Adnan Oktar'dan Kamuoyu Duyurusudur
Diyanet İşleri Başkanlığı, 1 Ağustos 2025 tarihinde verdiği hutbede ve sonraki iki Cuma hutbesinde, kamuoyunun ciddi şekilde tepkisini çeken açıklamalarda bulunmuştur. Özellikle kadınları hedef alan söz konusu hutbelerde, kadınların kıyafetleri hedef alınmış, "dar, şeffaf ve vücut hatlarını belli eden kıyafetler" 'haram' olarak nitelenmiş; kadınların kısa elbise giymelerinden estetik yaptırmalarına, insanların tatile gitmeleri hususuna kadar medeni yaşama dair her şey, Diyanet'in hedefine girmiştir.
Söz konusu hutbeler Türkiye'de oldukça geniş kitlelerin tepkisini çekerken, bu beklenmedik ahlak dersi, Diyanet'e itibarın artması ile değil, aksine Diyanet'in hedefe konulması ile sonuçlanmıştır.
Hatırlanacağı gibi müvekkil, uzun bir zamandır, muhafazakar-bağnaz zihniyetin sakıncalarını anlatmakta, Kuran ile desteklenmeyen, tamamen bir hurafe dini olarak ortaya çıkmış olan bu zihniyetin en başlıca misyonunun KADINI YOK ETMEK üzerine kurulu olduğunu belirtmektedir. Kadını kapatmak, yasaklamak, sosyal hayattan alıkoymak, sindirmek, susturmak ve en nihayetinde yok etmek üzerine kurulu olan bu hurafeci sistem, ne acıdır ki İslam dünyasının tam merkezine yerleşmiş ve İslam camiasını büyük ölçüde ele geçirmiştir. Bağnazlığın yaygınlaştırılması, İslam alemini güçsüz kılabilmek amacıyla geliştirilmiş bir derin devlet stratejisidir ve bu strateji sonucunda İslam alemi, Kuran'ı bir kenara bırakmış ve sahte hadislerden oluşturduğu sahte bir dini uygulamaya koymuştur. Müvekkile göre, bu sahte dinin en büyük hedefi, KADINA ZULMETMEK VE EN NİHAYETİNDE KADINI YOK ETMEKTİR.
Yine müvekkilin çok defa belirttiği gibi, insanların büyük kısmının İSLAM'A MESAFELİ yaşamalarının, gün geçtikçe ATEİST VE DEİST ORANININ ARTMASININ, insanların KENDİ DİNLERİNDEN SOĞUMALARININ en büyük sebebi, işte bu bağnaz zihniyettir. Müvekkil, din olarak ortaya konan ama Kuran'daki güzeller güzeli İslam dini ile HİÇBİR İLGİSİ OLMAYAN bu sahte din anlayışının, İslam toplumlarını dinsiz, öfkeli, nefret dolu, estetik ve güzelliklerden uzak, sevgisiz ve seviyesiz olmaya sürüklemek adına desteklendiğini belirtmektedir. Ne acıdır ki İslam toplumları, Kuran'ı bir kenara bırakmış ve bu sahte dini kabullenmekte bir beis görmemişlerdir. Bu konuda müvekkil, Kuran'da Peygamberimizin Allah'a bu konudaki yakınmasını hatırlatmaktadır:
Ve elçi dedi ki: "RABBİM GERÇEKTEN BENİM KAVMİM, BU KUR'AN'I TERK EDİLMİŞ (BİR KİTAP) OLARAK BIRAKTILAR." (Furkan Suresi, 30)
Müvekkile göre, Kuran'da kadın;
- ÖVÜLMÜŞKEN,
- ÇİÇEĞE benzetilmişken,
- Bir "SULTAN" olarak hep el üstünde tutulmuşken,
- Tümüyle ÖZGÜRKEN,
- Her zaman KORUNMUŞKEN,
- Erkeğe karşı SÖZÜ VE ŞAHİTLİĞİ ÜSTÜN TUTULMUŞKEN,
- Her an her konuda ÖZENLE İTİNA EDİLMİŞKEN;
bağnazlığın karanlık dünyasındaki kadın; kapatılması, susturulması, yasaklanması gereken, hakkında başkalarının kararlar verdiği, adeta değersiz, ikinci sınıf bir varlık olarak ortaya çıkmaktadır. Bağnaz zihniyetin, gerçek İslam ile ne büyük bir tezatlık içinde olduğu, sadece buradan bile anlaşılmaktadır.
