14 Şubat 2025 tarihinde çok sayıda internet haber sitesi ve gazetede yer alan haberlerde müvekkil Adnan Oktar’ın İstanbul Anadolu Adliyesi 1 Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapmış olduğu konuşma gündem olmuştur. Bu haberlerden bazılarında müvekkilin “kendisini peygamberler ile kıyasladığı” vurgusu yapılarak, müvekkilin 2018 tarihindeki operasyondan bu yana yaşadığı her şeyin hayır olduğunu ve Kuran’a uygun olduğunu anlatmasının hikmetlerinin anlaşılmadığı görülmektedir.
Haberlerde müvekkilin “Hapse girmek arkadaşlarımız için hayır oldu. Dışarının fitnesinden korudu. Cezaevinin evimden farkı yok. Devlet bazen sevdiği insanı hapse sokar. Devletin usulü budur. Kumpaslar tarih boyunca hep yapılmıştır. Peygamberlere de yapıldı.” dediği bilgisi yer almıştır. Bu cümleler doğru olmakla birlikte müvekkilin konuşmasının tamamı haberlerde yer almadığı ve algı oluşturmak için konuşmanın içinden sadece belli kısımlar başı sonu kesilip bağlamından koparılarak algı oluşturulmaya çalışıldığı için için anlatımında dikkat çektiği hususlar da kamuoyuna tam yansımamıştır.
Müvekkilin konuyla ilgili açıklamaları şöyledir:
1) MYNET SİTESİNDE KULLANILAN, “ADNAN OKTAR'DAN 'PES' DEDİRTEN SÖZLER! KENDİSİNİ PEYGAMBERLERLE KIYASLADI” BAŞLIĞI KURAN’I BİLMEMEKTEN KAYNAKLANAN BİLGİSİZCE BİR YORUMDUR.Öncelikle Kuran’a göre, bir müminin kendisine Peygamberlerin hayatlarını örnek alması, Peygamberlere ve yanındaki müminlere benzemek istemesi, onların yaşadıklarının bir benzerini kendisinin de yaşaması teşvik edilen bir güzelliktir. Kuran’da Allah peygamberlerin başlarına gelenleri bir “hikaye” olarak değil müminlerin kendi hayatlarına pay çıkarmaları için birer kıssa olarak bildirdiği haber vermiştir. Bir insan Kuran’da bildirilen bu olayları okuduğunda ya “geçmişte yaşanmış bazı olaylar” deyip geçebilir ya da “bu anlatılanların hepsinde bir hikmet ve işaret var” gözüyle bakıp kendisine ve tüm müminlere pay ve ders çıkarabilir. Allah Kuran’daki kıssalara “masal” gözüyle bakılmasını kınamış, bu kıssalardan her müminin kendisine bir hikmet çıkarmasını ise övmüştür:
Onlara "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Eskilerin masalları" dediler. (Nahl Suresi, 24)
Peygamberlerin yaşadıklarının bir benzerinin tarih boyunca her iman eden topluluk tarafından yaşanması Allah’ın sünneti yani kanunu olarak nitelenir:
(Bu) Senden önce gönderdiğimiz resullerimizin bir sünnetidir. Sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın. (İsra Suresi, 77)
Örneğin Yusuf Suresi’nin 3. ayetinde Yusuf Peygamberin hayatının “en güzel kıssalardan biri” olduğu söylenmiştir:
Biz bu Kur'an'ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz, oysa sen, daha önce, bundan haberi olmayanlardandın. (Yusuf Suresi, 3)
Yusuf Peygamberin hayatının en güzel kıssa olmasının anlamı Hz. Yusuf’un hayatında her müminin kendisine pay çıkaracağı çok önemli işaretler ve bilgiler olduğudur.
Bir başka ayette ise şöyle bildirilir:
Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır. (Yusuf Suresi, 7)
Dahası Allah Kuran’da geçmiş Peygamberlerin ve yanındakilerin yaşadıklarını anlatmasının hikmeti olarak bunların bir benzeriyle her devirdeki müminlerin de karışılacağını haber vermek olduğunu söylemiştir:
Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; 'Allah'ın yardımı ne zaman?' diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)
Bu durumda mümin, kendi başına peygamberlerin yaşadıkları gelmiyorsa o zaman şüphe eder ve rahatsızlık duyar. Geçmiş toplulukların bir benzerini yaşıyor olması ise sevinç ve iftihar vesilesidir.
