İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DOSYA NO : 2024/74 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİİ : Av. Mert ZORLU
KONU : Müvekkil Adnan Oktar'ın, dünya çapında yapılan anketlerde Türkiye'de hukuksuzluk oranlarının yüksek olduğu, hakim ve savcılar üzerinde yapılan çeşitli baskıların buna büyük ölçüde neden olduğuna dair kamuoyu bilgilendirmesinin Sayın Mahkemenize sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkil Adnan Oktar'ın, son yıllarda yapılan araştırmalar ışığında kamuoyunun takdirine sunduğu, hukuk sistemimizdeki pürüzler, adalet mekanizmasındaki ciddi sorunlarla ilgili görüşlerini, Sayın Mahkemenizin takdirine sunuyoruz:
Hukuk Biterse
Ülke Biter, Toplum Biter, Birlik-Beraberlik Biter
Ülkemiz, içinde bulunduğu yıllarda bir adaletsizlik girdabının içine girmiş durumda ve bunu çok acı bir şekilde tecrübe ediyor. Bu, sadece son 7 yıldır kendi davalarımızda bizzat yaşadığımız adaletsizliklerle sınırlı değil. Bu dönem, adaletin, bir korku ve menfaat mekanizması şekline dönüştürüldüğünü pek çok örnek ile bizlere göstermiştir.
Bunu, son birkaç yıllık araştırmalara ve verilere dayalı olarak inceleyecek olursak;
BİLİMSEL VERİLERE GÖRE TÜRKİYE'DE ADALET
KONDA– EKİM 2022
Konda araştırma şirketi tarafından Ekim 2022 tarihinde yayımlanan “Gençlerin İnsan Hakları Algısı: Kamuoyu Araştırması” isimli araştırma sonucuna göre GENÇLERİN %90'ı, “Genel olarak Türkiye’de demokrasinin işleyişinden ne kadar memnunsunuz?” sorusuna 5 PUAN VE ALTINI VEREREK Türkiye’de demokrasinin işleyişinden memnun olmadıklarını belirtmişlerdir. İlgili araştırmada GENÇLERİN YARIYA YAKINININ BU SORUYA 10 ÜZERİNDEN 1 PUAN VERDİĞİ görülmüştür.
Aynı araştırmada “Siz hiç hak ihlali yaşadınız mı?” sorusunu ise gençlerin %54,7’si “EVET” şeklinde cevaplandırmıştır. Bu durumda Türkiye’de her 100 gençten 55’inin hak ihlaline uğradığı ortaya çıkmaktadır.[1]
WORLD JUSTICE PROJECT - 2024
Günümüze geldiğimizde, World Justice Project'in hazırladığı, 2024 yılı "hukukun üstünlüğü endeksi" raporu ülkemiz adına büyük vahamet içermektedir. Rapor, üst üste yedinci yılda da hukukun üstünlüğünün çoğu ülkede, özellikle de Türkiye'de GERİLEDİĞİNE dikkat çekerken, TÜRKİYE, 142 ÜLKE ARASINDA 117. OLMUŞTUR.
Türkiye'nin önünde Ruanda, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Güney Afrika ve Burkina Faso gibi ülkeler yer almıştır. 117. sırada yer alan Türkiye'nin hemen üstünde ise Honduras, Angola, Nijer, Rusya ve Madagaskar yer almıştır.[2]
ULUSLARARASI DEMOKRASİ VE SEÇİM YARDIMI ENSTİTÜSÜ - 2023
Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün 2023 yılı raporuna göre ise Türkiye, Hukukun Üstünlüğü kategorisinde 173 ÜLKE ARASINDA 148. SIRADADIR. Avrupa’da ise Rusya’nın gerisinde kalmıştır. TÜRKİYE, raporda, AVRUPA’DA “DEMOKRATİK OLMAYAN” DÖRT ÜLKEDEN BİRİSİ olarak gösterilmiştir.[3]
ASAL - 2024
Türkiye'de son aylarda yapılan bir değerlendirme ise, kendi insanımızın adalet sistemimize bakış açısını oldukça net göstermiştir.
