İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DOSYA NO : 2024/74 E.
SUNAN : Adnan OKTAR
KONU : Müvekkil Adnan Oktar'ın İslam'a yeni bir yorum kattığı iddialarının geçersiz olduğunu, kendisinin Kuran'ın yeterliliğini savunduğunu ve İslam adına tek gerçeğin bu olduğunu delilleriyle açıkladığı dilekçesinin sunumudur.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkil Adnan Oktar'ın Kuran'ın yeterliliğinin neden önemli olduğuna dair açıklamalarını aşağıda Sayın Mahkemenizin takdirine sunuyoruz:
İslam, Kuran'dadır;Kuran'daki İslam'ın Anlatılması Gerekir
Gerek hakkımda yazılmış iddianamelerde gerekse duruşma salonlarında ben ve arkadaşlarımla ilgili en temel suçlama, dini değiştirme ve "modern bir İslamiyet yorumu yapma" iddiası oldu. Oysa bizler hem hayatımızla, hem yaptığımız yayın ve çıkardığımız eserlerle hem de duruşma salonlarında verdiğimiz ifadelerle Kuran'daki dini yaşadığımızı ve İslam'ı yaşamak için Kuran'ın yeterli olduğunu ifade ettik. Bunun, dini yeniden yorumlamak değil, dini, hurafelerden arındırmak ve gerçeğine döndürmek olduğunu, bir hadisin de ancak ve ancak Kuran ile mutabık ise kabul edilebilir olduğunu izah ettik.
Bu izahlar özellikle derin devlet temsilcilerinin işine gelmemiştir. Çünkü İngiliz derin devleti, tarih boyunca İslam dinine hurafeleri özellikle katmış, mezhepleri özellikle birbirine düşürmüş ve hurafe dininden bağnazlığı türeterek İslam adı altında Müslüman ülkelere servis etmiştir. Şu anda Ortadoğu, Kuran'dan uzaklaşmışsa, şiddetli bir bağnazlık kisvesinin içine girmişse, bu bağnaz inanış yüzünden çatışma ve savaşların içine sürüklendiyse, bu, İngiliz derin devletinin yıkmak istediği toplumlar üzerinde uyguladığı strateji nedeniyledir. İngiliz derin devleti, toplumların dini esasını ellerinden alarak, milli ve manevi duygularını körelterek onları çöküşe götürür. Bu bir hikaye değil; yakın zamanda Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da ve Ortadoğu'nun diğer neredeyse her ülkesinde uyguladığı bir gerçektir.
Aynı stratejinin Türkiye'de henüz başarılamamasının sebebi, Atatürk Türkiye'sinin güçlü duruşudur. Ancak ne acıdır ki, Türk halkının da bir kısmı bu tuzağa düşmüştür; şu anda belli kesimler bu sorun ile boğuşmakta ve bu nedenle de toplum, uzun bir süredir ciddi şekilde ayrışmaktadır.
İşin özü; İSLAM ADI ALTINDA TÜRETİLEN FAKAT KURAN'DA OLMAYAN BİDATLAR, İNANIŞLAR, HURAFELER DERİN DEVLETİN DİN YOLUYLA MİLLETLERİ YOK ETME STRATEJİSİNİN ÜRÜNÜDÜR. Garip bir şekilde, özellikle İslam toplumları, zaman içinde bu stratejiye adapte olmuşlar ve KENDİ KİTAPLARI OLAN KURAN'I TERK ETMİŞLERDİR.
Kuran'ın terk edilişi, Peygamberimiz (SAV)'in en büyük serzenişlerindendir. Bir ayette şöyle haber verilir:
Ve elçi dedi ki: "RABBİM GERÇEKTEN BENİM KAVMİM, BU KUR'AN'I TERK EDİLMİŞ (BİR KİTAP) OLARAK BIRAKTILAR." (Furkan Suresi, 30)
Oysa İSLAM DİNİ KURAN'DADIR. Kuran-ı Kerim, 1400 yıl boyunca asla değiştirilememiş ve içinde her şeyin açıklamasının yer aldığı, kendinden önceki hak kitaplar olan incil ve Tevrat'ın doğrulayıcısı olan, dolayısıyla bu kutsal kitaplardaki bozulmamış kısımların anlaşılmasını sağlayan bir rehber, yol gösterici kitaptır. KURAN-I KERİM, YALNIZCA MÜSLÜMANLARIN DEĞİL, TÜM İNSANLIĞIN YOL GÖSTERİCİSİDİR.
