Konu : Müvekkil Adnan Oktar’a, tutuklu bulunduğu Van Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda, en temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı uygulama ve muameleler hakkında Sayın Bakanlığınızı bilgilendirmedir.
Müvekkil Adnan Oktar’ın, Şubat 2024’te sağlıklı, bakımlı ve dinç görünümlü fotoğraflarının sosyal medya ve basında yayınlanmasının ardından, bazı husumetli kişilerce sosyal medyada suni bir öfke fırtınası başlatılmıştır. Müvekkilin sağlığının ve dinçliğinin adeta intikamını almak isteyen bu çevreler, başta müvekkil Adnan Oktar olmak üzere, o dönemde tutuklu bulunduğu Dumlu 1 No.lu YGKCİK yönetimini, Erzurum Valisini ve Erzurum Barosu’nu hedef göstererek, haftalarca yoğun tehdit ve baskı uygulamışlardır.
Görevinden alınmaktan, sürülmekten ve itibarsızlaştırılmaktan çekindiğini düşündüğümüz cezaevi yönetimi ise, kanaatimizce çözüm olarak müvekkil aleyhine koşulları zorlaştırma yoluna gitmiştir. Müvekkilin avukat görüşlerine kısıtlılık talep etmesinin ardındaki nedenin de bu olduğunu düşünmekteyiz.
Tüm bu gelişmeler üzerine, müvekkil Van iline sevk edilmiştir.
Sosyal medyada ve basındaki müvekkile yönelik infial amaçlı asılsız haberler ve Dumlu cezaevine yönelik tehdit ve baskıların aralıksız devam ettiği bir dönemde gerçekleşen sevk sonrasında müvekkil Van YGKCİK’nde tedirginlik ve gerginlik ile karşılanmıştır.
Basın ve sosyal medyanın etkisi ile birlikte, sevk kağıdında yazılı onlarca suç maddesini gören memurların, muhtemelen bu suçların gerçekten işlendiğini düşünerek, daha da gerilime düşerek ve teyakkuza geçtiklerine dair gözlemlerimiz olmuştur. Oysa müvekkilin masumiyet karinesi bulunmakta, yargılanması hala devam etmektedir.
Tüm bunlar üzerine, Erzurum cezaevinin avukat görüş kısıtlılığı talebi de, mahkeme tarafından kabul edilerek, müvekkilin görüşleri kamera ile izlenmeye başlanmış, haftada 3 gün ve mesai saatleriyle sınırlandırılmıştır.
Tüm bu gerginlikler ve suni oluşturulan infial ile müvekkil, dört bir koldan cendereye alınmaya çalışılmaktadır.
Müvekkilin yargılanmakta olduğu ana dosya Yargıtay’da temyiz incelemesindedir. Ancak bu dosyanın devamı niteliğinde 3 ayrı dosyada daha yargılanmaktadır. Bunun yanı sıra şikayetçi veya şüpheli sıfatıyla yer aldığı onlarca daha dosyası mevcuttur. Bunlara ek olarak, hemen her gün aleyhinde onlarca yayın yapılmaktadır. Bunlara cevap vermesi veya tazminat davası açması ya da şikayette bulunması mevzu bahistir.
- Yukarıda kısaca özetlenen yoğun hukuki ihtiyacına rağmen, müvekkilin avukat görüşmeleri haftada 3 gün, mesai saatlerinde yapılabilmektedir.
- Tüm görüşmeler kamera ile kayıt altına alındığı için, müvekkil-avukat gizliliği sağlanamamakta, savunma ile ilgili hassas ve saklanması gereken konular aktarılamamaktadır.
- Sesli ve görüntülü kayıt dışında, bir memur da sürekli olarak, çok yakın bir mesafede oturarak, konuşmaları not almaktadır. Çoğu zaman eksik ve yanlış alınan notlar, müvekkil ve avukatlarda tedirginliğe sebep olmaktadır.