Asal Araştırma Şirketi, 17-27 Ağustos 2024 tarihleri arasında 18 yaş üzerindeki 2 bin kişiye “SİZCE TÜRKİYE’DE ADALET VAR MI, YOK MU?” sorusunu yöneltmiştir. Çıkan sonuç ise oldukça vahimdir:[4]
- ADALET YOK: %74
- Adalet var: %18,5
- Fikrim yok/Cevap yok: %7,5
Türkiye'de gençlerin %74'ünün adaletin olmadığına inanması, ülkemiz adına içler acısı bir durumdur.
BİLİMSEL VERİLERE GÖRE TÜRKİYE'DE MUTSUZLUK
Çok iyi bilinir ki, bir ülkede adalet düzeni iflas ederse, o ülke huzursuzluğun, mutsuzluğun ve kargaşanın esiri olur. İnsanların kendilerini güvensiz hissettikleri, kendi ülkelerinde hürriyet içinde yaşayamadıkları ve her an haksızlıkla karşılaşabileceklerini düşündükleri bir ortam, mutsuzluğun, huzursuzluğun kaynağıdır. Dolayısıyla, adaletsizliğin yaşandığı ülkeler, halkın mutsuzluk, huzursuzluk ve sevgisizlik yaşadığı ülkelerdir.
Nitekim istatistiklere göre hukukun üstünlüğü endeksi sıralamalarında en düşük sıralarda yer alan ülkemizde, mutsuzluk oranı da bununla doğru orantılı olarak ürkütücü boyutlardadır. Yine istatistiklere bakacak olursak;
GALLUP - 2024
Gallup araştırma şirketi tarafından 2024 yılında, 100 ülkede yapılan araştırmalar sonucunda "Küresel Duygu Raporu" açıklandı. Rapora göre, TÜRKİYE, yüzde 48’lik bir oranla, AVRUPA’DA BİRİNCİ, dünyada ise EN SİNİRLİ İKİNCİ ülke oldu.[5]
DÜNYA MUTLULUK RAPORU -2023 - 2024
Dünya Mutluluk Raporu ise, özellikle son iki senedir Türkiye ile ilgili olarak iyi sonuçlar vermiyor. 143 ülke arasında yapılan değerlendirmede TÜRKİYE, 2023 YILINDA 106. SIRADA İKEN, 2024 YILINDA 98. SIRADA YER ALDI. Avrupa, Avustralya, ABD, İsrail gibi ülkeler ilk 10'da yer alırken, Türkiye'nin bu ülkelerin yakınlarında bile olmaması, Türk halkının Avrupa standartlarından oldukça uzak bir huzursuzluk seviyesi içinde olduğunu gösteriyor. Ekonomik zorluklar bunun için sebep gibi görünse de, asıl sebep TÜRKİYE'DE HALKIN ADALETE GÜVENEMEMESİ, KENDİ ÜLKESİNDE GÜVENSİZLİK İÇİNDE YAŞAMASI VE BUNDAN KAYNAKLANAN ŞİDDETLİ KAYGI, KORKU VE MUTSUZLUK DUYMASIDIR.
İnsanların KEYFİ OLARAK TUTUKLANDIĞI, tutuklamaların basın ve sosyal medya yoluyla ALKIŞLATILDIĞI, insanların masumiyetlerini ispat etmelerinin PEK BİR İŞE YARAMADIĞI, itirafçılığın İFTİRACILIK MÜESSESİ olarak kullanıldığı, hakim ve savcıların menfaat veya korku yoluyla ADİL KARAR VERMEKTEN UZAKLAŞTIRILABİLDİĞİ bir ülke, ülkenin kendi halkı için bir TEHDİT ÜLKESİ haline gelmiş olur. Ülkeye gelen turistler, hem psikolojik hem de ekonomik olarak ülkenin tüm nimetlerinden faydalanırken, ülkenin kendi milletinin KAYGI VE KORKU içinde yaşaması, her an POLİSLE, KARAKOLLA VEYA CEZAEVİYLE YOLU KESİŞECEK Mİ DİYE ENDİŞE DUYMASI, hakim önünde ADİL BİR SONUÇ ALAMAYACAĞINA DAİR şüpheler içinde olması çok acı bir durumdur.
