Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş olan 2021/6 karar numaralı kararın üzerine verilen hüküm istinaf edilmiş ve Adnan Oktar ve arkadaşları hakkındaki dava dosyası, Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından görülmüştür. İstinaf Mahkemesi'nde 1,5 yıl süren değerlendirmenin ardından yerel mahkeme tarafından verilmiş olan hüküm, 400 sayfalık gerekçeli karar ile 708 cihetten bozulmuş; ancak bunun üzerine cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir medya terörü sonucunda istinaf hakimleri, savcılar, hatta bakan yardımcılarının açıktan tehdit edilmeleri ile, verilen karar, 40 gün içinde yapılan göstermelik bir değerlendirme ile üst mahkeme tarafından "esastan" bozulmuş, BAM 1.CD hakimleri görev yerlerinden alınmış ve hatta haklarında soruşturma başlatılmıştır. Adnan Oktar ve arkadaşlarına nasıl bir KUMPAS UYGULANDIĞINI, hukuk sistemine TEHDİT MEKANİZMASININ NASIL DAHİL EDİLDİĞİNİ ve HAKKANİYETLİ KARARLARIN NASIL PERVASIZCA DURDURULABİLDİĞİNİ gözler önüne seren bu hukuk terörü sonrasında göstermelik bir yargılama ile ilk yerel mahkeme kararı aynen tekrar edilmiş ve bu hukuksuz karar, göreve yeni ve özel olarak getirilen BAM 1CD hakimleri tarafından da -itirazların değerlendirilmesine yer olmadığı gibi üstünkörü bir kararla- alelacele onanmıştır.
Bu kurgunun nasıl işlediği gözler önündedir. Ancak konu hakkında karşımıza çıkan bir gelişme, özel bir plan kurulmuş olduğuna dair net delil niteliğindedir ve dosyanın mutlaka bozulmasını gerektirmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi üyesi TAMER KESKİN (37950) huzurdaki davanın 12.04.2023 tarihli istinaf incelemesine katılmış ve oy kullanmıştır.
Ancak hakim Tamer Keskin, bu istinaf kararına imza atmasından 6 ay önce aynı DOSYADA “TANIK” SIFATIYLA DİNLENMİŞTİR. Huzurdaki davanın 15.03.2022 tarihli ilk istinaf incelemesini yapan (ve ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı kararını bozan) daire başkan ve üyeleri hakkındaki HSK soruşturmasında, Tamer Keskin, 06.10.2022 tarihinde “tanık” sıfatıyla ifade vermiştir. Bu ifade, HSK müfettişleri tarafından hazırlanan raporda yer almıştır. Raporun 268. Sayfasında yer alan Tamer Keskin'e ait ifadeler şu şekildedir:
“… Yargılanan grubun ÖRGÜT OLDUĞU BİLİNEN bir yapı olduğu…”,
“… Dairenin görev alanı dışında bir dosya, bu yüzden görevsizlik verilmesi gerektiği”,
“… Adnan Oktar dosyasının dairenin işlerini aksatacağı ve düzenini bozacağı için bu dosyanın ESASTAN REDDEDİLMESİ GEREKTİĞİNİ, bunu Başkan Reyhan YAMAN’a sözlü olarak bildirdiğini çünkü dosya eğer açılırsa en az 1 yıl süre alacağını, fakat Reyhan YAMAN’ın bu konuşmaya cevap vermediğini, Reyhan YAMAN’ın düşüncesini belli etmediğini…”
“… Karar verilinceye kadar da RED kararı çıkacağını düşündüğünü ve bunu dillendirdiğini…” beyan etmiştir.
Dosyadaki bozma ve beraat kararından sonra ise şu beyanlarda ve iddialarda bulunmuş ve hatta DOSYANIN YENİ KARARINDA İŞTİRAKİ OLACAĞINI BİLDİĞİ HALDE reyini dillendirmekten imtina etmemiştir.