Kuran, Peygamberimiz (SAV) döneminde NASIL İSLAM'I TÜM İNSANLIĞA TARİF ETTİYSE, BUGÜN DE MÜSLÜMANLAR İÇİN TEK REHBERDİR. Kuran'daki İslam, tüm insanların imanlı olmasını, Allah'ı sevmelerini sağlayacak, tüm güzelliklerin kaynağı olan eşsiz bir dindir. Şu an uygulanan hurafe anlayıştan tamamen farklıdır.
Kuran ayetlerinin bir kenara bırakıldığı, onun yerine sahih olmayan hadislerin din diye öğretildiği bir dinde, herkesin kendi doğrusu vardır. Herkes bir bidat, bir anlayış şekli geliştirir ve bunun en doğrusu olduğunu savunur. Bidatlar bidatları kovalar ve bunun sonucunda, kurallarını, bunu ortaya atanların dahi uygulayamadığı garip inanışlar ortaya çıkar.
Mezheplerin çıkış şekli tam olarak böyledir. Şu anda İslam adı altında birbirinden farklı mezheplerin olması, bu mezheplerin tamamının helal-haramlarının farklı olması, hatta bu mezhep temsilcilerinin -kendilerine Müslüman demelerine rağmen- birbirlerine düşman olmasının temel sebebi, Kuran'daki hak dinden uzaklaşmış olmalarıdır.
İşte bu nedenle tek gerçek dinin Kuran'da olduğunu ve tıpkı Peygamberimiz (SAV) döneminde olduğu gibi, Kuran'ın bir Müslüman için yeterli olduğunu anlamak zor değildir.
Şu anda İslam adına yaygınlaştırılan ve çoğunlukla batıl veya bidat inanışlara dayanan geleneksel inancın sakıncaları ile Kuran Müslümanlığının kıyaslaması yapıldığında, aslında neyin doğru olduğu hemen anlaşılabilecektir:
1. Kuran'daki Din Kolaydır
Bidatlara dayanan geleneksel inanışta din, aslından uzaklaştırılmış ve zorlaştırılmıştır. Kuran'da sadece birkaç ayette tarif edilen abdest ve namaz için ciltlerce ansiklopediler hazırlanmış, gerçekte var olmayan detaylar eklenmiş; namazı bozan şeyler sadece tek bir ayette oldukça sade bir şekilde açıklanmışken, buna akıllara durgunluk veren ve Kuran'da olmayan eklemeler yapılmıştır. Namaz kılmak isteyen bir Müslüman bile, bu kurallar nedeniyle namazdan uzaklaşır veya namazından vesveseler duyar olmuştur. Şekilcilik, ibadeti öylesine kaplamıştır ki, ibadetin manevi hükmü unutulur olmuştur.
Bu bidatları uyduranlar ise, Kuran'da belirtildiği şekilde, kendi uydurduklarına dahi uyamaz hale gelmişlerdir:
Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, BİZ ONLARA YAZMADIK (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama BUNA DA GEREKTİĞİ GİBİ UYMADILAR. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. (Hadid Suresi, 27)
BU ZOR, ŞEKİLCİ VE KURALCI DİN ANLAYIŞINA HİÇBİR GENÇ YANAŞMAMAKTADIR. GENÇLER, GİTGİDE DİNSİZLİĞE DOĞRU SÜRÜKLENMEKTEDİRLER. ÇÜNKÜ ALLAH'IN DİNİNİN GÜZEL VE ÇOK KOLAY OLDUĞUNU BİLMEMEKTEDİRLER.