Avukat görüşlerinin kısıtlanmasındaki zorluğun yanı sıra, cezaevindeki bazı infaz memurları, bilakis koşulları daha da zorlaştırıcı uygulama ve muamelelerde bulunabilmektedirler:
- Mahkemenin avukat görüşlerine getirdiği kısıtlılık kararında yer alan evraklara el konması unsuru cezaevi tarafından yanlış uygulanmaktadır. Avukatlarının müvekkile savunmasıyla ilgili getirdikleri evraklara el konmakta, İnfaz Hakimliğinin lehe kararlarına rağmen, evraklar bir ay sonra teslim edilmektedir. Bu müvekkilin savunma hakkının ağır bir ihlalidir.
- Müvekkilin avukat görüşleri aynı anda birkaç kamerayla izlenmesine ve bir memur tarafından gözlenmesine rağmen, görüş sonunda hiç görülmemiş detayda üst araması yapılmaktadır.
- Müvekkil odasından alındığında da yine çok detaylı üst aramasına tabi tutulmaktadır.
- Müvekkilin avukatlarıyla selamlaşmak için teması dahi yasaklanmıştır.
- Müvekkilin odasında, diğer mahkumlara uygulanmayan, çok sık ve çok detaylı aramalar yapılmaktadır. Hatta, odasındaki masanın ayakları dahi sökülerek aranmaktadır. Oysa müvekkilin tutuklu bulunduğu 6 yıl boyunca bir kez dahi üzerinde veya odasında kurallara, mevzuata aykırı bir şey bulunmamıştır, bu yönde tutulmuş tek bir tutanak yoktur. Müvekkile yönelik bu muamelenin hiçbir hukuki veya mantıklı gerekçesi bulunmamaktadır.
Tüm bu uygulamalar neticesinde; müvekkil Adnan Oktar’a yönelik, rahatsız etmek amaçlı olduğu izlenimi veren, özel muamele için motive edildiğini düşündüren bazı memurlar görevlendirildiği kanaati hasıl olmuştur.
Müvekkilin, özellikle Van ilimize sevk edilmesinde de bazı kasıtlar olduğuna dair şüphelerimiz bulunmaktadır. Müvekkilin 40 yılı aşkın süre boyunca yaptığı, Komünist, Marksist, Darwinist ve Materyalist felsefelere karşı çalışmalar, bölgeye genel olarak hakim olan inanış ve felsefenin tam zıttıdır.
Müvekkil, Kürt kökenli vatandaşlarımızı çok sevdiğini, onların dindarlığını, güzel ahlakını çok beğendiğini sıklıkla dile getirmektedir; geçmişte eserlerinde ve canlı yayınlardaki konuşmalarında da bunun sayısız örneği bulunmaktadır.
Ancak, cezaevindeki bazı infaz koruma memurlarında,
- Mesleki dayanışma
- İdeolojik dayanışma
- Memleket dayanışması
gibi nedenlerle müvekkile yönelik farklı muameleler olabildiğini gözlemlemekteyiz.
Örneğin; üst araması yönetmelikte olan bir uygulamadır, tüm cezaevlerinde de bugüne kadar uygulanmıştır. Ancak, üst aramasının, normal rutinin ve usulün ötesinde, rahatsızlık vermek kastı olduğu izlenimi verecek detayda yapılıyor olması dikkat çekicidir.
Netice :
Müvekkil, tüm bu uygulamalardan dolayı şikayetçi değildir. Ancak Sayın Bakanlığınızın konudan haberdar olmasını önemli görmektedir.
Müvekkil, inancı gereği zorlukları sevinçle, sabırla ve tevekkülle karşıladığını belirterek, aşağıdaki ayetlerin eziyet gören müminlere yol gösterici olarak indirildiğini hatırlatmaktadır.
… eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.(Ahzab Suresi, 48)
Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir. (Ahzab Suresi, 58)
Sayın Adalet Bakanımızın bilgilerine saygılarımla bilvekale arz ederim. 13.06.2024
Adnan Oktar
Vekili
Av. Mert ZORLU