Onedio Yazarı Pelin Çini Gerçekleri Öğrenmek İstiyorsa Gerçek Kişilerle Röportaj Yapmalıdır

Onedio sitesinde 21.07.2024 tarihinde Pelin Çini’nin, Adnan Oktar arkadaş grubundan ayrılan bir kadınla yaptığı öne sürülen bir ‘röportaj’ yayınlanmıştır. Ancak röportaj olduğu iddia edilen yazının, ilk cümlesinden son cümlesine kadar hemen her satırında bunun gerçek bir kişi ile doğal akışında bir röportaj olmadığı, masa başında kurgulanıp kaleme alındığı açıkça görülmektedir.

Pelin Çini’nin Adnan Oktar dosyası hakkında bilgi sahibi olmamasından faydalanan, muhtemelen Özkan Deniz (Mamati) gibi husumetli müştekiler ve bazı avukatları tarafından kaleme alındığı izlenimi veren röportajda, dosyada yer alan farklı kişilerin dayatmayla verdirilmiş gerçek dışı ifadeleri bir araya getirilerek, tek bir kişinin yaşadıklarıymış gibi anlatılmıştır.

Pelin Çini de dosyayı hiç okumadığı, olayları, kişileri, iftiraların gerçek yüzünü bilmediği için bu durumu fark edememiştir. Adeta bir film senaryosu gibi kaleme alınmış, içine bolca kamuoyunu yönlendirmek amacıyla yerleştirilmiş abartılı vurguların etkisi altında kalmış, metnin içindeki çelişkileri ve mantık çöküntülerini fark edememiştir.

Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki Adnan Oktar bu dosyada adı geçen veya geçmeyen herhangi bir kadını hayatının hiçbir döneminde en ufak bir şekilde rencide edebilecek herhangi bir tavır göstermemiş, bir söz söylememiş, imada dahi bulunmamıştır. Bu kumpas dosyasının içine cinsel suçlar kurgusunun eklenmesinin tek amacı bu konunun magazinsel değerinin yanı sıra cinsel saldırı konusunun toplumun en hassas damarlarından biri olmasıdır. Adnan Oktar’ın ve arkadaşlarının linç edilmeleri, toplumun kışkırtılıp galeyana getirilmesi için son derece elverişli bir malzeme olmasıdır. Kanaatimizce Pelin Çini gibi zeki bir hanımın bir an için oluşan yaygaranın etkisinden sıyrılıp makul bir değerlendirme yaptığında bunu anlamaması mümkün değildir.

Söz konusu röportajdaki hayali kadının anlattığı hikayenin doğru olmadığını ortaya koyan çok sayıda çelişki vardır.

Ancak tüm bunların ötesinde çok basit birkaç mantık yürütme yapıldığında dahi Adnan Oktar dosyasındaki cinsel saldırı kurgularının en temelden tutarsız, mantıksız ve tam bir kumpas olduğu görülmektedir. Örneğin;