Oysa Allah, dini kolay kılmıştır, bunu da ayetleriyle haber vermiştir:
"…ALLAH, SİZE KOLAYLIK DİLER, ZORLUK DİLEMEZ…" (Bakara Suresi, 185)
Yüce Allah, Peygamberimiz (sav)'e Kuran'ı indirirken, kolay bir dinde kendisine başarı vereceğini belirtmiştir:
"VE SENİ KOLAY OLAN İÇİN BAŞARILI KILACAĞIZ." (A'la Suresi, 8)
Yüce Allah, Kuran'ı doğrulayan Müslümanlara da, kendilerini kolay olan dinlerinde başarılı kılacağını haber vermiştir:
Fakat kim verir ve korkup-sakınırsa,
Ve en güzel olanı doğrularsa,
BİZ DE ONU KOLAY OLAN İÇİN BAŞARILI KILACAĞIZ. (Leyl Suresi, 5-7)
Allah ayetinde, iman edenlerin müjdelenmesi, iman etmeyenlerin de kavraması için, Kuran'ı Peygamberin diliyle kolaylaştırdığını belirtmektedir:
BİZ BUNU (KUR'AN'I) SENİN DİLİNLE KOLAYLAŞTIRDIK, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıp-korkutman için. (Meryem Suresi, 97)
Allah, hak dinin özü olarak tanıttığı İBRAHİM'İN DİNİNİN KOLAY OLDUĞUNU, DİN İLE İNSANLARA GÜÇLÜK YÜKLEMEDİĞİNİ ayetinde belirtmiştir:
Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve DİN KONUSUNDA SİZE BİR GÜÇLÜK YÜKLEMEMİŞTİR, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi)... (Hac Suresi, 78)
Allah, iman eden kullarına, kolay olan yolu göstereceğini belirtmiştir:
Kim iman eder ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan KOLAY OLANINI söyleyeceğiz." (Kehf Suresi, 88)
Allah, insanların Kuran'a uymaları, öğüt almaları ve düşünmeleri için Kuran'ı KOLAYLAŞTIRDIĞINI belirtmektedir.
Andolsun BİZ KUR'AN'I ZİKR (ÖĞÜT ALIP DÜŞÜNMEK) İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer Suresi, 17)
2. Kuran'daki Dinde Haramlar Bellidir; Helalleri Haram Kılan Hurafe Dinidir
Her mezhebin, her alimin, her hocanın ayrı ayrı haramlar listesi vardır. Dört mezhebin dördünün de haramlar konusunda ittifakta olamaması, birinde haram kılınan bir şeyin diğerinde helal olması, Kuran'dan ne kadar uzaklaşıldığının zaten tek başına delilidir. Hurafelerin hakim olduğu geleneksel din, işte bu nedenle helallerin haram kılındığı bir dindir. Allah, ayetinde bu gerçeği haber verir:
Ey iman edenler, ALLAH'IN SİZİN İÇİN HELAL KILDIĞI GÜZEL ŞEYLERİ HARAM KILMAYIN ve HADDİ AŞMAYIN. ŞÜPHESİZ ALLAH, HADDİ AŞANLARI SEVMEZ. (Maide Suresi, 87)
Ne oluyor ki size, kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız dışında, O, SİZE HARAM KILDIKLARINI AYRI AYRI AÇIKLAMIŞKEN, üzerinde Allah'ın ismi anılan şeyleri yemiyorsunuz? Gerçekten çoğu, BİR İLİM OLMAKSIZIN kendi heva (istek ve tutku)larıyla (kimilerini) saptırıyorlar. Şüphesiz, SENİN RABBİN HADDİ AŞANLARI EN İYİ BİLENDİR. (Enam Suresi, 119)
De ki: "ALLAH'IN KULLARI İÇİN ÇIKARDIĞI ZİYNETİ VE TEMİZ RIZIKLARI KİM HARAM KILMIŞTIR?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Araf Suresi, 32)
Çocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile ALLAH'A KARŞI YALAN YERE İFTİRA DÜZÜP ALLAH'IN KENDİLERİNE RIZIK OLARAK VERDİKLERİNİ HARAM KILANLAR elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır. (Enam Suresi, 140)
Allah, Kuran'da belli ayetler ile haramları bildirmiş ve onların sayısını da oldukça az tutmuştur. -Haşa- Allah'ın dinini yeterli bulmuyormuşçasına haram üretenleri, helalleri haram kılanları da "haddi aşmakla" itham etmiştir.