“…Verilen bozma ve beraat kararının ÇOK KÖTÜ BİR KARAR OLDUĞUNU…”,
“…AHLAKSIZ BİR SANIK AVUKATININ BİLE BÖYLE BİR BOZMA VE BERAAT YAZAMAYACAĞINI…”,
“… Verilen BOZMA KARARINA ÇOK ÜZÜLDÜĞÜNÜ…”,
“…Bu kadar çok tahliye olmaz, ancak tutukluluk süresi dolarsa tahliye verilebileceğini, bunu da Yargıtay’ın yapacağını…” beyan etmiştir.
5271 sayılı CMK’nın “Hakimin Davaya Bakamayacağı Haller” başlıklı 22’nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendine göre;
“MADDE 22-(1) Hakim; … h) Aynı davada TANIK veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse, hakimlik görevi yapamaz.”
Tüm bunlara rağmen, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi üyesi TAMER KESKİN (37950) huzurdaki davanın 12.04.2023 tarihli istinaf incelemesine katılmış ve oy kullanmıştır. Tamer Keskin’in adı, sicil numarası ve imzası, söz konusu istinaf kararında açıkça yer almaktadır. Buna dair görsel aşağıdadır:
Oyu baştan belli olan, bunu da tanıklık sıfatıyla açıkça dile getirmiş olan bir kişinin, huzurdaki dosya hakkında karar yetkisine sahip bir hakim olarak görev YAPAMAYACAĞI kanun ile açıktır. Huzurdaki dosyaya ilişkin istinaf hakimlerine yönelik HSK soruşturmasında, 2022 yılında tanık sıfatıyla dinlenmiş olan Tamer Keskin’in, CMK m. 22/1-h amir hükmü uyarınca, 2023 yılındaki istinaf kararına katılmaması gerekmektedir. Bu durum kanunla engellenmiştir. Bu konuda Yargıtay içtihatları şu şekildedir:
“…Ceza Genel Kurulu’nun 23.10.2001 gün ve 9MD-229/230 Sayılı ve 03.12.2002 gün ve 4MD-291/422 sayılı kararlarında da, aynı davada soruşturma veya kovuşturma aşamalarında tanık olarak dinlenmiş bulunanların o davada hakimlik yapmalarının yargılama yöntemine KESİN BİÇİMDE AYKIRILIK OLUŞTURDUĞU ve bu halin MUTLAK BOZMA NEDENİ OLDUĞU vurgulanmıştır. İncelemeye konu olayda kararı veren hakimin taraflarca tanık olarak gösterildiği anlaşılmakla, mahkeme hakiminin aynı zamanda olayın tanığı olması sebebiyle HAKİMLİK GÖREVİNİ YAPAMAYACAĞI HALDE YARGILAMAYA KATILARAK, HÜKÜM KURULMASI suretiyle CMK’nın 22/1-h maddesine aykırı davranılması… HÜKÜMLERİN BOZULMASINA…” (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/19505 E. 2017/345 K. 11/01/2017 T.)
Huzurdaki davada hakimlik görevini yapmaktan CMK m. 22/1-h hükmü gereğince yasaklanmış olan Tamer Keskin’in 12.04.2023 tarihli karara katılmış olmasından dolayı CMK’nın 289/1-b maddesinde gösterilmiş olan HUKUKA KESİN AYKIRILIK ortaya çıkmıştır.
Yasanın huzurdaki dava bakımından hakimlikten menettiği Tamer Keskin’in katılımıyla oluşan daire heyeti de “KANUNA UYGUN OLARAK TEŞEKKÜL ETMEMİŞ” hale dönüşmüştür. Bu da CMK m. 289/1-a anlamında HUKUKA KESİN AYKIRILIKTIR VE BOZMA NEDENİDİR.
Diğer yandan, Tamer Keskin’in 2022 yılında vermiş olduğu tanık ifadesine baktığımızda, huzurdaki dosyanın ilk istinaf incelemesini yapan hakimleri, DAVANIN SANIKLARI ALEYHİNE SONUÇ DOĞURACAK BİR KARAR VERMELERİ YÖNÜNDE ETKİLEMEYE teşebbüs ettiğini ve TCK m. 277 anlamında suç teşkil eden bu kanunsuz eylemini de İFADESİNDE İTİRAF ETTİĞİNİ görmekteyiz.
