Son zamanlarda sosyal medyada Sayın Bahar Feyzan hakkında bazı iddialar ortaya atılmış, hatta Sayın Feyzan hakkında bir linç kampanyası başlatılmıştır.

Müvekkil Adnan Oktar Sn. Bahar Feyzan hakkındaki iddiaların hiçbirine inanmamaktadır, Bahar Hanıma iftira atıldığını düşünmektedir.

Müvekkil Adnan Oktar, kendisinin aleyhinde birçok asılsız haber yapmış olmasına rağmen Sn. Bahar Feyzan’ı hedef alan iddialara kesinlikle inanmadığını belirtmektedir.

Müvekkil Adnan Oktar, Sn. Bahar Feyzan’ın, kaliteli, asil, zeki, eğitimli, aydın, modern, nezaketli, takdir edilecek birçok özelliği olan bir hanımefendi olması sebebiyle kıskanıldığını ve bu nedenle hedef alındığını düşünmektedir. Sn. Bahar Feyzan aleyhindeki haberlere de kesinlikle itibar etmediğini özellikle belirtmektedir.

Ancak ne var ki, Bahar Fezyan hanımefendi, müvekkil Adnan Oktar hakkındaki asılsız iddialara YouTube programında birkaç kez yer vermiş, müvekkile husumetli kişilerin iftiralarını sorgulamadan yayınlamıştır.

Müvekkil, Bahar Feyzan hanımefendinin bu iftiralara inanmayacak, gerçekleri fark edecek kadar zeki, görgülü ve samimi olduğunu düşünmektedir. Ancak Bahar Feyzan hanımefendi, o dönemde bu iftiraları sorgulamamış, Adnan Beye veya arkadaşlarına söz hakkı da tanımamıştır.

Örneğin 15 Şubat 2024 tarihinde, müvekkile husumetiyle bilinen Özkan (Mamati) Deniz, Bahar hanımın YouTube yayınına katılmış ve birçok asılsız iddiada bulunmuştur. Bu gerçek dışı iddialarından biri müvekkil Adnan Oktar’ın ayda 300 kadın avukatla görüştüğü yalanıdır. Bahar hanım maalesef ki bu iddiayı hiç sorgulamamış, müvekkile veya avukatlarına sorma ihtiyacı hissetmemiş ve hiç araştırmadan kabullenmiştir.

Oysa araştırmacı, sorgulayan gazeteci kişiliğini müvekkille ilgili iddialar için de kullanmış olsaydı, Sn. Feyzan şu gerçeklerle karşılacaktı:

  • Öncelikle müvekkile avukat görüş kısıtlılığı uygulanıyor olması sebebiyle, kendisi haftada sadece 3 gün ve mesai saatleri içinde avukat görüşü yapabilmektedir. Dolayısıyla ayda 300 avukatla görüşmesi zaten zaman açısından imkansızdır.
  • Bununla birlikte, 300 avukat sayısı, Özkan (Mamati) Deniz tarafından sansasyon oluşturma maksadıyla taraflı olarak lanse edilmektedir. Müvekkil ayda 300 avukatla değil, toplam 3 avukatla görüşmektedir. 300 sayısı, avukatların görüşler sırasında cezaevine giriş çıkış sayılarıdır. Avukatlar gün içinde öğle arası, adliyeye gitmek veya başka işleri için birkaç kez cezaevine giriş çıkış yapmak zorunda kalmaktadırlar. Kullanılan UYAP sisteminin gereği, her giriş çıkışları kayıt altına alınmaktadır. 300 sayısı 3 avukatın her giriş-çıkışının sayısıdır.
    Ancak, müvekkile husumetli kişiler, on bin yıla yakın cezalarla yargılanan, aleyhinde her gün onlarca haber yayınlanan müvekkilin en doğal savunma hakkına kast edebilmek için avukat görüşlerini dahi yalan bilgilerle hedef haline getirmeye çalışmaktadırlar. Sayın Feyzan da malesef onların bu amaçlarına bilmeden aracı olmuştur.
  • Avukatla görüşmenin, çok sayıda olsa dahi, suç olmayacağı aşikardır. Örneğin halen Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan Sayın Ekrem İmamoğlu, Fatih Altaylı, daha önce Sayın Ümit Özdağ gibi birçok siyasi ve gazeteci, gün boyunca avukat görüşünde olduklarını, gece yarılarına kadar görüş yaptıklarını beyan etmişlerdir. Bu suç değlidir, cezaevinde bulunan, yargılanan her insanın en doğal hakkıdır. Bu kişilerin sabahtan gece yarılarına kadar avukatlarla görüşmeleri nasıl yadırganmıyorsa, kimlerle kaç kez görüştükleri nasıl eleştirilmiyorsa, müvekkil Adnan Oktar da aynı haklara sahip olabilmelidir.

Ne yazık ki, Bahar Feyzan hanımefendi o programda bu gerçekleri dile getirmemiş, 300 avukatla görüşmüş olsa bile bunun bir suç olmayacağını ifade etmemiş, veya olayın aslını müvekkile veya avukatlarına sorma ihtiyacı hissetmeyerek, tek taraflı olarak müvekkil aleyhinde gerçek dışı iddialara imkan tanımıştır.

Yukarıda verdiğimiz örnek, söz konusu yayınlardaki cevapsız kalmış gerçek dışı yüzlerce iddiadan sadece biridir.

Sayın Feyzan ve diğer çok değerli gazetecilerimiz, bu tür haksızlıklara ve hukuksuzluklara zamanında ses çıkarmadıkları, hatta yayınlarında yer vererek kimi zaman alkışladıkları, sorgulamadıkları, acaba gerçeği nedir diye araştırmadıkları, karşı tarafı da dinlemedikleri için, bugün kendileri de benzer iftiralar, haksızlıklar ve hukuksuzluklarla karşılaşabilmektedirler.

Bugün birçok siyasi ve gazeteci, haksızlık ve hukuksuzluklara karşı sessiz kalmanın veya kendisinden olmayanın uğradığı hukuksuzluğa sevinmenin mutlaka bir gün bumerang gibi kendisini de isabet aldığını maalesef ki yaşayarak öğrenmiş bulunmaktadır.

Müvekkil Adnan Oktar, Bahar Hanıma yönelik sözlü saldırılardan ve iffetine yönelik iftiralardan dolayı rahatsızlık duyduğunu, Bahar Hanımın samimiyetine inandığını özellikle belirtmektedir.

Müvekkil ayrıca, Bahar Feyzan Hanımefendinin çok vicdanlı olduğunu düşündüğü için, bir Kur’an ayetini de kendisine hatırlatmaktadır:

Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırız:

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra Suresi, 36)

Bu Kur’an ayeti, araştıran, doğruları arayan her gazeteci için de bir rehber olmalıdır kanaatindeyiz.

Kamuoyunun bilgilerine bilvekale sunarız. 11.10.2025

Daha yeni Daha eski