TBAV’DAN BASIN DUYURUSU

OSMANLI OCAKLARI MENSUBU DEĞERLİ KARDEŞLERİMİZ, DİNE HINÇ BESLEYEN DARWİNİST– MATERYALİST, MAO’CU ÇEVRELERİN OYUNUNA  GELMEMELİDİR.

Yeniden Refah Partisi’nin yaklaşmakta olan yerel seçimlere kendi adaylarıyla katılacağını açıklamasının ardından Genel Başkan Sayın Fatih Erbakan hakkında bir kısım basın ve sosyal medya eliyle kapsamlı bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanyası başlatıldığı görülmektedir. 

Basında çıkan haberler ile çeşitli sosyal medya paylaşımlarından gördüğümüz kadarıyla, Osmanlı Ocakları ve Ocak Partisi tarafından Sayın Fatih Erbakan hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na bir suç duyurusunda bulunulmuştur. Ocak Partisi sözcüsünün savcılık önünde yaptığı açıklamalardan da, suç duyurusunun ana gerekçesinin, “Sayın Fatih Erbakan’ın, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızla geçmişte birçok kez görüşmesi ve katıldığı programlarda Sayın Adnan Oktar ve arkadaş camiamız hakkında hep övücü ve güzel sözler sarfetmesi” olduğu anlaşılmaktadır. 

Ancak Ocak Partisi Sayın Sözcüsünün ve Osmanlı Ocakları mensubu değerli kardeşlerimizin göremedikleri çok önemli noktalar vardır. Şöyle ki; 

BİRİNCİSİ: 

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızla SAYIN FATİH ERBAKAN’DAN DAHA FAZLA GÖRÜŞMÜŞ KİMSELER ARASINDA BAŞTA CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN ERDOĞAN OLMAK ÜZERE AK Parti’de Bakanlık, Meclis Başkanlığı, Milletvekilliği yapmış, halen AK Parti kadrolarında görevli veya emekli olmuş çok değerli kişiler  bulunmaktadır

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın aleni bir iftiraya uğradıklarını ve büyük bir kumpasın mağdurları olup suçsuz yere hapis yattıklarını bildiklerinden dolayı da, bugüne kadar Adnan Bey ve arkadaşlarımız aleyhinde tek bir söz dahi sarfetmemişlerdir. 

Hatta 2018 senesinde düzenlenen operasyonun ardından bazı art niyetli basın mensupları tarafından, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın güya Sayın Adnan Oktar aleyhinde açıklamalarda bulunduğu iddia edilmiş; ancak söz konusu iddianın yayınlanmasının üzerinden DAHA BİRKAÇ SAAT BİLE GEÇMEDEN  Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan YAZILI BİR AÇIKLAMAYLA TEKZİP EDİLEREK YALANLANMIŞTIR. 

Nitekim Sn. Adnan Oktar ve camiamızın on yıllardır Türkiye’nin önde gelen siyasetçi, gazeteci, akademisyen, kanaat önderi ve sanatçılarıyla görüşüp yakın ilişkide bulunmaları, BİZİM BİR SUÇ ÖRGÜTÜ OLMADIĞIMIZIN EN AÇIK GÖSTERGELERİNDEN BİRİDİR. Konu hakkında daha önce yapmış olduğumuz detaylı bir basın açıklamasını da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. 

https://iddialaracevap.blogspot.com/2021/09/suc-orgutu-omadigimizin-delili-yaptigimiz-gorusmeler.html 

İKİNCİSİ: 

Ocak Partisi Sayın Sözcüsüne ve Osmanlı Ocakları mensubu değerli kardeşlerimize hatırlatmak isteriz ki, kendilerinin de sempati duyup taraftarı oldukları AK PARTİYİ, İKTİDARA TAŞIYAN İDEOLOJİK ZEMİNİN ve KESİNTİSİZ HALK DESTEĞİNİN ARDINDA, SN. ADNAN OKTAR ve ARKADAŞLARIMIZIN 40 YILDIR SÜREGELEN İLMİ ve İMANİ MÜCADELESİ YATMAKTADIR. 

