Adnan Oktar İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış ve 11.01.2021 Tarih, 2019/313 E., 2021/6 K. sayılı gerekçeli karar ile çeşitli hapis cezalarına hükmedilmiştir. Bu yargılama sürecinde çok fazla sayıda hak ihlali gerçekleştiğini ve Adnan Oktar’ın savunma hakkının pek çok vesile ile ihlal edildiğini çeşitli tarihli dilekçeler ile dosyaya sunmuştuk.
Aynı yargılamada aynı nitelikte hak ihlallerine maruz kalan başkaca sanıkların Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvurular karara bağlanmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından huzurdaki başvuruya konu olan yargılama sürecinde sanıkların maruz kaldıkları hak ihlalleri tespit edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, gerek 14.12.2023 Tarih ve 2020/25125 Başvuru No’lu kararı ve, 14.12.2023 Tarih ve 2021/11929 Başvuru No’lu kararı ile, huzurdaki başvuruya konu yargılamadasanıkların ANAYASA’NIN 36. MADDESİNDE GÜVENCE ALTINA ALINAN ADİL YARGILANMA HAKLARININ İHLAL EDİLDİĞİNE hükmetmiştir.
Dosyada etkin pişman sanık olarak yargılanan Burak Abacı, Emre Teker, Mehmet Muratdevlioğlu, Ali Şeref Gider, Murat Terkoğlu, Mustafa Arular, Kemal Ayaz tarafından yapılan başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesi, 6. sayfa 29. maddede “ikinci olarak” diye başlayan cümle ile birlikte, sanıkların yargılandıkları davada ne şekilde hak ihlallerine maruz bırakıldıkları detaylı şekilde açıklanmaktadır:
"... İkinci olarak, yargılamalarda sanıkların delil toplatma ve inceletme talepleri silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine aykırı olarak reddedilmiş, başvurucular iddia makamına nazaran dezavantajlı bir konuma düşürülmüştür. Başvurucular birçok usule ilişkin imkandan yararlandırılmamıştır. Teknik bilgi gerektiren ve uzmanlık isteyen konularda başvurucuların talepleri yetersiz gerekçelerle reddedilmiştir. Gerekçeli kararlarda başvurucuların davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki iddiaları ve savunmaları karşılanmamıştır."
Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararında, CMK m.289/1-g ile m.289/1-h hükümlerine göre hukuka kesin aykırılık hallerinin var olduğu tespit edilmiş olmaktadır.
Nitekim, Adnan Oktar adına sunmuş olduğumuz pek çok dilekçe ile bu durum müteaddit defalar izah edilmiş olup, sayın Dairenize iletilmek üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’ne sunmuş olduğumuz 1897 sayfalık temyiz dilekçemizde;
- sayfada “Mahkeme Heyeti sanıklar tarafından alınan bilimsel mütalaaları mahkeme huzurunda tartışmamış ve kararında değerlendirmeye almamıştır” başlığı altında,
- sayfada “CMK 289/1-a,d,e,g,h,i maddeleri uyarınca hukuka kesin aykırılık halleri davamız bakımından oluşmuştur” başlığı altında,
- sayfada “CMK m.289/1-g bakımından aykırılık” başlığı altında,
- sayfada “CMK m.289/1-h bakımından aykırılık” başlığı altında,
Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilmiş olan adil yargılanma hakkı ihlalleri detaylıca açıklanmıştır. Temyiz dilekçemizde açıkça delillendirdiğimiz üzere;
Müvekkil ve onunla birlikte yaklaşık 250 sanık, 2019 – 2021 arasında yürütülen bozma öncesi kovuşturma sürecinde HİÇBİR MÜŞTEKİ, HİÇBİR TANIK, HİÇBİR ETKİN PİŞMAN SANIK ile, 2022’de bozma sonrası yürütülen 2. kovuşturma sürecinde ise (iki özel harekat polisi haricinde) HİÇBİR MÜŞTEKİ, (ikisi hariç) HİÇBİR TANIK ve (sonradan etkin pişman olan üç kişi haricinde) HİÇBİR ETKİN PİŞMAN SANIK İLE YÜZLEŞMEDEN, SORU SORMA HAKKINI KULLANAMADAN YARGILANMIŞTIR.
