Adnan Oktar’dan Duyurudur

Mütalaaların Para Karşılığı Alınması, Onların Hukuki Belge Niteliğini Ortadan Kaldırmaz Konusuyla İlgili EK AÇIKLAMALAR

Geçtiğimiz günlerde, "mütalaaların para karşılığı alındığı bu nedenle de hukuki değerlerinin bulunmadığı" iddiasında bulunan bir kısım kişilere yönelik bir cevap hazırlamış ve bu cevap kamuoyunun takdirine sunulmuştu. Söz konusu açıklamalarda;

  • Mütalaaların, yargılamayı yapan hakimlerin HOCALARI tarafından verildiğini, dolayısıyla bu belgelerin mutlaka dikkate alınması gereken, HAKİMLERE YOL GÖSTEREN belgeler niteliğinde oldukları,
  • Buradan hareketle, HOCALARIN, KENDİ YETİŞTİRDİKLERİ HAKİMLERİN VERDİKLERİ KARARLARI ELEŞTİRME YETKİLERİ OLDUĞU ve bu görüşlerin, dava için son derece yönlendirici ve önem teşkil eden görüşler olduğu,
  • Hakimler ve savcılar, nasıl görevlerini yerine getirmelerinin karşılığı olarak belli bir ücret alıyorlarsa, hukuki mütalaada bulunan hocaların da elbette emeklerinin karşılığında bir ücret almalarının gayet normal olduğu,
  • Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da, 1998 yılında Diyarbakır DGM'de görülen şiir davasında, pek çok duayen profesörden para karşılığı hukuki mütalaa aldığı ve bunun zaten "olması gereken" bir uygulama olduğu,
  • Mütalaa veren duayen hocaların uzun ve kapsamlı emeklerle hazırladıkları hukuki belgelere "ücret karşılığı alındı" şeklinde ciddiyetten uzak bir eleştiri getirerek bunların hükümsüz kılınmaya çalışıldığı ama asıl olarak HOCALARIN BU MÜTALAALARDA YAPTIKLARI HUKUKİ AÇIKLAMALARA HİÇBİR CEVAP VERİLMEDİĞİ,

anlatılmıştı.

Bu haklı gerekçelere ek olarak, söz konusu argümanın geçersizliğini ortaya koyan, oldukça önemli HUKUKİ GEREKÇELER de bulunmaktadır. Konuyla ilgili açıklamalarımız şu şekildedir:

Yargıtay, Hukuki Mütalaaları "Bilirkişi Raporu" Olarak Kabul Etmektedir:

Yargıtay, davalar esnasında çeşitli hukuk profesörleri tarafından verilmiş olan mütalaaları, "BİLİRKİŞİ RAPORU" olarak kabul etmektedir. Hatta, bir dava dosyasındaki hukuki mütalaada yer alan kanaat ve değerlendirmelerin, GEREKÇELİ KARARDA TARTIŞILMASINI istemektedir. Eğer bir mahkeme mütalaadaki görüşten farklı bir karar verirse, Yargıtay, BU FARKIN SEBEBİNİN KARARDA AÇIKLANMASINI, MÜTALAAYA NEDEN İTİBAR EDİLMEDİĞİNİN GEREKÇELENDİRİLMESİNİ istemektedir.

Yani bir hukuki mütalaa, Yargıtay tarafından oldukça önemsenmekte, mahkeme kararına etki edecek şekilde değerlendirilmekte, bir başka deyişle, söz konusu raporlar Yargıtay'a göre, hakimlerin, kendi hocaları tarafından verilmiş birer bilirkişi raporu hükmü görmektedir.

Yargıtay'ın bilirkişi raporu statüsünde gördüğü söz konusu mütalaaları "parayla alındı" gerekçesiyle önemsizleştirmeye çalışmak, belgenin hukuki önemini hiç anlamamak demektir.

