YARGITAY (İLGİLİ) CEZA DAİRESİ’NE
Gönderilmek Üzere,
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. CEZA DAİRESİ’NE
DOSYA NO : 2023/310 E., 2023/494 K.
SUNAN : Adnan OKTAR
MÜDAFİ : Av. Mert ZORLU
KONU : Huzurdaki dava kapsamında cezaevlerinde 5 yıldan fazla bir zamandır adeta unutulmuş şekilde bırakılan dava sanıklarının durumu ile empatiye çağrı yapan ve adaletsizliğin Allah Katında unutulmayacağını hatırlatan Müvekkil Adnan Oktar'ın dilekçesinin sunumudur.
AÇIKLAMALAR :
Müvekkil Adnan Oktar'ın yapılan adaletsizliklere son verilmesi gerektiği konusu ile ilgili dilekçesini takdirinize sunuyoruz:
Müvekkil Adnan Oktar'ın, Adaletsizliği ve Zulmü Allah'ın Asla Unutmayacağına Dair Açıklamaları
Kumpas bir hukukçunun en rahat anlayabileceği şeydir. Sadece önüne gelen dava dosyasından değil, sanıkların profilinden, müştekilerin profilinden, suçlamaların gündeme getirilme şeklinden, arka planda gerçekleşen garip olay ve oluşumlardan ve hukuk düzeninin dışına çıkan karar ve uygulamalardan hemen anlaşılır.
Bizim davamız işte böyle bir kumpas davasıdır. Dosyanın içeriği kumpası anlayabilmek için başlı başına yeterlidir. Bunun yanı sıra sanık profilleri ile müşteki profillerindeki dev fark, basında suç yerine sadece magazin konuşulması, dava sanıklarına etkin pişman olmaları için uygulanan baskı ve tehditler, müştekilere iftira atmaları için yapılan baskılar, ilk yerel mahkemenin doğal hakim ilkesinin dışında oluşturulması ve yargılama sonrası heyetin dağıtılması kumpasın ana göstergelerindendir.
Bu kumpası hukuki anlamda yıkan en önemli hamle ise BAM 1.CD'nin 15.03.2022 tarihli kararı olmuştur. Neredeyse tüm sevk maddeleri bakımından yerel mahkeme kararını bozan İstinaf mahkemesi, TAM 711 CİHETTE MAHKEMENİN HATA YAPTIĞINI HUKUKİ GEREKÇELERİNİ VE DAYANAKLARINI AÇIKLAYARAK BELİRTMİŞ VE BERAAT TALEBİ İLE DOSYAYI BOZMUŞTUR. Kumpası yerle bir eden bu mahkeme kararı kumpasçılara öyle bir şok yaşatmıştır ki, yapılan itiraz üzerine üst mahkeme, fazla değil, sadece 2 gün içinde bütün dosyayı incelediğini iddia ederek, BAM 1.CD'nin kararını bozmuş, tahliye olanlar yeniden tutuklanmış, HATTA BAM 1.CD HEYETİ ALELACELE DAĞITILMIŞ VE HAKLARINDA SORUŞTURMA BAŞLATILMIŞTIR. İşte DAVAMIZIN BİR KUMPASTAN İBARET OLDUĞUNUN EN BÜYÜK KANITI BU OLMUŞTUR.
Bir hukuk katliamı, acımasızca, göz göre göre devam ettirilmektedir. Dosyayı önüne alan her hukukçu durumun farkındadır; ama eziyet sürüp gitmektedir. Hukuk çok az devreye girmekte, kimi zaman hiç girmemektedir. Hukukun emarelerini görebildiğimiz aşamalarda da (BAM 1.CD'nin kararı gibi) hemen gereği yapılmakta ve hukuk yine katledilmektedir.
BU KATLİAM, BU DAVADA 5 YILDIR YAŞANMAKTADIR. 5 yıldan fazla bir süredir cezaevinde gerekçesiz olarak kalmakta olan genç bayanlar ve erkekler, devam ettirilen bu sinsi oyunu hayretle ve ibretle izlemektedirler. Cezaevinde kalan bu kişiler HİÇBİR SEBEP OLMAKSIZIN kilitli kapılar ardında adeta adaletsizliğe mahkum edilmişlerdir.
"Ailelerin çağrısına kulak verdik, o yüzden bu operasyonu yaptık" hikayesi DEV BİR YALANDIR. Bu kumpas operasyonu sonrasında en büyük zarar ailelere verilmiştir. 40 anne-babanın yitirildiği bu süreçte çocuğunu cezaevinden alamayan tüm aileler perişandır. Hukukun işlemediği yerde bunun hesabının kime sorulacağını, hangi yolla çocuklarını kurtarabileceklerini bilememektedirler.
Acımasızca ve göz göre göre sürdürülen bu zulüm sistemi içinde 5 yıldan fazla zamandır cezaevinde zorlu şartlarda kalmakta olan genç bayanların, genç erkeklerin sanki aileleri ve sevenleri yokmuş gibi davranmak, bir hayatları, başarıları, hedefleri yokmuş gibi umursamaz olmak, "başlarına ne gelirse gelsin" mantığıyla müebbet hapis verip onları kendilerince doğal ölüme terk etmek dehşetli bir vicdan boşluğudur. Kumpası gören ve buradaki oyunu anlayabilen her kişi bu konuda vicdanına kulak vermek ve empati yapmak zorundadır. Suçsuz insanlara binlerce yıl hapis cezası verip onları soğuk hücrelere kapattıktan sonra normal hayata devam edince yapılan vicdansızlık yok olmuş olmaz. Masum insanlar koğuşlara/hücrelere kapatıldıklarında yapılan adaletsizlik yok olmuş olmaz. Bunu vicdanlarına rağmen yapanlar günlük hayatlarını hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya başladıklarında o vicdan azabı kendilerini bırakmaz.
Böyle kişileri Allah da başıboş bırakmaz. Çünkü bu, Allah'ın Katında, hesabı dünyada da ahirette de sorulacak büyük bir sorumluluktur.
Hemen her dilekçemizde önemle belirttiğimiz gibi, bizler Allah'ın yarattığı kaderden daima razıyız, hoşnutuz. Bu kaderin içindeki cezaevi görüntüsünden de her zaman razı olduk. Kaderde yaratılan her şey bize Allah'tan ikramdır; dolayısıyla biz izlediğimiz her görüntüyü hep sevinçle karşılarız. Burada tüm bunları belirtmemizin sebebi, sorumluluk gereği, vicdanlarına uymayarak bu zulmü devam ettirenlere tüm bunları hatırlatmaktır. Çünkü her insan, ahirette Allah tarafından mutlaka sorgulanacaktır. İnsan kendi yaptığı zulmü, haksızlığı, adaletsizliği unutabilir; fakat Allah'ın asla unutmadığını bilecektir. Ve Allah, adaletsiz davranan bu insanların tümüne sonsuz adaleti ile hükmedecektir. İşte o gün geldiğinde, kimsenin yaptığı gizlenmeyecek, kimsenin yaptığı karşılıksız kalmayacaktır. O zorlu gün gelmeden önce, yapılan adaletsizliklerin ve zulümlerin sonlandırılması duamızdır.
Sonuç:
Müvekkilin, huzurdaki kumpas dosyası kapsamında adeta cezaevlerine terk edilmiş durumdaki dava sanıkları ile empati kurmaya davet eden dilekçesini Sayın Dairenizin takdirine sunuyoruz. Saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.
Adnan Oktar müdafi,
Av. Mert Zorlu