2) MÜMİN, EN OLUMSUZ KOŞUL GİBİ GÖRÜNEN ORTAMDA BİLE HER ANI HAYIR OLAN METAFİZİK BİR VARLIKTIRPeygamberimiz (sav), “Müminin hayranlık verici bir hali vardır ki, onun her işi hayırdır. Bu hal, Müminden başka hiç kimsede bulunmaz.” (Sahih-i Müslim, 2999) demiştir. Bu, birçok insanın farkında dahi olmadığı, gerçekten de çok şaşırtıcı bir durumdur. Allah’ın sonsuz gücünü tam anlayamayan, her şeyi yapanın Allah olduğunu kavrayamamış olan insanların bilmediği bir sırdır bu.
İnsanların çoğunun Allah inancı kulaktan bilgilerden ibaret olduğu için, insanları, olayları, günün detaylarını kendi kendine işleyen bir düzen zannederler. Oysa otobüse binerken kendisine çarpıp geçen bir insan, değer verdiği bir arkadaşı, onun ağzından çıkan bir söz, tam almak üzere olduğu bir şeyin son anda bitmiş olması, çok sevdiği kedisinin bakışı, işyerindeki çok önemli bir toplantıya geç kalışı, sınavda sorulan bilmediği yerlerden gelmesi, restoranda yediği yemek, yemeğin tuzunun oranı gibi hayatına dair tüm detayların hepsi Allah’ın var etmesiyle var olan, Allah’ın yaratmasıyla gördüğü, duyduğu, bildiği, hissettiği şeylerdir. İnsanların bir kısmı bunu teknik bilgi olarak bilir ama hayatına yansıtamaz. Mümini diğer insanlardan farklı kılan bu hakikate tam gönülden inanıyor olması ve ona göre yaşamasıdır.
İşte Peygamberimiz bu sebeple müminin halinin hayranlık verici yani şaşırtıcı olduğunu söylemiştir. Her şeyin hayır olduğunu bilerek yaşayana Allah’ın nasip ettiği hayırlar gerçekten de şaşırtıcı ve hayranlık uyandırıcıdır. Bu derinliği bilmeyenlerin alaycı üslupları da mümin için, kendisiyle imanın derinliğini bilmeyenlerin arasındaki ruh kalitesindeki farkı görüp şükretmesi yönüyle bir kez daha hayırdır.
Müvekkil ve arkadaşları Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir haksızlık, hukuksuzluk ve eziyet silsilesi içinde, 330 kere müebbet anlamına gelen cezalara çarptırılmış, cezaları da Yargıtay tarafından onanmış insanlardır.
Zahiren bakıldığında,
- Hz. Musa denizin kenarına geldiğinde, önünde Kızıldeniz arkasında Firavun’un ordusu varken,
- Hz. Yusuf çocuk yaşında öz kardeşleri tarafından kuyuya atıldığında, ne bir yiyecek ne içecek hatta ışık bile olmayan bir ortamdayken,
- Hz. İbrahim ateş denilen cehennem gibi bir cezaevine konulduğunda,
- Hz. Peygamberimiz savaşta dört bir yandan kuşatıldığında, devrin münafıkları tarafından “Muhammed öldü” diye yaygara yapıldığında,
- Hz. Nuh ne zaman biteceği bilinmeyen bir tufanda yanındaki bir avuç insan ve son derece sınırlı imkanlarla bir geminin içinde yolculuk ederken,
- Kehf ehli onlara kendi inançlarını dayatanlara karşı inançlarında ve birbirlerine sevgilerinde sebat gösterdiklerinde,
- Hz. Yusuf’a vezirin karısı ve yakın çevresindeki kadınlar tarafından iftira atıldığında, dönemin tüm siyasi, askeri ve hukuki güçleri kendi karşısında gibi göründüğünde,