BM İNSAN HAKLARI KONSEYİ – 2020
İnsan Hakları Konseyi, Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubunun 25 Eylül 2020 tarihli kararında (A/HRC/WGAD/2020/47) şu ifadeler yer almıştır:
“Son üç yıl içinde, Çalışma Grubu, Türkiye’de yapılan KEYFİ TUTUKLAMALARLA ilgili olarak önüne gelen dava sayısında önemli bir ARTIŞ olduğunu kaydetmiştir. Çalışma Grubu, tüm bu davaların oluşturduğu model hakkında CİDDİ ENDİŞELERİNİ dile getirmekte ve belirli şartlar altında, yaygın veya sistematik hapis veya uluslararası hukuk kurallarına aykırı diğer ciddi özgürlükten yoksun bırakma hallerinin İNSANLIĞA KARŞI SUÇ teşkil edebileceğini ifade etmektedir.”
BM, Türkiye'deki KEYFİ TUTUKLAMALARI, İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN BİR SUÇ olarak tanımlamaya hazırlanmaktadır.[6]
HAKİMLER ÜZERİNDE BASKI
Bu konuda bir kısım hakimlerin de zor durumda bırakıldığı bir gerçektir. Yaşadığımız örnekler, bir kumpas davasında hakimlerin başlarına neler gelebileceğini, nelere zorlanabileceklerini veya nelere karşı çıkarsa bedel ödeyebileceklerini pek çok şekilde göstermiştir.
Hakkımızda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen beraat ve tahliye kararlarının ALELACELE, BİR HAFTA İÇİNDE KALDIRILMASI, bu süre içinde karara ve istinaf hakimlerine karşı basında akıl almaz bir KARALAMA KAMPANYASININ BAŞLATILMASI, basından bir kısım kiralık isimlerin yargıya baskı unsuru olarak kullanılması, heyetin dağıtılması, kararın yeni oluşturulmuş farklı hakimler tarafından bir hafta içinde zoraki onanması ve ardından YEREL MAHKEME KARARINI BOZAN İSTİNAF HAKİMLERİNİN AKIL ALMAZ BİR UYGULAMA İLE YARGILANIYOR OLMALARI, bu ürkütücü baskı sistemini görmek için yeterlidir.
Yine hakkımızdaki iddianameyi arka arkaya 4 AYRI AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN KABUL ETMEMESİ, kabul etmek istemeyen son ağır ceza mahkemesinin, iddianameyi iade etmiş olmasına rağmen adeta zoraki yöntemlerle KABUL ETMEK ZORUNDA BIRAKILMASI ve kendilerine tembih edilen yönteme göre yargılama yapmak mecburiyetinde kalması, aynı duruma başka bir örnektir.
Davamız ve ana dava ile birlikte üretilen diğer tüm davalar, mevcut kumpasın bir parçası olduğundan ve hakimler ve mahkemeler, durumun bilincinde olarak iddianameleri kabul etmek istememekte; ama sistem gereği MECBUR BIRAKILMAKTADIRLAR. Sonrasında kendilerinden kumpasa uygun bir yargılama yapmaları ve kumpasa uygun bir karar vermeleri istenmektedir. Pek çok hakim bu duruma düşmek istememesine rağmen, adalet sistemi üzerine kurulan bu derin devlet dayatması, onları tüm bunlara uymaya mecbur bırakmaktadır.
