İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO : 2024/74 E.
SUNAN : Adnan Oktar
MÜDAFİ : Av. Mert Zorlu
KONU : Av. Sinem Mollahasanoğlu’nun ofisinde yapılmış olan arama işleminin hukuka aykırı olduğuna ve bu arama sonucu elde edilen belgelerin hükme esas alınamayacağına dair beyanlarımızı içermektedir.
AÇIKLAMALAR:
Gerek iddianamede gerekse esas hakkındaki mütalaada, Av. Sinem Mollahasanoğlu’nun avukatlık ofisinde 29.03.2022 tarihinde gerçekleştirilen adli arama el koyma işlemleri neticesinde elde edilmiş bir takım evraklara atıfta bulunulmuştur.
Öncelikle şunu belirtelim: Bu evraklarla ilgili hiçbir suç isnadını kabul etmiyoruz. Bahsi geçen evraklar, Anayasal hak arama hürriyeti ve ifade özgürlüğü kapsamında kalan, hiçbir suç unsuru içermeyen evraklardan ibarettir.
Bununla birlikte, aşağıda ortaya koyacağımız gerekçelerden ötürü, Av. Sinem Mollahasanoğlu’nun ofisinde yapılmış olan arama el koyma işlemleri hukuka aykırıdır ve dolayısıyla bu şekilde elde edilmiş hiçbir belge karara esas alınamayacaktır. Şöyle ki;
- 1 -
Adli arama işlemi; konut dokunulmazlığı, vücut bütünlüğü ve kişi özgürlüğü gibi temel insan haklarına müdahale teşkil ettiği için AİHS, Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş ve şekil şartlarına sıkı sıkıya bağlanmış bir koruma tedbiridir.
29.03.2022 tarihinde Av. Sinem Mollahasanoğlu’nun avukatlık ofisinde gerçekleştirilmiş olan arama el koyma işlemleri, İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’nin 28.03.2022 T, 2022/1834 D. İş sayılı kararı doğrultusunda icra edilmiştir. Ancak mezkur kararda aramaya konu suç maddesi gösterilmemiştir. Bu yüzden, aramanın hangi suç maddesi kapsamında delil elde etmek amacına binaen yapılacağı belirsiz kalmıştır. Sulh Ceza Hakimliği kararında TCK m.220 ile ilgili bir arama yapılması gösterilmediği için, bu aramada el konan hiçbir evrak bu kanun maddesi kapsamında delil olarak kullanılamayacaktır.
- 2 -
Avukat bürolarında arama, el koyma ve postada el koyma ile ilgili hükümleri düzenleyen CMK m.130/1 şu şekildedir:
Avukat büroları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının denetiminde aranabilir. Baro başkanı veya onu temsil eden bir avukat aramada hazır bulundurulur.
Av. Sinem Hollahasanoğlu’nun avukatlık ofisinde arama işlemleri yapılmasına dair İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’nin 28.03.2022 T, 2022/1834 D. İş sayılı kararında, yasanın şart koştuğu “olay” unsuru eksik bırakılmıştır. Kararda sadece “soruşturma kapsamında” denilerek dosyaya atıf bulunmaktadır. Ancak “soruşturma kapsamında” denilmesi, bir olay tanımı olmayıp son derece muğlak bir ifadedir. Soruşturma kapsamındaki hangi olay ya da olaylar bakımından izin verildiği kararda açıkça belirtilmelidir. Diğer türlü, arama işlemlerini gerçekleştirecek kolluk kuvvetlerine yeterli bir çerçeve çizilmemiş olmakta ve kolluk, yapacağı arama işleminin hangi olay bağlamında yürütüleceğini, buna bağlı olarak ne çeşit bir delil araması yapacağını tespit etmekte zorlanacaktır. Sulh Ceza Hakimliği kararında yasal unsur eksikliği bulunmasından dolayı bu karar geçersiz bir karardır ve bu karar binaen yürütülmüş arama işlemi de geçersiz olup, arama neticesinde elde edilen evraklar da hukuka uygun delil niteliğinde değildir.
- 3 -
Avukatlık ofisinde arama yapılan Av. Sinem Mollahasanoğlu, kolluk tarafından muhafaza altına alınan evrakların müvekkilleriyle ilgili dosyalara ait olduğunu ve mesleği dolayısıyla ofisinde bulunduğunu belirtmiştir. Bu konuda kanunun emrettiği şekil şartına bağlı kalarak itirazını yapmıştır.
İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’nin 31.03.2022 T, 2022/1945 D. İş sayılı kararında bu durum “arama esnasında ele geçirilen kayıt ve belgelere avukat ile müvekkili arasındaki mesleki ilişkiye ilişkin olduğu ileri sürülerek yapılan işleme itiraz edildiği” denilerek tespit edilmiştir. Bu durumda yapılması gerekenler, CMK m.130/2’de şu şekilde hükme bağlanmıştır:
Arama sonucu el konulmasına karar verilen şeyler bakımından bürosunda arama yapılan avukat, baro başkanı veya onu temsil eden avukat, bunların avukat ile müvekkili arasındaki meslekî ilişkiye ait olduğunu öne sürerek karşı koyduğunda, bu şey ayrı bir zarf veya paket içerisine konularak hazır bulunanlarca mühürlenir ve bu konuda gerekli kararı vermesi, soruşturma evresinde sulh ceza hâkiminden, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkemeden istenir. Yetkili hâkim elkonulan şeyin avukatla müvekkili arasındaki meslekî ilişkiye ait olduğunu saptadığında, elkonulan şey derhâl avukata iade edilir ve yapılan işlemi belirten tutanaklar ortadan kaldırılır. Bu fıkrada öngörülen kararlar, yirmidört saat içinde verilir.
ANCAK, kanunun sarih hükmüne rağmen Sulh Ceza Hakimliği tarafından el konulan şeylerin avukatla müvekkili arasındaki mesleki ilişkiye ait olup olmadığı saptaması YAPILMAMIŞTIR. Kararda sözde mazeret olarak süre yetersizliği öne sürülmüştür ancak kanunda böyle bir mazeretin geçerli kabul edilebileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bilakis, el konan şeylerin muhakkak surette ayırımının yapılması ve avukat – müvekkil ilişkisi içerisinde kalan her şeyin avukata derhal iadesi, yapılan işleme dair tutanakların da yok edilmesi emredilmektedir.
Açıktır ki, el konan şeylerin çokluğu veya yapılması gereken işlemlerin uzun sürecek olması hak ihlaline gerekçe olarak kabul edilemez. Nitekim birkaç hakimi daha incelemeye dahil ederek bölüşüm yapılması ve incelemenin kanunun emrettiği sürede tamamlanması gibi çözümler üretilebilirdi.
Hiçbir çözüm yöntemi denemeden ilgili kanun maddesinde ön görülen uygulamanın ardından dolanılması, kanunun uygulanmadığı anlamına gelmektedir ve bu yüzden bu yöntemle iddianameye dahil edilmiş olan sözde delillerin tamamı hukuka aykırı delil haline gelmiştir.
9. Sulh Ceza Hakimliği “iş bu kararda da incelemeye tabi edilen belgelerin lehe veya aleyhe değerlendirilme ihtimalinin de bulunduğu, ele geçirilen evrakların bu aşamada atılı suça ilişkin olarak taraflar arasında yapılması muhtemel görüşme ve mesajlaşmaların tespiti bakımından söz konusu dosya ve evrakların incelenmesinde hukuki yarar bulunduğu” gibi CMK m.130 hükmünün lafzı ve amacı ile hiçbir ilgisi olmayan gerekçeler yazmıştır. Nitekim madde hükmü “Yetkili hâkim elkonulan şeyin avukatla müvekkili arasındaki meslekî ilişkiye ait olduğunu saptadığında, elkonulan şey derhâl avukata iade edilir ve yapılan işlemi belirten tutanaklar ortadan kaldırılır” şeklinde olup, hakimin incelemesi el konulan şeylerin avukat müvekkil arasındaki mesleki ilişkiyle ilgili olup olmadığı hususu ile sınırlıdır. Dolayısıyla el konulan şeylerin şüpheli lehine mi aleyhine mi olduğu veya soruşturmaya katkı sağlayıp sağlamayacağı gibi hususların hiçbirisi CMK m.130 bakımından önem taşımamaktadır.
Avukatlık Kanunu’nun 58 maddesine göre görev suçları ile ilgili olarak avukatın ofisinde veya konutunda yapılacak arama özel şartlara tabi tutulmuştur. Ancak görev suçuyla ilgili olsun veya olmasın avukatlık ofislerinde yapılacak her türlü arama CMK m.130 hükmüne tabi olup buradaki şartlara riayet edilmesi gerekir. Dolayısıyla aranan yer avukatlık bürosu olduğundan “soruşturma konusu suçun şüphelilerin meslekleriyle ilgili olmadığı” şeklindeki gerekçe kanunun açıkça yanlış yorumlanması niteliğindedir. Bu bakımdan da sanık Av. Sinem Mollahasanoğlu’nun avukatlık ofisinden elde edilmiş bir takım evraklar, CMK m.130 hükmüne aykırı hareket edildiğinden dolayı hukuka aykırı delil statüsündedir.
