YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE GÖNDERİLMEK ÜZERE

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE

 

Dosya No            : 2023/310 E., 2023/494 K. 

Temyiz Eden       : Adnan Oktar

Müdafii               : Av. Mert ZORLU

Konu                    : 6284 Sayılı Kanun’da yer bulan “kadının beyanı esastır” ilkesinin suistimal edilmemesi, haksız ve hukuksuz işlemlere, delilsiz ve mesnetsiz soyut ithamlara, iftira kaynaklı mağduriyetlere yol açmaması için gerekli kanuni düzenlemelerin yapılmasının gerekliliğine dair açıklamalarımızı içeren dilekçemizdir.

 

Açıklamalar        :

Türkiye’de son yıllarda üzerinde en çok tartışılan konular arasında İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayanılarak iç hukuka uyarlanmış yerel bir yasa olan 6284 Sayılı Kanun yer almaktadır. İlgili sözleşme ve kanunun sosyal hayatımızda gerek olumlu gerekse olumsuz etkileri sebebiyle çıkan tartışmalar bir süre sonra toplumun adeta iki karşıt görüşe ayrışmasına neden olmuştur.

Bir taraf, her geçen gün artan kadına şiddet, cinsiyet eşitsizliği gibi sorunlarla etkili şekilde mücadele edilebilmesi için İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 Sayılı Kanun’un en ciddi şekilde uygulanması gerektiğini savunurken, diğer taraf aile yapısının korunması, erkeğin iftira ile mağdur edilmemesi, cinsel sapkınlıkların yayılmaması adına İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek gerektiğini ve 6284 Sayılı Kanun’da düzenleme yapılması gerektiğini savunmuştur. Malum olduğu üzere ilerleyen aşamada İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alınmış, bu durum yaşanan tartışmaları daha da şiddetlendirmiştir. Bugün geldiğimiz noktada, yaşanan bazı bariz sorunları da göz önüne aldığımızda, 6284 Sayılı Kanun’un her iki cinsin de lehine olmak üzere, tartışmalara ve mağduriyetlere yol açmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiği bizce çok açıktır.

Sadece huzurdaki dava dosyası açısından konuya baktığımızda ise, 6284 Sayılı Kanun kapsamında suçlamalara maruz kalan erkeklerin mağduriyetiyle sonuçlanabildiğine yakinen şahit olduğumuz “kadının beyanı esastır” ilkesinin nasıl uygulanacağının kanunda şu an olduğundan çok daha net şekilde açıklanmasının elzem olduğu kanaatindeyiz.

Nitekim işbu dosyadaki tüm tutuklamalar ve mahkumiyet kararları sadece sanıklar aleyhindeki soyut beyanlara dayanmaktadır. Başka hiçbir maddi delille desteklenmeyen soyut taciz, tecavüz ve eziyet iddialarına dayanılarak müvekkilim suçsuz yere 5 yıldır cezaevinde tutulmaktadır. 6284 Sayılı Kanun’daki “kadının beyanı esastır” ilkesi hukuken ve vicdanen kabul etmemiz mümkün olmayan en uç yorumuyla birlikte müvekkilim ve arkadaşları aleyhinde uygulanmıştır. İşte bu durumun benzerlerinin toplumumuzda başka olaylarda da yaşanması 6284 Sayılı Kanun’a getirilen en ciddi ve mutlaka dikkate alınması gereken eleştirilerden biridir.

Hatırlanacağı üzere, 2023 genel seçimlerinin hemen öncesinde bu konudaki tartışmalar yeniden alevlenmişti. BU SIRADA TARTIŞMALARIN ODAK NOKTASI HALİNE GELEN T.C. AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI VİDEOLU BİR ANLATIMLA ELEŞTİRİLERE CEVAP VERMİŞTİR. BU VİDEODA DOSYAMIZI DA YAKINDAN İLGİLENDİREN ŞÖYLE BİR AÇIKLAMA YER ALMAKTADIR:


(Kaynak link: https://twitter.com/tcailesosyal/status/1640395326229032960 )

Yukarıdaki ekran görüntüsünde okunduğu üzereT. C. Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı yetkilisi 6284 SAYILI KANUN’A GÖRE, SADECE KADININ BEYANI ÜZERİNDEN KİMSENİN HAPİS CEZASI ALAMAYACAĞINA, DELİLLERLE DESTEKLENMEYEN BEYANA İTİBAR EDİLEMEYECEĞİNE işaret etmiştir. Zira olması gereken de budur.