17 Ekim 2022 tarihinde Avrupa merkezli 4 ayrı yargı örgütü ülkemizle ilgili ortak bir açıklama yapmıştır. 2 sayfalık açıklamanın en çarpıcı cümleleri şunlardır:
“Yargıçlar GÖREVDEN ALINABİLİR, TUTUKLANABİLİR ve YÜRÜTMENİN GÜDÜMÜNDE VAR OLMA EŞİĞİNE GETİRİLEBİLİRKEN,
herhangi bir vatandaş davasının BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ BİR YARGIÇ TARAFINDAN GÖRÜLMESİNİ NASIL BEKLEYEBİLİR?”[7]
Ancak şartlar zor olsa da, vicdana göre hareket etmek başka bir şeydir. Kişi, dünyada karşısına çıkan zorlukların da Allah'ın kontrolünde olduğunu unutmadan, zorlukları göze alarak vicdanına uyduğunda, dünyada da ahirette de tüm sıkıntılarından arınmış olarak yaşar. Haksızlık etmiş olmanın ağır yükünü hissetmez, başkasının hakkına girmenin vicdan azabını duymaz. Her şeyin ötesinde Allah'ın istediğini yapmış olur.
İşte bu nedenle, şartlar ne olursa olsun, ne kadar baskı kurulursa kurulsun, esas olan daima adaleti ayakta tutmaktır. Bir kişinin çabasıyla ne olur diye düşünmemek, bu konuda mutlaka ALLAH'IN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE, KURAN'DA BELİRTİLDİĞİ GİBİ davranmak gerekir. Çünkü ALLAH, HÜKMEDENLERİN HAKİMİDİR. (Tin Suresi, 8)
Allah ayetlerinde şöyle bildirir:
Ey iman edenler, ADİL ŞAHİDLER OLARAK, ALLAH İÇİN, HAKKI AYAKTA TUTUN. BİR TOPLULUĞA OLAN KİNİNİZ, SİZİ ADALETTEN ALIKOYMASIN. ADALET YAPIN. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8)
Ey iman edenler, KENDİNİZ, ANNE-BABANIZ VE YAKINLARINIZ ALEYHİNE BİLE OLSA, ALLAH İÇİN ŞAHİDLER OLARAK ADALETİ AYAKTA TUTUN. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)
Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. ARALARINDA HÜKMEDERSEN ADALETLE HÜKMET. ŞÜPHESİZ, ALLAH, ADALETLE HÜKÜM YÜRÜTENLERİ SEVER. (Maide Suresi, 42)
Allah, adaleti ve adalet yapanları sever. ALLAH'IN SEVDİĞİNE İSE, HİÇBİR ZARAR DOKUNAMAZ. O yüzden hiçbir hakim, adaletle hüküm vermekten KORKMAMALIDIR.
Şu anda ülkemizde hukuka güvenin ciddi şekilde sarsıldığı dikkate alınarak, hüküm verme yetkisine sahip olanlar, mutlaka bu durumu düzeltecek şekilde, vicdanlarına ve adalete göre hüküm vermelidirler. Bu hususta, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözleri mutlaka hatırlanmalıdır:
Bağımsızlık, gelecek, hürriyet, her şey ADALETLE AYAKTADIR.
Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz.
Adalet adına bu önemli hususların değerlendirilmesi gerekir. Keza, adalet sistemin ellerimizden kayıp gitmesi, çok ciddi bir beka meselesidir.
Saygılarımla,
Adnan Oktar
------------
Müvekkil Adnan Oktar'ın adalet sistemindeki sorunlarla ilgili kamuoyu bilgilendirmesini Sayın Mahkemenizin takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.
Adnan Oktar vekili,
Av. Mert Zorlu
[1] https://www.koprudergisi.com/kopru-hukuk-ve-hurriyet-sayi-163/2465/
[3] https://tr.euronews.com/2023/11/09/turkiye-demokratik-degerler-raporunda-sinifta-kaldi-hukukun-ustunlugunde-dunyada-148-sirad
[4] https://www.yenicaggazetesi.com.tr/turkiyede-adalet-var-mi-diye-sordular-cikan-sonuc-haliyle-sasirtmadi-841686h.htm
[6] https://www.koprudergisi.com/kopru-hukuk-ve-hurriyet-sayi-163/2465/
[7] https://www.koprudergisi.com/kopru-hukuk-ve-hurriyet-sayi-163/2465/