Mine Kırıkkanat 10.06.2025 tarihinde sosyal medyada yaptığı paylaşımda Halk TV’de müvekkil hakkında yayınlanan gerçek dışı bir habere dayanarak yorumda bulunmuştur.
Müvekkilin konu hakkındaki düşünceleri şöyledir:
Mine Hanım’ın aydın ve modern olması müvekkilin takdir ettiği bir yönüdür. Ancak kimi zaman yersiz bir öfke, alaycı ve sevgisiz bir üslup kullanabilmekte bu da herkesten çok kendisine zarar vermekte, kendisini yalnızlığa itmektedir. Öfke ve hasedin kişilerin makul ve mantıklı değerlendirme yapma yeteneğine verdiği zarar ve sebep olduğu akıl tutulması kimi zaman Mine Hanım’ın yorumlarına da yansımaktadır.
NİTEKİM BAHSE KONU SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMINDA MERHUM POLİS MEMURU ADİL SERDAR SAÇAN İÇİN “ZEBANİ” DEMESİ ÇOK ÇİRKİN BİR YORUM OLMUŞTUR. Adil Serdar Saçan’la yakın bir arkadaşlık ilişkisi olan Mine Hanım’ın vefat eden birinin ardından saygıyla bahsetmek yerine böyle bir üslubu tercih etmesi çok ayıp ve yakışıksız olmuştur. Mine Hanım paylaşımında Adil Serdar Saçan’ın cehennemlik bir insan olduğunu düşündüğünü ortaya koymuştur. Yakın arkadaşı olan bir insanı cennete layık görmeyip peşinen cehennemde olduğuna hüküm vermiş olması insaniyetten ve sevgiden uzak bir ruh haline işaret etmektedir.
Ayrıca Mine Hanım’ın bu öfke içerikli paylaşımını yaparken Halk TV’nin haberini esas alarak da yanılgıya düşmüştür. Çünkü Halk TV’nin haberinde yer alan bilgiler çarpıtılmıştır ve gerçekler örtbas edilmiştir.
10 Haziran 2025 tarihinde Halk TV internet sitesinde “Adnan Oktar cezaevinde de boş durmuyor: Örgütü çökerten isme avukatı aracılığıyla ölüm tehdidi” başlıklı baştan sona yalan olan haberde müvekkilin Özkan Mamati (Deniz) isimli kişiyi güya tehdit ettiği iddia edilmiştir. Oysa müvekkili tanıyan herkesin yakından bildiği üzere, tehdit hiçbir zaman müvekkilin üslubu olmamıştır. BAHSE KONU SÖZLER MÜVEKKİLİN MAHKEME SAVUNMASINDA ANLATTIĞI BİR KONUDUR. HİÇ KİMSENİN ŞAHSINI HEDEF ALMADIĞI, HİÇ KİMSEYİ HİÇBİR ŞEKİLDE TEHDİT ETMEDİĞİ GİBİ KONUNUN ÖZKAN MAMATİ İLE BİR İLGİSİ YOKTUR.
Müvekkilin 7 yıldır cezaevinde bulunmasına ve 80 yaşına yaklaşmasına rağmen gençliği, dinçliği, zindeliği, tuzaklardan yıpranmaması, her defasında daha da sağlık bulması karşısında duyulan öfke, basında “Adnan Oktar bitti, Adnan Oktar zayıfladı, Adnan Oktar yok oldu” gibi kıskançlık dolu başlıklarla konu edildiğinden müvekkil savunmasında bu konuya da değinmiştir.
Müvekkil Adnan Oktar’ın 7.02.2025 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesindeki Savunması
Ama kendilerince “Adnan Oktar belki yılar” diye düşünüyorlar. Ben yılmam. “Öldürelim” diye düşünüyorlar, öldüremezler de. Onu da söyleyeyim. Ben görevimi yapacağım. Siz de görevinizi yapacaksınız. Herkes görevini yapıyor. Benim durdurulmam diye bir konu olmaz. Ben dini anlatacağım, İslam'ı anlatacağım. Bana olan sevgi şu an kat kat arttı.
Bütün ünlü ceza profesörleri, ne cinsellikle ilgili iddialar doğru diyorlar ne örgütle ilgili iddialar doğru diyorlar. Tamamen, kız çocuklarını korkutarak, ürküterek, tedirgin ederek elde edilmiş bir şey. Umurumda bile değil. Hiçbir şekilde de etkilenmem. Gayet de dinç ve sağlıklıyım. Benim öleceğimi zannedenlerin hepsinin kemikleri kalmadı şu an mezarda. Daha önce de 1986'larda da bu kafadaydılar. 1999'da da aynı kafadaydılar. “3 kere 74 yıl alacak. Bir daha çıkamaz” dediler. Onu diyenlerin hepsinin şu an mezarlarında ot bitti. Tabi bunlar normal, eceli ile vefat eden insanlar, yani özel bir mana vermesinler.