Yani geçmişte yaşamış müminlerin, hiçbir çıkış yolu yokmuş gibi görünen koşullar altında olmasına çok benzer bir koşul içindedirler. Ancak tüm bu koşullar içinde Allah’ın gösterdiği nimetler, yardımlar, sonsuz güzel sevgisi, koruması ve inayeti öyle derin, güzel ve zevkli bir his vermektedir ki tüm dünya bir araya gelse, yeryüzünün tüm imkanları önlerine serilse, kendileri yıllar boyunca uğraşsalar elde edemeyecekleri bir çok güzellik ve hayır kazanmışlardır. Bu, iç dünyalarında yaşadıkları bir nimet ve lezzet olmakla birlikte dışarıdan görünen ve fark edilen metafizik bir haldir. Bunun müvekkil tarafından gündeme getirilmesinin en önemli hikmetlerinden biri ise; Allah’ın mümin kullarına sevgisinin, rahmetinin, korumasının, nimetinin, merhametinin adeta bir atomun yapısındaki harikalar, tek bir hücredeki muazzam yaratılış sanatı, bir tohumdaki akıllara durgunluk veren bilgi gibi çok etkileyici bir iman hakikati olmasıdır. Her iman hakikati gibi insanların Allah’a yakınlığını, sevgisini, imanını güçlendirecek bir sanattır. Bunları gören insanların Allah’ın en sağlam dost, en güzel seven arkadaş, en iyi koruyan yardımcı, en hakikatli dayanak olduğunu görmeleri anlamaları, vesveselerinden kurtulmaları çok daha kolay olacaktır. Allah’ın sevgisinin ve yardımının görülmesi insanların sevinci, tevekkülü, teslimiyeti, ruh ve akıl sağlıkları için en güçlü ilaçtır. Müvekkil de kendi hayatlarında şahit oldukları güzellikleri bu sebeple dile getirmektedir.
3) 2018 OPERASYONUNDAN BU YANA MÜVEKKİL ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI ADETA HAYIR İÇİNDE YÜZMEKTEDİRMüvekkil Adnan Oktar duruşmada yaptığı konuşmasında maruz kaldıkları operasyon, hukuksuzluklar, haksızlıklar ve 7 yıldır son derece ağır koşullarda devam eden cezaevi hayatının hayırlarından bahsederken, bunu bir temenni, motive edici bir söylem ya da dilek olarak dile getirmemiştir. Müvekkilin konuşmasında sadece bir kısmını ifade ettiği hususlar son derece gerçekçi bir tespitin neticesi, dikkatli bakan herkesçe de görülen somut durumlardır. Bir temenni, teselli veya varsayım değildir. Aşağıda sıraladağımız bu hayırların sadece bir kısmıdır. Bunları okuyan vicdan, feraset ve basiret sahibi her insanın “evet doğru” deyip, güzel bir imani sevinç yaşaması kaçınılmazdır.
- Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarının tutuklandığı Temmuz 2018’den itibaren gerek Türkiye gerekse dünya çapından insanların tarih boyunca yaşamadıkları bir çok zorluğun, sıkıntının, şaşırtıcı olayın ardarda geldiği bir buhran dönemi oluşmuştur. 2018’de 4,5 lira olan dolar şu an 37 liradır. Hayat pahalılığı %957 artmıştır. Tüm dünyayı sarsan bir pandemi yaşanmıştır. Depremler olmuştur. Hemen her gün bir felaket haberi gündemdedir. Deizm, ateizm artmıştır. Mutsuzluk ve umutsuzluk dünyayı sarmıştır.Allah müvekkil ve arkadaşlarını tüm bu olumsuzlukların hiçbiriyle muhatap dahi etmemiştir. Hepsi bu süreci Allah’ın ve devletimizin koruması altında, bütün bu yaşananlardan hiç etkilenmeden hatta bilmeden ve haberi dahi olmadan geçirmektedir.
- Müvekkil Adnan Oktar’ın cezaevinden çektirdiği fotoğraflara yansıyan gençliği, dinçliği, şıklığı, güzelliği sosyal medyada da gündem olmuştur. Şartları zorlaştırarak müvekkilin dinçliğinin, gençliğinin, şevkinin, heyecanının, sevgisinin azalacağını sananların ise, müvekkilin 7 yıl içinde cezaevinde daha da genç, dinç, sağlıklı olmasının yarattığı şaşkınlık ve öfke ibretliktir. Öyle ki haset edenlerin öfkesi müvekkilin Erzurum’dan Van’a gönderilmesine neden olmuş, ancak ellerine hiçbir şey geçmediği somut olarak görülmüştür. Yaşatılan tüm zorluklara rağmen müvekkilin gençleşmeye, dinçleşmeye devam ettiği Mahkeme salonlarında gözle görülmektedir.
