İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DOSYA NO : 2024/74 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİİ : Av. Mert ZORLU
KONU : Deccali sistemin tarih boyunca kendi zihniyetine karşı gördüğü kişi ve ideolojilerle hep mücadele halinde olduğu, günümüzde deccaliyeti temsil eden İngiliz derin devletinin de müvekkil ve arkadaşlarına yönelik kumpas hareketine girişmesinin aynı rahatsızlıktan kaynaklandığını izah eden müvekkilin açıklamalarının sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkil Adnan Oktar'ın İngiliz derin devletinin, kendisine ve arkadaşlarına yönelik tuzağının nedenleriyle ilgili açıklamalarını aşağıda takdirinize sunuyoruz:
Deccali Sistemin Temsilcileri,
Kendi Sistemlerini Bozacak Güç ve Akıl Sahiplerini
Tarih Boyunca Hep Elimine Etmeye Çalışmışlardır
Şeytan, Allah tarafından yaratılan insana karşı kıskançlık duyduğu ve ondan kendisini üstün gördüğü için Allah'a isyan etmiştir. Aslında şeytan, Allah'ı inkar içinde değildir; ama O'nun yarattığı tecelliyi sevmeyi reddetmektedir. Üstünlük hırsı, güçlü enaniyeti onu Allah'ın yarattıklarına karşı düşmanlık duymaya itmiştir. İşte bu nedenle de cennetten kovulmuş ve nesiller boyunca tüm varlığını, insanları kötülüklere ve felaketlere sürüklemek için geçirmiştir.
Şeytanın adımlarını izleyen deccal ve onun temsilcileri de, tarih boyunca hep aynı enaniyet ve büyüklük hissi içinde var olmuşlardır. Allah, imtihanın gereği olarak onları dünyada güç sahibi yapmış, onlara imkanlar vermiş, hatta kimilerine tahakküm edebilecekleri topluluklar vermiştir. Keza bu, deccalin deccaliyetini göstermesi, kibrine kibir katması, kendisini onulmaz bir güç sahibi zannetmesi, kendisini insandan hatta -HAŞA- Allah'tan bile üstün görmesi için özel bir sınanmadır. Kendi enaniyetlerine yenilen, ölümlü varlıklar olduklarını unutarak sonsuza kadar yenilmeyeceklerini zanneden deccal takipçilerine Allah, güç ve imkanı özel olarak verir.
Deccal Zulmüne En Belirgin Örnekler: Firavun ve Nemrut
Tarihin en bilinen deccali şahısları Firavun ve Nemrut da aynı kibir ve büyüklenme yarışına girmiş, kendi halklarına zulmederek ve onları aşağılayarak güç bulmuş, mal ve zenginliğin kendilerini sonsuz kılacağını zannetmişlerdir. Yenilmezlik, güç ve imkan aslında kendilerine imtihanın gereği olarak özel olarak verilmiş ama bunun farkında olamadıklarından, tüm bu imkanları büyüklenmek için bir gerekçe olarak görmüşlerdir. Kurulu düzenleri, insanların kendilerine boyun eğmesi üzerine kuruludur. İnsanlara, topraklara ve imkanlara hakim olmak, onları bir güç zehirlenmesinin içine sokmuştur.
Tarihte bu şahıslar, kendi kurdukları sahte düzen içinde halklarını zorbalıkla abluka altında tuttuklarından, uçsuz bucaksız topraklara zorbalıkla hakim olduklarından, düzenlerini bozacak herhangi bir unsura tahammül gösteremezler. Özellikle de bu düzeni bozacak olan şey, HAKSIZLIKLARI GİDERECEK, HALKI ZULÜMDEN KURTARACAK, ONLARI DOĞRU YOLA VE ÖZGÜRLÜĞE SEVK EDECEK GÜÇLÜ VE DOĞRU BİR AKILSA, BU AKLI DERHAL ORTADAN KALDIRMAK İSTERLER.
Firavun, işte bu nedenle Hz. Musa (as)'ı öldürmek istemiştir. Tüm düşmanlığını ona yöneltmiş, ona zulmetmek istemiş, Hz. Musa (as)'ın halkını etkilemesini engellemeye çalışmıştır.
Nemrud, Hz. İbrahim (as)'ı bu yüzden ateşe atmıştır.
Peygamberlerin tümü, kendi döneminin deccallerinin zulüm sistemlerine karşı durmuşlar ve Allah'ın sözünü hatırlattıklarından dolayı halklarını etkilemeyi başarmışlardır. İnsanlar, onların haklılığını görmüş, kendilerine zulmedenleri ve onların sistemlerini sorgulamaya başlamışlardır. İşte, doğru ve hak sözün bu etkileme gücü nedeniyle, deccaliyetin temsilcileri karşılarındaki bu etkili gücü ve aklı, daima kendileri için tehdit olarak görmüşlerdir.
Aslında bu, Allah'ın değişmez bir kanunudur. Tarih boyunca, DECCALİYET İLE RAHMANİ GÜÇ SÜREKLİ OLARAK KARŞI KARŞIYA GELMİŞ ve DECCALİYET, KARŞISINDAKİ BU GÜCE KARŞI MUTLAKA HAİNCE YÖNTEMLERLE SAVAŞ AÇMIŞTIR. Ancak, tüm kahredici gücüne rağmen DECCALİYET, BU MÜCADELENİN SONUNDA MUTLAKA YENİLMİŞTİR.
