MÜVEKKİL ADNAN OKTAR, SON DÖNEMDE GELİŞEN BAZI OLAYLAR ÜZERİNDEN MUHAFAZAKAR DÜNYA GÖRÜŞÜNÜ, KİMİ SİYASETÇİLERİ VE MÜVEKKİLİN ARKADAŞ CAMİASINI HEDEF ALMA GİRİŞİMLERİNE KARŞI KAMUOYUNU BİLGİLENDİRMEYİ ÖNEMLİ GÖRMEKTEDİR. Mühim siyasi ve sosyal olayların birbiri ardınca yaşandığı son yıllarda, farklı görüşlere ve yaşayış biçimlerine sahip kesimler arasında husumet meydana getirerek ülkemizdeki birlik atmosferini bozma girişimleri olduğu açıkça görülmektedir. Özellikle bazı sağ görüşlü siyasetçilerin ve mensubu oldukları partilerin, seçimlerin yaklaşıyor olmasının da etkisiyle yıpratma girişimlerine maruz bırakılmaları ve müvekkilin arkadaş grubunun da yürütülen bu stratejiye kasıtlı olarak dahil edilme çabaları bulunmaktadır.

Bu yöndeki girişimlerin son örneği MHP eski milletvekili Sayın Ahmet Çakar’la ilgili olarak yaşanmıştır. Bilindiği gibi, Sayın Ahmet Çakar AKİT TV’de katıldığı bir programda başarılı oyuncu Sayın Melis Sezen’in bir ödül töreninde giydiği dekolte kıyafetle ilgili bazı eleştirilerini dile getirmiştir. Bunun üzerine kamuoyunda bir tartışma başlamış, Sayın Çakar ortaya attığı görüş yüzünden bazı kesimlerce ağır bir linçe maruz kalmıştır. Tam da bu sırada Sayın Çakar’ın A9 TV’de katıldığı bir televizyon programı da gündeme getirilmiş, kanaldaki dekolte giyimli hanımları eleştirmeyen bir kişinin Sayın Melis Sezen’in kıyafetini eleştirmesinin samimiyetsizlik olduğu ileri sürülmüştür.

Öncelikle belirtmelidir ki, milliyetçi, muhafazakar ve mukaddesatçı bir insan olan Sayın Ahmet Çakar dekolte kıyafet konusunda dilediği gibi düşünmekte ve bu düşüncesini dile getirmekte her insan gibi özgürdür. Bu konudaki fikri yüzünden kendisine linçe varan saldırılar yapılması doğru değildir. DİĞER TARAFTAN SAYIN ÇAKAR A9 TV’YE YAPTIĞI ZİYARETTE MÜVEKKİLİN HANIM ARKADAŞLARININ BULUNDUĞU BİR PROGRAMA KATILMAMIŞTIR. AYRICA KENDİSİNİN A9 TV’DE BİR PROGRAMA KATILMIŞ OLMASI, KANALDAKİ DEKOLTE KIYAFETLİ HANIMLARIN GİYİM VE YAŞAM TARZLARINI TASVİP ETTİĞİ ANLAMINA DA GELMEMEKTEDİR. ZATEN KENDİSİ DE BU GERÇEĞİN AKSİ YÖNÜNDE HİÇBİR BEYANDA BULUNMAMIŞTIR. 

SAYIN ÇAKAR O DÖNEMDE DE DEKOLTE KIYAFETE KARŞI BİR İNSAN OLMASINA RAĞMEN, MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARININ DÜNYA ÇAPINDAKİ KÜLTÜREL FAALİYETLERİNİ DEĞERLİ VE FAYDALI BULMASI NEDENİYLE PROGRAM DAVETİNİ NEZAKET GÖSTEREREK KABUL ETMİŞTİR. 

Müvekkilin kanaatine göre, “Türk-İslam Birliği, yaratılış inancı, vatanın bölünmezliği gibi konularda müvekkil ve arkadaşlarıyla paralel düşündüğü için programa katılan Sayın Çakar, milliyetçi, mukaddesatçı, vatansever ve Türk İslam Birliği’ni savunan dünya görüşü nedeniyle şu anda özel olarak hedef alınmaktadır. Linçe varan saldırılardaki esas amacın, muhafazakar kesimleri sindirmek olduğu anlaşılmaktadır.”

Müvekkilin gerek önceki açıklamalarında gerekse Mahkemedeki savunmalarında ifade ettiği üzere, A9 TV yayınları ve kültürel faaliyetlerinin her düşünceden ve inançtan insanın yan yana gelebildiği, hem çarşaflı hem dekolteli hanımların bir arada bulunduğu ortamlar olmasının özel bir sebebi bulunmaktadır. Müvekkilin kendi beyanlarına göre bundaki amaç; “İnsanları inançları ve yaşam biçimleri nedeniyle sindirmek, farklılıkları ortadan kaldırmak, milletin birliğini ve ortak yaşam kültürünü ortadan kaldırmak isteyenlerin oyunlarını bozmaktır. Aynı zamanda bu yöntemle, Türkiye’de kadınların nasıl giyinirlerse giyinsinler İslam’ı özgürce yaşayabilecekleri ve bu konuda ne toplumumuzda ne de diğer ülkelerde hiçbir şüphenin kalmamasının sağlanması”dır. 

