YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE
Sunulmak Üzere
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE
Dosya No : 2023/310 E., 2023/494 K.
Sunan : Adnan OKTAR
Müdafi : Av. Mert ZORLU
Konu : Müvekkil Adnan Oktar'ın, etkin pişmanlık müessesinin suiistimaliyle ortaya çıkan vahim sonucun, devletin büyük bir beka sorununa dönüştüğüne dair açıklamalarının sunumudur.
Açıklamalar:
Müvekkil Adnan Oktar, etkin pişmanlık müessesesinin şu anda kumpas davalarında amacından sapmış bir şekilde kullanılarak suistimal edilmesini, hukuk devletinin varlığını, sağlamlığını ve bütünlüğünü tehdit eden ciddi bir sorun olarak görmektedir. Konuyla ilgili olarak müvekkilin açıklamalarını takdirinize sunuyoruz:
Müvekkilin, Etkin Pişmanlık Müessesesinin Suistimalinin, Devletin Beka Meselesi Olduğuna Dair Açıklamaları
Yıllar önce terör örgütü PKK'nın dağılmasını sağlamak amacıyla uygulanan etkin pişmanlık müessesesi, kumpas dosyalarının ağırlıkta olduğu son dönemlerde ürkütücü bir şekilde amacından sapmış durumdadır. "Örgüt" kılıfı altında istenilen kişi/kişilere istenilen suçlamaların yöneltildiği ve kendisini Ergenekon/Balyoz gibi çok belirgin kumpaslarla gösteren hukuk katliamları, geldiğimiz noktada ülkemizde hukuk sistemini müthiş şekilde ZEDELEMİŞ durumdadır. Bu, özellikle hukuk insanlarının yakından bildiği, artık reddedilmesi imkansız hale gelmiş bir durumdur.
Sorgusuz sualsiz, delilsiz dayanaksız "örgüt" yakıştırması yapıldıktan sonra, ani sabah baskınları yapmak, insanları "talimat verdin" veya "talimat aldın" bahaneleriyle topluca tutuklamak, yıllar sonra hazırlanacak iddianamelere sadece üretilmiş sahte müşteki beyanları koymak, adına "örgüt" deyince tahliye etmeMEyi hak görmek, en yüksek hadden ceza vermek, kişilerin tüm mallarına, birikimlerine gerekçesiz el koymak müthiş kolaylaştırılmıştır. Kişiler VAR OLMAYAN BİR ŞEYİN VAR OLMADIĞINI İSPATA mahkum bırakılmakta, sunduğu deliller kumpasın parçası olan birimlerin karşısında YOK SAYILMAKTA, suçsuzluğunun ispatı hukukun önünde yıllarca sürmekte, kimi zaman kumpas dosyaları uzun senelere uzanmakta, insanların hayatlarından, ailelerinden, sevdiklerinden, geleceklerinden, yeteneklerinden, kariyerlerinden, üretkenliklerinden, mal ve mülklerinden çalarak ADALETSİZLİĞİN VE HARAMIN BELKİ DE EN BÜYÜĞÜ İŞLENMEKTEDİR.
Bu kurgu davalarda hiçbir suç işlemediği halde ihanete sürüklenen de insanlar vardır. Etkin pişmanlık müessesesi maalesef şu anda bu yönde işler bir görünümdedir. Olmayan örgüte "var" diyen kişiler arandığından, bunu ancak HAPİSTEN KURTULMAYA ÇALIŞAN KİŞİLERE YALAN SÖYLETTİREREK GERÇEKLEŞTİRME FURYASI başlamıştır. "Bir imza ile dışarı çıkmak" hapiste yıllarca kalacağını gören bir insana cazip gelmekte, imzaladığı metinde sayısız insana iftira atmak, sayfalarca yalan söylemiş olmak, o insanların hapiste kalmaları için bir sebep haline gelmek önemsizleşmektedir. İnsanlar geride bıraktıkları özgürlüklerini, hayatlarını, ailelerini, varlıklarını yıllarca dostluk/kardeşlik içinde yaşamış olduğu insanlara iftira atmakla kazanabileceklerini düşünmektedirler. Hapisten kurtulmak isteyen insanlara sadece bu seçenek verilmiştir. Çünkü kumpas dahilinde işleyen davada, lehlerine olan hiçbir delil dikkate alınmamakta, hiçbir sözleri geçerli sayılmamaktadır.
Suçlu olmadıklarını haykırıp durmakta, fakat onları dinleyen çıkmamaktadır.
Bu, zavallı suçsuz insanları, müthiş bir ikiyüzlülüğe ve yalancılığa sürüklemek anlamına gelir.