Sahih olmayan hadisler yoluyla üretilen bu birbirinden çeşitli haramlar yüzünden İNSANLAR DİNDEN TAMAMEN UZAKLAŞMAKTADIRLAR. Kuran'da oldukça sınırlı şeylerin haram olarak belirtildiğini bilseler, tüm insanların özellikle gençlerin İslam'a yönelmeleri çok yüksek olacaktır.
3. Kuran'daki Dinde Yasakçılık Yoktur
Yasaklar sadece sahih olmayan hadislerden üretilmiş hurafe inanışlarda vardır. Örneğin bu bağnaz inanışta, kadın büsbütün yasaktır; onun yaşam hakkı olmadığı gibi, çalışma, boşanma, giyinme, süslenme, kendini gösterme, konuşma gibi temel hakları bile yoktur. KADIN, BAĞNAZ DİNİNDE TAMAMEN YOK EDİLMİŞ BİR VARLIKTIR.
Hurafe dinlerinde estetik, güzellik, müzik, resim, sanat, bilim, iç açıcı görseller, heykeller, mutluluk verici şarkılar, eğlenceler YASAKTIR. Bağnaz dininde, insanların birbirlerine olan ilişkilerinde samimiyet, dostluk, yakınlık, gülmek, mutlu olmak YASAKTIR. Bağnaz dininde sevmek, güzellik sunmak, güzelliğe önem vermek YASAKTIR. Bağnaz dininde genellikle karanlık, sevgisizlik, hüzün hakimiyeti vardır. İnsanlara öfke duymak, öfke ile beslenmek, yeni yasaklar getirmek bu yasaklara uymayanları cezalandırmak, bu cezalarla daha takva olacağını zannetmek bu hurafe dininin bir kuralıdır.
YASAKLAR VE CEZALARLA VAR OLAN BİR DİNE -DOĞAL OLARAK- KİMSE YANAŞMAMAKTADIR. Kadınlar 2. Sınıf insan olarak yaşamak istememekte, erkekler, kadınların 2. Sınıf insan muamelesi gördüğü bu inanç sisteminden uzak durmaktadırlar. Bu yasaklar yüzünden Allah'ı yanlış tanımakta, bu yasakların Allah tarafından şart koşulduğunu zannetmekte, Allah'ı anlamamaktadırlar. Allah'ın tüm kainatı güzellik ve estetik içinde yarattığını, bir kelebeğe, bir kuşa, bir arıya olağanüstü estetiği ve güzelliği veren ALLAH'IN GÜZELLİKLERİN HER TÜRLÜSÜNÜ ÇOK BEĞENEREK YARATTIĞINI, kuşları, ağaçları sürekli olarak dans ettirdiğini, denizin sesini bir müzik ahengi içinde yarattığını, KAİNATTAKİ BU GÜZELLİKLERİ YARATANIN TÜM BUNLARI BEĞENDİĞİNİ anlamamaktadırlar. Allah'ın sevdiği kullarına sonsuz güzellik olarak yarattığı cennetin, bu güzelliklerle dolu olduğunu kavrayamamaktadırlar. NORMALDE ÇOK SEVECEKLERİ BİR ALLAH'LARI, ÇOK SEVECEKLERİ BİR DİNLERİ OLMASINA RAĞMEN, NE ALLAH'A NE DE DİNE YANAŞAMAMAKTADIRLAR.
İNSANLARIN ALLAH'I TANIMASI VE SEVMESİ, DİNLERİNE YAKINLAŞMASI İÇİN KURAN'DAKİ İSLAM'IN TANITILMASI ŞARTTIR. Kuran'daki İslam insanların hayatlarına yasakları değil, sevgiyi, neşeyi ve fedakarlığı getirir. Kuran'daki İslam'da kadın üstün tutulmuştur; kadın hem üstün hem saygıdeğerdir. Kuran'daki İslam'da nimetler ve güzellikler bir bütün olarak dindarca ve doya doya yaşanır; çünkü ALLAH TÜM KAİNATI BU SEVGİ İÇİN YARATMIŞTIR. Bütün bunları bilen bir insanın Kuran'daki bu güzeller güzeli dini benimsememesi, Allah'a aşkla bağlanmaması mümkün değildir.