- Sadece müvekkil değil tüm arkadaşları da benzer şekilde daha dinç, daha genç, daha sağlıklı, daha zinde olarak hayatlarına devam etmektedir. İnsanların dışarıda milyonlarca lira harcayıp elde edemedikleri gençliği Allah müvekkil ve arkadaşlarını güzel sabırları, tevekküller ve teslimiyetleri karşısında oturdukları yerde, hiçbir masraf yapmadan kazandırmaktadır.
- Hemen hepsi iş insanı olan, büyük şirketlerde yönetici ya da aile şirketlerinde ortak olan müvekkilin arkadaşları iş hayatının getirdiği yoğun çalışma temposu, toplantılar, yurt dışında yaptıkları yatırımlar gibi sebeplerle neredeyse birbirlerini hiç göremiyor, birbirleriyle bağlantıları gittikçe zayıflıyorken, tutuklanma vesilesiyle 24 saat birlikte yaşar hale gelmişler, birbirleriyle tarihlerinde olmadıkları kadar çok kaynaşmışlardır. Allah dağılma riskini tamamen ortadan kaldırmış, tesanüd ve kardeşlik duyguları çelik gibi sağlamlaşan bir dostluk ortaya çıkarmıştır. Çoğu zaman birbiriyle görüşmeye dahi fırsat bulamayan kişiler arasında kurşunla kaynatılmış gibi sağlam bir birlik, kardeşlik, dayanışma, sevgi oluşmuştur.
- Kuran’da anlatılan ve geçmiş müminlerin başından geçen; müminlerin hapsedilmesi, baskı altına alınması, iftiraya uğraması, cinsel saldırıyla suçlanması, alay edilmesi, mallarına ve mülklerine el konulması ile ilgili ayetlerin tamamını yani Allah’ın “sünnetim, kanunum” dediklerini birebir yaşama şerefine erişmişlerdir. Allah’ın sünnetinin kendileri için de geçerli olduğunu görmüşlerdir.Camiden eve evden camiye giden, hayatın günlük akışı içinde pek çok yönden Kuran'la bağdaşmayan kulaktan dolma bir İslam anlayışını yaşayan gelenekçi Müslüman modelinin çok üstünde, çok derin, çok kaliteli, çok asil, çok takva bir Müslümanlığı Allah onlara nasip etmiştir. Bir Müslümanın kendi hayatının Kuran’la örtüştüğünü görmesi çok kıymetli bir vasıftır. Allah’ın müminler için sünneti olarak bildirdiği şeyleri yaşamanın neşesi dünyadaki hiçbir nimet ve zevk ile kıyaslanamayacak kadar büyüktür.
- Ahir zamanın birebir anlatıldığı Yusuf Suresi’ni, Kehf Kıssasını, Zülkarneyn Kıssasını bizzat yaşama, kendi hayatlarında görme nimetine sahip olmuşlardır. Kuran’ın sırları müminin bunları kendi hayatında görmesiyle açılır ve netlik kazanır. Müvekkil ve arkadaşları bu imani netliğe şahit olmuşlardır.
- Son 7 yıldır şiddeti ve dozu hiç azalmadan, hemen her gün müvekkil ve arkadaşları aleyhinde haberler yapılmakta, akıl almaz yalanlar, iftiralar ortaya atılmaktadır. Bunun ana amacı insanların onlardan uzak durmasını sağlamaktan çok onların birbirlerine olan sevgilerinin ve saygılarının bitmesini sağlayabilmektir. Ancak vicdanlı bir insan kendisine milyonlar da verilse, aleyhine tonlarca yazı yazılmış da olsa kendi tecrübe ettiği, bizzat yaşadığı şeye bakar. Müvekkil ve arkadaşları, Allah’a Kalu Bela’da vermiş oldukları söze sadık kaldıklarını hem kendi nefislerinde hem de birbirlerinde görmüşlerdir.Bu dönem müvekkilin tüm arkadaşlarının birbirlerinin güzel ahlakına, dürüstlüğüne, samimiyetine, dünyadan geçmişliğine şahit olmalarına vesile olmuştur.Bu da doğal olarak birbirlerine olan sevgilerinin, dostluklarının, kardeşliklerinin pekişmesini sağlamıştır.
