DOSYA NO : 2024/74 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİİ : Av. Mert ZORLU
KONU : Tanık Müge Öğütçü’nün, 30 yılı aşkın süre boyunca müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarıyla mutlu, rahat ve sevgi dolu bir hayat sürdürdüğüne dair beyanlarını içeren dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
Müge Öğütçü’nün, Sayın Heyetiniz huzurunda verdiği 11.07.2024 tarihli tanık ifadesine karşı detaylı beyanlarımızı SEGBİS çözümleri tarafımıza ulaştıktan sonra sunacağımızı bildirir, işbu dilekçemizde Müge Öğütçü’nün ifade etmek zorunda kaldıklarının aksine müvekkil ve arkadaşlarıyla 33 yıl boyunca yaşadığı hayatına dair gerçek ve samimi beyanlarının bir kısmını Sayın Heyetin bilgilerine sunarız.
Müge Öğütçü, 30 yılı aşkın süre boyunca müvekkil ve arkadaşlarıyla iç içe yaşamış, daima sevgi görmüş, kendisine en iyi imkanlar sunulmuş, ağır hastalığı esnasında en iyi doktorlara götürülmüş ve en mükemmel şekilde bakımı yapılmıştır.
2018 yılında, polis operasyonu sonrasında tutuklanmış, 17 ay cezaevinde kalmış, ardından tahliye edilip 1 yıl da ev hapsinde kalmıştır. Bu süre boyunca müvekkil Adnan Oktar ve bu arkadaşlarına sevgisini her fırsatta, emniyet ifadesinde, defalarca mahkeme huzurunda ifade etmiş ve arkadaşlarıyla görüşmeye devam etmiştir.
Ne zaman ki yargılandığı davada karar açıklanmış ve 10 bin yıllara varan astronomik cezalara hükmedilmiştir; o zaman büyük bir korkuya kapılmış ve etkin pişmanlıktan faydalanarak bu cezalardan kurtulabileceğini düşünmüş, emniyet ifadesi ile iki mahkeme ifadesinin tamamen aksine, birden müvekkil ve arkadaşlarına iftiralar yağdırmaya başlamış, tamamen gerçeklerden uzak, suçlayıcı ifadelerle kendisini kurtarma derdine düşmüştür.
Ancak tüm bunlara rağmen müvekkil ve arkadaşlarıyla yaşadığı sevgi ortamını ve kendisi için yapılan fedakarlıkları inkar edememiştir.
Nitekim İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2022/158 E. sayılı dosyasının 09.09.2022 tarihli celsesinde; MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’IN KENDİSİNİ SEVMESİ İÇİN HER ŞEYİ YAPABİLECEĞİNİ, ARKADAŞLARININ, HASTALIKLARINDA ONA BEBEK GİBİ BAKTIKLARINI ANLATMIŞTIR:
Müge Öğütçü, 33 yıl boyunca müvekkil Adnan Oktar'a ve arkadaşlarına çok derin bir sevgi duymuştur. Bu sevgisini gerek sosyal medyadaki paylaşımlarında gerek emniyet gerekse mahkeme ifadelerinde çok açık şekilde dile getirmiştir. |
Nitekim bu gerçekleri etkin pişman olduktan sonra dahi inkar edememiştir. Yargıtay CGK. 2013/14-711 E. 2014/530 K. 02/12/2014 T. kararında şöyle demektedir:
“…gerçekleştiğini iddia ettiği ilk olaydan sonra ikinci kez çağırdığında sanığın yanına tekrar gitmiş olması ve cinsel istismarda bulunduğunu iddia ettiği sanığın yanına İstanbul'a olaydan sonra giderek bir süre birlikte yaşaması hayatın olağan AKIŞINA AYKIRIDIR. Kaldı ki katılanın, sanığın birlikte yaşadığı tanık Sultan Erdoğan'a gönderdiği tespit edilen mesaj içeriklerinde sanığa yönelik olarak kullandığı "ben babamın kızıyım, babamın hatırına susuyorsak, babamdan bir fiske yememişken" şeklindeki ifadeler de cinsel istismar eyleminde bulunduğu iddia edilen bir baba için kullanılması beklenen BEYANLARLA ÖRTÜŞMEMEKTEDİR… …Bu durum karşısında katılanların aşamalardaki beyanları arasındaki çelişkiler ve hayatın olağan akışına uymayan hususlar, sanıkla katılanlar ve anneleri arasında sanığın bir başka kadınla birlikte yaşaması nedeniyle husumet bulunması, gerçekleştiği iddia olunan eylemlerden çok uzun bir süre sonra şikayette bulunulması, tanıklar Zeynep Açıkgöz, Berna Sibel Sönmez, Ahmet kızı Naciye Açıkgöz ve Erdem Balaban'ın katılan Yüksel ve tanık Ahmet Yalçın kızı Naciye Açıkgöz'ün beyanlarının doğru olmadığını ifade etmiş olmaları, sanığın tüm aşamalarda ısrarla ve tereddüde yer vermeyecek şekilde suçlamaları kabul etmemesi, katılanların anlatımları dışında yargılamaya konu eylemlerin gerçekleştiğine ilişkin herhangi bir delilin dosya içerisinde bulunmadığı birlikte nazara alındığında, sanığın üzerine atılı öz kızları olan katılanlara yönelik çocuğun cinsel istismarı suçlarını işlediği iddiasının sabit olmadığı ve şüphe boyutunda KALDIĞI ANLAŞILMAKTADIR…”