Anayasa Mahkemesi de, Hukuki Mütalaaları "Bilirkişi Raporu" Olarak Kabul Etmektedir:

AYM, hocalar tarafından verilmiş olan hukuki mütalaaları, tıpkı Yargıtay gibi, "BİLİRKİŞİ RAPORU" olarak kabul etmektedir. Şayet mahkemeler tarafından alınmış olan resmi bilirkişi raporları ile bu mütalaalar arasında bir çelişki varsaBU ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİNİ İSTEMEKTEDİR. Bu çelişkiyi gidermemeyi ise, ADİL YARGILANMA HAKKI İHLALİ saymaktadır. (Örnek karar: B.no: 2013/248, 16.12.2025, parag. 64-65)

AİHM, Hukuki Mütalaaların Kararda Tartışılmasını Şart Koşar

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hukuk profesörleri ve hocalar tarafından davalar kapsamında verilmiş olan hukuki mütalaaların, MAHKEMELER TARAFINDAN İYİ İNCELENMESİNİ VE MAHKEME KARARLARINDA TARTIŞILMASINI istemektedir. Bunun yapılmamasını, ADİL YARGILANMA HAKKI İHLALİ olarak kabul etmektedir. (Konuyla ilgili örnek karar: Kraska/İsviçre, 13942/88, 19.04.1993, parag.30)

Usul Yasasına Göre Raporlar, "Bilimsel Mütalaa"; Raporları İmzalayan Kişiler d"Uzman" Olarak Nitelendirilmiştir

Usul yasası, hukuki mütalaa olarak nitelendirilen bu özel raporlara “BİLİMSEL MÜTALAA” adını vermiş (CMK md. 67/6), raporu imzalayan kişiyi de "UZMAN" olarak isimlendirmiştir. (CMK md. 67/6,68/3). CMK’nın 68. Maddesi, bilirkişilerle ilgili kuralların, UZMANLAR İÇİN DE GEÇERLİ OLDUĞUNU belirtmiştir. Dolayısıyla, usul yasası kapsamında hocalar, bilirkişi olarak kabul edilmiştir.

Mahkemenin Tayin Ettiği Bilirkişilere dSundukları Rapor Karşılığında Ücret Ödenmektedir

Bilindiği gibi bir dava esnasında mahkemeler, çeşitli konularda bilirkişi raporlarına ihtiyaç duymaktadırlar. Dava dosyasına eklenen bu raporlar karşılığında resmi olarak tayin edilen bilirkişilere BELİRLİ BİR MİKTARDA ÜCRET ödenmektedir. Bu hususu düzenleyen kanun, CMK md. 72'dir. Madde başlığı ise, "Bilirkişi gider ve ücreti" şeklindedir. Bu ücreti devlet hazinesi ödemektedir.

Şu durumda, Adnan Oktar davasına karşı kullanılan aynı argüman, buraya da kullanılabilir ve "bilirkişi ücretini devlet ödüyor, o zaman bilirkişi elbette devlet yanlısı rapor yazar" gibi bir sonuca ulaşılabilir. Varılan bu sonuç nasıl gerçekleri yansıtmıyorsa, "para karşılığı mütalaa elbette ki lehe olur" şeklindeki mantık çöküşe uğramaktadır.

Şayet Profesörler, Parayı Aldıkları Kişinin Lehine Rapor Hazırlıyorlarsa, Karşı Tarafın da Kolaylıkla "Örgüt Var" Mütalaaları Hazırlatması Beklenirdi

Ancak Adnan Oktar dosyasında, sanıkların suçsuzluklarına dair alıp sundukları sayısız hukuki mütalaaya karşın, KARŞI TARAFIN SUNMUŞ BULUNDUĞU TEK BİR TANE DAHİ UZMAN RAPORU/HUKUKİ MÜTALAA BULUNMAMAKTADIR.

Dosyaya sunulmuş olan her hukuki mütalaa;

  • Örgüt iddiasının neden geçersiz olduğunu hukuki karşılıklarıyla ve Yargıtay kararlarıyla açıklamış,
  • Dosyada tek bir tecavüz, taciz vakası BULUNMADIĞINI detaylarıyla izah etmiş,
  • Tek bir silahlı eylem OLMADIĞINI detaylarıyla ortaya koymuş,
  • Dosya kapsamında isnat edilen tüm suçlamaların GEÇERSİZLİĞİNİ göstermiştir.

Bütün bunlar, oldukça kapsamlı hukuki gerekçelerle açıklanmıştır.