Şunu da belirtmek gerekir ki Müvekkil ve arkadaşları ne Sayın Melis Sezen’in ne de onun gibi dekolte giyim tercih eden diğer hanımların kıyafetlerinde ahlaken bir yanlış görmemektedir. Kadınların inançlarını diledikleri gibi yaşamakta istediğini giymekte istediğini yapmakta -kanuni sınırlar içinde- özgür olmaları gerektiğine inanmaktadır. A9 TV yayınlarında düşüncelerini şöyle ifade etmiştir:

Dekolteli de mükemmel Müslüman’dır, başörtülü de mükemmel Müslüman’dır. Başörtü düşmanlığı ne kadar çirkinse, dekolte hanımlara karşı düşmanlık da o kadar çirkindir. Her ikisini de kınıyoruz. (10 Eylül 2014)

Mini etekli hanımlar da rahat edecekler. Plaja giden kardeşlerimiz de istedikleri gibi giderler. Çarşaflı hanımlar istedikleri gibi çarşaflarını giyerler. Başörtülü olan başörtüsüyle gezer, şal ve cübbeyle gezmek isteyenler o şekilde giyip gezerler. Bir sevgi yumağı oluşacaktır Mehdiyet devrinde. Karşılıklı anlayış ve şefkat etkileşimi olacaktır. (7 Ağustos 2012)

Ayrıca, insanların milliyetçi veya dindar olmaları onların mutlaka dekolte giyim karşıtı oldukları anlamına gelmemektedir. Nitekim milliyetçi ve dindar insanların ağırlıkta olduğu AK Parti’de, İyi Parti’de, MHP’de, Saadet Partisi’nda, Zafer Partisi’nde vd. partilerde dekolte karşıtı olmayan birçok siyasetçi yer almaktadır. Üstelik her iki grup insan da aynı parti çatısı altında dostça yaşayabilmektedir. Dolayısıyla bazı kişilerin dekolte kıyafet, makyaj vb. karşıtı görüşleri üzerinden muhafazakar, milliyetçi ve dindar insanların dünya görüşünün hedef alınması, aralarında husumet oluşturulmaya çalışılması art niyetli olduğu kadar mantıksız da bir girişimdir.

KISA SÜRE ÖNCE, DEMOKRAT PARTİ BAŞKANI SAYIN GÜLTEKİN UYSAL VE İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN SÜLEYMAN SOYLU’YA YÖNELİK BAZI SALDIRILARDA DA MÜVEKKİL VE ARKADAŞ GRUBUNUN ADI GEÇİRİLMİŞTİR. 

Müvekkilin düşüncesine göre; “milliyetçi ve mukaddesatçı bu siyasetçilere müvekkil ve arkadaşları üzerinden saldırılması da benzer bir amaca hizmet etmekte, yani aynı dünya görüşüne sahip insanların birbirlerine yanaşamayacak hale getirilmeleri, böylelikle güçten düşürülmeleri amacı taşımaktadır.”

Zira Demokrat Parti Başkanı Sayın Gültekin Uysal’a yapılan saldırılarda, müvekkil Adnan Oktar ve arkadaşlarının yargılandıkları dava dosyasında yer alan kanuna aykırı delil niteliğindeki düzmece dijital notlar kullanılmıştır. Bu düzmece notlarda Sayın Uysal’ın güya partinin genel merkez binasıyla ilgili hukuki bir konuda müvekkilin arkadaşlarından yardım aldığı ileri sürülmüştür. Oysa böyle bir olay asla yaşanmamıştır. Sayın Uysal’a hiçbir geçerli delil olmadan bu yolla saldıranlar açıktır ki, müvekkil ve arkadaşlarının bir kumpas davasında yargılanmalarını fırsat bilerek hem müvekkili hem de Sayın Uysal’ı birbirine yakın dünya görüşleri nedeniyle baskı altına almak istemişlerdir.

Bu tür girişimlerin farklı bir versiyonunda ise, 7 Mayıs 2022 tarihli Aydınlık Gazetesi’nde, müvekkil Adnan Oktar’ın güya İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’yu hedef aldığı, kendisinin ve arkadaşlarının tutuklanmalarından ve güya camiayı dağıtma girişimlerinden onu sorumlu tuttuğu iddia edilmiştir. Bu iddia gerçeklerle taban tabana zıttır. Nitekim müvekkil Adnan Oktar, Sayın Süleyman Soylu hakkında bugüne kadar tek bir olumsuz söz sarf etmemiştir. Buna dair tek bir belge, konuşma, kayıt bulunmamaktadır. Bu çirkin bir iftiradır. Bilakis müvekkilin Sayın Süleyman Soylu hakkında, onu takdir ettiği, sevdiğini ve desteklediğini söylediği birçok konuşma kaydı bulunmaktadır.  Müvekkil Adnan Oktar, Sayın Süleyman Soylu için “en güvendiğim, en değer verdiğim, daima tüm gücüyle desteklediğim, mukaddesatçı, vatansever, dürüst, cesur, samimi, olgun, aklı başında, dindar, din alimlerine saygılı, dine hürmetkar, son derece gayretli ve olgun, aklı başında, sağlam bir milliyetçi” ifadelerini kullanmıştır. 

Dolayısıyla bu bariz gerçeğin aksi yönündeki haber ve açıklamalarla, sadece milliyetçi ve mukaddesatçı insanların birbirlerine düşürülmesinin ve oluşacak çatışma ortamından faydalanılmasının amaçlandığı görülmektedir.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski