ELVAN KOÇAK’IN KIZLARI BABALARININ KENDİLERİNE YAŞATTIKLARI ACILAR SEBEBİYLE KENDİSİYLE GÖRÜŞMEMEKTEDİR
Onedio Sitesi yazarlarından Pelin Çini bir önceki yazısında, Özkan Mamati ve avukatının kurgusuyla, muhtemelen farkına bile varmadan hayali biriyle röportaj gerçekleştirmişti. Olmayan biriyle ‘yaptığını sandığı’ röportaj neticesinde de çok sayıda gerçek dışı bilgiyi okuyucularına aktarmıştı. Bu defa ise Elvan Koçak isimli bir şahısla röportaj yapmış ama tecrübeli bir gazeteciden beklenen, sorulması gereken hiçbir soruyu sormamış, muhtemelen farkına dahi varmadan kötü bir propagandanın aracısı olmuştur.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki Elvan Koçak isimli şahsın, kızları ve eski eşi ile arasındaki konuların Adnan Oktar ile hiçbir bağlantısı yoktur. Elvan Koçak ve kızları arasındaki konu maalesef ülkemizde ve toplumumuzda sıkça rastlanan, bir babanın kız çocukları ve eşini sırf kadın oldukları için baskı altına alma, dayatmalarda bulunma, şiddet ve tehdide başvurma vakasıdır. Olayın içine salt kara propaganda amacıyla Adnan Oktar’ın ismi karıştırılmış olmasa, tüm basının söz konusu kızları bu babadan korumak için ortalığı ayağa kaldıracağı bir konuda, sırf Adnan Oktar’a duyulan ön yargı ve bazı derin odakların yönlendirmesi sebebiyle bu kızların rahatlarını, huzurlarını, hatta canlarını hiç sayarak şiddete eğilimli ve sorunlu bir kişiliği olduğu mahkeme kararlarıyla da ortaya konulmuş bir babanın ellerine terk edilmek istenmektedir. Kuşkusuz bu vicdanları ağır yaralayan bir durumdur.
Söz konusu kız çocuklarının babaları Elvan Koçak ile görüşmek istememelerinin sebebi Adnan Oktar değil, bizzat Elvan Koçak’ın evlatlarına yıllar boyunca yaşattığı eziyet ve dehşettir. Elvan Koçak eşini aldatması, gayri meşru ilişkiler yaşaması, kızlarının ve karısının üzerinde baskı kurması, şiddet uygulaması, boşandıktan sonra da karısını ve çocuklarını mermi fotoğrafları göndererek tehdit etmesi, karısının ve kızlarının canlarını koruyabilmek için Mahkeme’den uzaklaştırma kararı çıkarmak zorunda kalmaları gibi kendisinin sorunlu kişiliğini ortaya koyan somut olayları tamamen yok sayıp çocuklarıyla arasındaki tek konunun çocuklarının anneleriyle birlikte Adnan Oktar ile görüşmesiymiş gibi tablo çizmektedir. Oysa, eşi ve çocukları Adnan Oktar ile tanışsa da tanışmasa da, Mahkeme kararlarıyla somut olarak ortaya konulduğu üzere Elvan Koçak eşine ve çocuklarına hayatı yaşanmaz hale getiren, kendi çocuklarının yaşadıkları dehşet yüzünden Mahkeme kararıyla babalarından korunmak istedikleri bir insandır.
Elvan Koçak’ın hem eski eşi Gülperi Hanım’a hem de küçük çocuklarına uyguladığı kötü muamele ve baskılardan dolayı eşi 2011 yılında kendisinden ayrılmıştır. Elvan Koçak’ın eşine karşı sadakatsizliği ve evli olduğu halde gayrı meşru ilişkilere girmiş olması bir yana, tutucu hayat görüşü sebebiyle çocuklarına da yıllar boyunca büyük baskılar uygulaması ve hayatlarını deyim yerindeyse zehir etmesi yüzünden aile bundan 13 yıl önce Elvan Koçak’tan kaçarak kurtulmuştur. Viyana Mahkemesi, Elvan Koçak’ın çocukları üzerinde kurduğu baskı, mermi fotoğrafları göndererek ölümle tehdit etmesi, baskıcı ve despot bir yapısı olması gibi somut gerekçelerle velayeti anneye vermiştir.
Elvan Koçak katıldığı onlarca programda bu gerçeklerden asla bahsetmemekte, Pelin Çini gibi tecrübeli gazeteciler de, ’Adnan Oktar 6 yıldır tutuklu. Kızlarınız şimdi size göre özgür. Yine de neden sizinle görüşmek istemiyorlar’ diye, herkesin aklına gelebilecek soruları sormamaktadırlar.