Müvekkile göre, şu anda Diyanet, bağnaz zihniyetin özellikle kadına karşı bu düşmanca bakış açısını hutbelerinde anlatarak, yıllardır müvekkilin dikkat çektiği aynı hatayı yapmakta ve farkında olmadan TÜRK HALKINI İYİCE DİNDEN SOĞUTMAKTADIR. Nitekim söz konusu hutbelerden sonra yapılan araştırmalarda, DİYANET'E GÜVEN ORANI %11,1'E DÜŞMÜŞTÜR. Bir başka deyişle HALKIMIZIN %83,3'Ü DİYANET'E GÜVENMEMEKTEDİR.[1] Bu, dehşetli bir orandır.
Diyanet, geçmişten beri, kendi halkına, özellikle GENÇLERE ULAŞAMADIĞINDAN şikayet etmekte, CAMİLERİ BİR TÜRLÜ DOLDURAMADIĞINDAN yakınmaktadır.
Oysa müvekkile göre Diyanet, bağnaz zihniyetin fikri yapısını savunduğu hutbeleriyle, değil camileri doldurmak, farkında olmadan insanların daha büyük oranda camilerden uzaklaşmasına neden olmaktadır. Bu, Türk halkının özellikle şu sıralar ağız birliği içinde söylediği, istatistiklerin ve anketlerin de doğruladığı bir gerçektir.
Müvekkile göre, kadınları giydikleri kıyafetler veya tavırlar yoluyla, yaşamları ve seçimleriyle eleştirmek, kadının nasıl giyineceği veya nasıl bir tavır içinde olacağına dair söz hakkı ve üstünlüğe sahip olduğunu düşünmek ve kadını her anlamda yönetilmesi, idare edilmesi, yönlendirilmesi, kapatılması ve yasaklanması gereken bir varlık olarak lanse etmenin VEBALİ, ÇOK BÜYÜK olabilir. Bu politikayla, KADIN SEVGİSİNİ YOK EDİLMEKTE, özellikle ERKEKLERİN KADINLARA ÖFKEYLE BAKMALARININ ÖNÜ AÇILMAKTA, KADINI AŞAĞILAMA ZİHNİYETİYLE KADIN DEĞERSİZLEŞTİRİLMEKTE, bunun sonucunda KADIN CİNAYETLERİ AKIL ALMAZ BİR HIZLA ARTMAKTADIR.
Müvekkile göre, bu sakıncalı politika, kadınları bakımsız olmaya zorlamakta, erkekler, bakımsız bir kadın ile hayatlarını birleştirmek istemediklerinden, kadınlardan ve evlilikten uzaklaşmakta, evlilik oranları vahim bir şekilde düşmekte, boşanmalar ciddi şekilde artmakta ve doğum oranları oldukça azalmaktadır. Kadını yok etmeye yönelik bu zihniyet nedeniyle AİLE KURUMU GİTGİDE YOK OLMAKTADIR. Erkekler, etraflarında KADIN GÖRMEK İSTEMEDİKLERİ gibi, var olan KADINLARA ZARAR VERME, hatta ONLARI ÖLDÜRME safhasına dahi gelmektedirler. Müvekkile göre, bağnaz zihniyetin bu "kadını yok etme" isteği ve bunu büyük bir zafermiş gibi dillendiren Diyanet, böylesine vahim bir tablonun mimarı olmaktadır.