Görüldüğü gibi konunun Özkan Mamati ya da şu an hayatta olan herhangi bir insan ile hiçbir bağlantısı ve ilgisi bulunmamaktadır. Konu müvekkil hakkında yapılan yayınlara cevaptan ibarettir. Geçmişte bu konuda basına yansıyan çok fazla haber ve yorum olmuştur:
Geçmiş tarihlerde müvekkil hakkında bu türden haberler yapıldığı gibi, yakın tarihte de üzerinde oynanmış bir fotoğrafı kullanılarak “zayıfladı, çöktü” şeklinde kara propaganda yapılmıştır. Müvekkil bu kara propagandaya da basın tekzipleriyle cevap vermiştir. (https://adnanoktar-bulten2.blogspot.com/2025/05/muvekkil-adnan-oktardan-sosyal-medyada.html)
Bunların hiçbirinin içinde bir tehdit ya da gözdağı yoktur. Somut bir durumun dile getirilmesi vardır. Müvekkile yönelik öfkeli üsluplarıyla tanınan çok sayıda gazeteci, siyasetçi, bürokrat, memur ve yetkili, müvekkilden çok daha genç bir yaşta ecelleriyle vefat etmişlerdir. Nitekim habere konu edilen sözünde de “eceliyle vefatlarına” müvekkilin vurgu yaptığı görülmektedir. Bu somut durumun dile getirilmesi bir tehdit değildir. Sadece gerçekleşmiş ve çok sayıda örneği olan bir durumun Mahkeme savunmasında anlatılması ve tekzip yazılarında kullanılmasından ibarettir.
Müvekkil 11.06.2025 tarihinde İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki savunmasında da, Halk TV’de yer alan bu haberdeki iddialara değinmiş ve şunları söylemiştir:
Bir de sizin mahkemenizde belirttiğim hususu, sanki biz yeni bunu anlatmışız gibi, yeni bir anlatım gibi anlatmışlar. Halbuki benim söylediğim konu, sizin mahkemenizde söylediğim konu. Benim için ölecek diyen herkes zaten benden önce eceliyle öldü. Hepsi aynı yere gitti. Bu sözüm mahkemede anlattığım bir konuşmadan. Yani basına ayrı yapılmış bir konuşma değil. Hatta sizin mahkemenizde iki kere bu konuyu anlattım.
Bu kişiler, şu anda beni aynı yerden izliyorlar. Nerede olduklarını, beni nereden izlediklerini söylemek istemiyorum. Ama aynı yerdeler. Şu anda hala aynı söylemde olanlar var. Yani “Adnan Oktar ölecek, biz de sağ kalacağız” gibi. Ben hepsinin ecelleriyle öleceğini ve bunları bizzat göreceğimi söyledim mahkemenizde. Ama ecelleriyle. Yani Allah canlarını alacak. Hepsi benden önce eceliyle vefat edecekler diye. Ve hakikaten şu ana kadar 200'e yakın kişi, benimle uğraşan, ünlü siyasi ve başka türlü, işte gazeteci, hepsi eceliyle vefat ettiler. Yani Allah rahmet eylesin, ben bir şey demiyorum. Ama hepsi aynı yerdeler.Fakat bunu sanki ben mahkeme dışında söylemişim gibi bir anlatım yapmışlar. Böyle bir şey yok. Ben bunları sizin huzurunuzda söyledim.
Bazı sol gazeteler, sol televizyonlar merhametle, şefkatle, dostlukla olaylara bakacaklarına ideolojik ve siyasi gözle bakıyorlar. Siyasi görüşlerini de çökerttiler bu şekilde. Mesela %30 tarafsız kitle meydana getirttiler, bu nedenle. Hasmane, kışkırtıcı bir politikaları var. İdeolojik baktıkları için sevgiyi, merhameti, dostluğu tamamen ortadan kaldırmış durumdalar. Ben bunun çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunun düzeltilmesini istiyorum. Yani bu mahkemenin de oluşmasına sebep olan bu kafadır, ideolojik mantıktır. Genellikle Marksist-Sol ve Marksist-Sağ, ikisi ittifak ederek bu durumu meydana getiriyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin en büyük ihtiyacı şu an sevgi. Sevgi, merhamet, dostluk.
1. MİNE HANIM’IN ASIL RAHATSIZLIK DUYMASI GEREKEN KONU ÖZKAN MAMATİ’NİN AÇIKCA VE ALENEN MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’I ÖLDÜRMEKTEN BAHSETMESİ, YANİ CİNAYET İŞLEME FİKRİNİN OLAĞANLAŞTIRILMASI OLMALIDIR
Halk TV’nin haberine konu olan basın açıklamasının konusu, Özkan Mamati (Deni) isimli şahsın Emrullah Erdinç’in programında yaptığı bir konuşmada “müvekkil Adnan Oktar’ı öldürmeyi düşündüğünü ama buna fırsat bulamadığını” beyan etmiş olmasıdır.