Pelin Çini’nin bir diğer yanılgısı da Elvan Koçak’ın ‘zafer kazandığı’nı sanmasıdır. Eğer Elvan Koçak’ın gerçekten amacı çocuklarına kavuşmak ise, çocuklarının hala kendisinin yüzünü dahi görmek istemedikleri ortada olduğuna göre herhangi bir zaferden bahsetmek mümkün değildir. Nitekim, Elvan Koçak’ın başka kanallarda yaptığı açıklamalardan anlaşıldığı üzere kazandığı tek şey ‘para’dır. Zira, Elvan Koçak 02.07.2024 tarihli Kanal D’deki “Neler Oluyor Hayatta” programında, eşi kendisini boşadıktan sonra parasız kaldığını, sonrasında kızlarının Adnan Oktar ile görüştüğünü duyunca, İstanbul’a geldiğinde ekonomik olarak desteklendiğini ‘EKONOMİK DESTEK GÖRDÜĞÜNÜ’ yani bu işten para kazandığını şöyle anlatmıştır:
“Eşimden ayrılınca iş yerlerini de ayırdık. Yıkım oldu. Bu yıkımın üzerine çocuklar da gelince tabii ki çok zorlandık. Zorlanmaya da devam ediyoruz. TÜRKİYE'DEKİ BÜTÜN MASRAFLARIMIZI, AVUKAT MASRAFLARINI, DAVANIN MASRAFLARINI ÜSTLENEN BİRKAÇ KİŞİ VAR SAĞ OLSUNLAR. EKONOMİK OLARAK DA DESTEKLİYOR ÖZKAN AYRICA.”
Pelin Çini röportajında başka çarpıtmalar da vardır. Örneğin, Elvan Koçak 2018 yılında Adnan Oktar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söylemiş, ancak bu başvurusuna takipsizlik kararı verildiğini gizlemiştir. Elvan Koçak, 2018 yılında Şeyma ve Büşra isimli kızlarının Adnan Oktar tarafından güya kaçırıldığı ve zorla alıkonulduğu iddiasıyla şikayetçi olmuş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bu mesnetsiz iddialar soruşturulmuş ve neticesinde iddiaların gerçek olmadığı gerekçesiyle 26.04.2018’de takipsizlik kararı verilmiştir.
Söz konusu röportajda en ‘beceriksizce’ yapılan deyim yerindeyse durum kurtarma çabası ise Elvan Koçak’ın ‘kızlarının yanına, Adnan Oktar’ın yurt dışındaki sevenlerinin kızlarına zarar vermemesi için gitmediği’ sözleridir. Bu, Adnan Oktar’a operasyon yapılmış olmasına, neredeyse 7 yıldır tutuklu bulunmasına, ülkenin bir diğer ucuna -Van’a gönderilmesine, 10 bin yıllık cezalar verilmesine, Yargıtay tarafından bu cezanın onanmasına rağmen kızlarının halen kendisi ile görüşmek istememesine karşı yapılabilecek en aciz izahtır. Kızlarına düşkün baba imajı oluşturmak için güya kızlarını rahatsız etmemek için yanlarına gitmediğini iddia eden Elvan Koçak’ın kızlarına mermi fotoğrafları gönderen, en ağır hakaretleri savuran, canlarına kıymakla tehdit eden bir baba olduğu Mahkeme kayıtlarında belgeleriyle sabittir.
Elvan Koçak’ın bu röportajda geçmişteki yalanlarını aklama girişimlerinden biri de eşinin ‘erken yaşta kapandığını’ vurgulayarak, bunun ‘cahil kalmasına’ sebep olduğu iddiasıdır. Röportaj verdiği mecraya uygun olarak kendisini modern ve ilerici eşini ise “gerici” gibi lanse etmiştir. Bunların kendisinin bulabileceği mantık örgüleri olmadığı, masabaşında kumpası kurgulayanların ezberlettiği yeni cümleler olduğu da anlaşılmaktadır. Bu ‘yeni keşif’, Adnan Oktar adına daha önce yayınlanmış olan tekziplerde Elvan Koçak’ın eşi ve kızlarının yaşam tarzlarına müdahale edişi, bu konuda üstlerinde kurduğu baskı ve dayatmacı yapısı ifşa olduğu için ortaya çıkmıştır. Oysa Viyana Mahkemesinde kayda geçen belge ve deliller ve Mahkemenin bunlara dayanarak verdiği karar durumun tam tersi olduğu, Elvan Koçak’ın eşinin değil kendisinin baskıcı ve korkutucu bir cehalet içinde olduğunu göstermiştir:
Viyana Mahkemesi’nin Hükümde Yer Alan Değerlendirmesinden Bir Bölüm:
- "Baba geçmişte reşit olmayan çocuklardan kısa kıyafet giymemelerini istemiştir. Kızların pantolon giymelerini yasaklamıştır. Reşit olmayan çocukları '"kulaklarından asacağına dair tehdit etmiştir. Bir çocuk pantolonunu yırttığında ve biraz teni göründüğünde çocuklara "tenin görünen her yerin cehennemde yanacak" demiştir. Solak olan reşit olmayan çocuklardan sağ elleri ile yemek yemelerini istemiş, aksi takdirde ellerini keseceği ile tehdit etmiştir."