Kadını Kapatmak İçin Çaba Gösterip, İslam Dünyasının En Büyük Sorunlarını Görmezden Gelmek
Diyanet, kadının dar elbise giymemesi konusunda camilerde hutbe okuturken;
Gazze'de binlerce Müslüman KATLEDİLMEYE devam etmektedir,
Gazze'de Müslüman çocuklar AÇLIKTAN ÖLMEKTEDİR,
Ülkeler ülkeleri BOMBALAMAYA devam etmektedir,
Müslüman ülkeler TEHDİT ALTINDA yaşamaya devam etmektedir,
Ülkede her geçen gün yeni bir KADIN ÖLDÜRÜLMEKTEDİR,
Kadınlar KATLEDİLİP, PARÇALANIP, VALİZLERE KONUP, ÇÖPLERE ATILMAKTADIR,
Ülkede KAVGA, DEHŞET, CİNAYET VAKALARI inanılmaz boyutlara ulaşmaktadır,
NEFRET VE ÖFKE DURDURULAMAZ hale gelmektedir,
ÇOCUKLAR, BAŞKA ÇOCUKLARI ÖLDÜRMEKTEDİR,
SEVGİSİZLİK, tarihte hiç olmadığı kadar DEHŞETLİ BOYUTLARA ulaşmaktadır,
Ülkede DİNSİZLİK ORANI, tarihte görülmemiş oranlara ulaşmaktadır,
Genç nesil, ATEİST VE DEİST olarak yetişmektedir,
Diyanet'e ÖFKE ile bakmaktadırlar.
Müvekkile göre,
- Bütün bunları görmezden gelip;
- Müslümanların asıl sorunlarıyla ilgilenmeyip,
- İslam'ın temel hedefi olan SEVGİYİ insanların kalplerinde inşa etmek için hiçbir uğraş vermeyip,
- İnsanlara Allah'ın varlığı ve büyüklüğünü gösteren, Allah sevgisini aşılayan NEREDEYSE HİÇBİR ÇALIŞMA YAPMAYIP,
- Allah'ı inkar amaçlı oluşturulmuş Darwinist-materyalist ideolojilere karşı HİÇBİR BİLİMSEL VE İLMİ ÇALIŞMA İÇİNDE OLMAYIP
Sadece KADINI KAPATMA derdinde olunursa, ALLAH, BUNU BÜYÜK GÖREBİLİR.
Allah, yaratmaya kadir olduğunu gösterdiği felaketleri daha da artırabilir. Belaları çoğaltabilir. Cinayetleri, savaşları, depremleri, yangınları, afetleri daha güçlü yaşatabilir.
Savaşta ölen her Müslümanın vebalini, bunları görmezden gelip kadını kapatma derdine düşenlere yükleyebilir.
Savaşta ağlayan her çocuğun, yemek bulamayan her annenin vebalini yükleyebilir.
Müvekkil hatırlatmaktadır; ALLAH, BUNA GAZAPLANABİLİR.
Müvekkile göre, KURAN'DA VAR OLMAYAN HURAFELERE DAYANARAK SADECE KADINI HEDEF ALMAK, onun nasıl giyineceğine karar vermek, bu konuda üstünlük taslamak, kadının varlığını ortadan kaldırmaya uğraşmak ama bunun dışında alevlenen dinsizlikle, savaşlarla, aç kalmış Müslümanlarla HİÇ İLGİLENMEMEK, ALLAH'IN GÜCÜNE GİDEBİLİR.
Müvekkil, aşağıdaki ayeti hatırlatmakta ve Allah'ın her an gözetlemekte olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtmektedir:
…senin RABBİN, GERÇEKTEN GÖZETLEME YERİNDEDİR. (Fecr Suresi, 14)
Müvekkilin yukarıdaki açıklamalarını takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.25.08.2025
[1] https://www.odatv.com/guncel/diyanet-isleri-baskanligina-guven-orani-yerlerde-120082489