- Dünyanın dikkati dağıtan yönü çoktur. Allah dünyanın tüm dikkat dağıtan yönlerinden uzaklaşarak, uzlete çekilme imkanını herkese vermemektedir. Birçok insanı hayatın koşturmacasıyla boğulurken, Allah müvekkil ve arkadaşlarının hayatın her türlü karmaşasından uzaklaştırmış, cezaevinin koğuş ve hücrelerinde uzlete almıştır. Derin düşünmek, Allah’a yakınlaşmak için Peygamberlerin, velilerin, salih müminlerin severek ve isteyerek yaptıkları uzlet ibadetini bu yüzyılda Allah müvekkil ve arkadaşlarına da nasip etmiştir.
- Müvekkilin arkadaşları cezaevinde imanen olduğu kadar bilgi ve ilim olarak da kendilerini geliştirme imkanı bulmuşlardır. Hemen hepsi 2., 3. Ve hatta 4. Üniversiteden mezun olmuşlardır. Daha önemlisi bu dönemi, Kuran bilgilerini, Arapçalarını geliştirmişler, Kuran’ın bir çok sırrını ve mucizesini araştırma, öğrenme, incelemek için çok güzel bir fırsat olarak değerlendirmişlerdir. Her biri adeta birer müfessir haline gelmiştir.
- Cezaevinde internet, sosyal medya, magazin vs gibi insanın vaktini gereksiz yere fazlasıyla alan hiçbir şey olmadığından ilmen kendini geliştirmek gibi bedenen de geliştirip sağlık kazanmak için geniş vakit olmaktadır. Bu geniş vakitte bol bol spor yapma imkanı bulduklarından bedenen tahmin edilenin ötesinde bir güç, direnç ve sağlık kazanmışlardır. Müvekkil ve arkadaşlarının ömürlerine ömür katıldığı fiziki hallerinden somut olarak görülmektedir.
- Müsadere edilmesine karar verilen evler, arabalar ve iş yerlerine el konulması da müvekkil ve arkadaşlarının hayatlarını kolaylaştıran birer konfor olmuştur. Bunların tamamı helal kazançlarının ya da ailelerinden gelen meşru gelirlerinin ürünüdür ve ellerinden alınması hukuka uygun değildir. Ancak bir yandan da oldukça eski, depreme karşı dayanıklılığı olmayan evlerden bu vesileyle taşınılması hayırlı bir gelişme olmuştur. Zira böyle bir vesile olmasa, zaman ayırmak istenilmediğinden ya da başka sebeplerle hep ertelenen ev değişikliği yapılmayacaktır. Bu mecburiyet sayesinde yepyeni, daha sağlam, daha modern, daha aydınlık ve rahat evleri taşınma imkanı oluşmuştur. Aynı şekilde artık iyice eskimiş olan ve bakım masraflarıyla uğraştıran arabaların alınması da müvekkil ve arkadaşlarını büyük bir masraftan kurtarmıştır.
- Yine benzer şekilde, operasyon öncesinde bir takım ticari zorluklar yaşayan şirketlerin müvekkil ve arkadaşlarının idaresinde değil de kayyumların idaresi altındayken iflasa sürüklenmesi müvekkil ve arkadaşlarını mali açıdan temize çıkardığı gibi birçok hukuki ve ticari yükümlülükten de kurtarmıştır.
- Zahiren Müslümanlara zarar vermek amacıyla yapılan her bir girişimin tek tek onların yararlarına, konforuna ve rahatına dönüşmesinin örnekleri bunlarla da sınırlı değildir. Hukuksuzluk ve haksızlıkların örneği görülmemiş şekilde abartılı ve pervasızca uygulanması halkın vicdanında ciddi rahatsızlığa sebep olmuş, mazlumluğun büyüklüğü müvekkil ve arkadaşlarına yönelik sevgi, saygı, hayranlık ve ilginin kat kat artmasıyla neticelenmiştir.
