İSTANBUL 1 AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DOSYA NO     : 2024/74 E

SUNAN           : Adnan Oktar


KONU             : Müvekkilin ahir zamanın belirgin özelliklerinden biri olan iman edenlerin azalması ve insanların imanın nuruyla bakmayı bilmemelerinden kaynaklanan bazı kavrayış bozukluklarıyla ilgili görüşlerinin sunumudur

AÇIKLAMALAR:

Başta Hanefi Mezhebinin önderi İmam-ı Azam Ebu Hanife olmak üzere tüm büyük alimler ahir zaman, Mehdiyet, deccaliyet, Hz. İsa’nın yeniden yeryüzüne dönüşü ve kıyamet öncesi dönemin özellikleri konularını, Peygamberimiz (sav)’in emrine uyarak, son derece önemli gördüklerinden müvekkil Adnan Oktar da bu konuların üzerinde durmaktadır. İnancının gereği olarak bu konuların anlatılması ve konuşulmasının, insanların imani bilinci ve manevi gelişimi konusunda önemli bir yer tutacağını düşünmektedir.

MÜVEKKİLİN DÜŞÜNCESİNE GÖRE;

İnsanların bir kısmı karşılaştıkları bir olayın, yaşadıkları gelişmelerin, toplumsal hareketlerin, doğada meydana gelen değişimlerin ardındaki hikmeti ve hayırları göremediklerinde veya üzerinde düşünmediklerinde farkına varmadan kendilerini bir ümitsizlik ve karamsarlık içinde bulmaktadır. Özellikle de ahir zaman gibi büyük ve şaşırtıcı olayların yaşandığı bir dönemde ardarda gelişen ekonomik sıkıntılar, doğal felaketler, salgın hastalıklar, savaşlar, kutuplaşmalar, yoksulluklar, haksızlıklar, hukuksuzluklar eğer bunların oluşundaki hikmet ve hayır görülmezse toplumsal bir yeise ve manevi çöküşe sebep olma riski vardırBu riskin ortadan kaldırılabilmesi için, ilk bakışta ürkütücü ya da olumsuz gibi görünen olayların neredeyse tamamının Peygamberimiz (sav) tarafından haber verilmiş alametler olduğunu ve tüm insanlar için hayra, sevgiye, barışa, adalete, bolluğa ve refaha doğru ilerleyen bir dönemin adımları olduğunu bilmeleri önemlidir.

Örneğin, büyük alimlerden Muhammed B. Resul el Hüseyni el Berzenci, ahir zaman konusunda en muteber eserlerden biri olarak kabul edilen Kıyamet Alametleri kitabında ahir zamanın en dikkat çekici özelliklerinden biri olarak hadiste haber verildiği üzere, “dinin yılanın deliğine girdiği gibi geriye çekileceğine, iman edenlerin sayıca azalacağına”  dikkat çekmiştir.

Din, en nihayet yılanın deliğine girdiği gibi, Medine'ye girip orada istikrar edecektir!” diye varit olmuştur…

Gerçek halife mevcut olup da onu tanımayan veya tanıyıp da ona bağlanmayan kimsenin ölümü cahiliyet ölümü gibidir(Kıyamet Alametleri, Muhammed B. Resul el Hüseyni el Berzenci, Sf. 293)

Hadiste bildirilen “dinin yılanın deliğine girer gibi Medine’ye girip orada istikrar etmesi”, yani dinin samimi olarak yaşandığı yerin bir yılan deliği kadar küçük olacağına, samimi dindarların sayıca az olacaklarına ve açık ve aleni bir şekilde faaliyet yapmalarına engel olunacağına işarettir.  Burada kast edilen, iman edenlerin sadece bugünkü bildiğimiz Medine şehrinde olacağı değildir. Bilindiği üzere medine kelimesi Arapça’da büyük şehir anlamına gelmektedir. Hatta Peygamberimiz (sav)’in İstanbul’un fethini haber verdiği hadisinde, ahir zamana dair olaylar anlatılırken kullanılan Medine ifadesinin İstanbul anlamında kullanıldığı net olarak açıklanmıştır:

Ey Ümmet! Altı şey vardır ki, onlar olmadan kıyamet kopmaz... Altıncısı da Medinenin fethi.

Denildi ki: HANGİ MEDİNE?