ANCAK, HUZURDAKİ DAVA DOSYASINDA HUKUKUN GEREKLERİNE GÖRE DEĞİL, MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARINI HER NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN CEZAEVİNDE TUTMA AMACI DOĞRULTUSUNDA KARARLAR ALINMIŞTIR. Dolayısıyla, olması gerekenlerle yaşananlar arasında taban tabana zıtlıklar bulunmaktadır. İşte varlığı somut birçok delille ortada olan bu kanunsuz amaç, 5 yıldır müvekkilin ve diğer sanıkların karşılaştıkları hukuksuzlukların ve hak ihlallerinin de ana sebebidir.

“Kadının beyanı esastır” ilkesinin suistimal edilmesi veya hatalı yorumlanması sadece huzurdaki dava dosyasına has bir durum olmadığından, bugün çok sayıda insanın da mağduriyetlerine yol açmaktadır. Bu mağduriyetlerin giderilmesini ve kanunda düzenleme yapılması gerektiğini en çok dile getiren siyasetçilerden biri olan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Fatih Erbakan geçtiğimiz günlerde CNN Türk’e yaptığı açıklamada şöyle demiştir:

“Böyle bir noktada da bizde aynı şekilde kadına değil sadece bütün canlılara hayvanlara, doğaya, tabiata... Şiddet bizim inancımıza aykırı. Böyle bir şeyin kabul edilmesi, onaylanması mümkün olamaz. Bizim 6284 ile ilgili söylediğimiz bazı aksaklıkları ve eksiklikleri nedeniyle mağduriyetlere yol açıyor. Bir kere suçun ispat edilmesi ortada yok. Sadece beyana dayalı bir şekilde, kadının beyanıyla... Tabii mağdurun beyanı. Aynı şekilde erkeğe de bu hak verilmiş. Biz sadece kadının bu hakkı var diye karşı çıkmıyoruz erkek de, hanımım bana şiddet uyguladı, desem benim de beyanım geçerli ama bu olmamalı. İddia sahibinin iddiasını ispatlaması lazım.

Suç unsurlarının yazılması lazım. Ne oluyorsa suç oluyor? Birincisi bu. Burada bir belirsizlik var. Ekonomik, sosyal, psikolojik şiddet, duygusal şiddet nedir? Fiziksel şiddet tamam belli de, bunun belirlenmesi hakiminde buna göre karar vermesi, bir de iddia sahibinin iddiasını ispat etmesi, bu da hukukun temel kaidelerinden. Bu iki husus düzeltildikten sonra ortada şiddet varsa biz şiddetin cezası daha da ağırlaştırılsın diyoruz.” (Kaynak link: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/fatih-erbakan-cnn-turke-konustu-cok-acik-ve-net-sekilde-secimin-kaybedeni-kilicdaroglu-42277632 )

SAYIN ERBAKAN’IN YUKARIDAKİ ELEŞTİRİLERİNE VE ÖNERİLERİNE TAMAMEN KATILDIĞIMIZI İFADE ETMEK İSTERİZ. 6284 Sayılı Kanun’un, mevcut içeriğiyle saldırı mağduru olduğunu ileri sürenlerin veya suçlamalara maruz kalanların ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığı düşüncesindeyiz. Dolayısıyla, atılan ciddi adımlara rağmen hem gerçek şiddet ve tecavüz mağdurları halen tam anlamıyla korunamamakta, hem de söz konusu kanunu suistimal eden art niyetli kimselerin iftiralarına maruz kalanlar büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar.