ÖZKAN MAMATİ BEYANINDA AÇIKCA MÜVEKKİLİ ÖLDÜRMEKTEN BAHSETTİĞİ HALDE, HALK TV BU SANKİ ÇOK SIRADAN BİR DURUMMUŞ GİBİBEYANIN TAMAMINA YER VERMEYİP BAŞINI KESEREK, “Bu iddiaya, Mamati'nin katıldığı bir programda söylediği belirtilen "O zamanki ruh halimle bu insanı gerçekten yok etmek istiyordum. Ama olmadı, yapamadım" sözleri dayanak gösteriliyor” diyerek konuyu haberleştirmiştir. Ara başlıkta Özkan Mamati için “kullandığı “örgütü çökertti” ifadesi ile de SANKİ MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARININ FAALİYETLERİNİN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİNDEN BAHSEDİYORMUŞ GİBİ BİR İMAJ OLUŞTURMAYA çalışmıştır.
OYSA ÖZKAN MAMATİ, MÜVEKKİL ADNAN OKTAR’I YOK ETMEKTEN BAHSEDERKEN, SEVİM EKMEKÇİ İSİMLİ BİR SEYİRCİNİN KENDİSİNE “BU KİŞİYİ (ADNAN OKTAR’I) NEDEN ÖLDÜRMEDİNİZ?” SORUSUNU CEVAPLAMAKTADIR. 15.02.2024 tarihinde yayınlanan ve istenildiği takdirde https://www.youtube.com/watch?v=6w5XCpOPz0c linkinden izlenebilecek programda Özkan Mamati tam olarak şunları anlatmaktadır:
ÖZKAN MAMATİ: “Bir izleyici sorusu görüme çarptı Emrullah Bey, ona cevap vermek istiyorum, SEVİM EKMEKÇİ DİYE BİR BAYAN ‘BU KİŞİYİ (ADNAN OKTAR’I) NEDEN ÖLDÜRMEDİNİZ?’ DİYOR BANA.Ben bunu samimiyetle şöyle iletmek isterim, (ADNAN OKTAR’I ÖLDÜRMEYİ) BUNU YAPMAYI ÇOK İSTERDİM, İSTEDİM DE ÖRGÜT İÇİNDE. Çünkü o zamanki ruh halimle BU İNSANI GERÇEKTEN YOK ETMEK İSTİYORDUM AMA OLMADI YAPMADIM, YAPAMADIM.”(Emrullah Erdinç-Özkan Mamati, 15.02.2024, https://www.youtube.com/watch?v=6w5XCpOPz0c)
Görüldüğü gibi ortada fikri bir yok etmek ya da herhangi bir sözde örgütü etkisiz hale getirmek konusu yoktur. Bir kişi Özkan Mamati’ye “Neden ADNAN OKTAR’I ÖLDÜRMEDİN?” diye sormakta, Özkan Mamati de çok istediği halde bu eylemi gerçekleştiremediğini söylemektedir. YANİ ALENEN VE AÇIKÇA CİNAYETTEN BAHSEDİLMEKTEDİR.
Üstelik Özkan Mamati’nin müvekkili öldürmekten bahsettiği tek program Emrullah Erdinç’in programı da değildir. Özkan Mamati’nin böyle bir gaye içinde olduğu birçok gazeteci tarafından da bilinen bir durumdur. Nitekim Rasim Ozan Kütahyalı FLU TV’de, 14 Şubat 2024’de yayınlanan programda Özkan Mamati’ye, “Şeyi anlatsana HANİ (ADNAN OKTAR’I) ÖLDÜRMEYE KARAR VERMİŞTİN” diye sormaktadır.
RASİM OZAN KÜTAHYALI: “(ÖZKAN MAMATİ’YE) Şeyi anlatsana HANİ (ADNAN OKTAR’I) ÖLDÜRMEYE KARAR VERMİŞTİN… Özkan gibi, Furkan müdür gibi insanlar aşırı hassasiyeti. Yani bizim emeklerimizin başına bir şey gelecek mi? Peki gelmesi sıfır ihtimal onu söyleyeyim. Ama (FURKAN SEZER) dedi ki, çıkarlarsa 24 saat içinde örgütü toplarlar ama 25. SAAT HEPSİ PARAMPARÇA EDİLİR, HEPSİ ÖLDÜRÜLÜR.” (Flu TV, Özkan Mamati- Rasim Ozan Kütahyalı - İlker Canikligil, 14.02.2024)
Görüldüğü gibi burada da herhangi bir şekilde fikren yok etme ya da etkisiz hale getirmekten ya da sözde örgütü çökertmekten bahsedilmediği, alenen ve açıkça müvekkil Adnan Oktar’ın canına kıyılmasının milyonların gözü önünde konuşulduğu görülmektedir. Hatta Rasim Ozan Kütahyalı’nın konuşmasında müvekkile operasyon düzenleyen eski polis memuru Furkan Sezer’in, “25. SAAT HEPSİ PARAMPARÇA EDİLİR, HEPSİ ÖLDÜRÜLÜR” beyanına yer verilerek müvekkil Adnan Oktar’ın canına kastedilmesi planları açıkça dile getirilmektedir.