ŞAYET BUNUN YÖNTEMİ SADECE PARA OLSA, kumpasçılar çoktan, attıkları tüm sahte suçlar için, herhangi bir profesörden mütalaa alabilir, bunu dosyaya sunabilir ve kumpas mahkemeleri de sevinçle bunları kullanabilirdi. Ancak bu, HİÇBİR AŞAMADA OLMAMIŞ; OLAMAMIŞTIRÇÜNKÜ DEĞERLİ PROFESÖRLER, PARAYA GÖRE DEĞİL, HAKKANİYETE GÖRE MÜTALAA HAZIRLAMAKTADIRLAR.

Hukuk Profesörleri, Yazdıkları Mütalaadan Kendileri de Sorumludur ve Bunun Bilincinde Hareket Ederler

Saygıdeğer hukuk insanları, hazırladıkları mütalaalarda, kanuna ve hukuki kararlara dayanarak, kendi fikirlerini ve vicdani kanaatlerini resmi belge haline getirirler. Buradaki yorumlar, mahkemeleri yönlendirme gücüne sahip hukuki belgeler olduğundan, içindeki fikir ve kanaatler, hukuki anlamda bağlayıcıdır. Dolayısıyla, BU RAPORLARI HAZIRLAYAN HUKUK İNSANLARI, KENDİ HAZIRLADIKLARI BU RAPORLARDAN BİZZAT SORUMLUDURLAR.

Buradan hareketle, duayen bir hukuk insanının, sırf para kazanmak için inanmadığı veya kanaat getirmediği bir konuyu mütalaa olarak sunması mümkün değildir. Yazdığı mütalaa üzerinde söz konusu hukukçunun sorumluluğu vardır ve bir hukukçu, raporunu, bu sorumluluğu bilerek ve üstlenerek hazırlar. Bu rapor, hayatının sonuna kadar, kendi kariyerinde var olacak ve kendi imzasını taşıyacaktır. Böylesine önem arz eden ve bir hukukçu için kariyerinde, mesleğe hakkaniyetli bakış açısını temsil eden böylesine önemli bir raporun, "para karşılığı" denilerek etkisizleştirilmeye, önemsizleştirilmeye çalışılması, hocaların burada üstlendikleri sorumluluğu anlamamanın bir sonucudur.

Sonuç

Adnan Oktar davasında, yapılan her bir suçlamanın geçersizliğiyle ilgili dosyaya sunulmuş bir veya birkaç tane hukuki mütalaa bulunmaktadır. Bu davada tarafsız profesörlerinin değerli görüşlerinin ve uzman raporlarının alınmasının temel sebebi, bu davanın, tarafsız olamayan mahkemeler tarafından görülmesi ve lehe olan hiçbir delilin mahkemece dikkate alınmaması nedeniyledir. Sanıkların ve müdafilerin anlatımlarının ve sundukları delillerin YOK SAYILDIĞI bir mahkemede, bu delilleri değerlendirecek duayen hocalara ihtiyaç duyulmuştur. Söz konusu mütalaalar, saygın hocalarımızın, sadece delillere bakarak verdikleri mütalaalardır.

Önceki dilekçemizde belirttiğimiz gibi, SÖZ KONUSU MÜTALAALAR, YARGILAMANIN HİÇBİR AŞAMASINDA DİKKATE ALINMAMIŞDEĞERLENDİRİLMEMİŞ, GEREKÇELİ KARARA DA ALINMAMIŞTIR. Yukarıda izah ettiğimiz gibi bu durum, hem Yargıtay hem AYM hem de AİHM nezdinde CİDDİ BİR HAK İHLALİDİRAncak bir kumpas dosyasında bu aşamalarda da BU AÇIK İHLAL GÖRMEZDEN GELİNMİŞTİR.

Hukukun ciddi şekilde hasar gördüğü günümüz ortamında bütün bunlar artık şaşırtıcı gelmemektedir. Ancak elbette hukukun devreye gireceği bir dönem olacak ve söz konusu uzman mütalaalarında anlatılan haklılık dikkate alınacak ve yapılan haksızlıklar belgelenmiş olacaktır. Şu an bu izahların yapılmasının nedeni, BU DAVADA KARŞILAŞILAN HAKSIZLIKLARIN BOYUTUNUN, KAMUOYUNA GEREĞİ GİBİ YANSITILABİLMESİDİR.

Tüm bu hususları kamuoyunun takdirine sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.14.11.2025

Daha yeni Daha eski