Ülkemizin yakın tarihine şahitlik eden hemen herkes bilmektedir ki, Adnan Bey ve arkadaşlarımızın 40 yılı aşkın süredir devam eden anti-Darwinist, anti-materyalist ilmi faaliyetleri sayesinde;

  • Allah'ı inkar felsefesi üzerine inşa edilmiş olan Evrim Teorisi dünya çapında yıkılıp yenilgiye uğramıştır. 
  • Darwinizm bilimsel olarak yerle bir edildiği için, felsefi ve sözde bilimsel dayanağını Darwinizm’den alan materyalist dünya görüşü de ülkemizde büyük bir yenilgi ve çöküntüye uğramışpozitif bilimle dinin çatışmadığının ispatlanmasıyla sol düşüncenin etki alanı önemli ölçüde zayıflamıştır.
  • Ülke çapında gerçekleştirilen binlerce konferans ve ücretsiz dağıtılan yüzbinlerce kitapta anlatılan “Evrim Teorisi'nin Bilimsel Geçersizliği, Allah'ın Varlığı ve Birliği, Yaratılış Gerçeği, Allah’ın Yaratma Sanatı, Kuran Mucizeleri ve İman Hakikatleri” sayesinde, Türkiye’de dindar, mütedeyyin bir kitle oluşabilmiştir. 
  • Ülkemizde ve dünyada milyonlarca insanın hidayete ermesine ve Müslüman alemi üzerindeki yeis perdesinin kalkmasına vesile olunmuş; geçmişte söz hakkı bulamayıp ezilen, inançlarını ve haklarını savunamayan sağ görüşlü vatandaşlarımız, inançlarını özgürce yaşar ve savunabilir hale gelmişlerdir. 
  • Sol ideolojilerin zayıflamasıyla birlikte, güçlenen bu dindar mütedeyyin kitle de  “maneviyatı, milli ve manevi değerleri koruyan” SAĞ GÖRÜŞ ETRAFINDA TOPLANMAYA, MODERN, MİLLİ SAĞ LİDERLERİ güçlü bir şekilde desteklemeye başlamışlarıdır.

Dolayısıyla BUGÜNKÜ AK PARTİ HÜKÜMETİNİN FELSEFİ-İDEOLOJİK ZEMİNİYLE, CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN ERDOĞAN’IN ARKASINDAKİ GENİŞ HALK DESTEĞİ BU SAYEDE OLUŞABİLMİŞTİR.  Konuya ilişkin daha detaylı açıklamalarımızı ise aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. 

https://iddialaracevap.blogspot.com/p/ak-parti-nasl-iktidar-oldu.html

ÜÇÜNCÜSÜ: 

Dindar mütedeyyin insanlar olduklarını bildiğimiz Ocak Partisi Sayın Sözcüsü ve Osmanlı Ocakları mensubu değerli kardeşlerimizin, Sayın Adnan Oktar ve camiamız ile Sayın Fatih Erbakan’a yönelik BAŞLATTIKLARI HAREKETİN NE KADAR YANLIŞ OLDUĞUNU ANLAMALARI İÇİN, KONUNUN HANGİ GAZETECİLER TARAFINDAN MANŞETLERE TAŞINDIĞINA BAKMALARI YETERLİ OLACAKTIR.  

Çünkü konuya bu gözle baktıklarında, ülkemizdeki Marksist, Komünist ideolojinin adeta temsilciliğini üstlenmiş bulunan ve homoseksüellik, lezbiyenlik, biseksüellik ya da transseksüellik gibi ahlak dışı her türlü cinsel sapkınlığın (LGBT) aleni savunuculuğunu yapmaktan çekinmeyen kimi basın mensuplarının konunun üzerine adeta balıklama atladıklarını hemen görüp fark edeceklerdir.

Bu durum ister istemez savunduğu değerler, milliyetçi-muhafazakar görüşü ile inanç ve idealleri Mine Kırıkkanat gibi GAZETECİLERLE TABAN TABANA ZIT OLAN  Ocak Partisi Sayın Sözcüsü ve Osmanlı Ocakları mensubu değerli kardeşlerimizin, dine hınç besleyip Müslümanlara saldırmak için fırsat kollayan LGBT destekçisi, Darwinist, materyalist, komünist ve Maocu kesimlerle AYNI SAFTA YER ALDIKLARI izlenimi doğurmaktadır. 

DÖRDÜNCÜSÜ: 

Dindar mütedeyyin insanlar olduklarını bildiğimiz Ocak Partisi Sayın Sözcüsü ve Osmanlı Ocakları mensubu değerli kardeşlerimizin açıklama, basın duyurusu veya paylaşımlarında masum Müslüman hanımlara yönelik ZİNA İFTİRASINDAN KAÇINMALARI GEREKİR. 