Tamer Keskin’in bu konudaki itirafı, HSK raporunun 269’uncu sayfasında şöyle aktarılmıştır:
“(Tamer Keskin) Dairenin işlerini aksatacağı ve düzenini bozacağı düşüncesiyle Adnan Oktar Dosyası 1. Ceza Dairesi’ne geldiğinde Daire Başkanı Reyhan Yaman’a sözü edilen DOSYANIN ESASTAN REDDEDİLMESİ GEREKTİĞİ düşüncesinde olduğunu bildirdiğini, çünkü Daire’de bu dosya ile ilgili duruşma açılsa, 1 yıldan aşağı sürmez dediğini, bunun üzerine Daire Başkanı Reyhan Yaman’ın cevap vermediğini…”
Görüldüğü gibi, Tamer Keskin 06.10.2022 tarihli tanık beyanında, huzurdaki dosyanın daha kapağını bile açmadan “DOSYANIN ESASTAN REDDEDİLMESİ GEREKTİĞİ DÜŞÜNCESİNDE OLDUĞUNU” Daire Başkanı’na ilettiğini itiraf etmiştir.
Dahası, esastan ret düşüncesini de, Daire’nin işlerinin aksamaması ve Daire’nin düzeninin bozulmaması adına talep ettiğini belirtmektedir. Tamer Keskin’e göre, önündeki ilk derece mahkemesinin kararının haksız olmasının zerre kadar önemi yoktur.
Tüm olaylara baktığımızda, Tamer Keskin'in açık şekilde tanıklık yaptığı ve açıkça ihsas-ı rey yaptığı duruma dair kronolojik akış şöyledir:
- Dava dosyasının İstanbul BAM 1. Ceza Dairesi’ne gelişi (Nisan 2021)
- Tamer Keskin’in “bu dosyada esastan red verelim” telkini (Nisan 2021)
- Tamer Keskin’in bu beyanını itirafı (Ekim 2022)
- Tamer Keskin’in bu dosyada esastan red kararı vermesi (Nisan 2023)
Tamer Keskin’in dava hakkındaki fikrini açıkça belirtmesi ve 06.10.2022 tarihinde bu konuda tanıklık etmesinin ardından, aynı dava hakkında 12.04.2023 tarihinde karar metnine hakim olarak imza atmış olması, açık şekilde ihsas-ı reydir ve kesin olarak bozma sebebidir.
Tamer Keskin’in yasayı açıkça yok sayarak 12.04.2023 tarihli istinaf incelemesine iştirak etmesiyle CMK m. 289/1-b hükmü ikinci kere ihlal edilmiştir.
Burada tüm bu kanuna aykırılıkların yanı sıra önemle üzerinde durulması gereken husus; üye hâkim Tamer Keskin’in aynı müfettiş raporuna göre, verilen bozma ve beraat kararında imzası olmaması ve dolayısıyla DOSYAYI İNCELEMEDEN, BİLMEDEN, BİLGİ SAHİBİ OLMADAN KANAATLERİNİ ETRAFINA ANLATMIŞ OLMASIDIR. Bu haliyle Tamer Keskin, DOSYA HAKKINDA HİÇBİR BİLGİSİ OLMAMASINA RAĞMEN, dosyada YETKİLİ HAKİM OLMAMASINA RAĞMEN, dosyaya esastan ret verilmesi ve Yargıtay’a gönderilmesi gerektiği fikrini dosyaya bakan heyete dikte etmeye çalışmıştır. Tüm bunların ardından ilgili hakim, ikinci aşamada, kanuna aykırı olarak önüne gelen 645 klasörlük dava dosyasını, 40 GÜNDE İNCELEDİĞİNİ (!) İDDİA EDEREK, BAŞINDAN BERİ DÜŞÜNDÜĞÜ ESASTAN RET KARARINA İMZA ATMIŞTIR.