Kaldı ki Özkan Mamati (Deniz), Adnan Oktar Davası dosyasında delilleriyle ve belgeleriyle ortaya koyulduğu üzere defalarca müvekkilin öldürülmesi gerektiğinde bahsederek sosyal medyada paylaşımlar yapmıştır. Özkan Mamati tarafından kullanıldığı bilinen sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlardan sadece birkaç örnek dahi bu hastalıklı öfkeyi ve kini ortaya koymaktadır:
Mamatiozkan2019 isimli hesaptan yapılan bu paylaşımda idam ipi kullanmış ve cezaevinde müvekkilin öldürüleceği tehdidinde bulunmuştur:
Bu paylaşımda da müvekkilin cezaevinden cenazesi çıkacağından bahisle alenen ölüm tehdidi vardır:
Aşağıdaki paylaşımda ise cezaevinde müvekkili öldürmek için hazır bekleyen insanlar olduğu söylenmekte, elinde silah olan bir insan fotoğrafıyla birlikte “keşke gelseler diye bekleyen kardeşlerimiz var” denilerek öldürme tehdidi yapılmaktadır:
MİNE HANIM BÖYLE HASTALIKLI BİR KİN VE ÖFKEYİ MAKUL KARŞILAMAMALI, BUNUN TÜM TOPLUM İÇİN TEHLİKE İÇEREN BİR RUH HALİ OLDUĞUNU GÖRMELİDİR. ŞİDDETİ VE NEFRETİ TEŞVİK ETMENİN KİMSEYE BİR FAYDASI YOKTUR. Burada asıl önemli olan bir insanın, cinayet işlemekten bu kadar rahat bahsedebilecek ruh halini nasıl kazandığı ve durumun ne kadar tehlikeli olduğunun görülmesidir. Nitekim müvekkil Adnan Oktar da bu amaçla Özkan Mimari’nin konuşmalarına dikkat çekmek istemiştir.
Ortada Özkan Mamati’ye yönelik bir tehdit de, tehdit mesajı da yoktur. Müvekkilin Özkan Mamati’yi tehdit etmesini gerektirecek bir durum da yoktur. Zira müvekkil, Özkan Mamati’nin faaliyetlerini aşağıda detaylı izah ettiğimiz üzere bir şer olarak değil hayır olarak görmekte ve hepsinden sevinç duymaktadır. Özkan Mamati’nin son 7 yıl boyunca söylediği tüm yalanlar ve iftiralara rağmen müvekkil kendisine karşı hiçbir zaman öfke veya kin duymamış, tam tersine merhamet ve şefkatle yaklaşmıştır. Bahse konu basın açıklaması da müvekkilin bu merhametinin göstergelerinden biridir. Müvekkilin niyeti, ömrünün en güzel günlerini ve gençliğini müvekkil Adnan Oktar’ın en yakınında bir insan olarak sayısız hayra ve güzelliğe harcamış ve yaşını almış bir insan olan Özkan Mamati’nin cinayeti dile getirebilecek karanlık bir ruh halinden kurtulmasını ve bu ruh halinin tehlikesini görmesini sağlamaktır.
Yoksa Özkan Mamati ya da başka kişilerin bu nevi açık veya üstü kapalı tehditlerinin müvekkil açısından bir anlamı da kıymeti de yoktur. Müvekkil daha önce de defalarca açıkladığı gibi birçok kez suikast girişimleriyle karşı karşıya gelmiş ancak inancından asla vazgeçmemiştir. Allah’ın koruması altında olduğunu bilen, kadere iman eden ve kaderin sonsuz güzel olduğuna güvenen bir insandır. Kuran’da geçmişteki müminlerin ve peygamberlerin de aynı saldırıları maruz kaldığı haber verilmiştir:
Hani o inkâr edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır. Enfal Suresi, 30
Kuran’da bildirilmiş durumun bir benzerinin yaşamak müvekkil için onur ve şereftir.
2. MÜVEKKİL ADNAN OKTAR ÖZKAN MAMATİ’Yİ KENDİSİNE ÇOK HAYIRLARI VE FAYDALARI DOKUNAN BİR İNSAN OLARAK GÖRMEKTE, ŞEFKAT VE MERHAMET DUYMAKTADIR
Müvekkil hiçbir zaman hiç kimseyi hiçbir şekilde tehdit etmemiştir. Böyle çirkin bir ahlaka asla tevessül etmeyen yüksek bir karaktere, sevgi ve merhamete sahiptir. Kendisine karşı kötülük yapmış olanlara dahi her zaman affedici olmasıyla tanınan bir insandır. Çünkü inancı bunu gerekli kılmaktadır. Allah Kuran’da müminlerin her durumda affedici olmasını emretmiştir:
Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, örf ile emret ve cahillerden yüz çevir. Araf Suresi, 199
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. Al-i İmran Suresi, 134
Müvekkil, Özkan Mamati isimli şahsa da her zaman şefkatle yaklaşmış, hiçbir kızgınlık duymamıştır. Bu duygularını savunmalarında da sık sık ifade etmiştir. Hatta Özkan Mamati’nin 2018 yılında düzenlenen operasyona katkıda bulunarak kendisine ve arkadaşlarına çok önemli güzelliklere ve kazançlara sebep olduğunu anlatmıştır.