Adnan Bey ve arkadaşlarımızın yargılanmakta oldukları dava dosyası kapsamında zina iftirasında bulunanların, bugüne değin ithamlarını ispat edecek tek bir adli tıp raporu ya da herhangi bir delil ortaya koyamadıklarını ve arkadaşlarımızın yaşadıkları 200’e yakın adrese bir gece ansızın binlerce polis ile yapılan operasyonda da gayrı ahlaki hiçbir durum veya olaya rastlanılmadığı gerçeğini şimdilik bir kenara bırakıyor ve sadece bu konudaki Kuran ayetlerini kardeşlerimize hatırlatmak istiyoruz. 

Bilindiği üzere, Yüce Allah, Kuran’da bir Müslümana “zina iftirasında” bulunulduğunda diğer Müslümanların “Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür” diyerek hüsnü zanla yaklaşmalarını emretmiştir. Bir kimseye karşı, zina isnadında bulunanların ise DÖRT ŞAHİTLE GELMELERİ GEREKTİĞİNİ Nur Suresi'ndeki ayetlerde şöyle bildirmiştir: 

  • Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: “BU, AÇIKÇA UYDURULMUŞ İFTİRA BİR SÖZDÜR” demeleri gerekmez miydi?” 
  • Ona karşı DÖRT ŞAHİTLE gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir.
  • Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. 
  • O durumda SİZ ONU (İFTİRAYI) DİLLERİNİZLE AKTARDINIZ VE HAKKINDA BİLGİNİZ OLMAYAN ŞEYİ AĞIZLARINIZLA SÖYLEDİNİZ VE BUNU KOLAY SANDINIZ; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür. 
  • Onu işittiğiniz zaman: "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen Yücesin; bu, BÜYÜK BİR İFTİRADIR" demeniz gerekmez miydi? (Nur Suresi, 12-16)

Görüldüğü gibi, Kuran ayetleri son derece açıktır. Bir Müslümana, delilsiz yani dört şahit göstermeden zina isnadında bulunmak BÜYÜK BİR HARAMDIR. Ayetin hükmü gereği, Müslümanlara zina iftirası atıp ve dört şahit getiremeyenler “Allah Katında yalancıların ta kendileridir.” Yani artık, “KENDİLERİNE GÜVEN OLMAYAN” insan oldukları, dolayısıyla herhangi bir konudaki şahitliklerinin de bundan sonra geçersiz olduğu bildirilmektedir.

Çünkü kötü zanlarına, kin ve öfkelerine uyarak bir iftiraya ortak olmak bu insanların nefislerine, Allah'ın emirlerine itaat etmekten daha sevimli görünmüş, bunun sonucunda harama girerek “Allah Katında çok büyük (bir suç)” işlemişlerdir. 

Yüce Allah Kuran'da, hiçbir delili olmadan mü'min kadınlara fuhuş iftirasında bulunanların durumunu,

  • Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette LANETLENMİŞLERDİR. Ve onlar için büyük bir azab vardır. (Nur Suresi, 23)

ayetiyle açıklamaktadır. 

Özetle, hiçbir gerçek bilgisi veya şahitliği olmadığı halde sırf basından duyma dedikodu mahiyetindeki söylentilerle Adnan Bey ve arkadaşlarımıza “ZİNA İSNADI”nda bulunanlar, ÇOK BÜYÜK BİR İFTİRA GÜNAHI işledikleri gibi, bu çirkin ve asılsız dedikoduların yaygınlaştırılmasıyla bazı cahil ve Kuran bilgisinden yoksun kişilerin de aynı kötü zan ve iftira günahlarını işlemelerine vesile olmaktadırlar. Bu durumda işlenen günahın vebali de, kötü zanna sevk ettikleri kişiler adedince katlanarak artmaktadır.

Kaldı ki husumetli bazı çevrelerin camiamıza saldırı ve karalama amacıyla ürettikleri iftiralara, safsatalara, gerçek dışı iddialara itibar ederek bunların tekrar edilip yaygınlaştırılması, bunu yapanların saygınlığına, samimiyet ve dürüstlüklerine de gölge düşürmektedir.

Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız… 09.02.2024

Şubat 12, 2024
Daha yeni Daha eski