4. Kuran'daki Dinde Kadın Üstün Tutulmuştur
Bağnazların dininde kadın eve kapatılmalı, tüm sosyal hayattan mahrum edilmeli, kocasının sözünden çıkmamalı, kocasından sürekli dayak yemeli, yine de sesini çıkarmamalı, boşanma, çalışma, gezme, süslenme gibi hakları olmamalı, iki adım geriden yürümelidir. Kadını ikinci plana koyan bu zalim bakış açısı, yıllar boyunca kadına olan düşmanlığın bir tezahürü olarak muhafazakar inanca dahil edilmiştir. Bu bakış açısı, aslında şu anda kadın cinayetlerinin dahi sebeplerinden biridir. Bu bakış açısındaki erkek, değer vermediği kadını öldürmekten dahi çekinmemektedir.
Oysa Kuran'daki kadın çiçeğe benzetilmiş, her yönden üstün tutulmuştur. Kuran'da kadın çalışma hayatındadır, hatta devlet yöneticisidir (Sebe Melikesi örneği). Kuran'da kadın özgürdür; isterse çalışır, istemezse çalışmaz. Her iki durumda da evdeki erkek (koca ya da baba) kadının bakımını ve geçimini sağlamakla mükelleftir. Kadının boşanma hakkı vardır ve bu aşamadan sonra kadın özgürdür. Fakat kadın yine korunmuş olduğundan, boşandığı eşinin onun geçimini sağlama zorunluluğu vardır.
Kadın Kuran'daki tariflere göre nasıl giyinmesi gerektiğini gayet iyi bilir. Dilerse uygun gördüğü ortamda, Ahzab Suresi 59. Ayet gereği çarşaf giyer, tehlike görmediği ortamlarda da dilediği gibi giyinir. Kadın, bu ayırımı Kuran'a bakarak gayet güzel yapar.
Kuran'da kadının şahitliği erkeğinkinden üstte tutulmuştur. Örneğin, zina iddiasında erkeğin yemini karşısında, kadının zina yapmadığına dair yemini geçerli sayılmıştır.
Özellikle Kuran'da kadına bu bakış açısını görüp anlayan gençlerin Kuran'daki gerçek İslam dinine yönelmeleri çok kolaylaşacaktır.
5. Kuran'daki dinde demokrasi vardır
Bağnaz dini, kendinden olmayana yaşam hakkı tanımayan, kendi hayatında kendinden olmayanın varlığını kabul etmeyen içine kapalı bir yaşam şeklidir. Bir ateistin, deistin, bir Musevi'nin veya Hristiyan'ın varlığı, onun için dehşet vericidir. Bu kişileri mutlak cehennemlik olarak gören bu anlayışta, bir Hristiyan'a veya bir ateiste yaklaşmak, onunla dostane bir ilişki kurmak mümkün değildir.
Doğal olarak bağnaz inançtakilerin tebliğ ortamları sadece camilerle sınırlıdır. Sadece camideki Müslüman cemaatine vaazlar vererek tebliğ yükümlülüklerini yerine getirdiklerini düşünürler. Dışarıdaki ateistlere, deistlere, Hristiyan veya Musevilere ise ulaşmamışlardır bile. Allah'ın güzeller güzeli dinini yayma konusunda hiçbir girişimleri yoktur. Birincisi, Allah'ın Kuran'daki güzeller güzeli dinini bilmemektedirler. İkincisi de, bu dinde Allah'ın, tüm inançlara saygılı olmayı, adil olmayı ve demokrat olmayı güzel gördüğünü de bilmemektedirler.
Oysa Kuran'da demokrasi tarif edilmiştir:
DİNDE ZORLAMA (VE BASKI) YOKTUR. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)
Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. SEN ONLARIN ÜZERİNDE BİR ZORBA DEĞİLSİN; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver. (Kaf Suresi, 45)
De ki: "Ey kafirler."
"Ben sizin taptıklarınıza tapmam."
"Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz."
"Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim."
"Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz."
"SİZİN DİNİNİZ SİZE, BENİM DİNİM BANA." (Kafirun Suresi, 1-6)
İslam, zorbaca kendi inancını başkasına kabul ettirmek değildir. Başkalarına saygı duyarak, onlara İslam'ın barış ruhunu ve sevecenliğini göstererek, İslam ahlakını tanıtmaktır. Keza Peygamberimiz (SAV)'in Ukaz Panayırında gayri Müslimlere yaptığı tebliğin de amacı budur. Tebliğ zaten, Kuran'ı hiç bilmeyen, İslam'ı hiç tanımayan insanlara yönelik yapılan bir ibadettir. Dolayısıyla, bu kişilere dostça yanaşarak, onlara İslam'ın güzelliklerini anlatarak yapılan bir tebliğ, kuşkusuz oldukça etkili olacaktır. Şayet kişi İslam'ı kabul etmeyecek olursa da, kişinin görevi ona karşı dayatmada bulunmak veya düşmanlık etmek değildir. Her inanç sahibi, Müslümanların yanında çok rahat yaşayabilecek, onların adaletinden faydalanabilecek gibi olmalıdır. İslam'ın özü, adalet ve güzel ahlaktır.
İşte bu sebeplerle, Kuran'daki İslam'ın herkese anlatılması gerekmektedir. Kuran'daki bu yaklaşımı gören, dinin bu olduğunu anlayan bir kişinin, Allah'a veya İslam'a tavırlı olabilmesi mümkün değildir.
6. Kuran'daki dinde IŞİD zihniyeti yoktur
Dikkat edilirse, bugün gelişen İslamofobyanın temel sebebi, IŞİD zihniyetinin yaydığı dehşettir. İnsanlar, İslam dininin bu olduğunu zannederek korku duymakta, bu inancı sorgulamaktadırlar. Aslında IŞİD zihniyeti dediğimiz şey pek çokları için çok radikal uygulamalar gibi gözükse de gerçekte onların esas aldığı her şey, günümüzde kadının kapatılmasını, müziğin, resmin yasak olduğunu, süslü giyinmenin haram olduğunu savunan geleneksel inanışın esas aldığı AYNI HADİSLERDİR. Kaynakları aynıdır. Toplumun içinde olan, vaazlar veren, hadislere göre bir din anlayışını benimseyen hocalar da temelinde sakalını kesenin, içki içenin, zina edenin, hırsızlık yapanın, namazı terk edenlerin, dinden dönenlerin ÖLDÜRÜLMESİNİ; orucu terk edenin HAPSEDİLİP YEMEK VE SUDAN MAHRUM BIRAKILMASINI, zekat vermeyenden ZORLA ALINMASINI savunmaktadırlar; çünkü bunlar sahih olmayan hadislerden kaynaklanan uydurmalardır ve her birinin esas aldıkları kaynak bu hadislerdir.
Yine söz konusu hocalar da, kadınların "EĞRİ" olduğunu, CEHENNEMLİK olduklarını, Allah'a hakkıyla ibadet edilmesine engel olduklarını, erkeklerin cennete girmesini engellediklerini, kadınlara itaatin PİŞMANLIK olduğunu, kadınlarla istişare etmeyi ama söylediklerinin TERSİNİ yapmayı, kadınlara MUHALEFET ETMEYİ, kadınların güzel ve yeni elbise giymemeleri gerektiğini, hatta kıyafetsiz bırakılmalarını, kaşlarını alan kadının LANETLENDİĞİNİ ve en önemlisi ERKEĞİN KADINI DÖVMESİ GEREKTİĞİNİ savunmaktadırlar. Çünkü kaynakları aynı hadislerdir. Dolayısıyla, şu an yaşanmakta olan geleneksel din anlayışı ile IŞİD'in yaşattığı aynıdır. IŞİD sadece, bu hadislerde geçen vahşi tarifleri uygulamaya geçirecek bir ortam oluşturmuştur.