Müvekkil Adnan Oktar’ın 28.04.2025 tarihinde, İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Savunması:
Devletimizin bizi sevdiğini de görüyorum. Operasyon yapılmasa %95’i giderdi. Sosyete bu çocuklar. Eğlence için geliyorlar. Ama operasyon yapılınca, tutuklama olunca mümkün değil. ÖZKAN MAMATİ HIZIR GİBİ YETİŞTİ. Onun yalan söyleme yeteneği kimsede yoktur. 10 yıl önce ayrılmış, onlara iftira atacak kızları da tek tek belirledi. Herkesin 200-300 yıl hapis alacağı şekilde muazzam bir bilgi yığınağı yaptı, ÇOCUKLARIN DAĞILMASI DEVLETİN KONTROLÜNDE İMKANSIZ HALE GELDİ. BİR KİŞİ ZAYİ OLMADAN HEPSİNİ KURTARMIŞ OLDU. HEPSİ İFLAS EDECEKTİ, EKONOMİK KRİZ OLDU. HEPSİ ARAPÇA VE KURAN ÖĞRENDİLER. EVLİYA GİBİ OLDULAR. ÖZKAN’IN ÇOK BÜYÜK HİZMETİ OLDU….
Allah kaderde her şeyi ince ince planlıyor. Hakikaten, “buhar olacak” diyordu savcı. Devlerin devi haline geldik. Bütün tuzakları Ben kurarım bütün tuzakları Ben bozarım diyor Allah. ÖZKAN BİLSEYDİ BÖYLE BİR ŞEYE GİRMEZDİ. ARKADAŞLARIM ŞU AN EVLİYA. Kritik yaşı da atlattılar. Yedi yıl yatınca 28 yaşına geldiler olgunlaşmış oldular. Allah’ın gücüne tam inanmak çok önemli, Allah’ın her şeyi halledeceğini bilmek çok önemli.
Gerçekten de müvekkil Adnan Oktar’ın anlattığı gibi, 2018’deki Özkan Mamati’nin vesile olduğu operasyonun Devletin, müvekkilin arkadaş grubunu dağılmaktan korumak, birleştirip güçlendirmek için düzenlediği hikmet dolu bir faaliyet olduğu görülmektedir:
- 2018 operasyonu öncesinde müvekkilin arkadaş grubunda birçok kişinin yurt dışına gitmek, ticaretini geliştirmek, evlenmek, aile kurmak gibi gerekçeleri İslam’ı tebliğ etmekten öncelikli görmeye başlamasıyla arkadaş grubunun dağılma aşamasına geldiği bilinen bir durumdur. Elbette bir kişinin evlenmesi, aile kurması, ticaretin geliştirip güçlendirmesi meşru ve Kuran’a uygun bir davranıştır. Ancak Kuran’a tam uyan tutum, Allah’ın Nur Suresi’nin 37. ayetinde belirttiği üzere “ne ticaret ne alışverişin” yani dünyaya dair hiçbir işin Müslümanları Allah’ı anmaktan ve Allah yolunca çaba göstermekten en ufak bir şekilde alıkoymamasıdır:
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi, 37)
İşte devletimiz müvekkilin arkadaşlarını Allah’ın beğenmediği bu hataya düşmelerinden korumuştur.
- Devletimiz müvekkilin arkadaş grubunun dağılma riskini tamamen ortadan kaldırmış, tesanüd ve kardeşlik duygularını çelik gibi sağlamlaştırıp güçlü bir dostluk ortaya çıkarmıştır. NİTEKİM OPERASYONDAN BİR SÜRE ÖNCE BİRÇOK KİŞİ AYRILMAYA BAŞLAMIŞ, O DÖNEMDE ARKADAŞ GRUBUNDAN UZAKLAŞAN ÇOK FAZLA KİŞİ OLMUŞTUR. BU KİŞİLERİN NEREDEYSE TAMAMI OPERASYONLA BİRLİKTE ARKADAŞ GRUBUYLA YENİDEN KENETLENMİŞTİR. Kendilerini iş hayatına, günlük hayatın akışına, evlilik, çocuk gibi dünyevi meselelere kaptırarak imani mücadeleden uzaklaşmaya yönelen, neredeyse birbirlerini hiç görmemeye başlayan arkadaş grubunu, birbirleriyle bağlantıları gittikçe zayıflıyorken -tutuklanma vesilesiyle- 24 saat birlikte yaşar hale getirmiş, birbirleriyle tarihlerinde olmadıkları kadar çok kaynaştırmıştır. Çoğu zaman birbiriyle görüşmeye dahi fırsat bulamayan kişiler arasında kurşunla kaynatılmış gibi sağlam bir birlik, kardeşlik, dayanışma, sevgi oluşmuştur.