  • Toplumun elit olarak nitelendirilebilecek kesiminden olan, kolejlerde ve en iyi üniversitelerde eğitim görmüş, en az iki yabancı dil bilen, meslek sahibi, varlıklı ve fiziki olarak da son derece düzgün erkeklerin güya ‘kadın bulmak’ için neden AVM’lere gitmek gibi bir ihtiyaçları olsun?
  • Sözde AVM’lerde ‘pusuya düşürülen’ bu kadınların nasıl bir vasıfları var ki kendilerini güya elde edebilmek için bunca emek verilsin?
  • Her gün işe, okula, çarşıya, pazara giden ve kimsenin dikkatini çekmeyen, sıradan tüm halkın girip çıktığı AVM’lerde dolaşan bu kadınlar neden Adnan Oktar ve arkadaşları gibi seçkin insanlar için önemli olsun?
  • Türkiye’de bir erkeğin kadın arkadaş edinmesi bu kadar zor ve emek isteyen bir şey midir ki bunun için bunca kapsamlı, organize, ‘örgütlü’ bir hareket gereksin?
  • Bir erkek bir kadınla arkadaşlık kurmak istediğinde hatta bir gecelik ilişki yaşamak istediğinde dahi bunu herhangi bir sosyal medya mecrasından bile kolaylıkla yapabilecekken neden konvoylar halinde onlarca araçla AVM’lere gidilmesi, kapı kapı dolaşılması gereksin?
  • Yaklaşık 40 yıldır halkın gözü önünde olan, 300’den fazla kitabı bulunan, kitapları 73 dile tercüme edilmiş olan bir yazar olan Adnan Oktar ve binlerce konferans, binlerce sergi düzenleyen tüm ülkeyi adeta duvarsız bir okula çeviren arkadaşları bunca özveriyi, çalışmayı sırf mahalle arasındaki bir AVM’de bile karşılaşılması mümkün sıradan kadınlar için mi yapmışlardır?
  • 40 yıldır, başta Devletimizin ilgili kurumları ve yöneticileri olmak üzere herkes Adnan Oktar ve arkadaşlarını bilmekte, tanımakta, evlerine girip çıkmaktadır. Eğer gerçekten böyle çirkin ve gayri ahlaki bir hayatları olsaydı, 40 yıl boyunca, Özkan Mamati gibi halkın içinden, hiçbir özelliği olmayan, kendi halinde bir insanın ortaya çıkmasını bekleyip, Devletimizin bu dehşete göz yummayacağı açıktır.
  • Devletimizin böylesine sözde dehşetli, dev bir “güya” suç örügütünü 40 boyunca tespit edip engellemekten aciz olmadığı, böyle bir örgütü ve Özkan Mamati ve yeni mezun avukatlarına muhtaç olmayacağı açıktır.
  • Eğer bu sözde mağdur kadınlar gerçekten anlatıldığı gibi korkunç işkencelerle dolu bir yaşam sürdülerse, güya anlatırken bile ellerinin ve ayaklarının titrediği olayları yaşadıklarını iddia ettikleri dönemde nasıl olur da sosyal medya hesaplarında eğlence, neşe, hayat dolu gülen oynayan eğlenen paylaşımlar yapabilmişlerdir?
  • Sözde kendilerine unutulmaz acılar yaşatan insanlarla güya o korkunç olayları yaşadıkları günlerde nasıl olup da o olayları yaşadıklarını iddia ettikleri mekanlardan o insanlarla beraber mutluluk dolu pozlar paylaşmışlardır?
  • Neden yıllar boyunca güya kendilerine saldırıda bulunan kişilerle görüşmeye devam etmiş, ertesi gün yeniden en güzel kıyafetlerini giyip, makyajlarını yapıp tekrar saldırıya uğradığı yere KENDİ İMKANLARIYLA gelmiş, ertesi bir daha ertesi gün bir daha yıllarca boyunca hep neden gelmişlerdir?
  • Bu kadınlar Anadolu’nun ücra bir kasabasında, bir dağ köyünde, internet olmayan, telefon bulunmayan yerlerde yaşamamaktadırlar. Katıldıkları A9 TV yayınlarında -ki hepsi canlı yayındır- tek bir kelimeleriyle hatta el kol hareketleriyle tüm polisi, basını, insanları kapının önüne yığma imkanları varken bir gün değil bir ay değil bir yıl değil en az 5-10 yıl arkadaş grubuyla neden yaşamaya devam etmişlerdir?
  • Bu kadınlar avukat, doktor, sosyal medya fenomeni, hemşire, öğretmen gibi meslek sahibi kadınlarken, İstanbul gibi bir metropolde yaşarken, anlattıkları gibi bir hayata maruz kalmaları durumunda yardım istemeyi bilememeleri mümkün müdür?
  • Bu kadınların %90’ı aileleriyle yaşamaktadır. Her geceyi ailesinin evinde geçirmektedir. Gündüz Adnan Oktar veya herhangi bir arkadaşının güya baskısına maruz kaldığı varsayılsa bile akşam ailesinin yanına gittiğinde yardım istemesi, kendisi yardım istemese bile böylesine vahşice eziyet gören evladının halini ailesinin fark etmemesi söz konusu olabilir mi?
  • Yıllar boyunca sistemli olarak anal yoldan güya yüzlerce erkek tarafından cinsel saldırıya uğramış bir kadının Adli Tıp muayenesinde bunun tespit edilmemesi mümkün müdür? (Bu dosyada en başta sadece 5 kadın Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, cinsel saldırı olmadığı yönünde rapor çıkması üzerine hiçbir kadın Adli Tıp Kurumuna sevk edilmemiştir. Yargılananların ısrarla talep etmelerine rağmen rapor alınmamıştır. Cumhuriyet tarihinde Adli Tıp raporu olmadan cinsel saldırı yargılaması yapılan tek dosya Adnan Oktar davasıdır.)