- A9 TV’de yayınlar yapılırken sınırlı sayıda insana ulaşabilenmüvekkil ve arkadaşlarının Türkiye’nin dört bir yanındaki cezaevlerine dağıtılarak, halkın en içine konulması binlerce insan tarafından birebir tanınmalarına vesile olmuştur.Böylece inançları, samimiyetleri, iyilikleri, güzel ahlakları, mertlikleri arada hiçbir perde olmadan, en doğal hallerinde görülmüş, dalga dalga görenler tarafından görmeyenlere anlatılmıştır. İnsanların Kuran ahlakının canlı yaşanır halini görmeleri tüm Türkiye çapında, zeminde müthiş güçlü bir imani gelişim ve filizlenmeye vesile olmuştur. Böylece TV yayınlarında belki yıllarca anlatılsa bile insanların anlamakta zorlanacağı ya da samimiyetlerinden şüphe edebileceği şeyler ortadan kalkmış, TV kanalı yayını gibi son derece masraflı ve zahmetli bir yola gerek kalmadan son derece etkili bir tebliğ imkanı oluşmuştur.
- Kumpası organize edenlerin harcadıkları milyonlarca lira, aleyhe konuşturmak için para verdikleri onlarca insan, ayırdıkları bunca zaman, kendi hayatlarını yaşamaktan vazgeçip uğrunda yaşlandıkları kumpasları ise İstinaf Mahkemesi’nin tek bir kararıyla yerle bir olmuştur. Allah iftirayla, yalanla, karalamayla yola çıkanların aklının ne kadar zayıf olduğunu ve eninde sonunda mutlaka yenilgiye uğrayacaklarını tüm Türkiye’ye göstermiştir. Allah’ın değişmez kanunu bir kez daha yaşanmış; müminlerin zarar görmesi amacıyla harcadıkları ömürleri ve milyonların tamamı müminlere hayır, fayda, hizmet olmuştur. İstinaf Mahkemesinin 400 sayfalık bozma kararı, derin devletin ne kadar beceriksiz, yeteneksiz, akılsız ve tuzaklarının zayıf olduğunu ortaya koymuştur. Kötülerin tuzağının dağları yerinden oynatacak gibi görünse bile bozulmaya mahkum olduğuna tüm müminler şahit olmuştur.
- Allah’ın emri gereği her insana hüsnüzan, sevgi, anlayış ve şefkatle bakan müminler kendi aralarına sızmış olan kötü niyetli kişilerden de bu vesileyle kurtulmuşlardır. Samimi olanlarla olmayanlar sabredenlerle sabretmeyenler belli olmadan müminlerin Allah’ın kendileri için hazırladığı bir hayra geçmeleri mümkün olmayacaktı. Allah bu temizliği yaparak müminlerin ilerlemesini, gelişmesini, güçlenmesini sağlamıştır.
- Müminler için tekdüzelik ve hayatın rutin akışı devam etmesi durumunda iman seviyelerinde de sabitlik olur ve bu, müminlerin hiç istemeyecekleri bir haldir. Operasyondan sonra müvekkilin arkadaşlarında müthiş bir iman inkişafı meydana gelmiştir. Tevekkülleri, teslimiyetleri gelişmiştir. Sebeplerden sıyrılıp sadece Allah’a güvenmenin imani olgunluğuna ulaşmışlardır. Birçok insanın yıllarca sıkıntısını çektiği ‘hayatın gerçekleri mantığı’ müminler üzerindeki etkisini yitirmiştir. Allah’ın Kuran’da affetmeyeceğini bildirdiği tek konu olan şirkten şiddetle sakınmayı, her şeyi Allah’tan bilip her şeyi Allah’tan istemeyi yaşadıkları bir dönemin başlangıcı olmuştur. Tüm bu imani güzelliklerin neticesinde de sadakat, vefa ve sevgilerindeki yüksek kalite tüm insanlar tarafından görülmüş ve toplumda sevgi, kardeşlik, dostluk, vefa, sadakat, merhamet, sabır, iyilik konusunda mükemmel bir örnek model oluşmuştur.
- Müvekkil Adnan Oktar’ın kültürel çalışmalarının kıymeti, tüm gerçekliği ve netliğiyle inkar edilemez bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Müvekkilin tutuklanmasının ardından, insanların din ahlakından uzaklaştıkları, deizmin yayıldığı, mutsuzluğun ve umutsuzluğun geliştiği bir ortam oluştu.