- Müvekkilin arkadaşlarının her biri Allah’a iman eden, ibadetlerini yerine getiren, güzel ahlakla yaşayan insanlardır. Ancak Müslümanların birbirlerinden uzaklaşmaları durumunda imani derinliklerini kaybetmeleri hatta Allah korusun ibadetlerden de uzaklaşmaları riski olduğu Kuran’da haber verilen bir gerçektir. Kehf Suresi’nin 28. Ayetinde şöyle bildirilir:
Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28)
Ayetten anlaşıldığı üzere Müslümanları tesanüdü, dostluğu, birlikteliği onları gafletten, ahireti unutup dünyaya kapılmaktan, Allah’ın beğendiği ahlaktan uzaklaşmaktan koruyan bir nimettir. DEVLETİMİZ ARKADAŞ GRUBUNU DAĞILMA RİSKİNİ GÖRÜNCE BU GENÇLERİN -ALLAH KORUSUN- İMANLARINI KAYBETME VE İBADETLERİNDEN UZAKLAŞMA TEHDİDİNE KARŞI TEDBİR ALMIŞ, OPERASYON DÜZENLEYİP TUTUKLAYARAK ONLARI DÜNYADAN KURTARMIŞTIR.
- Devletimiz, operasyon ve tutuklama yöntemiyle dünyaya yönelmek eğiliminde olan arkadaş grubunu özel bir manevi ve fiili eğitime almış, müvekkilin arkadaşları cezaevinde imanen olduğu kadar bilgi ve ilim olarak da kendilerini geliştirme imkanı bulmuşlardır. HEMEN HEPSİ İLAHİYAT FAKÜLTESİNİ BİTİRMİŞ, 2., 3. VE HATTA 4. ÜNİVERSİTEDEN MEZUN OLMUŞLARDIR. ARAPÇA ÖĞRENMİŞ ve ARAPÇALARINI GELİŞTİRMİŞ, KURAN’I ARAPÇASINDAN DERİN ANLAMLARIYLA İNCELEMİŞ, BİRÇOK SIRRINI VE MUCİZESİNİ ÖĞRENMİŞ, ALİM HALİNE GELMİŞLERDİR. Her biri adeta birer müfessir olmuştur.
Özetle, Devletimiz gençlerin imani mücadeleden kopup dünyaya dalmalarını engellemek, arkadaş grubunu dağılmaktan kurtarmak, ilimlerini bilgilerini maneviyatlarını artırmak amacıyla bu operasyonu düzenlemiş, hatta önceden ayrılmış olanları bile bu vesileyle tekrar bir araya getirmiştir.
Özkan Mamati’nin müvekkil ve arkadaşlarına sağladığı bu hayırlar 40 yıllık ilmi mücadele hayatı boyunca başka hiç kimse tarafından sağlanmamıştır. Tüm bu güzellikler ve hayırlar varken müvekkilin Özkan Mamati’ye kızması, öfkelenmesi asla söz konusu olamaz. Tam tersine yaptığı hizmetten dolayı teşekkür etmektedir. Kızmadığı bir insana karşı tehditte bulunması da hayatın olağan akışına aykırıdır.
3. MÜVEKKİLİN UZUN ÖMÜRLÜ OLACAĞININ EN SOMUT DELİLLERİNDEN BİRİ 80 YAŞINA YAKLAŞMIŞ OLMASINA RAĞMEN HAYRETLE VE HAYRANLIKLA KARŞILANAN DİNÇLİĞİ VE GENÇLİĞİDİR
Müvekkil Peygamber soyundan olduğu için uzun ömürlüdür. Nitekim aile büyüklerinin de 100 yılı aşkın bir ömür sürdükleri bilinmektedir.
Haset ve öfke içinde olanların 7 yıldır verdikleri amansız, hukuksuz mücadeleye rağmen bu kumpasın başarılı olamadığı da herkes tarafından görülmüştür. Müvekkilin her geçen gün artan dinçliği, gençliği ve zindeliği de bu kişilerin görüldüğü kadarıyla çok ağırına gitmekte, bu sebeple birtakım yalanlara, çarpıtmalara, karalamalara başvurmaktadırlar.
Mine Hanım da müvekkilin bulunduğu cezaevine avukat göndererek (hatta 3 ayrı avukat göndererek) müvekkilin zindeliğini, gençliğini, dinçliğini, sağlığını, yıllara meydan okuyan heybetini bizzat gözlemlerden öğrenebilir. Gönderecekleri avukatların uçak ve taksi masrafı da dahil tüm yol giderlerini ve konaklama masraflarını müvekkil karşılayacaktır. Müvekkilin bundan sonra katılacağı duruşmalara da gelip yakından kendi gözleriyle de gözlem yapabilir.