Şunu da belirtmek gerekir ki, söz konusu hakimin, üyesi bulunduğu dairenin başkanına suçlamalarda bulunmuş olmasının temel nedenlerinden biri de İLGİLİ DAİREYE BAŞKAN OLMAK İSTEMESİDİR. Bu talebi 09.11.2022 tarihli tanık beyanında, dönemin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı şöyle dile getirmiştir, “…TAMER KESKİN benden kendisine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’ne REYHAN YAMAN’IN YERİNE BAŞKAN OLARAK ATANMASI İÇİN REFERANS OLMAMI İSTEDİ ancak ben kendisini tanımadığım için böyle bir girişimde bulunmadım…" demiştir. (HSK Raporu, Sayfa 257, Ek: 7/147-148)
Buradan şu izlenim de ortaya çıkmaktadır; Tamer Keskin, zaten dairesinin başkanını egale edip yerine geçmek istemektedir. Ancak bu isteği gerçekleşmeyince, önüne gelen hazır fırsatı değerlendirerek, Daire Başkanını bir kararı nedeniyle kötüleyip prim kazanmak istemiş gibi görünmektedir. Bu önemli bir ayrıntı olup, hakim Tamer Keskin’in hareketlerindeki motivasyonun ortaya çıkmasında aydınlatıcı bir göstergedir.
Tamer Keskin'in, üyesi bulunduğu daireyle ilgili iddialarında tamamen tutarsız olduğunu da belirtmek gerekmektedir. Tamer Keskin, BAM 1.CD'nde, duruşmalı veya duruşmasız olarak bozma kararına müracaat edilmediğini iddia etmiştir. Halbuki HSK müfettişlerince çıkarılmış olan daire karar neticelerine bakıldığında[1], dairenin HER 5 KARARINDAN 1’İNİN BOZMA VE/VEYA BERAAT YÖNÜNDE OLDUĞU ortaya çıkmıştır.
Bu çok yüksek bir orandır. Yani hâkim Tamer Keskin'in bilgisi ve iddiasının aksine, ilgili daire bozma yönlü kararlarını hayli yüksek tutmuştur. Ayrıca bir mahkeme hakkaniyete göre karar vermekle yükümlüdür. "Bu daireden hiçbir zaman bozma kararı çıkmaz" şeklindeki bir açıklama, bunu söyleyen hakimin tarafsızlığını yitirdiğine, hakkaniyete ve adalete göre karar vermediğine kesin bir delildir ki mevcut durumumuzda da hal böyledir.
Sonuç olarak, üye hakim Tamer Keskin, huzurdaki dava konusunda açıkça ihsas-ı rey yapmış olduğundan, tümüyle taraflı olduğunu açık ettiğinden, daha önce tanıklık yapmış olduğu bir davada sonrasında hakimlik görevi üstlenerek açıkça kanuna aykırı hareket ettiğinden, huzurdaki dosyayla ilgili düşüncelerini ve önyargılarını, dosyayı incelemeksizin daire hakimlerine anlatmış ve onları yönlendirmeye çalışmış olmasından, ardından kanuna aykırı olarak önüne gelmiş bulunan, açıkça husumetli olduğu huzurdaki dosyayı tek satır dahi incelemeden (40 günde 645 klasör incelenemez), ilk derece mahkemesinin gerekçesini kopyala/yapıştır yapmak suretiyle aleyhe karar veren Tamer Keskin, AÇIKÇA SUÇ İŞLEMİŞTİR. 2021 yılında, dosyayı hiç incelemeden, dosyanın Yargıtay'a gitmesi gerektiğini belirten Tamer Keskin, 2023 yılında, tüm kanuna aykırılıklara rağmen önüne gelen bu dosyayı, tam da planladığı gibi, kapağını dahi açmadan Yargıtay'a göndermiştir.
[1] İlgili HSK raporu sf. 480-481