Yukarıda sadece bir kısmını sıraladığımız hayırların en önemlilerinden biri ise Devletimizin müvekkil ve arkadaşlarının karakterini, ahlakını, imanını güçlü bir testten geçirerek onlara şahit olmasıdır. Devlet mekanizmasının zaman zaman Hz. Hızır aklı ve metotlarıyla işlediği seçkin insanlar tarafından bilinen bir gerçektir. İnsanların zor ve baskı altında gösterdikleri tavır güvenilir olup olmadıklarının en önemli göstergesidir. Bu sebeple kıymetli insanlar birçok zorluk ve baskıdan geçirilerek denenirler.
Müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşları her zaman Devletle içiçe olmuş, bilinen veya bilinmeyen birçok önemli sorumluluk üstlenmiş insanlardır. Devlet aklının böyle insanları özel olarak denemelerden geçirmesinin geçmişte de birçok örneği vardır:
Başbuğ Alpaslan Türkeş 1980 ihtilali sonrasında, idam cezası istemiyle vatan hainliği suçlaması gibi çok ağır bir isnatla yargılanmıştır. 11 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmış ve toplam 4 yıl 7 ay 25 gün tutuklu kalmıştır.
Muhsin Yazıcıoğlu da aynı dönemde idamla cezasıyla yargılanan vatanseverlerdendir. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevinde kalmıştır.
Necmeddin Erbakan da 80 döneminde tutuklanan liderlerdendir. "MSP'yi illegal bir cemiyete dönüştürmek ve laikliğe aykırı davranmak" suçlamasıyla tutuklanmış, hüküm almış, daha sonra bu hüküm Askeri Yargıtay tarafından bozulmuştur.
Vatansever insanların vatan hainliği gibi ağır bir suçlamayla, idam cezasıyla yargılanması, ancak Hızır ilmiyle açıklanabilecek ve bu ilmi bilenler tarafından sabır, hayranlık ve saygıyla karşılanacak derin sırlar ve hikmetler içerir.
Üstelik bilindiği üzere ülkemizde genel kurmay başkanı, kuvvet komutanları, kıymetli askerler de bir dönem terör örgütü üyesi olmakla yargılanmış, hüküm almış, hatta bazılarının cezaları Yargıtay’da onanmış, sonrasında ise beraat etmişlerdir. Bu kişilerden biri de Genelkurmay Eski başkanlarından İlker Başbuğ’dur. Türkiye Cumhuriyeti’nin Silahlı Kuvvetleri’nin başında olan bir insan, "darbeye teşebbüs" ve "terör örgütü yöneticiliği" gibi çirkin iftiralardan müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır.
Dolayısıyla bugün müvekkil ve arkadaşlarının haklarında 8 bin yıllık cezaların Yargıtay tarafından onanması, 7 yıldır Türkiye’nin dört bir yanına dağıtılarak cezaevinde tutulmaları, üstlerindeki baskı ve dayatmaların sürekli dozunun artması, tam 7 yıl boyunca aleyhlerindeki iftira kampanyasının hiç hız kesmemesi de benzer bir Hızır nevi uygulamadır. Neticesi her ne olursa olsun müvekkil Adnan Oktar da arkadaşları da bu hikmeti ve sayısız hayrı gören insanlar olarak huzur, şükür, dinginlik, sevinç ve mutmainlikle yaşadıklarını bir kader izleyicisi olarak seyretmektedirler. Bu operasyon sürecinin 7 yıldır müvekkil ve arkadaşlarına kattığı güzellikler, iyilikler, yaşadıkları manevi inkişaf ve fiziki güçlenme, Allah’ın Katından özel bir nimet ve ikram olarak Hızır ilmiyle yaşadıkları her detayı tek tek, özel olarak, onların lehine ve yararına yarattığının ispatlarıdır.
Allah’ın henüz hikmetlerini ve hayırlarını açmadığı da birçok gelişme olduğuna güvenleri tamdır. Tüm bu sebeplerle de hiç kimseye bir kızgınlıkları olmadığı gibi tam tersine kendilerine zarar verme amacıyla yola çıkmış olanlara dahi şefkat ve merhametle bakmaktadırlar. Zira onların da kaderde görevlerini yerine getirdiklerini, yani zahiren karşıt gibi görünerek müminlere hizmet etmekle vazifeli olduklarını bilmektedirler. 21.02.2025