NEREDEYSE 80 YAŞINA GELMİŞ OLAN MÜVEKKİLİN;
- Cezaevi revir kayıtlarından da kolaylıkla tespit edileceği üzere ŞEKER, TANSİYON vb gibi yaşı ileri birçok insanda karşılaşılan hiçbir sağlık sorunu bulunmamaktadır.
- SAÇLARI eskisinden daha gür, sağlıklı ve parlaktır. Tutuklanmadan önce hafif de olsa dökülmeye başlayan saçlarının yerine yenilerinin çıktığı açıkça görülmektedir. Daha 30’lu yaşlarında olanların dahi saçları tutam tutam dökülürken müvekkilin saçlarının gürlüğü ve kalitesi şaşırtıcıdır.
- Her zaman muntazam, bakımlı ve tertemiz olan SAKALLARI DA daha parlak, gür ve sağlıklıdır. Suya, sabuna, en temel bakım malzemelerine dahi ulaşmanın çok zor olduğu cezaevinde bir insanın sakallarının böyle sağlıklı, bakımlı, düzgün ve gürbüz olması asla sıradan bir durum değildir.
- GÖZLERİ çok keskin, hem fiziken hem manen çok güçlüdür. Yaşıtları gözlüksüz tek bir satır dahi okuyamazken ve çoğu önünü görmekte bile zorlanırken müvekkil gözlük kullanmamaktadır. Birçok insanın okumakta zorlandığı KAPALI GIDA PAKETLERİNİN ÜZERİNDEKİ EN UFAK YAZILARI DAHİ GÖZLÜKSÜZ OLARAK RAHATLIKLA okuyabilmekte, uzağı da gözlüksüz olarak çok net bir şekilde görmektedir. Bir basketbol sahası büyüklüğünde olanSilivri’deki duruşma salonunda en önde oturuyor olmasına rağmen, en uzakta en arkada olan kişileri dahi detaylarıyla görmektedir.
- Gözlerinin çekikliği, göz kenarlarının gençliği, kirpiklerinin düzgünlüğü 20’li yaşlarındaki bir delikanlı gibidir. Ancak bunun da ötesinde müvekkilin gözlerinde sadece samimi insanlarda olan ve görür görmez farkı anlaşılan müthiş bir derinlik, içe işleyen bir mana ve bir iki saniye gibi kısa bir süre içinde dahi çok güçlü heyecan uyandıran bir ruh akışı vardır. Gözlerindeki parlaklık, ışıl ışıl aydınlık, temizlik ve keskinlik ruhundaki gücün, berrak aklın, derinliğin, tutkunun, sevginin, samimiyetin, dürüstlüğün, mertliğin, fedakarlığın, vefanın ve Allah’a olan gönülden teslimiyetin en keskin yansımasıdır.
- DİŞLERİ de tertemiz, inci gibi ve sapasağlamdır. Yaşı ilerleyen insanların en bilinen özelliklerinden biri dişlerini kaybetmeleridir. Müvekkilin dişleri ise ilk gençliğinde neyse şimdi de öyledir. Temiz, düzgün, inci gibi parlak, sağlıklı ve pırıl pırıldır.
- Yaşı ilerlemiş insanların kulaklar ve burun gibi uzuvlarında deformasyonlar, büyüme ve şekil bozulmaları olduğu bilinen bir gerçektir. Müvekkilin BURNU genç delikanlılığında olduğu gibi hala hokka gibi muntazam, düzgün ve kibardır. KULAKLARINDA hiçbir şekil değişikliği olmadığı gibi duymasındaki keskinlik herkes tarafından bilinen bir durumdur.
- CİLDİNİN TAZELİĞİ ise müvekkilin en çarpıcı yönlerinden biridir. Alnından göz kenarlarına ve elmacık kemiklerine, omuzlarından ellerine ve ayak parmak ucuna kadar temizliği, gerginliği, ışıltısı, tazeliği ile insanları en çok hayrete düşüren özelliklerinden biridir.
- Çocukluk çağındaki cildinde görülen gerginlik, parlaklık, temizlik ve masumluk müvekkilin tüm cildine yansımıştır. ELMACIK KEMİKLERİNİN muntazamlığının yanı sıra ışıl ışıl ve parlak olması pek çok gençte dahi pek görülmemektedir.
- En pahalı ve en lüks bakımın bile sağlayamadığı bir tazelik 80 yaşına yaklaşmış müvekkilde doğal olarak samimiyetinin ve derin imanının bir tecellisi olarak vardır. Yaşıtlarında kırışıklıklardan yüzün gerçek ifadesi ortadan kaybolmuş, büyük lekeler yüzlerini kaplamışken müvekkilin dipdiri, taptaze, pürüzsüz, pırıl pırıl cildi gören herkese “bu nasıl olabilir” dedirtmektedir.
- Müvekkilin gençliğinin göze çarpan en vurucu tezahürlerinden biri de ELLERİDİR.Kadınlarda dahi eller çok hızlı yıpranmakta, yaşlanmamış olsa dahi gün içinde kurumakta, cansızlaşmakta, yaşla birlikte de damarlanmakta ve lekelenmektedir.