Bizim devletimiz büyük bir devlettir. Devletimiz ve milletimiz, geçmişten bugüne yiğitlikleri ve kahramanlıkları ile öne çıkmış, o şekilde varlığını muhafaza etmiş ve bununla övünmüştür. Dolayısıyla devlet, kumpas kurgusuna dahil olanlar tarafından adına "ZAYIF HALKA" denilen, mecburiyetten de olsa kendi dostlarına, aile bildiği kişilere, birlikte büyüdüğü insanlara iftira atıp hainlik etmiş kişilere NASIL GÜVENECEKTİR? Korkutulduğunda her şeyi yapacak, her yalanı söyleyecek tiyniyette insanlarla NASIL YOLA ÇIKACAKTIR? Devlet, böyle insanların ŞAHİTLİĞİNE İTİMAT EDECEK MİDİR? Böyle insanların VERDİĞİ İFADELERLE BAŞKA İNSANLARI MAHKUM EDECEK MİDİR? Devlet dürüstlüğü, sadakati, vefayı, dirayeti, sağlamlığı, fedakarlığı sever. Devlet ahlakında, "ZAYIF HALKA" olarak nitelendirilen bir kişinin sonrasında da HİÇBİR İDEALE DİRAYET GÖSTEREMEYECEĞİ, bir defa HAİNLİK gösterenin BUNU TEKRAR YAPACAĞI çok iyi bilinir. Bu nedenledir ki, Türkiye devleti daima sözünün eri, sadık ve dürüst kahramanlarla yoluna devam etmiştir.
Etkin pişmanlık müessesesinin bu şekilde suistimal edilmesi, devletin vatandaşlarını ikiyüzlülüğe sevk etmesi görünümü de vermektedir. Kişi, etkin pişmanlığı kabul ederek sadece ailesi bildiği arkadaşlarına, can dostlarına vefasızlık yapmakla kalmamakta, aynı zamanda yapmadığı suçları kabullenerek kendine de iftira atmakta, "ZAYIF HALKA" sıfatını üstlenerek kendisine HAKARET EDİLMESİNE izin vermektedir. Kendisi de, bunu kendisinden isteyenler de çok iyi bilir ki, şayet tahliye olma garantisi verilmemiş olsa, bu yalanların hiçbirini söylemeyecektir.
Hal böyleyken etkin pişmanlık müessesinin bu kirli amaçlar için kullanılması, DEVLETİN BİR POLİTİKASI OLAMAZ. Bu, devlete rağmen, milletimizin onurlu geçmişine rağmen, ayakta tuttuğumuz tüm sağlam temellere rağmen, devletin halis politikalarını hiçe saymaktır. Kanunda yer alan bir uygulamanın böylesine art niyetle kullanılması hukuku zedeleyeceğinden, bu durum doğrudan DEVLETİN BEKASINI İLGİLENDİREN, HATTA TEHDİT EDEN BİR SORUN haline gelir. Çünkü hukuk devletinde hukukun bitmesi, devletin derin bir yara alması demektir.
Devletin tüm hukuk birimlerinin bu ikiyüzlülüğe karşı mücadele etmesi elzemdir. Çünkü bu, kişilerin özgürlüklerini ve tüm milletin güvenliğini ilgilendiren bir konu olmasının ötesine, DEVLETİN BİR BEKA SORUNUDUR.
Sonuç:
Müvekkilin yukarıdaki açıklamaları, şu anda huzurdaki davayı doğrudan etkileyen bir önemdedir. Bu davanın iddianamesini, suni üretilmiş müştekiler ve hapisten çıkarılma garantisi verildiği için iftira atmak zorunda kalan ve zayıf halka olarak nitelendirilen etkin pişmanlar belirlemiştir. Sanıkların aleyhinde bir maddi delil olmadığı göz ardı edildiği gibi, sanıkların lehine olan tüm maddi deliller de yok sayılmıştır. Kumpas davalarında ortak paydayı oluşturan bu unsur, artık milletimiz tarafından çok tanıdıktır. Bu büyük sorun, hukuk sistemini ciddi şekilde zedelemiş olduğundan devletimize ciddi zararlar verme aşamasındadır. Bugün müvekkil ve arkadaşları aleyhinde kirli yöntemlerle kullanılan bu müessesenin yarın öbür gün tüm vatandaşlarımız aleyhine kullanılmayacağının garantisi yoktur. Müvekkil, bu dehşetli soruna dikkat çekerek huzurdaki davanın da bu bakış açısıyla değerlendirilmesini elzem görmektedir. Bu önemli açıklamaları takdirinize sunar, saygılarımızı sunarız.
Adnan Oktar müdafi
Av. Mert Zorlu