İlk kovuşturma sürecinde 236 sanık ve müdafilerinin, ikinci kovuşturma sürecinde 215 sanığın ve müdafilerinin talep ettiği usul ve yasaya uygun TEVSİ TAHKİKAT TALEBİNDEN TEK BİR TANESİ BİLE MAHKEMELERCE KABUL EDİLMEMİŞTİR. Yargılanan 215 sanık ve müdafiinin tek bir tanesinin bile gerekli ve hukuka uygun tevsi tahkikat talebinde bulunamadığına karar vermenin, makul olmadığı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu açıktır.
2016 yılında soruşturmaya başlanılmış olan,
2018 yılında polis operasyonu ile birlikte 236 kişinin gözaltına alındığı, bunların büyük çoğunluğunun tutuklandığı,
2019 yılı Eylül ayında yargılamanın başladığı,
2021 yılı Ocak ayında ceza hükümlerinin açıklandığı,
2022 yılı Mart ayında Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi (bundan böyle BAM 1CD olarak anılacaktır) tarafından bozularak yerel mahkemeye gönderilen,
2022 yılı Eylül ayında bozma sonrası yargılamanın başladığı,
2022 yılı Kasım ayında ise bozma sonrası yapılan yargılamada yeniden ceza hükümlerinin açıklandığı dava sürecinde, hiçbir sanığın ve müdafilerinin SAVUNMA TANIĞI DİNLENMEDEN YARGILAMA YÜRÜTÜLMÜŞTÜR. Hatta mahkeme salonunun kapısına kadar getirilip hazır edilen tanıkların da hiçbirisi, CMK m.178’e aykırı olacak şekilde, dinlenmemiştir. Bu boyutta bir dosyada, yıllara yayılan bir yargılama boyunca sanıkların, lehine delil toplama ve tanık dinletme hakları hiçbir zaman kullandırılmamıştır.
AÇIKTIR Kİ, 215 SANIĞIN VE MÜDAFİLERİNİN ÇAĞIRILMASINI TALEP ETTİKLERİ SAVUNMA TANIKLARININ ARASINDAN TEK BİRİNİN BİLE MADDİ HAKİKATİN ORTAYA ÇIKARILMASINA KATKISI BULUNMAYACAĞINI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR.
3968 sayfalık iddianamesi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş olan, 11.01.2021 tarihli ve 2019/313 Esas, 2021/6 Karar sayılı gerekçeli kararda sanıklara binlerce yıllık hapis cezalarına hükmedilmiş ve bu kararların neredeyse tamamına yakını BAM 1CD tarafından savunmalar ve somut deliller de değerlendirilerek, hukuka uygun ve isabetli gerekçelerle bozulmuş olup bozma sonrası yargılamayı yapan İstanbul 30 ACM heyeti tarafından istinaf kararı “yok hükmünde(!)” kabul edilerek TCK m.220/2-3 isnadıyla tutuksuz yargılanan sanıkların savunma süresi SADECE 15 DAKİKA, tutuklu yargılanan sanıkların savunma süresi SADECE 30 DAKİKA olarak tayin edilmiştir. Yargılama sonucu 8 bin 658 yıl hapis cezası verilen, kurucu ve yönetici olmakla yargılanan sanıkların kullanabildiği maksimum savunma süresi 1 saat kadardır. Buna karşılık, TCK m.220/2-3 isnadıyla yargılanan etkin pişman sanık Müge Öğütçü’ye yaklaşık 6 saat süre ayrılmıştır.
Sonuç olarak;
Tarafımızca Adnan Oktar adına sunulmuş olan temyiz dilekçemizde delillendirdiğimiz, ayrıca aynı davanın başkaca pek çok sanığı tarafından da defalarca sunulmuş olan dilekçelerde de ortaya konulmuş olan adil yargılanma hakkı ihlalleri konusunda, Anayasa Mahkemesi ilgili kararlarıyla bahsettiğimiz hak ihlallerini tespit etmiştir. Bu tespitlerin doğal hukuki neticesi olarak İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararlarında hak ihlalleri tespit edilen sanıklar bakımından yeniden dosya numarası vermiş ve yargılamalarının yenilenmesine başlamıştır.
Dolayısıyla, aynı davada yargılanmış olup aynı hak ihlallerine maruz bırakılmış olan Adnan Oktar ve diğer tüm sanıkların da aynı gerekçelerle değerlendirilerek temyize konu ceza hükümlerinin bozulması gerektiği kanaatindeyiz.