Bunun gibi daha yüzlerce soru sormak mümkündür. Çünkü Adnan Oktar dosyası bir kumpas dosyası olduğundan yüzlerce çelişkinin, yalanın, iftiranın iç içe geçtiği bir dosyadır. Pelin Çini gibi gazetecilerin yapması gereken de önlerine konulan hikayeyi sorgulamadan kabullenmek değil, bu ve benzeri soruları sormak ve gerçek cevapları araştırarak bulmak olmalıdır.

Pelin Çinci kısaca vakit ayırıp önüne konulan sözde röportajdaki bazı bilgileri araştırmış olsa, örneğin güya yaz ve kış halen uzun kollu kıyafetle gezmek zorunda kalan ve sözde travmalarını bir türlü atlamayan bu kadınların sosyal medya sayfalarına girmiş olsa anlatılandan bambaşka bir tablo ile karşılaşacaktır. 2018 öncesinde Adnan Oktar veya arkadaşlarıyla gayet mutlu bir yaşantıları olduğunu gösteren paylaşımlarının yanı sıra, 2018 sonrasında da ezilmiş, yıkılmış, mahvolmuş bir türlü kendine gelemeyen travmatik hayatların izlerini değil direk dansı yapan, çıplak bedenini boyaya batırıp tuvale yapıştıran, son derece dekolte kıyafetleri tercih eden, farklı farklı tatil mekanlarında gezip eğlenen, evlenip düğün yapan, yani hayatı dolu dolu yaşayan kadınlar görecektir.

Sonuç olarak Adnan Oktar Dosyası, Türkiye tarihinde çokça örneği görülmüş kumpasların en kapsamlılarından biridir. Masa başında profesyonel ekiplerin çalışmasıyla oluşturulmuş, farklı hikayeler bu kurguyu destekleyecek şekilde farklı kadınlara anlattırılarak aşama aşama planlanmıştır. Söz konusu kadınların, Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında şikayette bulunmadıkları takdirde onların da sanık olarak yargılanacakları, cezaevinde kalacakları, mallarına el konulacağı söylenmiş, hatta haklarında yurtdışına çıkış yasağı konmuş ve bu şekilde korkutularak şikayetçi olmaya zorlanmışlardır.

Yıllarca Adnan Oktar ve arkadaşlarıyla hiçbir sorun olmadan görüşen bu kadınların, aynı tarihlerde, cinsel saldırı iddiasıyla mali şubenin yolunu tutmaları da, bunun doğal bir süreç olmadığının ve kurgulandığının, müştekilerin “devşirildiklerinin” bir başka delilidir.

Aslında bu röportaj da bir yönüyle dosyanın masa başında oluşturulduğunun teyidi olmuştur. Doğru her zaman tek ve aynıdır. Yalan ise mutlaka çelişkilidir ve açık verir. Yargılama esnasında farklı kadınlara bölüştürülerek anlatılan olayların ve örneklerin hepsini bu röportajda tek bir kadının ağzından sanki hepsini o yaşamış gibi yazmış olmaları, her şeyin tek bir kalemden, bir kurgu olarak çıktığını bir kez daha ifşa etmiştir.

Pelin Çinci’nin, Adnan Oktar’ın yargılandığı dosyayla ilgili bilgileri, kendisine husumetli kişilerden almak yerine, bir gazeteci olarak araştırıp gerçeklere ulaşması daha yerinde olacağı kanaatindeyiz.

Adnan Oktar, araştırmadan, sadece duyumla, dedikodu ile, iftira ile söylenen bilgilerin peşinden gidenler, bunları yaygınlaştıranlar hakkındaki Kur’an ayetlerini hatırlatmaktadır:

O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür. (Nur Suresi, 15)

İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz. (Al-i İmran Suresi, 66)

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra Suresi, 36)

Geçmişte nasıl her bir kumpas dosyası er veya geç bozulmuşsa bu dosya da bozulacak, hukukun ve adaletin gereği yerine gelecektir. Adnan Oktar’ın Devletimizin irfanı ve adaletine olan güveni tamdır.

Kamuoyunun bilgilerine saygılarımla bilvekale sunarım

Daha yeni Daha eski