Firavun'un Yöntemlerini Günümüzde Artık Derin Devlet Uygulamaya Kalkışmaktadır
Şu anda, Kuran'ın dışındaki bağnaz zihniyeti ortadan kaldırarak, Kuran'daki tertemiz, özgür, mutlu, neşeli, barış ve sevgi dolu dini tanıtan Müslümanlara karşı girişilen mücadele de, derin devletin, KENDİSİNDEN MANEVİ ANLAMDA ÜSTÜN BİR GÜCE VE AKLA KARŞI MÜCADELESİDİR.
- İSLAM'IN AYDINLIK YÜZÜNÜ TEMSİL EDİYOR OLMAMIZ,
- Kuran'daki sevgi dolu, barışçıl ve özgürlükçü GERÇEK İSLAM'I KURAN AYETLERİYLE İNSANLARA TANITIYOR OLMAMIZ,
- bu şekilde derin devletin yıllardır oluşturduğu BAĞNAZ ANLAYIŞI YERLE BİR EDİYOR OLMAMIZ ve
- insanlara, özellikle de GENÇLERE ULAŞABİLMİŞ OLMAMIZ
İngiliz derin devletinin tüm planlarını altüst etmiştir. Onlar, kurdukları düzen ile, İslam anlayışını kendilerince değiştirip, insanlara sevgisizliği, düşmanlığı, savaşı ve çatışmayı öğretip toplumları içten içe yok etme amacındalardı. Deccaliyetin misyonu gereği, dünyayı bir çatışma ve sevgisizlik ortamı haline getirip, şeytanın kendi ahdini yerine getirmesi için çabalamaktalardı. Ancak karşılarına, Kuran'dan doğruları anlatmaya CESARET EDEBİLECEK, kendi sinsi sistemlerini de DEŞİFRE EDEBİLECEK kişilerin çıkmasını hesaba katamamışlardı. Şu anda İngiliz derin devletinin tüm imkanlarıyla, piyonlarıyla, destekçileriyle bizlere karşı mücadele etmesi, bu kuyruk acısı nedeniyledir.
Bizler, Kuran'daki doğruları savunduğumuzdan, Kuran'daki güzeller güzeli İslam'a uyduğumuzdan, karşımıza bir anti-güç olarak çıkmış olan İngiliz derin devletinin, günümüzün deccali sistemi olduğundan bir an bile şüphe etmedik. İşte bu nedenle;
- şu an TARİHTE GÖRÜLMEMİŞ HAKSIZLIKLAR EŞLİĞİNDE yaşadığımız bu kumpas sürecinin sebebini çok iyi anlıyoruz.
- Bu düşmanlığın neden kaynaklandığını, bu öfkenin neden dinmediğini, bize karşı neden bir güç savaşı içine girdiklerini çok iyi görebiliyoruz.
- İşte bundan dolayı da, bu kumpas sürecinin başından beri İÇİMİZ RAHAT ŞEKİLDE KADERİ İZLİYORUZ.
Görebildiğimiz bir diğer önemli husus da, ALLAH'IN ADALETİNİN DAİMA YERİNİ BULACAK OLMASI ve HAKKIN, HAK OLARAK MUTLAKA GALİP GELECEĞİDİR. Bu aşamada deccali sistemlerin ne kadar güçlü veya kahredici olduğunun hiçbir önemi yoktur. HAKTAN YANA OLANLAR, ALLAH'IN TARAFTARLARIDIR. ALLAH İSE, MUTLAK GALİPTİR.
Allah, ayetinde belirtmiştir:
Kim Allah'ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, HİÇ ŞÜPHE YOK, GALİP GELECEK OLANLAR, ALLAH'IN TARAFTARLARIDIR. (Maide Suresi, 56)
Müslümanların güçlü olmasını istemeyen, onların sevgisizlik, savaş ve felaketlerle yok olmasını isteyen sistemler ve zihniyetler, MUTLAKA YENİLGİYE UĞRAYACAKTIR. Bu zihniyetin temsilcilerine karşı Kuran ile, ilmi ve akılcı şekilde mücadele içinde olanlar da, MUTLAKA GALİP GELECEKLERDİR. Dolayısıyla, bizleri karşısında bir tehlike olarak gören, kurdukları deccali sistemi ORTADAN KALDIRACAĞIMIZDAN ve onun yerine insanları İSLAM'IN AYDINLIK YÜZÜ İLE TANIŞTIRACAĞIMIZDAN EMİN OLAN derin devlet, her ne kadar şimdi güçlü görünse de MUTLAKA YENİLECEKTİR. Yaşadığımız tüm bu haksızlıklara rağmen bu kadar rahat olmamızın nedeni de budur.
Allah ayetlerinde hakkın daima galip geleceğini şöyle bildirmiştir:
Allah, suçlu-günahkarlar istemese de, HAKKI (HAK OLARAK) KENDİ KELİMELERİYLE GERÇEKLEŞTİRECEKTİR. (Yunus Suresi, 82)
Hayır, BİZ HAKKI BATILIN ÜSTÜNE FIRLATIRIZ, O DA ONUN BEYNİNİ DARMADAĞIN EDER. BİR DE BAKARSIN Kİ, O, YOK OLUP GİTMİŞTİR. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)
Saygılarımla,
Adnan Oktar
----------------------------
Müvekkilin, yukarıdaki görüşlerini takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.12.12.2024
Adnan Oktar müdafi,
Av. Mert Zorlu