Yine Yargıtay 14. CD. 2012/7204 E. 2014/5945 K. 05/05/2014 T. kararında:
“…Sanığın eşi ... aleyhine boşanma davas ı açtığı, eşinin çocukları ile birlikte sanıktan ayrı yaşadığı ve aralarında husumet bulunduğu, mağdurenin ilk beyanlarında eylemi olay günü ile sınırlı olarak anlatmasına karşın kovuşturma aşamasındaki beyanlarında eylemin 15 yıldır sürdüğünü beyan ettiği, adli raporlarının incelenmesinde olay tarihinden 6 yıl önce 06.11.2000 tarihinde Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan anamnezde babası ile ilgili "Çok anlayışlı, içkiyi bıraktığı için mutluymuş". ibaresinin yazılı olduğunun anlaşılması karşısında, aşamalarda suçlamayı kabul etmeyen sanığın savunmasının aksine atılı suçu işlediği hususunda şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı bir delil elde edilmemiş olması sebebiyle atılı suçtan beraatlerine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden…”
Müge Öğütçü, iki kez belinden ameliyat olmuş, bir dönemi yatalak olarak geçirmek zorunda kalmış, aylarca yatağa bağlı olduğu bu dönemde tüm ihtiyaçları yine arkadaşları tarafından karşılanmış, en rahat edeceği ortamlarda bakılmıştır. Hastalıklarından dolayı uzun yıllardır çalışamamış, bu nedenle hayatının büyük kısmında arkadaşlarının cömertçe yaptıkları yardımlarla geçinmiş, hatta kendi imkanlarıyla elde etmesi mümkün olmayacak kadar maddi ve manevi rahat bir hayat yaşamıştır. Bu gerçeği, etkin pişman olarak verdiği ifadelerinde dahi gizleyememiştir.
Müge Öğütçü, yaşlı annesini ve oldukça ağır hasta olan kız kardeşini geride bırakarak suçsuz yere cezaevine konulmuş kişilerden biridir. Nitekim cezaevindeyken kız kardeşini kaybetmiş, kardeşinin cenazesine dahi gidememiştir. Tekirdağ cezaevinin zorlu şartlarına katlanmak zorunda kalmıştır. Ciddi bir bel rahatsızlığı çekmektedir.
Cezaevindeki zorlu şartlarda, hatta Mahkeme huzurunda, dahi, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmamış, tam tersine diğer etkin pişman ve müşteki ifadelerindeki gerçek dışı beyanları tek tek açıklamıştır. Bu durum, verdiği ifadelerde ve cezaevindeyken yazdığı mektuplarda açıkça görülmektedir. Ancak astronomik cezaların açıklanmasından sonra, davanın husumetlileri tarafından tekrar hapse konulmakla korkutulmuş ve bu korkuya dayanamamıştır.
Müge Öğütçü'nün tekrar geri dönmekten korkup çekindiği cezaevi ortamınında DEFALARCA TEHDİT EDİLDİĞİ, SONRASINDA DARP EDİLDİĞİ, AĞIR SAĞLIK SORUNLARINA RAĞMEN AYLARCA YERLERDE YATTIĞI, BİTLENME VE UYUZ SEBEBİYLE KOĞUŞ OLARAK KARANTİNADA TUTULDUĞU, HEMEN HER GÜN KAVGALARIN YAŞANDIĞI, VERTİGOSU SEBEBİYLE ETRAFINA TUTUNARAK YÜRÜMEK ZORUNDA KALDIĞI, SIK SIK BAYILMA NÖBETLERİ GEÇİRDİĞİ, KENDİSİ İÇİN CAN PAZARI KONUMUNDA OLAN CEZAEVİNE TEKRAR GİRMEMEK İÇİN gerçekdışı ifadelerin yer aldığı dilekçeye imza atmak zorunda kalmıştır.
Müge Öğütçü, hayatının 33 yılını müvekkil ile birlikte geçirmiştir; çünkü müvekkil ve arkadaşlarının hiçbir suça karışmamış aynı ideal için bir arada olan insanlar olduğunu bilmektedir. Sürekli değer görmüştür, her bakımdan rahat etmiştir. Hastalıklarıyla ilgilenilmiştir, kendisine en iyi şartlarda bakılmıştır. Normal şartlarda ailesinin dahi hem fiziksel hem ekonomik anlamda gösteremeyeceği ihtimam kendisine arkadaş grubunda eksiksiz olarak gösterilmiştir. Yıllarca maddi ve manevi olarak rahat içinde yaşamıştır. Psikolojik rahatsızlıklardan uzak, rahat edeceği ferah ve tertemiz evlerde, huzurlu ortamlarda kalmıştır.
33 yıl boyunca tek bir şikayeti bulunmayan, polis operasyonu sırasında, emniyetteki ifadesinde, Savcıya ve Sulh Ceza Hakimine ve Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği ifadelerde çok güçlü ve samimi bir şekilde müvekkil Adnan Oktarı ve arkadaşlarını savunan, sevgisini ve güvenini ifade eden bir insanın, 10 binlerce yıllık cezalar ve kendisinin tekrar cezaevine girme ihtimali oluştuğunda, bir anda akıl ve mantık dışı iddialarda bulunması, inandırıcılıktan uzaktır.
Sayın Heyetinizin bilgilerinize arz ederiz. 22.07.2024
Adnan Oktar
Müdafii
Av. Mert ZORLU