Buyurdu ki: KONSTANTİNİYYE. (İSTANBUL)

(Bu İstanbul'un Mehdi tarafından yapılacak manevi fethidir.) (Kıyamet Alametleri, s. 204  Ramuz EI Ehadis 1/296)

Neticede Berzenci’nin kitabında yer alan hadiste ahir zamanda iyi, dürüst, samimi, haktan yana olan, cesur, güvenilir, sadık, vefalı, mert insanların sayıca az olacağı anlatılmaktadır. Bu az sayıdaki insanın iyilikte, sevgide, dürüstlükte, sadakatte, vefada ve güzel ahlakta gösterdikleri sabır ve kararlılık Allah Katında çok kıymetlidir. Bu nedenle insanların etraflarına baktıklarında iki yüzlü, samimiyetsiz, sevgisiz, menfaatperest, bencil, korkak ve adaletsiz insanları gördüklerinde, bunların sayıca çok olmalarından dolayı ümitsizliğe kapılmamaları, bir ahir zaman alametiyle karşı karşıya olduklarını anlamaları gerekir.

Hadiste dikkat çekilen bir diğer önemli bilgi ise dinin insanlara kazandırdığı samimiyet, feraset ve basiretten uzaklaşma olduğu için insanların iyiyi, doğru ve vicdanlı olanı tanıyıp teşhis etme yeteneklerinin de ortadan kalkacağıdır. Hadiste geçen “gerçek halife mevcut olup da onu tanıyamayan” ifadesi, insanları doğruya, iyiye, güzele, vicdana yönlendiren kişilerin anlaşılamaması, tanınamamasını anlatmaktadır. Bilinen anlamda şeri hukukta geçen manasıyla bir halifelik kast edilmemektedir. Kast edilen; insanları sevgiye, iyiliğe ve dürüstlüğe sevk eden vicdanı ve maneviyatı güçlü insanların fark edilemeyeceği, kıymetlerinin bilinmeyeceği, tam tersine bu kişilere kötü insanmış gibi muamele yapılmak isteneceği, bu derece ciddi bir akıl, feraset ve vicdan kapanması yaşanacağıdır.

Nitekim başka hadislerde de ahir zamanda dürüst olanın yalancı, yalancı olanın dürüst; güvenilir olanın hain, hain olanın güvenilir gösterileceği anlatılmıştır:

İnsanlar üzerine (yağmurun bolluğu, fakat veriminin azlığıyla) aldatıcı öylesi yıllar gelecek ki, (o zamanda) yalancı adam doğrulanacak, doğru adam yalanlanacak, hain adama güvenilecek, güvenilir adam da hainlikle itham edilecek. Yine (o devirde) “Ruveybida Adam” söz sahibi olacaktır. “Ruveybida Adam nedir?” diye sorulunca, Peygamber (sav) “önemsiz, basit, bilgisi kıt, aciz, fâsık ve sefih adamdır” diye cevap verdi. (İbn Mâce, Fiten, 24; Ahmed, II/291, 338; III/220; vd. Çeviri, İbn Mace metninden yapılmıştır.)

Dikkat edilirse iyi olanlar kötü, emin olanlar hain gibi gösterilirken “önemsiz, basit, bilgisi kıt, aciz, fâsık ve sefih” insanların söz sahibi gibi görüldüğü, kendilerince toplumu mühendisliği yaptıkları, halkı yönlendirmeye ve etki altına almaya çalışacakları da vurgulanmıştır.

Böyle bir vicdan kapanmasında ve imani şuur yokluğunda kişinin Allah’ın varlığını ve sanatını takdir etmesi de mümkün olmayacağından, ahiret inancından gafil bir yaşam tarzı söz konusu olacağından bu kişilerin ölümlerinin cahiliye ölümü gibi olacağı da hadiste bildirilmiştir. Kuran ahlakının ve Allah sevgisinin mümine kazandırdığı dürüstlük, fedakarlık, nezaket, sevgi, akıl, vicdan, mertlik, samimiyet, vefa, sadakat, adalet duygularından yoksun olan, haksızlık ve zulüm yapan, iyiliği kötülükle karıştırıp kötüyü iyi, iyiyi kötü gösteren insanların durumu anlatılmaktadır. Peygamberimiz (sav)’in Allah’ın vahiyle öğrenip haber verdiği ahir zamana dair bu bilgiler insanların karşılaştıkları olayları ya da toplumsal sorunları değerlendirirken doğru ve makul bir yorum yapabilmeleri için son derece önemlidir.

Müvekkilin düşünce ve görüşlerini saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz. 06.04.2025


Daha yeni Daha eski