NEDEN TEPKİ GÖSTERİYORUZ?"
Şu an yapılan hukuksuzluklara tepki gösterilmesi, hukuk ve adalete yönelik çağrı yapılması elbette çok güzel. Ama 7 YILDIR ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI İÇİN BU ÇAĞRININ YAPILMAMIŞ OLMASI, SN. İPEK ÖZBEY GİBİ GAZETECİLERİN SUÇUDUR. Türkiye'de adaleti savunmaya hevesli gençler, söz konusu gazeteciler nedeniyle yaşanan dev hukuksuzlukları fark edememişlerdir. Ülkeyi bir hukuk devleti olmaktan çıkarıp bu hale getiren, büyük ölçüde, Sn. İpek Özbey de dahil olmak üzere, söz konusu gazetecilerin bu tutumudur.
Örneğin, adalet savunucusu kimliğiyle tanınan bir başka gazeteci Ayşenur Arslan, Adnan Oktar davasındaki hukuksuzluklar kendisine anlatıldığında, "sizinle aynı görüşte değilim, sizi destekleyemem" demiştir. Oysa kendisinden istenen, Adnan Oktar ve arkadaşlarını desteklemesi değil, ADALETTEN YANA OLMASIDIR. O dönemde adaletten yana olmayan Ayşenur Arslan'ı, ne yazık ki aynı adaletsizlik bugün vurmuştur.
7 yıldır müvekkilin sayısız kamuoyu duyurusu yayınlanmış, bu duyurularda özellikle sol kesim hedef alınmış ve "bugün bize yapılanları kutsamayın, yarın kutsadığınız bu sistem mutlaka size döner" uyarıları yapılmıştı. Şu anda sol kesim, bu uyarının gerçekleştiğini görmüş durumdadır. Bu, hiçbir zaman istediğimiz bir şey olmamıştır; yapılan uyarıların da sebebi zaten bunları engelleyebilmektir. Ama bu uyarıları görmezden gelmenin vahim sonuçları olmuştur. Söz konusu gazeteciler, geçmişte kutsadıkları kumpasın tüm rezil yöntemleriyle şu an boğuşmak zorunda kalmışlardır.
Sn. İpek Özbey,
Kendinize yönelik bir hukuksuzluk söz konusu olduğunda tüm gücünüzle tepki gösteriyorsunuz; ama ASLINDA SİSTEMİ BU HALE GETİREN SİZLERSİNİZ. Genel anlamda demokrasiyi, özgürleşmeyi savunmanız elbette güzel, takdire şayan. Ancak bunu sadece kendi görüşünüzdekiler için istemeniz doğru değil; BU, ADALET DE DEĞİL.
Defaatle belirttiğimiz gibi, müvekkil Adnan Oktar, kimsenin haksız yere cezaevinde bulunmasını asla istememektedir. Daima cezaevlerinin boşaltılması ve insanları hapsetme geleneğinin son bulması taraftarı olmuştur. Bu nedenle, KARŞIT GÖRÜŞTEN DE OLSA birileri tahliye olduğunda bunu müthiş bir sevinçle karşılamaktadır. Karşıt görüşe tahliye isteyen, onların aklanmasını içten arzu eden böyle bir örnek varken ve bu kişi ve yanındakiler, açıkça ÇOK DAHA BÜYÜK BİR KUMPAS MAĞDURUYKEN, onların tahliyelerinden dehşete kapılan, onların tekrar tutuklanmaları için altyapı hazırlayan, bunu büyük bir gayretle destekleyen kişilerden biri olmanız acı bir tablodur.
Sn. İpek Özbey'e hukuksuzluklara karşı ciddi bir mücadele halinde olmamız gereken şu dönemde adaletli ve vicdanlı davranmasını tavsiye ediyoruz. Bu yapılmadığında, bu puslu ve hukuksuz sistemin dönüp dolaşacağı yer, yine "sadece bana hukuk" diyen kişiler olmaktadır.
Yukarıdaki tekzip bilgilendirme yazısını Sayın Mahkemenizin takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.23.04.2025