İslam adı altında böyle bir vahşet sisteminin var olması, şu anda ülkemizde ve dünyada ateizmin ve deizmin yaygınlaşmasının temel sebebidir. Yine bu, İslamofobyanın böyle geniş çaplı yayılmasının temelinde yatan sebeptir. Hiç kimse, özellikle gençler, din adı altında yaşanan bu vahşete ve sevgisizliğe yanaşmamaktadırlar. Ancak acı bir şekilde bunu İslam olarak bilmektedirler.
Kuran'daki gerçek İslam'ın işte bu yüzden anlatılması önemlidir. İSLAM'IN SÖZ KONUSU MEVZU (SAHTE) HADİSLERDE ANLATILAN DİN OLMADIĞINI, YANLIŞ VE SAHTE BİR DİNİN İSLAM OLARAK UYGULANMAKTA olduğunu, Peygamberimiz (SAV)'in bile, kavminin Kuran'ı terk etmesinden dolayı Allah'a şikayeti olduğunu anlatmak gerekmektedir. Kuran'daki İslam'ın gerçek sevginin, güzelliklerin, barışın ve adaletin tam anlamıyla yaşandığı bir ortam getireceğini; insanların hayatlarına YASAKLAR, KORKULAR, DAYATMALAR DEĞİL, GÜZELLİKLER, ÖZGÜRLÜKLER VE MUTLULUK GETİRECEĞİNİ açıklamak gerekmektedir.
Sonuç:
Kuran'ın varlığı, değişmeden günümüze gelmiş olması ve TEK YOL GÖSTERİCİ KİTAP olması bizim için çok büyük nimettir. Aslında Allah, İslam ümmetinin dört farklı mezhebe bölünmesiyle, helalleri haram hale getirmeleriyle, ittifak olamamaları, tebliğ yapamamaları ve insanları İslam'dan uzaklaştırmaları nedeniyle, Kuran dışında bir din arayanların durumunu da ortaya koymaktadır. İslam'ı, Kuran'ın dışında bir yerlerde arayanlar hep birbirlerine düşmüşler, YASAKÇI, KURALCI, KAVGACI olmuşlar, İslam'ın temel niteliklerini kaybetmişler ve ÇABUK MAĞLUP EDİLEBİLİR, GERİ KALMIŞ topluluklar oluşturmuşlardır. İSLAM'IN BAHARI, ANCAK VE ANCAK KURAN'IN ESAS ALINDIĞI İSLAM ANLAYIŞI İLE MÜMKÜNDÜR. Hadisler, ancak ve ancak Kuran ile mutabık oldukları halleriyle geçerli sayılabilirler.
Bizleri, dini değiştirme iddiasıyla suçlayanlar, nasıl bir hayrı engellediklerinin farkında değildirler. Her konuya Kuran ayetlerinden deliller getirerek yaptığımız açıklamalar çok geniş bir kitleyi hızla ikna etmiş ve insanlar, Rablerini sevebileceklerini, bu dini yaşayabileceklerini anlamışlardır. Bu tebliği yaptığımız dönemde Türkiye'de DİNDARLARIN ORANININ %98'E ÇIKMIŞ OLMASI bunun sonucudur. Şu anda dindarlık oranlarının ciddi şekilde düştüğü dikkate alınacak olursa, mevzu hadislerin esas alındığı geleneksel anlayış ile hiçbir yere ulaşılamayacağı, tam tersine insanların bu şekilde dinden uzaklaştıkları görülebilmektedir. Zaten KURAN'IN TERK EDİLİP sahih olmayan kaynaklarla bir din uygulama çabasına ALLAH DA BEREKET VERMEZ, VERMEMEKTEDİR.
Dolayısıyla KURAN'IN YETERLİLİĞİNİ ANLATMAK BİR SUÇ DEĞİL; TEK GERÇEK DOĞRUDUR. Bunu yapan insanların önünün kesilmesinin vebali büyük olabilir. Tek bir insanı bile Allah'a yakınlaştırmak büyük bir ibadetken, bunun yolu da güzeller güzeli kitabımız Kuran'dan geçerken, yapılacak en doğru şey İslam'ı Kuran ile yaşamak ve yaşatmaktır.
Müvekkil Adnan Oktar'ın yukarıdaki görüşlerini takdirinize sunar, saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.13.01.2025