Bu nedenlerle;

·       6284 Sayılı Kanun, adaletin ve hakkaniyetin kusursuz ve eksiksiz olarak tecelli etmesine yönelik, iftiraya ve suistimale kesinlikle açık kapı bırakmayacak, hiçbir haksızlığa ve mağduriyete yol açmayacak biçimde yeniden düzenlenmelidir. Bu düzenleme hakkıyla sağlanamadığı takdirde ise yürürlükten tamamen kaldırılmalıdır.

·       Düzenleme yapıldığı takdirde, mağdur olduğunu ileri sürenlerin soyut beyanlarıyla tutuklama yapılamayacağı, maddi  deliller sunması gerektiği kanun metninde açıkça belirtilmelidir.

·       Şikayetçi tarafından hangi deliller ortaya konulursa tutuklama tedbirine, başvurulacağı kanun metninde açıkça belirtilmelidir.

·       Fiziksel şiddete veya cinsel saldırıya maruz kaldığını iddia eden kişiye, sözlü beyanı dışında hiçbir delil sunmasa ve bir talebi olmasa bile, herhangi bir şart koşulmadan ve de iddia hakkında değerlendirme yapılmadan polis koruması sağlanmalıdır. Bu tür başvurularda polis koruması dışında kalan önleyici tedbirlerle yetinilmemelidir. Bu başvurulara yönelik kararlar gecikmeksizin alınmalı, kararlar alınana ve fiilen uygulanmaya başlanana kadar başvurucu şahıs yetkililerce korumaya alınmalı, fiziki ve psikolojik her türlü ihtiyacı giderilmeli ve asla yalnız bırakılmamalıdır.

·       Şahısların korunmaları için atanan polis memurları, iddialara delil niteliğinde hukuka aykırı herhangi gibi bir girişimle karşılaşırlarsa bunu önlemede tam yetkili kılınmalıdır.

·       Yapılan tahkikatlar neticesinde, iddialarının asılsız olduğu tespit edilen kişilerden, kurumların asılsız başvuru nedeniyle yaptığı tüm harcamalar tahsis edilmelidir. Ayrıca ortaya attığı asılsız suçlamanın psikolojik bir rahatsızlıktan kaynaklandığı anlaşılırsa şahıs tedavi altına alınmalıdır.

Tüm bu anlattığımız gerçekleri destekleyen örnek bir veri ise şöyledir:

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yapılan 15.03.2018 tarihli açıklamaya göre, İHMAL, İSTİSMAR VE ŞİDDET VAKALARI İÇİN HİZMET VEREN ACİL HİZMET HATTI 183′E GELEN GÜNLÜK 1000 ÇOCUK İSTİSMARI İHBARINDAN SADECE 15 TANESİNİN DİKKATE ALINABİLİR NİTELİKTE OLDUĞU ortaya çıkmıştır. (Kaynak link: https://www.yeniakit.com.tr/haber/alo-183-iftira-hattina-dondu-915845.html )

Özetle, günümüzde medyada yer alan çok sayıda habere de yansıdığı gibi, gerçekte hiçbir suçu olmayan, kimseye karşı hiçbir kanunsuz eylemde bulunmamış insanlar hakkında çıkar, intikam, vb. saiklerle art niyetli kimseler tarafından çeşitli eziyet, cinsel taciz, istismar veya saldırı iftiraları ortaya atılabilmekte ve bu soyut ve mesnetsiz iftiralar gerekçe gösterilerek ne yazık ki binlerce masum insan yıllar boyu cezaevlerinde haksız yere tutulmaktadır.

 

Netice ve Talep:

İncelemenizde bulunan dosyada, müvekkil hakkındaki cinsel istismar, cinsel taciz, cinsel saldırı iddialarının tamamı somut hukuki delillerden yoksun, salt soyut beyanlara dayanmaktadır. Temyiz dilekçemizde  ayrıntıları ile açıklandığı gibi, ithamların tek bir maddi delili dahi bulunmamaktadır ve iddialar hayatın olağan akışına, akla ve mantığa tümüyle aykırıdır.

Soyut beyanla verilen mahkumiyet kararlarının onanmaması gerektiğini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 19.06.2023

 

Adnan OKTAR Müdafii

Av. Mert ZORLU

 

Daha yeni Daha eski