- 4 -
İddianamede sanık Av. Sinem Mollahasanoğlu bakımından suç tarihi ve yeri şu şekilde gösterilmiştir:
Sanık Av. Sinem Mollahasanoğlu hakkında TCK m.220/2 isnadı ile iddianame tanzim edilmiştir. Dolayısıyla, iddianamede tespit edilmiş olan 2021 yılı, sanık bakımından hukuki kesinti tarihidir. Bu tarihten sonraki hiçbir olay, eylem ya da delil sanık bakımından bağlayıcı değildir. Bu sebeple, sanık Av. Sinem Mollahasanoğlu’nun avukatlık ofisinde gerçekleştirilmiş olan 29.03.2022 tarihli arama neticesinde elde edilen evrakların tamamı, iddianame kapsamı dışında kalmaktadır. CMK’nın “Hükmün konusu ve suçu değerlendirmede mahkemenin yetkisi” başlıklı 225/1 maddesine göre “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.”
Bu durumda, sanığın avukatlık ofisinden elde edilmiş olan bir takım evrakların hükümde yer alması CMK m.289/1-d kapsamında hukuka kesin aykırılık oluşmasına sebebiyet verecektir.
- 5 -
Daha önceki sayfalarda da değindiğimiz üzere, Avukatlık Kanunu m.58-59’a göre avukatların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi, Adalet Bakanlığı tarafından verilecek izne tabidir.
Nitekim sayın Heyetiniz de bu yasal zorunluluğu tespit ve kabul ederek 10.07.2024 tarihli 2. celsede aşağıdaki şekilde bir ara karar hükmetmiştir:
G.D.: Sanıklar Arzu Gül, Ayşe Toprak, Burak Temiz, Sinem Mollahasanoğlu, Pelin Durmuş, Tuğba Bal hakkında Avukatlık Kanunu 58-60 maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmak üzere ilgili dosyaların tefrikine, Mahkememizin ayrı bir esasına kaydedilmesine…
Sayın Heyetiniz tarafından tespit ve kabul edilen fiili durumun en önemli neticelerinden birisi, Avukatlık Kanunu’nun ilgili maddelerine AYKIRI ŞEKİLDE soruşturma yürütülmüş ve bu şekilde bir takım hukuka aykırı delil niteliğinde “şeyler” elde edilmiş olmasıdır. Dosyası tefrik edilen sanıkların avukatlık ofislerinde Adalet Bakanlığı izni olmaksızın arama gerçekleştirilmiş, sonrasında bu aramalarda elde edilen bir takım “şeyler” hem iddianameye hem de esas hakkındaki mütalaaya konu edilmiştir. Nitekim esas hakkındaki mütalaada “avukat Sinem MOLAHASANOĞLU’nun avukatlık ofisinde yapılan 29/03/2022 tarihli adli aramada bulunan…” şeklinde başlayan bölümde (içeriği suç teşkil etmeyen) pek çok evrağa atıfta bulunulmaktadır.
Şu an gelinen noktada, Adalet Bakanlığı tarafından sayın Heyetinizin yaptığı başvuruya verilecek cevap beklenmektedir. Bakanlık tarafından izin verilmemesi ihtimaller arasında olduğu gibi (ki bu durum sanık avukatlar bakımından davanın düşmesiyle neticelenecektir, kanaatimizce diğer sanıklara isnat edilen suçlamalar da sanık avukatlar üzerinden gerçekleştirilmiş gibi iddianameye aktarıldığı için diğer sanıklar bakımından da davanın düşmesi sonucunu doğurmalıdır) diğer ihtimal ise soruşturma ve kovuşturma izni verilmesidir. Bu durumda soruşturma işlemlerinin baştan yürütülmesi gerekecektir. Her halükarda, 2022 yılında Adalet Bakanlığı izni alınmaksızın yürütülmüş olan arama işlemleri neticesinde elde edilen ve iddianame ile esas hakkındaki mütalaya konu edilen her türlü evrak, hukuka uygunluk özelliğini yitirmiş durumdadır.
Bu gerekçelerden dolayı da, sanık Av. Sinem Mollahasanoğlu’nun avukatlık ofisinden el konularak esas hakkındaki mütalaaya konu edilen tüm evrakların değerlendirme dışı bırakılması ve karara esas teşkil etmemesi gerekmektedir. 25.12.2024
Saygılarımızla dikkatinize sunarız.
Av. Mert Zorlu