- Müvekkilin elleri ise bir çocuk eli tazeliğinde, çarpıcı bir beyazlık içinde, pırıl pırıl ve yumuşacıktır. Bu tazelik, ellerini kullanışındaki nezaketi, kalitesi ve görgüsüyle de birleştiğinde birçok insanın hayran olmaktan kendisini alıkoyamadığı, istemsiz olarak şaşkınlığını dile getirdiği bir hal almaktadır.
- İnsanların yaşlandıklarının en bariz görüldüğü yerlerden biri BOYUNLARDIR. Derin çizgilerin oturduğu boyunlarında hızlı bir sarkma ve buruşma meydana gelmektedir. Müvekkilin boynunda ise en ufak bir kendini bırakma yoktur. Yaşı 80’e yaklaşmış bir erkeğin değil henüz 20’li yaşların başında bir erkeğin genç ve gergin boyun yapısı vardır.
- Müvekkilin OMUZLARININ GENİŞLİĞİ, sırtının dikliği ve zindeliği de dikkat çekicidir. Yaşla birlikte insanlarda en hızlı çöküş omuzlarda ve sırtta yaşanmakta, insanların çoğu gittikçe küçülmektedir. Müvekkilin ise omuzları gençliğinde olduğundan daha da geniş, duruşu çok sağlam ve dik, zindeliği ise aşikardır. Yaş almanın sıradan insanlara getirdiği içe doğru çökmenin tam aksine müvekkil dimdik, güçlü ve atletiktir.
- Bu atletikliğin ve gücün en çarpıcı görüldüğü yerlerden biri de KOLLARI VE PAZULARIDIR. Omuzlarının ve pazularının genişliği sebebiyle müvekkil özel dikim ceket giymekte, standart erkek ölçülerine sığmamaktadır.
- Birkaç kişinin birlikte kaldırmakta zorlandığı ağır eşyaları dahi tek başına kaldıran müvekkilin bu güç ve kuvveti tutuklu olduğu 7 yıl boyunca daha da artmıştır.
- Müvekkilin en belirgin özelliklerinden biri de HIZLI VE SERİ HAREKET etmesidir. Yaşıtlarının birçoğu bastonla zor ayakta durur, yürürken ayaklarını sürüyerek zorla hareket edebilirken müvekkil merdivenleri ikişer ikişer çıkıp inmekte, her gün düzenli spor yapmaktadır.
- SES TONU bir insanın ruh halini yansıtan en önemli özelliklerinden biridir. Yaşı ilerleyen insanların seslerinde titreme meydana gelmesi, sesin gücünü yitirmesi ve bununla birlikte konuşmalarında anlam bozukluğu olması bilinen bir durumdur. Müvekkilin ses tonu ise güçlü ve etkileyicidir. Sesinin tonundan ruhundaki pozitif, güçlü, hayat dolu, dinç, zinde, sevgi ve sevinç dolu hal rahatça görülmektedir.
- Konuşmasının akıcılığı, hazır cevaplığı, içinde bulunduğu koşullara rağmen neşesi ve esprili üslubu çok dikkat çeken bir özelliğidir. Mahkeme ifadelerinde saatler boyunca doğaçlama, hiçbir metin hazırlığı yapmadan konuşmakta, anlatımındaki hikmet ve samimiyet güçlü bir etki oluşturmaktadır.
- Müvekkilin HAFIZASI da şaşırtıcı bir netliktedir ve güçlüdür. Yaşıtlarının hafızasında gelgitler yaşanırken çok keskin bir hafızaya sahiptir.
SONUÇ OLARAK; Halk Tv’nin haberinde yer alan konuşma, müvekkilin daha uzun yıllar Allah yolunda hayırla ve iyilikle gayret etmek ümidi ve duasıyla, uzun bir ömrü olması temennisini içeren bir konuşmadan ibarettir. Konunun hiç kimseye yönelik bir tehdit içermemesi bir yana, Özkan Mamati (Deniz) isimli kişi ile bir ilgisi de bulunmamaktadır.
Mine Hanım’ın yersiz bir öfkeye kapıldığı için, Özkan Mamati’nin konuşmalarına yansıyan şiddete eğilimli, cinayeti olağanlaştıran ruh halini sahiplenmesi yerine, bu tür hastalıklı bir kinin tüm toplum için tehlike içerdiğini görmesi gerekir. Şiddeti ve nefreti teşvik etmenin kimseye bir faydası yoktur. Mine Hanım’ın merhum Adil Serdar Saçan’ın cehennemde olduğuna dair peşin hüküm vermesi ve onun hakkında kullandığı “zebani” ifadesi de ayıp ve çirkin olmuştur. Mine Hanım’a yakışan bu ayıbı bir an önce düzeltmesidir.
Saygılarımızla kamuoyunun bilgilerine arz ederiz. 13.06.2025