- "Reşit olmayan çocukların babalarının hal ve tavırlarından dolayı baba ile ilişkileri temelden sarsılmıştır. Burada baba, reşit olmayan çocuklar ile ilişkisinin ne kadar zedelenmiş olduğunu doğru tahmin edememektedir. Reşit olmayan çocuklar babalarından korkmaktadırlar."
- "Reşit olmayan çocukların baba ile bir WhatsApp grubu bulunmaktadır. Bu gruba baba '"sizin için ölürüm ve öldürürüm, ancak bu konu oraya kadar gelmemeli", "ben son nefesimi verene kadar bekleyin", "güvendiğim dağlara tonlarca kar yağdı bu dağlara ... yağacak", "orada kalacağınızı sanmayın, babanızı tanımıyorsunuz", "ben sonun başını görüyorum, para bitince fahişelik yapmak şart mı, götü başı açmak şart mı" gibi ifadeler kullanarak mesajlar yazmıştır."
Tüm bunların ötesinde, Pelin Çini yayınladığı röportajda açık ve alenen Adnan Oktar’ın canıyla tehdit edilmesine sessiz kalmıştır. Bir süredir Adnan Oktar’a yönelik ‘öldürülme’ içerikli ‘akıl vermeler’, 'yol göstermeler' yaygınlık kazanmıştır. Derin devletin yakın Türkiye tarihinde çok iyi bilinen faili meçhuller, kardeşi kardeşe kırmalar, suikastlar, helikopter düşürmeler, sokak ortasında kurşunlamalar gibi kan dökmekten zevk alan psikopat yönü Adnan Oktar’ı de hedef almaktadır. Ulusal kanallarda her yaştan insanın izlediği saatlerde dosyanın husumetli müştekilerinin ağzından açıkça ‘Adnan Oktar ölmeden bu iş bitmez’ cümleleri kurulmakta, en muteber bilinen haber yorumcuları ve spikerleri bu cümleleri olağan karşılamaktadır. Hatta baştan sona Adnan Oktar’ın nasıl öldürülmesi gerektiğini gösteren diziler yayınlanmaktadır. Bu defa da Elvan Koçak aynı çirkin ve karanlık cümleleri kurmuş, Pelin Çini de bir insanın hayatını hedef alan bu cümleleri yayınlamıştır.
Şunu ifade etmek gerekir ki inançlı bir insan olan Adnan Oktar kadere iman etmekte, Allah dilemedikçe kimsenin kimseye zarar da yarar da sağlayamayacağına inanmaktadır. Adnan Oktar, Kuran’da bildirilen;
‘… şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve mü'minlerle destekledi.’ (Enfal Suresi, 62)
‘Allah'a tevekkül et; vekil olarak Allah yeter.’ (Ahzap Suresi, 3)
ayetleri gereği yalnızca Allah’a güvenmektedir.
İstanbul 1 Ağır Ceza Mahkemesinde, 24 Mayıs 2024 tarihli duruşmada da bu gerçeği şöyle ifade etmiştir:
Benim bir kere İngiliz Derin Devletinden zerre miktar korkum yok. Ellerinden geleni ardlarına koymasınlar. Dokuz kere suikast yaptılar dokuz kere. Tımarhaneye göndermeye kalktılar. Mafya mensuplarını gönderdiler cezaevine, benim bulunduğum koğuşa. Yani azılı mafya mensuplarını. Adamları üzerime saldılar. Yine bir şey olmadı Allah korudu. Tımarhaneye göndermeye kalktılar. Orada delileri üzerime saldılar. Yine Allah korudu, bir şey yapamadılar. Ellerinden geleni ardlarına koymasınlar. BEN ALLAH'IN YARATTIĞININ DIŞINDA BİR KADER YAŞAMAM. YANİ ONLARIN İSTEMESİYLE BENİ ÖLDÜRMELERİ MÜMKÜN DEĞİL. BEN ALLAH'IN BANA VERDİĞİ KADER İÇERİSİNDE NE KADAR YAŞAYACAĞIM, NE YAPACAĞIM NASIL HAREKET EDECEĞİM HEPSİ BELLİ. YEDİ SÜLALE DE BİR ARAYA GELSE, BİR ŞEY YAPAMAZLAR. YANİ BOŞ YERE UĞRAŞMASINLAR.
Saygılarımla kamuoyunun bilgilerine bilvekale sunarım